İrfan

TAKİP ET

Biraz daha geçmişe gitmek istiyorum:  Geçmişte çocukluğunuz da örnek,  ideol aldığınız kimse var mı? 

Derleme... Düzenlenmemiş - Düzeltil1968'de üniversiteye gittiğim zaman rahmetli Kinyas Kartal: Onun bütün sözlerini kaydetmeye çalıştım. Ondan ders aldım. En büyük isteği insanlarda gelen taleplerini yerine getirmek, hizmet etmek, hümanist bir yapısı vardı. Okumayı ve okutmayı çok severdi. Diyordiki; “Bir keçiniz varsa da çocuklarınızı okutunuz”. Okumanın önemli olduğunu ondan öğrendim. Ben ilkokuldaki öğrenim durumum çok başarılı değildi. O dönemler atmış ihtilaline denk gelmişti. Ailece biz sürgün hayatı yaşamıştık. Atmış ihtilalinde, ailemiz çok büyük sıkıntı yaşamıştı. İlkokulu, yedi senede bitirdim. Benim için okul okumak bir hayal olmuştu. Rahmetli Kinyas amcam teşviki ile okuma dersini aldım. Okuyanlara destek olmak, özellikle bize gelen şuan milletvekillik döneminde olsun, taleplerde okumayı isteyen, okumak isteyenlere yardımcı oluyoruz. Bu nedenlerden dolayı benim İdolüm hayatta ders aldığım. Örnek aldığım rahmetli Kinyas Amcamdı. Bunu bütün Türkiye biliyor. Bütün Van biliyor. Hatta bir televizyon programında İlbey Ortay televizyona çıktı.  Fatih Altaylıyla bir programı vardı. Ya dedi ki: Fatih Bey, “Bütün dünya tanıyor, Kinyas Beyi”. Kinyas Bey tanınmayacak bir insan mıdır?   “Ben aileden yedinci kartalım mecliste ” söylemişti. İsmi geçtiği zaman ve bahse konu olduğu zaman biz onunla gurur diyoruz Allah rahmet eylesin.
-----Bir demeçte okumuştum hayatınızla ilgili evde annenizi çok sevdiğinizi çok yardım ettiğinizi ifade etmiştiniz. Orada anlatmak istediğiniz bir şeyler var mı? 
 Biz ilkokul bire başlayacağımız zaman bizim köyümüz Erciş yolu üzerinde kara yolları bakımın evin orada. Ben, babam, Allah rahmet eylesin, Halil küçük kardeşim, o zaman ki şartlarda yürüye yürüye tımara caniye kadar gelmiştik. O zaman ki imkânlar da araç bulmak bir takım sıkıntılar vardı. Bazı sıkıntılar insanları rahatlığa götürüyordu. O sıkıntının ne olduğu bilmediği için dünyanın hep rahat olduğunu anlıyoruz. Bir sıkıntıya rast gelmiştir. Çünkü o sıkıntıyı bilse o sıkıntıya düşmez. Rahmetli annem o zaman hastalık yaşıyordu. Şeker hastasıydı, tabi kolay değildi. Yıpranmışlık, doğu kadınların o zaman yükleri ağırdı. Bütün işleri; hamur, çamaşır, banyo yaptırma, vb. temizlik kendi imkânlarıyla yapıyordu. Bu zamanki gibi şartlar yoktu. Örnek verirsek; Mikser makineleri, bulaşık makineleri yoktu. Bunları bütün hepsi annelerimiz yapardı. Kalabalık ailelerinde bu çok daha da zordu. Bu zor olunca o dönemde evin kız kardeşi küçüktü. Bir kız çocuğu kadar anneme yardım ediyordum. Onu duasını almışımdır. 
-----Çocukluğunuzda ki eğim şartları nasıldı? O şartların siyaseti nasıldı? Günümüz siyasette geçmişte ki siyaseti karşılaştırdığımız zaman. Karşımıza ne çıkar?
Ben atmış sekiz kuşağıyım. Atmış sekiz kuşağı, Türkiye’de isim bırakmış bir kuşaktır. Silinmez bir kuşaktır. Unutulmayacak bir kuşaktır, atmış sekiz kuşağı, şimdi ki kuşağa Z kuşağı diyorlar. Bizim kuşağımız atmış sekiz kuşağıydı. Atmış sekiz kuşağı döneminde ki siyasi olaylar çok daha farklıydı. Şimdi bazı hareketler bilinçli bir şekilde öğrenilerek yapılıyor. Bir bilginin sonuncunda yapılıyor, bazı hareketler o dönemlerde tamamen siyasi kulaktan doğma, bir takım duyumlarla yapılıyordu. Eğer şartları elvermediyse gittiği yerde yerleştiği yurtta veya karşılaştığı kişilerin etkisinde kalarak, o ideolojiyi artık kabul ediyordu. O dönemlerde daha siyasetin çoğu sokaklardaydı. Okullar ayrılmış, yurtlar ayrılmış. Yolda yürüdüğünüz zaman insanlar tedirgin için de yürüyordu. Bizi bir yerlere mi götürecekler. Çok çalışan bir çark vardı. Bu tabi ki, eğitime öğretimi etkiliyordu, bizim zamanlarda üniversitedeyken eğitim öğretimin aksamasına, günlerce, haftalarca, okulların kapatılmasına sebep oluyordu. Nerede nasıl ile karşılaşacağına hiç belli olmuyordu. Oturduğunuz mahallede, mahalleler bile ayrılmıştı. İşte sağcıların mahallesi, solcuların mahallesi diye, biz böyle bir dönemde öğrencilik hayatımız oldu. Dönem bile biz şiddetin halk alma aracını olduğuna inanmıyorduk, şiddetle bir işimiz yoktu. Biz kimliklerimizi faydalı olalım diye kullanıyorduk. Ama kimlikler aşırı kullanılırsa, bilinçsiz kullanılırsa kimlikler ölümcül bile oluyor, silah gibi etkisi vardı. İnsanların zaten bir kimlikleri vardır.  Dini kimlikleri var, cinsel kimlikleri var.  Irkçılık aşırı ilkelliktir. Irkçılık çağ dışı bir görüştür. Nüfusu fazla kullanıyorsa, bu ölümcül bir kana sebep oluyordu. Gerçekten bizim dönemde farklı görüşler sokaklara çok döküldü. Özellikle ırkçılık, çağ dışılık kana sebep oluyordu.
--- şimdiki ile bağnazlaştığımız zaman ne gibi sonuçlar ortaya çıkıyor. 
 Birbirini çok iyi anlayan gençlik var, ideolojik satıhta tartışıyor. İnternet üzerin de, twitter üzerinde, sosyal medya biraz daha ağırlık olmaya başladı. Sosyal medya ben çok kullanmıyorum. Çünkü zaten bizim bölgemiz bilhassa bizim seçim bölgemiz, sosyal medya ile bir fayda sağlamıyoruz. Biz bölgede ancak bire bir gönlüne dokunarak, ziyaret ederek, onu dinleyerek yanına gidersek bizim çalışmalarımız bu etaptadır. Sosyal medyanın bizim bölgemiz için çok faydalı olduğuna inmiyorum.  Sosyal medyanın faydası mı var zararı mı var derseniz, ben çok büyük bir fayda getirdiğine inanmıyorum.
----Doğu ve Güneydoğu bölgesinde tarım ve hayvancılığın geçmiş dönemlerde yüksek olduğu, son dönemlerde teknolojinin gelişmesi ile toplumumuz git gide hayvancılığı, tarımı bıraktığını fark ediyoruz, bununla ilgili birkaç girişiminizle ilgili olduğunu biliyoruz, bunun hakkında neler söylemek isterseniz?
Şimdi bizim bölgemizin nüfusun, yüzde yetmiş dördü. Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor, bu büyük bir rakam, yüzde onda, hizmet sektöründe, bu nedenle bizim tek geçim kaynağımız tarım ve hayvancılıktır. Ailemiz tarım ve hayvancılıkta tarımla çok büyük bir uğraş vermiş. Bölgede çok büyük sahası olan bir ailedir, hayvancılığın, çobanlığın ne olduğunu biliyorum. Bunu batıda, İzmir’de veya başka bir yerde anlattığınız zaman, çobanlık ve hayvancılık bu bölge için, hak ettiği yerde, belki kayıpları oldu, geçmişte tarım ve hayvancılıktan çok büyük girdi vardı. Bu bölgeye; yün, deri, bu gün yün kırktırdıktan sonra toplanmıyor. Kendi halinde doğaya bırakılıyor. Oysa yün çok kıymetlidir, yün altın gibidir. Yünün yerini hiçbir şey tutmaz, ne elyaf ne sentetik bunların tekrar bu bölgede tarım ve hayvancılığı hatta hak ettiği yere getirmek için, biz üç tane vekilimiz, il başkanlığımız, valimiz, zaman zaman bütün bakanlıklarda, bütün genel müdürlüklerde bunu mücadelesini veriyoruz. Sayın cumhurbaşkanlığımızla görüşüyoruz, her fırsatta bu bölgedeki zenginliği, bu bölgedeki istihdamın, bu bölgedeki girdinin, tek tarım ve hayvancılık olabileceğini, bu yöndeki eksikler giderirse bölgede göç olmaz, geçmişte halkımızın yüzde yetmişi köylerde yaşardı. Yüzde otuzu şehirlerde, bu gün bu yüzde otuzu köylerde yaşıyor, yüzde yetmişi şehirlere taşındı. Geçmişte köylerde, şehirlere yumurta, yoğurt, köy ekmeği bu gün şehirden köye yumurta götürüyor. Tandır olayı köylerde artık kalmadığı, tandır divanı bitmek üzere, baya bir eksikliğimiz vardır.
---- Gelecek sınır kapısı Van’ın maden yatakları gerçekten maden olarak çok zengin noktalarımız var, öncelikle bir çalışma yürütüleceğini söz konusu mu?
Hemen hemen bizde bir iki girişimde bulunduk artık eskisi gibi güvenlik sorunları da sıkıntıları da yoktur. Bunların olması da lazım, çünkü vatandaşların geçim sağlamsı için, bazı ufak tefek ticaretler kaçakçılık değildi, eskiden bilirdim. İşte İran da çay tabağı kına getiriyordu köylerde bunu satıp, kendine bir geçim sağlanıyordu. Bunlar için de bazen de görüştüğümüzde kaçakçılık diyorlardı. Bunlarla kaçakçılık falan bir şey yok,  siz bunların yüz senelik kaçaklığını yapsan, bir başka kaçaklığın yüzde biri yapmaz. İran’daki turizm Van için büyük bir kazançtır. Coğrafyayı siz değiştiremezsiniz, coğrafya bir kaderdir. Elimiz de Van’ın yaralına olan, bütün işlerinin takipçisiyiz. Ülkemizin daha güçlü bir ülke olması için, bütün işlerimiz yapıyoruz. Özellikle şahsım olarakta, daima kapım mecliste acıktır. Telefonlara cevap vermek zorundayız benim başka bir ticari iştikâlım, işim olmadığı için, yedi yirmi dört milletvekili görevini yapıyorum. Rahmetli Kinyas amcamdan öğrendim bunları. O yüzden ben siyaseti zaten seviyorum, politikayı seviyorum. Geçmişte bir belediye adaylığım oldu. Nasip kısmet olayıdır. Bu gün, Ak parti de Milletvekili nasip oldu bana, ne kadar çalışsak ne kadar ülkemiz için, Van için çalışsak azdır. Biz bunun bilincindeyiz. Vatandaşlarımızın taleplerini yerine getirmek için. Telefonlara yetişemediğimiz zaman, üç tane danışmanımız görevlendirirdik.
----Maden yataklıklarıyla ilgili bir projenize geresim var mı? Ya da bir girişiminiz var mı? Mecliste öyle bir gündem var mı?
Maden aramaları artık uzay sistemleri ile yapılıyor. Fakat bizim Muradiye de korsot diye oluşan, geçmişte neft deresi dedikleri bir derede çıkarıyorlar, direkt çırada yakıyorlarmış. Yüzeyde çıkan neft dedikleri, petrol biz bunun içinde, Türkiye’de petrollerine müracaatta bulunduk. Geçmişte tabi bu bölgede maden tektik arama endüstrisi vardı, bölgede geçmişte ki, bazı terör örgütlerinde dolayı bu maden tektik arama görevini yapamayınca kapatıldı. Bu gün tam bir şeflik derecesinde bir şey vardır. Bizim bölgede özellikle Hakkâri’de ve buralarda zengin maden yataklarını var olduğunu biliyoruz. Ama bunlarının raporların çıkması lazım ne kadar miktar olduklarını, cevherin ne kadar olduklarını, bu çeşitli bir araştırmalara bağlıdır. Biz bunun için enerji tabi bakanlarla da görüştük bunun tekrar takipçisiyiz
---- Van’ın büyük sorunlarında biri haline gelen daha doğrusu istihdam sorunu dediklerimiz fabrikaların çok olması ama personel yetersizliğin olması fabrika sahiplerinde bu konuda şikâyetçi buradaki gençlerimizde şikâyetçi bu istihdamla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Bununla ilgili bir fikriniz var mı?
İstihdam üretime bağlı bir şeydir. Eğer üretim olursa bu gün, Van’ın nüfusu, bir milyon yüz otuz iki bin, Karaman ilimiz iki yüz elli bin nüfusu var. Burada tarımda, hem tarım şefliği hem tarıma bağlı sanayi, yirmi beş bin kişi tarıma bağlı sanayide çalışıyor; makarna, bulgur, bisküvi fabrikalarında bunlar, kendi illerinde yeteri kadar çalışanı bulmayınca diğer yakın ilçelerin taşıma sureti ile eleman götürüyorlar. Bu gün bizim Van’ımızın toplam son iki üç yıldır. Tekstil çalışmaları ve OSB’de organize sanayi bölgesinde bunlarda toplam çalışan, yedi bin kişidir. Sadece Manisa’da Vestel’de on yedi bin kişi çalışıyor. Tarım ve hayvancılıkta tarıma bağlı OSB bölgesi Gülpınar’da dört bin hektar üzerinde kuruldu. Tüzel kişiliğini kazandı. Bundan sonra burada ayni organize tarıma bağlı, organize sanayi çalışmaları yapılacak, kısa bir zamanda da alt yapısı ihale edilecek. Yine ilimizin tarım ve hayvancılık bölgesi olması nedeni ile tarımsal ihtisas endüstri kurulacak, tamamen bakanlığa bağlıdır. Bu bölgenin hangi ürünlerin, hangi bitkilerin, hangi havzalarda faydalı olacağını çalışmalarını yapılacak özellikle yedi konuda; balıkçılık olsun, aracılık olsun, yem bitkileri, hayvansal bitkilerin, küçükbaş hayvanların bu bölge de nasıl bunları iyisini elde edebiliriz. Nasıl sayısını çoğaltabiliriz, oda kuruldu. Bir atama yapılıyor, yakında bu konuda bölge için gereklidir. Yani biz bu bölgenin bütün gücümüzü tarım ve hayvancılığa sulamaya, işte çubuklu barajının sulaması oda, dört altı bin hektar cazibeli bir barajdır. Türkiye için de, Van içinde, çok önemli bir barajdır. Onu da bu sene iki bin yirmi iki programına alındı. Yüzde onluk bir ödenek teminden sonra ihale edilecektir. Bunlar bu bölgede bu bölgenin hak ettiği yere gelecektir, istihdam olunca üretim artıyor, Göç olmuyor İthalat azalıyor dışardan gelen bakım işleri, Ukrayna gibi bir ülke bizim Trakya’daki topraklarımız kara topraklarımız çok verimlidirler. Ayçiçeğinden, buğdaydan biz burada bire on alırken onlar da orada bire doksan alıyorlar, bire seksen alıyorlar aynı metrekare alandaki bizim aynı emeğin gücü veriyoruz, onlar bizim beş katımızı daha çok kazanıyorlar, bu bölgelere uygun tarımsal desteklemeler yapılırsa bu bölgede ekonomik yönden istihdam yönünden sorunları çözülür. Köylerden göç olmaz, gitmez ve herkes işini gücünü yapar. 
----İstanbul’da yaşanmış olduğu bir hadise vardı? Bu hadise ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Şimdi İstanbul’daki Van federasyonunun seçimine davet edildim. Ve gitmemde lazımdı. Her şey çok güzel başlamıştı. Her şey çok güzel yerleşmişken, biz oradaki Van’ın ve Van’da İstanbul da yaşayan Vanlı öğrencisi olsun, esnafının sorunlarını ve Van’ın konuşmasını bildiğimiz bir ortamdayken, sivil toplum örgütün ve siyasetin koşulmayacağı bir ortamda baskıcı rejim, faşist rejim, Kürtleri yok eden rejim bazı sebeplere neden oldu. Bir takım taleplerde bulundu. Tamamen olay başka bir yöne doğru gitti. Ben oraya bir selamlama konuşması, bir hemşerilerimle merhabalaşma konuşması yapmak niyetindeyken, tabi benim siyasi kimliğim, ben bir iktidar partisinin milletvekiliyim, bana yapılan bu saldırıyı bu konuşmanın mutlaka bir cevabı olması lazım.  Türkiye’de iki bin ikiden sonraki bizim dönem için anlatıyor. Baskıcı bir rejim, faşizm rejim, tek adam rejim onu normal sayıyoruz. Ben yetmiş iki yaşındayım, geçmişte de çok büyük dönemde yaşamış biriyim. Atmış ihtilalin, yetmiş iki ihtilali, seksen ihtilalin, yirmi yedi eylül, yirmi sekiz şubat benimde orada ikinci bir konuşmacı olarak, Türkiye’de geçmişte yanlışlar yapıldı. Baskıcı rejimler, asimilasyon, inkâr politikaları vardı. Yok değildi. İki bin ikiden sonra, Türkiye’de bu sorunlar sayın liderimiz Recep Tayip Erdoğan güçlü bir girişimi ile bir barış süreci başlattı. Bu barış sürecinin yine bozulmasına yine aynı örgütler tarafından engellendi. Derin NATO, Derin FETO ve bu örgütler tarafından engellendi. Şimdi bu sorunları, iki bin iki den sonra kalmadığı bu sorunları, Kürt sorunu diye adlandırdığımız bunla beraber bitti. Olay böyle gelişti. Olay bilinçli bir şekilde daha önceden demek ki bir komploymuş. Benim oraya Federasyon değil de, sanki bir siyasi kongresine gitmişim, gibi girerken de, çıkarken de yüze yakın arkadaşımız, dostumuz alkışlayarak beni yolcu ettiler.
--- son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İstanbul’daki olaylarda geçmişte benim müdürlük yaptığım dönemlerde, Allah rahmet eylesin Sayın Şereftin, iki defa ben kürdüm demişti. Ve ceza evine atılmıştı. Yine iki bin ikiden sonra Tayip Bey, Cizre hava alanına onun ismini verdi. Her tarafta Axmedi Xani, Fegiyé Teyran,  Diyarbakır’daki Basken Rojhılat bir programı vardı. Burada da çoğu televizyonlarda keremke diyordu. 23 Nisan kutlamalarındaki resmi törendeydim. Çıkan folklar ekibine, kürkçe şarkılarla, kürkçe türkülerle folklar söyleniyor. Artık bizde diyoruz ki geçmişteki hataları görelim. Ona göre yolumuza devam edelim.
Tabuttum TV ve Mavi ajansa da bundan sonraki çalışmalarınızı daha hayırlı vesile olması, başarılar diliyorum.

- İrfan Kartal kimdir: 
1949 yılın da Van’da doğmuş. İlk orta ve lise tahsilini Van’da tamamladı. Daha sonra inşaat mühendisliği olarak tahsilini tamamladım. Tamamladıktan sonra tekrar o dönem, bir takım imkânlar varken, Van’ı tercih ettim. Van bölgesinde çalışmayı tercih ettim. Van bölgesinde hizmet etmeyi amaçlamıştım, bütün gayem oydu. Buralar için tahsil yapmıştım, geldim Van’da yapı işlerinde çalıştım. Daha sonra Afyon Bayındırlık Müdürlüğünde, Ankara Yapı İşleri Bölge Müdürlüklerinde görev yaptım. Askerlik görevimi tamamladıktan sonra tekrar, 1981 yılında yapı işleri bölge müdürlüğüne bakarak tekrar Vana döndüm. İki buçuk yılda yapı işleri bölge müdürlüğü görevini yürüttüm. Daha sonrada serbest olarakta çalıştım. Ticarette bulundum, daha sonrada buralara kadar geldim.