Vanlı Öğretmenden Örnek Davranış

Vanlı öğretmen Selim Kont, yaptığı öğretmenlik mesleğini en güzel şekilde icra etmek adına evini sınıf ortamına çevirip öğrencilerine canlı dersi sınıftaymış gibi anlatarak eğitim için neler yapılabileceğini gözler önüne serdi.

Sınıf öğretmeni olarak mesleğini severek devam ettiren Selim öğretmen, pandemi sürecinde çektiği zorluklara değinerek canlı ders sürecinde öğrenciler için neler yaptığını, nasıl çalışmalar sürdürdüğünü anlattı.

Selim Öğretmen evini sınıf ortamına çevirip oklavayla ders anlatımı gerçekleştirdiğini söyleyerek şu ifadelerde bulundu: “Okullar açıldıktan sonra haftanın iki günü çocuklar geliyordu. Sınıfı ikiye bölmüştük ve bu şekilde yavaş yavaş ilerliyorduk. Milli eğitimin gönderdiği yönetmeliğe dayanarak iki hafta önce okullar tatil olduğu için tekrar canlı ders üzerinden çocuklara ders vermemiz gerekti. Canlı derslere başladığımız zaman üç beş kişinin katıldığını gördüm. Evlerde canlı ders saatinde büyük ihtimal telefonlar babanın yanında ve baba işte olmuş oluyor. Bu yüzden kimse katılım sağlayamıyor.

Katılım sağlanamadığı için derslerde verimli geçmiyor. Bundan dolayı canlı derslerin o kadar etkili olmadığının farkına vardım. Çünkü etkili olması için katılımın çok olması lazım. Bir kere katılım sağlamadıktan sonra iki üç kişiye ders verip geri kalanın kalması çok da verim sağlamıyor. Açıkçası bu durum beni rahatsız etti ve derslerin daha verimli geçmesi adına ne yapabilirim, sınıftaki eğitimi nasıl bir odada anlatabilirim diye düşündüm. İlk olarak bir tripot aldım sonra da okul müdürümüz bana yardımcı olacak malzemeleri verdi. Dokümanlarımı aldıktan sonra telefonumu tripota takıp kendi dersimi sınıf ortamıymış gibi kayıt altına aldım. Öncelikli olarak dersleri küçük küçük parçalar halinde kaydediyordum. Hem çocuklara daha faydalı olabilmek için hem de video onlara sıkıcı gelmesin diye hazırladığım videolara animasyonlar yükledim. Dersi sınıfta nasıl anlatıyorsam karşıda öğrenciler varmış gibi çocuklara arada komutlar vererek çocuklar karşımdaymış gibi videoları çektim.  Ders anlatımımda okuma yaparken oklavayı kullandım. Oklavayı kullanırken arkadaşlarımın da hoşuna gitmişti. Bundan dolayı oklavalı hoca diye anılmaya başlandım.

Hazırladığım videolara müzik ve yazı ekledim. Videoları birleştirip çıkartmalar yaparak bunları çocuklara ulaştırmak istedim. Ulaştırma yaparken anlattığım otuz yirmi dakikalık videoları parçalar haline getirerek bir günde hangi harfi ne kadar anlatabilirim diye düşündüm. Yeterli bulduğum kadarını WhatsApptan velilerime yolluyorum. Ardından güzel yazı defterine verilmesi gereken dersi yazıyorum ve o şekilde öğrencilerime ödevlendirme yapıyorum. Ardından bu sesin yazılışını video çekip atıyorum. Bir günde çektiğim videoyu beş güne yayarak çocuklara faydalı olmaya çalışıyorum. Bu şekilde çok etkili olduğunu düşünüyorum. Böylece velilerimiz bu işte daha aktif olmuş oluyor ve velileri işin içine daha çok sokmuş oluyoruz.

Bunun dışında YouTube kanalım var. Videolarımı öğrencilerime parça parça gönderdikten sonra en son YouTube kanalımdan da videomu yayınlıyorum. Çocuklarımız böylece dersi baştan izlemiş ve tekrar etmiş oluyor. Bu şekilde iki haftadır derslerimizi işlemeye başladık.  Hedefimiz bu dönem bitene kadar birinci sınıfları okumaya geçirmek olduğu için elimizden gelenin çok daha fazlasını yapacağız.

Velilerimden aldığım dönüşler çok olumlu olduğu için mutlu oluyorum. Bir öğretmen ve burada yetişmiş biri olarak bu süreçte çocuklarımızı yalnız bırakmamak için elimi daha çok taşın altına koymam gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden evimde videoları çekip öğrencilere ulaştırmak çok zor gelmedi hatta bana zevk verdi diyebilirim. Çünkü biliyorum ki çocukların bizim gibi öğretmenlere ihtiyacı var.”


VAN GAZETESİ-ÖZEL HABER
SEVDA YETKİN