BASKETBOLUN KRALİÇESİ BANU KARADAĞLI

TAKİP ET

Banu Karadağlıyı Van Gazetesi'ne konuk aldık. Gelin hep birlikte basketbolun kraliçesinin hayat hikâyesini kendisinden dinleyelim.

AİLEDEN GELEN SPOR AŞKI
Banu Karadağlı: 1973 yılında İzmirde dünyaya geldim. İki kız kardeşiz ablam Aylin Karadağlı benden 1,5 yaş büyük. 51 yaşında, kendisi Freebirdde kabin amiri olarak çalışıyor. Annem Latife Karadağlı ve babam Hilmi Karadağlıya  gelince, annem ve babam İstanbullu.  53 yıl önce 1968 yılında iş amaçlı İzmire gelip burada yaşamaya devam etmişler. 
Baba tarafım Dağlık Karadağ anne tarafım ise Bulgaristan Deliorman bölgesinden. Annem ve ablam eski basketbolculardan. Babam ise müzisyen Türkiyedeki ilk saksafonculardan ve Akordiyon, vibrafon ve piyano çalıyordu. Zeki Müren, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Coşkun Sabah gibi sanatçılarımızın orkestra şefliğini yapıp aynı zamanda arka kısımdan çalmaya devam etti. İkiz erkek evlatlarım var. Onlarda milli basketbolcu Okben Ulubay ve Oktay Ulubay.
BAŞARIYA GÖTÜREN ANAHTARLAR; AZİM, EĞİTİM VE SAVAŞÇI RUH
Kariyerimi ilk önce aileme sonra ise beden eğitimi öğretmenime borçluyum. Azim, eğitim ve doğru yönlendirme ile buralara kadar geldim. Genetikten daha önemli olan kaliteler bunlar. Azim, eğitim ve savaşçı ruhumuzun olması başarıya giden anahtar diye düşünüyorum. Sanırım spor geçmişimi annemin genlerinden almışız. Annem lise yıllarında basket oynamaya başlamış. Ortaokul yıllarında uzun atlama, yüksek atlama, voleybol ve sonrasında basketbol oynamış.Beden eğitimi öğretmeninin ısrarı ile basketbola geçiş yapmış. Beşiktaş kız lisesinde basketbol takımındaymış. Annem ortaokul ve lise yıllarında okullar arası maçlarda oynarmış.O zamanlar büyük turnuvalar yokmuş tabii. 
Annem çok küçük yaşta bizi yüzme ile başlattı, sonra voleybola geçtim akabinde de iki beden eğitimi öğretmenimin uzmanlığıyla voleybol ve basketbol  hocalarımın savaşı ile basketbola geçiş yaptım. Küçük olsamda boyum hep uzundu ve herdaim erkeklerle oynamayı tercih ettim hatta basketbolu sokakta erkeklerden öğrendim diyebilirim. Okul antrenmanları dışında kendimizi ablamla sokağa erkeklerin yanına atardık ve onlarla maç yapardık.8 saat oynadığımızı hatırlıyorum. Bizim zamanımızda eğer çok yetenekli ve iyiysen 3-4 kategoride oynayabiliyordun. Ben böylece hemen A takımına çıktım ve yeni adı Süper Lig olan ancak eski adı 1. lig olan takımda oynamaya başladım. 


YEDİ TANE TÜRKİYE ŞAMPİYONLUĞU
Yaşım küçüktü ancak ilk 5 ve 40 dk oynuyordum.Winner bir oyuncuydum Score gücüm yüksek bir oyuncuydum. Takımımı sırtlıyordum ve her transfer olduğum kulüplerde de bu hep böyle oldu. Şu an 49 yaşındayım ve yedi tane Türkiye şampiyonluğum var. İki adet dünya ligi şampiyonluğum, iki adet dünya ligi şampiyonluğum, Avrupa şampiyonluklarında 2,3,4lüklerim var. Sayısız değerli oyuncu seçilmişliğim var. Bunun yanında da 44 ülke arasından dünyanın en iyi 2. basketbolcusu seçildim ve Avrupanın da en iyi basketbolcusu seçildim. Maxibasketbol yani veteranlar, 35 yaş üstü yarışmalarda Rusya, Almanya, Sırbistan, Hırvatistan, Ukrayna ve Brezilya takımlarında oynadım. Yedi yıldır Avrupa karmasına seçiliyorum.


Türkiyede 1.lig takımlarında oynarken eş zamanlı yurtdışındaki organizasyonlara da gidiyorum. Bizim lig bitince 2 ay sonra dünya şampiyonası ve özel turnuvalar oluyor yurt dışında onların hepsine mümkün olduğunca katılıyorum. Şu an da dünyada 49 yaşında olupta profesyonel olarak oynayan tek sporcu ünvanına sahibim. Bu sene Yalova vip takımında jübilemi yapacağım.


EN GÜZEL ANIM
Avrupa karmasına seçilmiştim ve finale çıktık. Brezilya dünya ligi şampiyonu olacaktı. Biz Avrupa karmasında bir sayı ile gerideydik ve 3-4 saniye kala bana faul yapıldı. Ben de 2/2 faul atarak dünya ligi şampiyonu olduk. Bu benim için çok özel bir anı. Yani eskiden ligde oynarken evet çok sayı atıpta maçlarımızı aldığımız çok oldu buna alışığım ama yine son saniyede attığım sayı ile Türkiye şampiyonu olduk. Bu dünya ligi şampiyonası ve 44 ülke 5000 sporcunun katıldığı bir yarışmaydı bu yüzden benim için eşsiz bir deneyimdi. 
Gençlere tavsiyem ve sloganım ;Sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme, doğru kondisyon, düzenli antrenman ve uluslararası deneyimi harmanladığınız zaman başarı ortaya çıkıyor yani çalışmak, çalışmak, çalışmak asla pes etmemek..."dedi.
 

Banu Karadağlı