İRFAN KARTAL'DAN GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE

TAKİP ET

Van Haber Gazetesine konuk olan Ak Parti Van milletvekili İrfan Kartal, "Geleceğin izleri, geçmişte bırakılan eserlerle başlar..." programına konuk oldu.

Hayatın gerçekleri kimine göre sakin... Kimine göre ise; meşakkatli olabiliyor... Bu sayımızda Van'ın değerlerinden biri olan Ak Parti Van Milletvekili İrfan Kartal'ı konuk aldık. 

1960 DARBESİNE DENK GELMEK
AK Parti Van milletvekili İrfan Kartal
; "1949 Van doğumluyum. İlkokul ve ortaokul tahsilimi Van’da tamamladım. Tabii ilkokul dönemim biraz ağır geçti. 1960 ihtilaline rast geldi. Başta babam ve dört amcam ile birlikte sürgüne tabii tutulmuş. Mecburi iskâna tabii tutuldular. Bu bizim ailede büyük bir sıkıntıya sebep oldu. Bizim tam gençlik ve olgunluk yaşına denk geldi. 

BABAMIN ELLERİ KELEPÇELENEREK GİDİŞİNİ UNUTAMIYORUM
O dönem çok zor bir eğitim hayatımız oldu. Ben hiç unutamadığım manzarayı sizlere anlatmak istiyorum. Babamın elleri kelepçelenerek askeriyeye gidişini hiç unutamam. Bizim o dönemdeki psikolojimizi ve yaşantımıza büyük bir şekilde yansıdı. İlkokulu yedi yılda bitirdim. Çünkü gerçekten okumamız artık hayal gibi oluyordu. 

İkinci dönemde ortaokulda, çok yakın bir akrabamız Kalecik’te beni okula kayıt ettirdi. Ondan bu yana ben okulda geçirdiğim kötü dönemi aştım. Sonra inşaat mühendisliğini bitirdim. Mühendisliği bitirdiğim zamanlarda rahmetli Kinyas Kartal amcam milletvekiliydi. Fevzi Kartal senatördü. Ben daha büyük şehirler varken Van’a tayin oldum. Van Bayındırlık Müdürlüğünde göreve başladım. O zamanlar bölge müdürlüğüydü. 

BÜTÜN MESAİMİ İNŞAATTA GEÇİRİYORDUM
Biz kalabalık bir aileydik. Hepimiz bir aradaydık. Ayrılmak yoktu. Hepimiz aynı tencerede yemek yiyorduk. Beş altı kardeşin birde çocukları, hepimiz bir aradaydık. Tabii güzel yanları da vardı. Kardeşlerimin arasında ben çalışmayı çok seviyordum. Babam inşaatlarda çalışıyordu. Ortaokuldayken kamyonla Sivas’a çimento getirmeye gidiyorduk. 
Bütün mesaimi inşaatta geçiriyordum. Şantiye şeflerimizi görünce bende bir gün inşaat mühendisi olayım diye düşünüyordum. Şantiyelerde dolaşayım. Nitekim Allah onu da nasip etti. İnşaatlarda mühendis olarak çalıştım. Hayal ettiğim iki şeyden biriydi. Mühendis oldum, milletvekili oldum. Köylere vatandaşlarımın içine girip mesaimi orada harcamak benim için mutluluktur. 

BÖLGEME AŞIĞIM
Çeşitli çalışmalarda bulunduk. O dönem üniversite okuyan Fevzi ağabeyim avukat olmuştu. Bizlerde hep onu hayal ettik. Okulu bitirip memlekete dönünce çevremizde bizi örnek alsın isterdik. İnşaat mühendisi olarak bu bölgede çalıştım. Batıda da görev yaptım. 1978’de tekrar müdür olarak Van’a döndüm. 1978 yılında Iğdır'da rahmetli Cihangir Turan'ın Kızı Eczacı Semra hanımla dünyaevine girdik. İki çocuğumuz var. Bölgeme aşığım. Doğuda yaşamak benim için çok güzel bir duygu.

Van, dünyada birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Van’ın artıları çok fazladır. Bugün Bodrum dediğimizde magazinden öte bir şey değildir. Fakat doğal tabiat Van’da var. 

KÖY OYUNLARINDAN; KÖSE
Köyde geçirdiğimiz zamanlar çok güzeldi. Köyde kışın oynadığımız oyunlar vardı. Köse dediğimiz bir oyun vardı. Zil takıp kapıları çalardık. Tek eğlencemiz oydu. Tabii o oyunlar artık yok. Âşık denen bir oyuncak vardı. Bulunca torunuma verdim. Haliyle ne olduğunu bilmiyordu. O da götürmüş okulda arkadaşlarına göstermiş. Torunumu Ankara’da atlı kulübeye götürdüm. Akşam eve döndüğünde annesine insanın dedesinin olması çok güzel demiş. 

Sizlere biraz da anne ve babamdan bahsetmek isterim. Annem çok az konuşan ama çok iyi biriydi. Annem o zamanlar çok hastaydı. 11 çocuk annesiydi. Sağlık sorunları vardı. Anneme hep yardım ederdim. Annem benim için kızım deyip evin bütün işlerini yaptırırdı. Bazı şeyler Allah’tan veriliyor. Erdemli ve cesur olmak gibi. Cesurluğun okulu yoktur. Ben hep anneme hizmet ettim. O zamanlar gaz ocakları vardı. Kömür ütüleri vardı. 

EVİN KIZ ÇOCUĞU OLMAK
Bütün evin kömür işini ben yapıyordum. Kardeşlerim küçük olduğu için ben yapıyordum. O yüzden kız çocuğu görevini yapıyordum. Anneme yardım ediyordum. Rahmetle anıyoruz. Annem daima bizlere tavsiyede bulunurdu. Hiç unutamadığım bir tavsiyesi var: “yavrum bunun annesi ölmüş kalbi kırıktır. Onu yemeğe götürün onunla ilgilenin. ”derdi. Bu bir rahmet tavsiyesiydi. Gelinlerine, çocuklarına ve torunlarına karşı hiçbir zaman ayrım yapmazdı. Bunlar beş altı elti bir arada yaşarlardı. Hepsi birbirlerine saygı ve sevgiliydi. 
Şimdi ise bir evde iki aileden fazla kalınmıyor. Bunlar bizim için güzel şeylerdi. Köy yaşantılarımızda imkânlar kısıtlıydı. Bizim Güleçler köyü vardı. Oradan Canik’e 13 kilometre yol vardı. Biz Erciş yol ayrımına geldiğimiz zaman, babam ile kardeşim yaya bir şekilde Canik’e kadar geldik. Canik o zamanlar hareketliydi.

BEŞ SÜRÜ KOYUNLA HALEP’E GİTMEK
Şimdi imkânlar biraz daha gelişti. Bizimkiler hayvancılıkla uğraşıyorlardı. Rahmetli amcamın hatıra defterinde bir olay görmüştüm. 4 Mayıs 1953 yılında beş sürü koyunla Halep’e hareket etmişler. O zaman bu bölge hayvancılıkta ve tarımda büyük bir olanağa sahipti. Aynı şekilde Doğubeyazıt ’ta Beyazıt ailesi ve Erzurum’da birçok ailenin bu sermayesi İstanbul’da bile konuşuluyordu. Nitekim Beyazıt ailesi sonradan İstanbul’a yerleşerek fabrika kurdu. 1950’lerin şartlarıydı. 

BİR KEÇİNİZ BİLE VARSA SATIN ÇOCUKLARINIZI OKUTUN
Kinyas amcamdan çok hümanizm dersi aldım. Hep okuyun derdi. Hep herkese nasihat verirdi. Bir keçiniz bile varsa satın çocuklarınızı okutun derdi. Kinyas amcamın Fransızca Rusça kitap okuduğunu bütün dünya olaylarıyla çok yakından ilgilendiğini görürdüm. Mecliste bilgisiyle, cesaretiyle ve insanlığıyla hep anılıyordu. Bundan sonrada çok anılacaktır.

HOLLYWOOD’DAN KİNYAS AMCAYA MEKTUP

Amcama birkaç mektup gelmişti. Torunu Salih o zamanlar, TED kolejinde okuyordu. Mektubun nereden geldiğini sordu. Salih’te Hollywood’dan geldiğini söyledi. Dünya film sektörünün başı olduğunu da ekledi. Salih: “Herhalde sana film teklif edecekler.”dedi. 
Bu mektup ikinci defa da geldi. Hiçbir açığı yoktu. Hep güzel anılarla anıldı. Bu gün ailede ve aşirette mecliste geçmiş dönemde onunla beraber mesai yapan vekillerle karşılaştığımızda gururlanıyoruz.  Öyle birinin yeğeni olduğumuz için çok gururluyuz. Aşireti iki üç devletten geçirip tekrar Türkiye’ye getirip en güzel yerlere yerleştirmesi çok güzel.

Rahmetli Kinyas amcamın evinde kaldığımda... Sabah beşte kapıda bütün misafirleri karşılıyor, onların tek tek sıkıntılarıyla ilgileniyordu. Verdiği randevu saatine olduğu gibi uyuyordu. Bunlar çok güzel meziyetler. Çok değerli amcam, "Hiçbir zaman ticaret yapma" diyordu. Benimde ticari potansiyelim pek yoktu. Ben hizmet sektöründe iyiydim. Rusya’da Harp okuluna kaydolduğu zamanlarda oradaki hayatıyla ilgili Moskova’da Kafkas bölgesinde çok ünlü bir isimdi. Şahsiyetiyle kişiliğiyle önemli bir isimdi. 1925’te Türkiye’ye geldi. Erivan bölgesindeki kartalları çok seviyormuş. Soyadımızı ondan dolayı Kartal koymuş. Geçmişte bu aşirette çok güzel dönemler geçirdi. Bu konuda bizlere bu güzellikleri sunan Kinyas Kartal ve değerli büyüklerime şükranlarımı borçluyum."dedi.

Sevda Uzunyol - Van
 



İrfan kartal geçmişten günümüze vanhaber