90'LARDA ÇOCUK OLMAK

TAKİP ET

Uçuk kaçık masalları anlatan usta sanatçı Armağan Çağlayan, 90'ları konu alarak, geçmişten günümüze gelen güzellikleri aktardı.

Uçuk kaçık masalları anlatan usta sanatçı Armağan Çağlayan'ın anlatımıyla: Türkiye’nin nispeten daha sakin ve mutlu olduğu dönemlerden biri olan 90'larda çocuk olmak demek, sokakta akşama kadar oyun oynamak demekti. Atv'de yayınlanan Pokemon animesi ile cipsten çıkan tasolar inanılmaz bir furya başlatmıştır. Siz değerli okuyucularımız için bugünde 90’larda çocuk olmayı konu aldık. 


Ülkemiz 1990 yılında ağır siyasi olayları geride bırakarak yeni yarınlar için tertemiz bir sayfa açmıştır. Geçmişin sokağa çıkma yasakları ve sağ sol kavgalarıyla evlerine kapanmış olan vatandaşlarımız 90’larda gelen refah ve huzur ortamı ile kendisini adeta sokaklara atmış. Genci, yaşlısı, komşusu ve çoluğu çocuğu herkes evden daha çok sokakta vakit geçirir olmuş. Bu sokağa çıkan kalabalığın ise en mutlusu tabii ki 80’lerin sonunda ve 90’ların başında doğan küçük çocuklardır. 


ÇOCUKLAR MAHALLE KÜLTÜRÜNÜ YAŞAYARAK ÖĞRENİYOR
Öyle güzel bir dönemmiş ki bağlar, bahçeler, parklar ve şehirler muhabbetle dolmuş. İnsanlar daha saygılı, mutlu ve huzurluymuş. Sokakta eğlenen çocuklar mahalle kültürünü yaşayarak öğrenip kendi bireyselliğini yavaş yavaş kazanıyorlarmış. Olaylı yıllardan sonra ülkeye gelen huzur ortamı sokaklarda mahalle kültürünü yeniden oluştururken gelişmeye başlayan teknoloji ve ailelerin ekonomik değişimi ülkenin sosyolojik yapısını da etkilemeye başlamış. 


Bu etkilerden en eğlencelisi ise oyunlar olmuş. 90’ların çocukları kimi zaman imkânsızlıklar arasında kendi imkânlarını yaratıcılıklarıyla ortaya koymuşlar kimi zaman da sokakta kulaktan kulağa aktarılan şeyleri uygular olmuşlar. Çünkü bugün nasıl Google varsa o dönemde de sokakların hafızaları varmış. Oyunlar kulaktan kulağa aktarılır ve yeni gelen her nesil kendisine bir şeyler katarak bu imkânları geliştirip dururmuş. 


ÜÇ KORNER BİR PENALTI
Mesela mahalle maçları, hırsız polis ve yakar top kuralları ve oynayış biçimleri bazen aynı kalacak bazen de yeni eklemeler yapılarak ülkenin tüm mahallelerinde çocukların oynadığı oyunlara dönüşür. Bu oyunların kuralları ise çocukların hayalleri ile doğru orantılıdır. Üç korner bir penaltı günümüze kadar gelmiştir. Tüm bu oyunlar sokak jargonunu da etkilemiştir. Çocuklar cips, kola ve çekirdek gibi bazı cümleler türeterek her konuda oyunculuklarını ortaya koymaya başladı. 


Erkekler top peşinde koşarken kızlar ise ip atlar, sek sek ve evcilik oynarmış. Öylesine keskin bir cinsiyet ayrımı bazı oyunlarda olsa bile günün belli saatlerinde mutlaka karma bir oyun da oynanırmış. Bazen kızlar erkek oyunlarına dâhil olur bazen de erkekler kızlara eşlik eder. Bu oyunlardan en meşhurları dansa davet, yakar top, evcilik, saklambaç, kör ebe, dokuz taş ve ortada sıçanmış. 


BİR KUŞAK YAVAŞ YAVAŞ EKRANA ALIŞTIRILIYOR
90’lar ilerledikçe özel televizyonlar bir bir açılmaya başlamış. Çocuk kuşaklarında yer alan çizgi filmler yurt dışından ülkemize giriş yapmış. Taş Devri, Red Kit, Pembe Panter, Tom ve Jerry, Temel Reis ve Şirinler bunlardan bazılarıymış. Televizyon kanalları özellikle çocukların evlerde olduğu saatlerde bu çizgi filmleri kuşaklarına ekleyerek yayınlıyorlarmış. 


Artık çocuklar sokağa çıkmadan önce veya akşam yemeği için eve giriş yaptıklarında bu çizgi dizileri izliyor oluyorlar. Yani bir kuşak yavaş yavaş ekrana alıştırılıyormuş. Yine 90’ların hemen başında çizgi film ile ekranlara bağlanan çocuklar yine reklam yine televizyondan aynen şöyle seslenmiş: “evinize koşun atari ile coşun”.


80’lerde popüler olan atari salonlarından sonra ufacık bir kutuya dönüşmüş yeni atariler evlere girmeye başlamış. Hali vakti yerinde olan bazı aileler çocuklarına atari almaya başlasalar bile herkes bu teknolojiye ulaşamamış. Yani sokaklar reklamın sonunda söylendiği gibi bomboş kalmamış. Hem sokağı yaşayan hem de ekranlarda çizgi filmleri takip eden bir kitleye dönüşmüş. 


BİR NESLİ SİLAHLA TANIŞTIRDILAR
İzledikleri çizgi filmlerden etkilenerek bu etkileri sokaklarda oynadıkları oyunlara yansıtır olmuşlar. Hatta yavaş yavaş gençliğe adım atmakta olan çocuklar için başka bir sınav daha başlıyormuş. 5 Ekim 1998’de Show TV’de yayınlanan bir dizi mahalle bakkallarındaki boncuklu tabanca satışlarına olumlu yansırken bir nesli ilk defa silahla tanıştırmış. Bu dizi “Deli Yürek’miş. 


Özellikle dizinin müzikleri ve karakterlerin müthiş oyunculuğuyla bu dizi ülkenin en çok izlenen yapımına dönüşmüş dönüşmesine ama sokaklarda çocuklar boncuklu tabancalarla birbirlerine ateş açmaya başlamış. Torpil ve kız kaçıran adı verilen barutlu tabancalarla oynar olmuşlar. Sokaklara minik mafyalar açılmış. Bu da çok uzun sürmemiş. Çünkü milenyum çağına yaklaştıkça hayat hızlanmış. 


POKEMON POCKET MONSTER 
Teknoloji gelişmiş. Televizyon yapımları güçlenerek insanlar üzerindeki etkilerini arttırmışlar. Yıl 2000, 31 Ocak’ta dünyayı kasıp kavuran bir çizgi dizi Türkiye’de ATV ekranlarında yayınlanmaya başlamış. Adına Pocket Monsters denilen bir anime 1996 yılında Japonya’da ortaya çıkmış. Kısa zamanda dünyada fenomen olmuş. Türkiye’ye gecikmeli de olsa gelen anime bilinen adıyla Pokemon olan Pocket’in kısaltmasıdır. Bir çocuğun hikâyesi anlatılıyormuş. 


Çok geçmeden ülkemizde de fenomen haline gelen çizgi dizi çocuklar üzerinde çok etkili olmaya başlamış. Öyle ki tamamen çocukları hedefleyen cips markaları tasolar ile çizgi filmleri sokaklara taşımış. Çocukların dünyasında yeni bir oyunun oluşmasına sebebiyet vermiş. Çocuklar yeni oyunlar üretmişler. 2000’lerde ki oyunlar sokak oyunlarına damgasını vurmuş.


SÜREKLİ MÜŞTERİSİ OLAN BİR PAZAR HALİNE GELDİ
Pokemon sokak oyunlarındaki egemenliğini korurken bu kartlara futbolcu kartları da dâhil olmuş. bunlar en temel iki oyun haline gelmiş. Pokemon ülkedekileri rahatsız etmiş olacak ki sürekli olumsuz haberler yayınlanmış. Fakat Pokemon sürekli müşterisi oluşan bir Pazar haline gelmiş. Ünlü markalar sürekli Pokemonları kullanıyor hatta taso veren cips markları bile ilk defa bu kadar çok satışa ulaşıyormuş. 


Evler, sokaklar ve okullar Pokemon ile dolmuş taşmış. Olaylar Türkiye’ye de yansımış. Sağlık Bakanlığı Pokemon hakkında olumsuz bir karar almış. Bu karadan dolayı ATV kanalı RTÜK tarafından bir günlük süre ile kapatılmıştır. Böylece Türkiye’de ilk kez bir anime televizyon kanalı kapatmış olarak tarihe geçmiştir. 


Ancak tüm engellemelere rağmen sokaklar durulmaz. Pokemon bir süre daha devam eder. Takvim yaprakları ilerledikçe çocuklar büyür ve teknoloji artık her eve girecek kadar ucuzlar. Evlere bilgisayarların girmesiyle çocuklar yavaş yavaş sokaklardan kopmaya başlar. Sanal dünyalardan oynamaya devam ederler. Pokemon Star TV’de yeniden yayınlanmaya başlar ama eski ilgiyi görmez. 


SOKAĞA ÇIKAN SON ÇOCUKLAR
Çocuklar ya evlerindedir ya da internet kafelerdedir. İşte bir neslin sokaklardan kopuşu böyle başlar. Bir zamanlar sokaklardan evlere girmeyen çocuklar artık sokaklara çıkmaz olmuş ve sokaklardaki çocuk cıvıltısı yerini korna seslerine bırakmıştır. Onların adı sokağa çıkan son çocuklardır. 


Onlar hem gerçek oyunlar oynayan son nesildir hem de sanal oyunlar oynayan ilk nesildir. Bu yüzden bir tarafları hep sokakta kalmıştır. Diğer tarafları ise sanal dünyaya oldukça aşinadır. Bu masalda sizlere sokağa çıkan son çocukları anlattık. (S.U - Özel Çalışma)