Ticaretle uğraşan herkesin kulağına küpe olsun - VAN HABER

TAKİP ET

Van Gazetesi'nin Ekonomi Devlerinde yayınlayacağı yazının ham şeklini ve düzenleme yapılmadan sunmak istedik. Van Gazetesi ve Van haberlerine konuk olan tüm iş adamları, sanatçılar ve stk başkanlarının hayat hikayelerini ara ara sizlere aktaracağız.

Van Gazetesi'nin Ekonomi Devlerinde yayınlayacağı yazının ham şeklini ve düzenleme yapılmadan sunmak istedik. Van Gazetesi ve Van haberlerine konuk olan tüm iş adamları, sanatçılar ve stk başkanlarının hayat hikayelerini ara ara sizlere aktaracağız.

"Ankara da doğdum 1981 yılın da Ankara'nın kurtuluş diye çok şirin bir semti vardır.kurtuluş hala mahalle kültürünün olduğu 4-5 katlı evlerin olduğu ve hala değişmediği bir yer şuan Ankara gök delenler şehri oldu. kurtuluşta hiç o mahalle ortamımız değişmedi. Türkiye'nin o sıcaklığı hala duruyor . Bizde o sıcak şehirde doğduk daha doğrusu kurtuluşta doğduk orta okul lise kurtuluşta devam etti .Bir 20 yıla yakın kurtuluşta oturduk kurtuluşta mezun olan bir çok siyasetçimiz ve ünlü akademisyenimiz vardır. kurtuluş Ankara siyasi fakültesinin hemen yakınında okuduğum okul .Ankara siyasal fakültesine yürüme mesafesinde yani 15-20 adım yani o kadar yakın.

o yüzden böyle okulda olduğum dönemler hep bir siyasala gideyim diye düşünürdüm.
O Ankara'nın ilk üniversitesi Türkiye'nin de 2. üniversitesi okuma hayalim vardı. Orada büyük ağabeylerimizle sohbet ederdik işte üniversiteyi bize anlatırlardı ,kamu yönetimini anlatıyorlardı çok güzel bir ortamdı. herkesin bir acısı, bir üzüntüsü vardır çocuklukta`,ama benim çocukluğum çok güzel geçti.yüce şükür etim güzel,mutlu bir çocukluğum oldu . annem babam Hacettepe üniversitesinde çalışan insanlardı.hiç ekonomik sıkıntım olmadı böyle mutlu,güzel,huzurlu bir çocukluğum oldu. iki şey beni ilerleyen hayatımda iyi bir yere getirdi`,biri acılar diğeri ise çocukluk ... nsiyasal bilgiler fakültesinin yanında olduğumuz için hukuk'a inanılmaz bir ilgim vardı. o dönemler 15-16 yaşlarındaydım 25 yaşlarında abiler vardı. onlara baktığım zaman böyle bir avukat olama isteği inanılmaz vardı birde savunma isteği vardı . ilginç bir anımı anlatayım`, ben Kürt kökenli değilim .aslen Malatyalıyız .lisede bir Türkçe hocamız lehçelerden bahsetti ,lehçelerle ilgili konuşuyorduk. beli lehçelerin kaba,beli lehçelerin daha nazik olduğunu söylüyordu ve beli örnekler verdiğinde kürt lehçelerinin daha kabadır  tabi ben o dönemler 15-16 bir çocuğum .
-Kürt lehçesi kaba değildir.Kürt lehçesi lehçedir kaba diye başına bir sıfat koymamanız lazım .
-ben iyi veya kötü diye değerlendirmiyorum .lehçedeki ses uyumundaki farkı söylüyorum .
neyse öğretmen çağırmış annem falan annem geldi öğretmene tekrar konuştuk sohbet ediyoruz.
dedi ki`, 
-özgür siz Kürt değilsiniz 
-değilim dedim ,hani ne alaka 
-öyle bir Kürt kökenli vatandaş gibi inanılmaz bir tepki gösterdin.
dedim ki`,                                                                                                                                   
-başkalarının haklarını empati yapabildiğimiz sürece toplumda birlikte yaşayabiliriz .Toplumda diğerlerini ötekileştirerek hayata tutunamayız. o yüzden o benim hayatımdaki ilginç bir anımdı.inanları savunma isteğim hep olmuştu küçüklüğümden beri.

tabi platonik olmuştur.aşktır fakat şuan evli olduğumuz için oralara çok fazla değinmiyoruz .
tabi o çocukluğun vermiş olduğu aşkları herkes yaşamıştır.bende yaşamışımdır 
benim çocuklukta aklımda kalanlardan`,Betmen yeni çıkmıştı işte 80'li yıları ortaları...
betmen benim inanılmaz ilgimi çeken bir karakterdi .benim üç tekerlekli bir bisikletim vardı o üç tekerlekli bisikletimi betmenin  arabası gibi yapmaya çalışıyordum .belki de organizasyon yeteneğim o zamanlarda olmaya başlamıştır. mahallenin çocuklarını topluyordum. mahallenin çocuklarıyla elimize alıyorduk tahtaları, mahtaları bisiklete çakıyorduk falan tabi bisikleti betmen arabası yapamadık bisikletten çıktık ama bütün mahalle bir yıl boyunca betmen arabası yapmak için uğraştık 

bizim Ankara da çiçekçimiz var.abim 94'te bir çiçekçi açtı ben o dönemler lise bire gidiyordum o çiçekçi dükkanına gitmeye başladım her gün şimdi çocukların çoğunluğu okula gitmek istiyor.ben dükkana gitmek istiyordum okulda sabahçı öğlenci muhabeti vardı bende sabahçıyım okuldan 12-13 gibi çıkıyordu dükkana gidiyordum,öğlenci olduğum zamanda sabah çiçekçiye gidiyordum akşama kadarda orda çalışıyordum .yani ders anlamında çokta başarılı olamadım.fakat ticareti o zamandan öğrenmeye başladım.

sağ olsun abim biraz bu konularda hassas bir adamdı ticaret konusunda bana sürekli bizim dükkanda usta çalışıyordu ben çırak oluyordum  
çırağın görevi `,yerleri süpürmek camları silmek ,çay getirmek falan ama biz o çıraklık dönemini güzel geçirdik .abim pek bir şey demezdi ama usta kızardı. camda neden  leke kalmış özgür?
Tatlı sert atışmalarımız oluyordu. ondan sonra o camdaki lekeyi çıkartırdım.
çıraklıktan geldim derken  yani böyle gerçekten içten söylüyorum çıraklık yaptım.
ticaret adamının bence kesinlikle ticarete başlarken çıraklıktan geliyor olabilmesi neyin çıraklığı olursa olsun`,kuaförün,çiçekçinin vesaire neyin olursa olsun onu bir yapmış olması elini sürmüş olması gerekiyor .

süpürgeyi eline alıp yeri süpürüyor olması, camı siliyor olması bana diyeceksiniz ki ticaretle ne alakası var çok önemli ruhunu,nefsini terbiye etmek oradan başlıyor yoksa bir ticari işletmeye girip orada üst düzey biri olarak başlarsan nefsi terbiye etmeden ticarete girmiş olursun o da insan ilşkisinde çok kuvvetli hale  gelmez.

ben küçüklükten beri ticaretle bir iki nesilden fazla uğraşmış ailelere hep özenmişimdir ve sempati duymuşumdur böyle işte koç,sabancı iç kurucularından sonra geçmiş bir nesil...
şuan Türkiye de üçüncü nesil olmuş firma sayısı belki 5'tir 6. firma yoktur birinci nesilde baba öldükten sonra 3 ay geçtikten sonra çocuklar bölünür.

3. nesle geçmeleri çok zordur. velevki geçti bu sefer torunlar aralarında bölünürler. ticari işletmeler ortadan kalkar bunu yapabilen firmalar dünyada çok fazla var Türkiye de çok az ne yazık ki işte bizde vardır .kardeş çekememezliği,ortak çekememezliği ...
üç nesil ortaklığı yürüten aile var çok müthiş Amerika da adamların deleri ortakmış ,babaları ortak olmuş kendileri ortak olmuş yani üç nesilden beri ortaklığı nasıl sürdürürsün? adamlar sürdürüyor bizim Türkiye deki ticaret beli oranda gelişememesinin sebebi kısa vadeli insanların ticaret yapıyor olması .
ikinci nesilli,üçüncü nesilli düşünmüyor olması hep diyoruz ya işte büyük ülkeler,gelişmiş ülkeler yüz yılık planlar çıkartıyorlar.
yüz yıllık planı olmalı`,yüz yılık planı varsa şirketin gerçekten ismi duyuracak ,büyük yerlere gelecek bir firmadır diye düşünüyorum.
ben üniversiteyi Kıbrıs ta okudum .Kıbrıs ta hukuk  fakültesinde okudum .
ben üniversiteye giderken çıraklık geçmişiniz,çiçekçilik geçmişiniz, esnaflık geçmişiniz olduğu için yani ciddi bir geçmiş .orta okul bir de başlamışım üniversiteye kadar 6 yıl boyunca dükkana her gün gitmişim üniversitede bahar şenlikleri oluyor ve öğrenciler stantlar açıyor .öğrencilerin şenlikleri oluyor ve öğrenciler stantlar açıyor öğrencilerin açtığı stantlar genelde santraç kulübü,kültür kulübü ,şu kulüp bu kulüp stantları vardır.ayrıca da üniversite dışında ticari işletmeler gelirdi.

yemek standı,takı standı falan açardı bende üniversiteden bir stant talep etim.tabi stant talep edince üniversite ye yönelik açacağımı sandılar ama ben yok dedim .takı standı açacağım  dedi ki takı bu standa olmaz dedim ki dışarıda ki adama ne ücret veriyorsanız bende o ücreti karşılığı almak istiyorum .neyse stantdı aldım 5 gün boyunca takı ve çanta satım ilk oradan başladım.ondan sonra bi üniversite okumak beni tatmin etmedi .ben ticaret için ölen bir adamım o dönemde Kıbrıs ta çok güzel bir Mustafa abi vardı .bir reklam ajansı 2000 yılında inci reklam ajansı üzerinden 20 yıl geçmiş işte dedim ki abi ben senin bu takı çantayı incinin babasından aldım babasıyla sohbet ederken oradan aldım o dönemlerde reklam ajansı çok yok reklam ajansı dedin mi akla matba geliyor dedim ki ben sana dışarıdan kartvizit toplayayım el ilanı toplayayım bunları sana getireyim sen buradan bir komisyon ayır ben bunların satışını yapayım dedi ki hiç reklamcılık yaptın mı .yok dedim ama esnaflık yaptım her halde çiçek satmakla kartvizit satmak arasında çokta fark yok gibi .öylede başladım hani ne kadar gittiğimi anlatmak 2001 yılında 18 yaşındayım birinci yılın sonunda Mustafa abi gel senle ortaklaşa iş yapalım dedi ondan sonra bu reklam ajansında çalışmaya devam  ettim çalıştık işte beli bir kardan komisyon almaya başladım
3 sene orada çalıştım ondan sonra Kıbrıs biraz eğlence sektörüyle meşhur bir yer .orada çalışabileceğiniz yeler restorant , bar falan gibi yerler. onun haricin de çok fazla çalışabileceğiniz yer yok .2003 yılında büyük bir eğlence merkezinin açıldığını gördüm Kıbrıs ta ismi "liyos gardın" dı ve orada güvenlik görevlisi olan bir arkadaşımızda var içerde 1000 kişi çalışıyor daha yer boş çok büyük bir yer .yani hala şuanda bile Avrupa'nın ikinci kapalı disko barı olarak geçiyor.

ilk açıldı bir tane Londralı adam gelmiş açmış. ben dedim ki ya şurayı adama işletecek keşke işletmecisi ben olsam falan diye ...

üniversitedeki ev arkadaşım cenkkerle ...cenker le ta üniversiteden beri ev arkadaşıyız o mimarlık fakültesi okuyor.

cenker okuldan geldi eve dedim ki cenker los gardın diye bir yer açılmış çok güzel bir diskoymuş evet dedi bende duydum adam çok para yatırmış o zamanın parası 10 milyon sterlinden bahsediyor.

liyos gardın`,bahçeli tarafında aslan heykelleri falan var .çok devasal bir yer. keşke dedim ben orada çalışsam cenker böyle bir dalga geçti benle. adam orada 10 milyon sterlin para harcamış o seni orda garson olarak bile çalıştırmaz neyse cenker böyle konuştu gitti içerde ders çalışmaya. ben sabaha kadar liyos gardın ,nasıl ayakta tutulur neler yapılır ,ben buraya neler katabilirim adama ilişkin sabaha kadar çalıştım.
her halde böyle 10-15 saat çalıştım .cenker sabah okul için kalktı 8 gibi cenker ilk ne yaptın uyumadın mı? yok uyumadım ne yapıyorsun öyle işim var .diye neyse bahsetmiştim o güvenlik görevlisi arkadaşıma ulaştım dedim ki ben buranın beni buranın görüştürebilir misin o da dedi ki buranın patronuyla biz bile görüşemiyoruz.ama dur dedi ben bir güvenlik amirine sorayım .işte sordu falan neyse ertesi güne randevu verdi. o zamanlar benim takım falan yok . tişortün üstüne giydim ceketi gittim güzelcene .
adamla beş dakika konuşucağım diye randevu aldım adam beni yaklaşık 45 dakika dinledi 
işte üniversite öğrencisini buraya böyle çekmeliyiz, servisler falan kalkmalı ama ben çalışmışım...

neyse akşam eve geldim cenker'e dedim ki mekanın sahibiyle görüştüm konuştum ee dedi ne yaptın falan oranın işletme müdürü oldum yaklaşık 2-3 sene boyunca orada işletme müdürü olarak yönetim daha sonra tekrar Ankara'ya döndüm .

ondan sonra Ankara'ya geldiğim zaman anne baba iş adamı olmadığı için paramız yok bir çiçekçimiz var .
Ankara da  ilk bir ajans kurdum ismi "Ankora reklam "bu reklam işlerinden anladığım için çevirebileceğim iş bu bir de Kıbrıs'ta organizasyon falan biraz.
bir büro yada ofis şeklinde taksit bir şekilde bizim dükkanın altındaki dükkan neyse cebimde bir gram para yok bir dükkanın1. aynı verebilecek param ama emlakcıya  verecek param yok .emlakçıda bizim dükkanın yakınlarında olduğu için bir jest yapıp emlakçı parası falan da almadı.
neyse açtık 1.ay oldu kirayı ödeyemedik ,2. ay oldu kirayı ödeyemedik dükkan sahibi de yaşlı bir amca dediki oğlum 1 ay kira ödedin ondan sonra hiç kira ödemedin dedim amca param yok ondan sonra parasız bir şekilde 2-3 ay o kadar sıkıntı düştüm ki evden oraya yürümek zorunda kaldım 5-6 kilometrelik  bir mesafe her gün yürüyeceğim gelicem .
yukarı doğru çıkıyorum bir tabela gördüm istikbal mağazasının işte o zamanlar sevgililer gününe bir ay var .
nerden kalmış aklımda sevgililer günü çiçekçi olduğumuz için sevgililer günü için hazırlık  yapıyor .bir ay önceden hazırlıklara başlıyoruz istikbal mağazasını gördüm girdim içeri dedim kimdir firmanın sahibi bir tane adam çıktı geldi dedim ki abi biz özel sevgililer günü konseptleri yapıyoruz .adama dedim biz size sevgililer konsepti yapalım bir ay sonra dediğim gibi aklımda hiç yok .

Mağazayı gördüm dükkanda Hazırlık yapıyorlar aklımda canlandı girdim adam ne yapacaksın peki dedi.
 sevgililer konsepti için aklımda bir şey yok dedim. ki bu özel bir çalışma bana 2 saat zaman verirseniz hazırlayıp gelirim dedim.

 Oda tamam dedi düşündüm işte mağazanın kapısına bir fiyonk yaptım içeriye kalpli balonlar falan tabi o zamanlar  daha yeni yeni çıkmış.
 içeriye balonlar serpiştirip  ondan sonra scitır yapıştırmalar var kalpli mağazanın  camına yapıştıracağım.

 Her neyse konsept bu. adam baktı etti falan dedi bu ne kadara mal olacak.

 Hala çok iyi hatırlıyorum bana 50 TL'ye mal oluyordu dedim ki 250 TL. Adam dedi ki şöyle bir baktı o zaman asgari ücrette 450 lira öyle bir rakam şöyle bir baktı dedim civarda 45 tane istikbal mağazası var Eğer beğenirlerse  onlarda yaparlar şimdi diyorum ki adam muhtemelen bana bütün mağazayı süsletecek ondan sonra süslediğimiz mağaza yanımıza kar kalacak yok bölge müdürü gelecek de adamın mağazasını görecekte Neyse tamam dedim çünkü başka bir kurşunum yok atabileceğim .

dedim ki Tamam ben sana mağazayı süslüyeceğim. para da yok kredi kartından alayım her şeyi kredi kartında`, abimin kredi kartı Örneğin %50 limiti varsa bana %30 5'i falan kalmıştır Neyse süsledik adamdan para almadık`, çünkü o bölge müdürü mağazayı görecek Neyse benim telefonun 3 gün sonra çaldı.

 istiklalin müdürü Bilmem ben kim Şok Oldum dedi ki sizinle görüşebilir miyiz mağazayı süslemişsiniz falan ofisiniz buraya yakınmış ofisinizi ziyaret edebilir miyim?
 Benim de ofisim ucuz olsun diye -3. katta. dedim ki bu adam şimdi bu Ofisi görürse bana işi verisi varsa da vermez.

 Ben adama dedim ki istiyorsanız Ben mağazaya geleyim mağazada ürünler üzerinde daha rahat istişare ederiz. mağazada toplantımızı sohbetimizi yapalım. Neyse mağazaya geldik adama anlattım şöyle söyleyeceğim böyle yapacağım adam çıkardı toplam 45 İstiklal mağazası var Ankara ve Kırıkkale ye kadar.

 ne kadar dedim Mağaza başına 150 alırım`, 50 malzemelere gitse 100 lira kalacak o dönemdeki askeri ücretin dörtte biri para çok canlı para .ondan sonra güzel de bir para kazandım Tabii kiraları ödedim Çok rahattım ,Mobilya taksidini ödedim tabii ama farklı atılımlar yapmam lazım.

 fuarcılık ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum O zamanlar bir tane afiş gördüm su ve su teknolojileri fuarı dedim. fuar ne dedim herhalde organizasyon belli gün aralığı vermişler ama bu fuarada ne yapıyorlar su ve su teknolojisi ile ilgili ne olabilir fuarı yapan firmaya gittim.
 Dedim ki`,, abim Siz su ve su teknolojisi fuarı yapıyorsunuz dedim bu fuarda ne oluyor dedi ki damacana firmaları var sularını tanıtıyorlar. Damacana paketleme yapan firmalar var falan bunlar stantlar falan kuruyorlar.

 şimdi bu işte bir ticaret var. ama nasıl işin içine girebilirim diye onu düşünüyorum. dedim ki ben  İstikbal mağazasını süsledim bu stantları da süsleyebilirim her halde.adama dedim ki ya ben stantları süslü yiyeyim dedi ki stantlar süslenecek bir şey değil.

 öyle dedim Adam da beni sevdi ondan sonra patronum oldum. Remzi Çayır diye bir adam dedi ki ya sen burada ne yapacaksın şey yap dedi fuarlarda hostes falan gerekiyor o standartlarla konuş hostes falan Ondan sonra ondan sonra yiyecek içecek catering işi yap yeni öğrendim catering falan yiyecek içecek ikramları falan oluyor onlarla ilgilen. fakat bize ne vereceksin maxi  paramı vereceğim şimdi hostes nereden bulacağım  catering nereden bulacağız adama ne sunacağız.

 Adama dedim ki abi ben senin Fuarı'nın konseptine uygun Damacana adamla, Damacana kadın yapacağım. fuarın girişine Damacana adamla Damacana kadın gelen ziyaretçileri karşılayacak. falan süper dedim`, terziye gittik süngerin üstüne Damacana resminin baskısını yaptık terzi arkadan fermuarlı kolları girmeli çok basit bir damacana yaptı.
 2 tane çocuğa kapıya koyduk hostesi falan felaket fuarcılar yeni yeni görüyorlar Benim iş iyice karıştım. hostess başına 15 lira falan günlük kar kazanıyorum. dedim bu iş güzelmiş nerede ne fuar var baktım`, Yurtdışı Eğitim Fuarı, Yurtdışı Eğitim Fuarı yapan adamı aradım fuarcılığı  Çözdüm Ya...

 baktım fuar İstanbul'da Neyse dedim ki abi siz Ankara'ya geldiğinizde reklamlarınızı Ne yapıyorsunuz sizin Hedef kitleniz Üniversite öğrencileri öğrencilerin ziyaret etmesi lazım Ankara'nın o zaman 10 üniversitesi vardı.

 Ben dedim 10 üniversiteye ekip kuracağız tanıtımınızı , yapacağım sizin tanıtımınızı Hedef kitlelerinizi oraya getireceğim adamın Aklına yattı.

 baktı fuarlıktan anladığımı, Ondan sonra oradan da güzel para kazandım.  dedim ki şimdi adamlarla sohbet ediyoruz bu fuarın metre karesini satıyorsunuz Ne yapıyorsunuz? öğrenmeye çalışıyorum.

 ilk işini yaptığım firma 2 Damacana fuarı'nı yapıyor bu sefer işi geliştirdim ya dedim ki ben bu firmalara farklı alternatifler sunayım çok büyük damacana firmaları Katılıyor çok büyük su firmaları Katılıyor. Ondan sonra bu hostesle kazandığım para Beni tatmin etmiyor tabi.
 özel konsant bilmiyorum. dedim kendinizi daha iyi tanıta bilmeniz için damacana şeklinde kumbara yapayım. Size Gelen misafirlere Damacana şeklindeki kumbaraları verin gelen kişi parayı atmaz farklı bir şey ben o zaman üretimini yaptım Damacana şeklindeki kumbaraya parayı atar Senin de oradaki pınar su etiketlerin ,Reklamın var. bütün çocukların odasında olursun kadınların mutfağında olursun Çok güzel promosyon olur. o zamanlar Pınar Su formatı Şimdi. isim vermeyeyim şok büyük bir Holding su işine girmiş adamları ikna ettim adamlar 100 bin adet Damacana şeklinde kumbara yapacağım Ondan sonra ikinci firma daha geldi 100 bin tane istedim siparişi aldım. İzmir'de bir firma buldum. plastik döküm`, adama proje mi anlattım böyle böyle Biz bunu dökeriz kalıbını çıkarırız falan ne kadara mal olur. şimdi rakamları hatırlamıyorum işte 10 liraya mal olur tanesi bana ne kadara verirsin örnek veriyorum 100 kuruşa veririm neyse ben adamlara kumbaraları 1 liradan Satmışım. 10 katı fiyatına parayı çarpıyorum bölüyorum hayatımı kurtaracak para.

 yani Başka işe girmem Sadece bu su fuarı ile geçiniyorum bu işi yapayım falan benim hayatım kurtulur. daha net örnek vereyim 200.000 kumbaranın karıyla bir tane Ankara'nın güzel bir yerinde ev alabiliyorum.

 Neyse kumbaraları tabi Adam diyor ki ben seni tanımıyorum.

 sen bana Peşin para vereceksin. diyorum Tamam Peşin para da vereceğim. diyor ki bana ürün teslim et sana paranı vereyim. abi İşin içinden çıkamadım bir taraf Peşin para istiyor Bir taraf ürün teslim et diyor.

 dedim ki çek daha o zamanlar yeni öğreniyorum. Adam dedi ki sana  çek vereyim çekin le sen işini hallet.

 firmanın muhasebesine bakan kişiden  f çeki aldım.o zaman iki firmanın da parasını halledecek param var. çeki aldım firmaya verdim. öbür firmada ürünleri teslim etti ama benim normal Damacana üretimi yapan firmaya bir para ödemem lazım. ödeyemezsem  hayatım biter ve Öylede oldu. çekler patladı adam çekin arkasına benim curmum var bu parayı sen ödeyeceksin. diğer çeki de faktörü firmasına kırdırdım Ondan sonra Damacana hayatı Başlamadan bitti.

 ondan sonra ciddi bir borçlanma, ciddi sıkıntı, kıt kanaat işi çevirmeye çalışıyorum. tam böyle yırtıcam  adım atacağım böyle bir sıkıntıyla karşılaştım.
 Ondan sonra firmaya bir faturada kesmişim KDV'si bilmem ne Öyle Külliyen içeri girdim asgari ücret 450 lira...

 ilk girdiğim yerden o zamana kadar Ankara'ya gelmişim kendi işimin dışında, Ankara'da bir yerde çalışmaya giriyorum.

 Cem fuar firması, işte Senin de Kafan çalışıyor. Sen gel dedi satışçı ol.
satışları sen yap. fuardaki ismim`, proje sorumlusudur stant proje sorumlusu olarak girdim ondan sonra 450, 450 alarak o kadar burcu temizleme şansım yok.

 biliyorum farkındayım ama işte öbür adama ödeyeceğiz, bu adama Ödeyeceğiz. 6 ayın sonunda firmada Genel Müdür Yardımcısı Oldum. tabii stantlar dan belli bir prim almaya başladım 1 senenin sonunda başka bir fuar firması bizim transfer etti.

 ciddi bir para Ondan sonra diğer firmaya genel müdür olarak geçtim çok ciddi paralar kazandım. primler falan geliyor şirketin değerini arttırdım. farklı farklı fuarlar bıraktık firmayı belli bir kıvama getirdim öreneğin firmanın değeri 10 milyonsa ben 20 milyon yaptım Ondan sonra 2010 yılında o firmadan ayrılıp. kendi fuarımdan devam ettim.
 sıfırdan başladım o zaman diyorsun ki bu Ticaretle uğraşan herkesin kulağına küpe olsun bir firmada genel müdürsün firmanın
 Firmanın tek yetkili yöneticisiyim diyorsun ki kendine şöyle bir EGO oluyor bu işi zaten ben yönetiyorum. ben neden başka bir adama para kazandırayım, ben çıkayım Kendi şirketimi açayım Tabii iş öyle olmuyor kendi şirketini açtığın zaman borçlu bir dönemden geldik.
 tam borçları bitirdim oh dediğim bir zaman. bu seferde şirketimin ilk şirket tecrübesi .
 dedim ben şirketin 4 aylık kirasını bir köşeye bırakayım, personellerin parasını köşeye koyayım. Ama tabi İyi de bir sermaye 2 aylık kira, 4 tane personel 2 aylık maaşlarını köşeye koya biliyorum ofise 3 tane bilgisayar alabiliyorum. Bendeki para onları yapmaya yetiyor.
 1 ay geçti, 2 ay geçti Tabii iş yok iş öyle olmuyor dışarıdan Genel Müdürlük yaptığın gibi değil. patron Hiçbir şey yapmasa da senin başında durup yönetiyor olması bile yeterli .
 Ondan sonra 2 ay Hiçbir şey yapmadık 3 ay oldu 4 ay oldu Bir de o ilk Ankara'ya döndüğüm zaman ki duruma geldim. psikolojim bozuldu.

 Ondan sonra ilk tanıtım günleri fulyası başladı işte`, Van geliyor, Ankara'dan tanıtım günleri yapıyor Ankara'da, Trabzon tanıtım yapıyor. tanıtım günlerinde diğer çalıştığım firmada birkaç defa yaptım Neyse o il valisi ve dernek başkanı ile birlikte koordine ediyormuş .oradan hafif hafif ticareti mi yapmaya çalıştım aradan 4 sene geçtikten sonra tabii hala öyleyiz Türkiye'nin en fazla tanıtım günü yapan firmasıyız resmi web sitemizde görebilirsiniz.

  senenin sonunda 50'ye yakın tanıtım yayınladık Ankara ve İstanbul'da 

VAN GAZETESİ - ÖZEL DERLEMESİZ