Değerli Okur,
Toplum bazen ekonomiyi bir kenara bırakıp, bütün imkânlarla virüsle mücadele edilmesini gerekli görmektedir.
Fakat ben, korona virüs salgını ile verimli bir ekonomiden bağımsız mücadele edilebileceği kanaatinde değilim.
İnsan hayatı elbette çok değerlidir. Bu değerden ötürü iktisadi yapı denge ve disiplin ile ayakta tutulmalı, virüsle mücadele konusunda en önemli koz olarak elimizde bulunmalıdır.
***
1918-19 yıllarında yaşanmış olan İspanyol Gribi dünya nüfusunu yaklaşık 100 milyon azaltarak 1.8 milyardan 1.7 milyara düşürdüğü tarihi bir gerçeklik olarak karşımızda bulunmaktadır.
Can kaybının 100 milyona ulaşmasıyla kalmamış, süreçten doğan ekonomik kriz dünyanın büyük çoğunluğunu etkilemiştir.
İspanyol gribi aynı zamanda 1. Dünya Savaşı’nın sonlanmasına büyük ölçüde katkı sağlamıştır.
***
Günümüze dönecek olursak, korona virüs Kasım 2019’da maalesef hayatımıza girmiştir.
Bizleri psikolojik, toplumsal ve ekonomik olarak etkilemeye devam etmektedir.
Çin gibi otokrat bazı ülkeler sert bir müdahale ile insanları evlerine hapsetmekte,
Singapur, Tayvan gibi ülkeler Sivil Toplum Kuruluşları ile süreci kontrol altına almaya çalışmakta,
İtalya, İspanya gibi ülkeler ise bu virüsle mücadele etme hususunda ciddi anlamda zorluk çekmektedir.
Bütün bu durumlar toplumları fazlasıyla sorgulatmış, ekonomik faktörler ön planda iken, yerini sağlık faktörlerine bırakmıştır. Psikolojik olarak normaldir fakat sosyolojik olarak bu düşünce problem doğurabilir.
Ekonominin, sağlık sisteminin vazgeçilmezi olduğu unutulmamalıdır!
***
Tarihçi yazar Prof. İlber Ortaylı katıldığı canlı yayın programında; ‘’Elbette salgının ekonomik sonuçları doğacaktır. 1918 İspanyol gribinde ekonomik faktörler bu denli küresel değildi. Fakat o yıllarda bile toplum salgının getirdiği ekonomik krizi yıllarca atamamıştır.’’ diyor.
Akademik çalışmalardaki alıntılar itibari ile dünyada ilk 10 da olan ekonomist Prof. Daron Acemoğlu bu süreçle ilgili şunları söylüyor; ‘’Salgının ekonomik etkileri çok derin olabilir. Salgına yakalanan insanların ekonomiye katkısı kayboluyor. Örneğin şu anda ABD'de önlemler nedeniyle nüfusun yüzde 50'si tüm üretim ve tüketim ağından çekildi. Bu, tedarik tarafını aksattığı gibi, müthiş bir talep daralmasına da yol açıyor.’’
Yazılarını tutku ile takip ettiğim, elli yıllık ekonomi yazarı Ege Cansen ‘ekonomi batsın da salgın yeter ki dursun’ demenin çok doğru bir yaklaşım olmadığını söylüyor. Zira ekonomik şartlar zayıflarsa sağlık sektörünün ziyadesi ile etkileneceğini belirtiyor.
***
Değerli Okur,
Korona virüsle mücadele edebilmek için hem birey hem de ülke olarak ekonomik şartlarımızı kontrol altında tutmalıyız.
‘Sağlıklı olayım da ekonomik şartlar önemli değil’ yaklaşımı iktisadi değildir. İktisadi olmaması ülkelerin sağlık sektörüne verebileceği en büyük zarar olacaktır.
Bundan ötürü toplumların ve ülkelerin ekonomik koşulları çıkmaza sokulmamalı, yapılan risk analizlerine göre finansal duruma yön verilmelidir.
İktisatçılara düşen görev; ‘kazaya uğrayan ekonomilerde milli gelir azalması nasıl durdurulur’ diye düşünmek olmalıdır.
***
O zaman söyleyelim son sözü;
Sağlıklı bir ekonomi, madem sağlık için olmazsa olmaz,
Ekonomi yere düşse, ekonomide kalmaz sağlıkta kalmaz!