İLYAS SALMAN, ÖĞRETMENİN KEŞFİ

TAKİP ET

Armağan Çağlayanın sunduğu 'dur bi dinle' programına konuk olan İlyas Salman'ın hayat hikâyesi insanı adeta sürüklüyor.

1960’ların sonları Malatya’da teneke barakalarda eğitim veren bir İlkokul; Öğretmen yazdığı temsile başrol arıyor. Oyunun adı Öksüz Mehmet, bütün sınıfları dolaşmış tüm yan rolleri bulmuş ama aradığı Mehmet’i bulamamış. Son şans son sınıf. En arka sırada zayıf, çelimsiz, kısa ve çirkin bir beşinci sınıf öğrencisi işte odur öksüz Mehmet. Ve işte bu andır İlyas Salmanın Hayatı’nın ilk dönüm noktası. Temsili sergilenir. Turneye bile çıkar. Henüz 11 yaşında alkışı, gözyaşını kahkahayı görür. Hayatta ne yapmak istediğini bulmuştur. Yüksek okuluna kadar okumayı kafasına koyacak. Bu tutkusu ve yeteneği onu Türk sinemasının unutulmazları arasına katacaktır.

YOKSULLUK KELİMESİNİN SÖZLÜKTE Kİ ANLAMI 

İlyas Salman 14 Ocak 1949’da Malatya Arap girda doğar. O henüz 3-4 günlükken tüm aile Arguvanın Asar köyüne taşınırlar. İlk Okul çağına kadar aralıksız sürecek taşınmalar serisinin ilkidir bu. Ailecek köy köy dolaşırlar. Çünkü toprakları yoktur. Babası’nın hamallık dışında belirli bir mesleği ve işi de yoktur.3 ay kamyon muavinliği, 2 buçuk ay pamuk işçiliği yapar. Bu kazançla 12 ay yaşamaya çalışırlar. Yoksulluk kelimesinin sözlükte ki karşılıkları İlyas Salmanın içine doğduğu hayatı anlatmakta yetersiz kalır. 11 kardeşten 7’si bu yoksulluk yüzünden yaşamını yitirir. Ölüm raporların da verem, kızamık menenjit gibi hastalıklar yazsada bu yitirişlerin ardında ki esas fail bellidir. 

Et Yemeği’nin olduğu sofraya 15 yaşında oturur ama alfabe ile tanıştığın da 3 buçuk yaşındadır. O kapkara yoksulluğun içine Güneş gibi uzanan 29 harfe tutunur. Hızla okumayı öğrenir. Hiç durmadan okur. İlk Okul çağı gelir ama okul yoktur. 10 km uzakta ki ektir köyüne boynun da kıl heybesiyle her gün yürüyerek gider. Yol iki gidiş iki dönüş 4 saat sürmektedir. 

ÖĞRETMENİN KEŞFİ

Onda farklı bir şey olduğunu ilk öğretmeni fark eder. Bir gün babasını kenara çekip bu çocuktan bir halt olacak ama ne olacağı belli değil. Sen bunu Malatya’da okut der. Bir kez daha toparlar eşyalarını Malatya’ya taşınırlar. Yine bir gece kondu mahallesidir adresleri. Yine okula yürünecek 10 km vardır. İlk Okulu sabah erken saatler de simit tatlı satarak kazandığı harçlıklarla bitirir.  Babası Devlet memuru olmasını ister. Onun aklı ise konservatuardır. Öğretmen Okulu’nun sınavını kazanmasına rağmen sonuç belgesinde tahrifat yapıp kazanamadığını söyleyecek kadar da tutkuludur. Hayattaki tek ve ilk hırsızlığını da bu tutkusu uğrana yapar. Babası’nın cebinden çaldığı 30 lirayla Ankara’ya Devlet Konservatuarı’nın sınavlarına gider. 

Saman pazarın da bir handa tahta kurularının arasında uyuduğu gecenin sabahın da jürinin karşısındadır. Birkaç bin aday arasından 8 kişi seçilecektir. Nazım Hikmet’in bir küvet hikayesi şiirinde ki hem kadını hem kocayı oynar. Bu performansıyla okula hem parasız hem yatılı olarak kabul edilir. Memlekete bir mektup ile haber verir Ankara Devlet konservatuar’ını yatılı kazandığını. Babası inanmaz. Amcası’nın oğlunu yanına Ankara’ya gönderir. Kuzeni yatakhanede bulur İlyas’ı. O zaman tamam der babası. Adam gibi sanatçı olacaksın çalış bitir okulunu. Bu öğüdü tutar. Çalışır. Yeteneği zaten eşsizdir fakat okulu bitiremez. 

KOMÜNİST OLDUĞU İÇİN OKULDAN ATILDI 

Siyasetten uzak duramamakta devrimci gösterilere katılmaktadır. Siyasi görüşlerinin bedelini ilk bu nokta da öder. Ve Cüneyt Gökçer yönetiminde ki Ankara Devlet konservatuarından Komünist olduğu gerekçesi ile son sınıfta atılır.  İşte bu İlyas Salman için başka bir dönüm noktasıdır. Hayat önüne öyle fırsatlar sunacak ki kısa süre içinde okuldan atıldığına memnun olacaktır. Hatta yıllar sonra bir sohbette başarımı Cüneyt Gökçere borçluyum, okuldan atmasaydı şimdi Ankara Devlet konservatuarın da figürandım. Sağ olsun Cüneyt abım diyecektir. Okul ile ilişkisi kesildiğin de son sınıfa kadar geldiği için Devlet tiyatrolarına girme hakkı vardır ama o nasıl olsa 3 ay sonra atılırım diye düşünür ve tercihini İstanbul şehir tiyatrosundan yana kullanır. Sık sık âşık olmaktadır ama İstanbul’da gönlünü Gülser hanıma bir kaptırır. 1973’te evlenirler. 1 yıl sonra kızları Devrim doğar. 7 yıl sonra bir çocukları daha olacak adını Temmuz Ali koyacaklardır.

KÜÇÜK ROL İLE BAŞLADI SAYISIZ FİLM YAPTI

 Şehir tiyatrosu dönemi hızlı başlar. Yeteneği burada da hemen göze çarpar. Daha ilk oyunu ile ödül kazanır. Fakat kaderini asıl değiştiren aynı oyunda rol aldıkları Şener Şen’in onu Ertem Eğilmeze tavsiye etmesi olacaktır. O güne kadar sinemada ki tecrübesi baskın filmin de Cüneyt Arkının namlusunun karşısında kafasında bardak tutan adam olmaktan ibarettir. Usta sinemacı Ertem Eğilmez yeteneğini sezdiği gence ilk rolünü Kartal Tibet’in yönettiği 1978 tarihli Sultan filminde verir. Rol ufaktır fakat o büyük oynar. Bekçi kolomboyu izleyenlerin hafızalarına kazır. Bu olağan üstü yeteneği kısa süre içinde ona Arzu filmin efsane kadrosunda yer alma fırsatı tanıyacaktır. Aynı yıl Kibar Feyzo ve Hababam sınıfı dokuz doğuruyor filmin de rol alır. 

Bir gün Arzu film ekibinden Yavuz Turgul yanına gelir. Ertem Eğilmez senin üzerine yatırım yapmak istiyor der. Bu cümlenin mealini bilmeyen yoktur. Apaçık başrol oynayacaksın demektir.  Ve 1979 da Erkek Güzeli Sefil Bilo gelir. İlyas Salmanın Şener Şen ile başrol paylaştığı bu film, dönemin sosyal konularını ve politik atmosferini usta işi bir mizah ile ele alır. Çok sevilir. Safın safı Anadolu delikanlısı tiplemesini üzerine çok yakıştıran İlyas Salman benzer konuları ele alan Banker Bilo ve Dolap Beygiri filmlerinde de Şener Şen ile karşı karşıya gelecek, her defasında intikamını hakkı ile alacaktır. Bu karakterler en saftan en son kurnaza baş döndürücü bir hızla dönüşse de, salmanın üstün becerisi sayesinde seyirci gözünde inandırıcılıklarını kaybetmeyeceklerdir. 

FİLM İLE GERÇEK HAYAT BENZEŞMESİ

Salmanın filmleri fena halde hayata benzer. Mesela Banker Bilo da yaşananlar yıllar sonra Artvin de, Çiçek Abbas’takiler Şanlıurfa da gerçek olur ama onun canlandırdığı karakterler eşsizdir. Kimseye benzemez. Çünkü karakterlerin duygusunu toplumun için de arar. Gerekirse gider canlandıracağı mesleği tecrübe eder. Kazandığı şöhret onu toplumdan uzaklaştırmak bir yana dursun daha da sokulmasını sağlamıştır.

VAN GAZETESİ ÖZEL HABER

ilyas salman