Hayatta duymak istemediğiniz kelimeler olur ya hani, duyunca çılgına döner, kendinizi kaybedersiniz. İşte benimde aynen öyle duymak istemediğim ve hatta en nefret ettiğim kelimelerden biridir 'bitti' kelimesi. Bir ilişkiye başlamadan önce teklifimize verilen 'evet' kelimesi nasıl ki içimizde fırtınalar koparırcasına bir sevinçle coşturuyorsa bizi, bir ilişkinin sonlanmasında söylenen 'bitti' kelimesi de aynen o şekilde insanı beyninden vurulmuşçasına çıldırtır. Bu kelimeyi duyunca birçoğumuz şaşkınlıkla, birçoğumuz çaresizlikle 'ne demek bitti' diye tepki göstersek te aslında artık her şey için çok geçtir. Tabi eğer gerçekten sevmişsek.
Biri size 'bitti' diyorsa bilin ki o zaten sizi içinde bitirmiştir. Hiç kimse içinde bitirmediği birine bitti diyemez. Karşımızdaki kişi her ne kadar bitti dese de biz bazı şeyleri sorgulamaya devam ederiz. En azından gerçekten bitmesini istemiyorsak.
Neden bitti?
Nasıl bitti?
Bitirmek bu kadar kolay mı?
Bunu sindirebilmek zor olsa da bir gün geliyor ve bunu kabullenmekten başka çaremiz kalmıyor.
Eğer hayatınızda birini çok sevmişseniz ve yokluğuna tahammül edemeyecek kadar özlemişseniz, sahiplenmişseniz, güvenmişseniz ve bu canınızdan çok sevdiğiniz kişi sizi herhangi bir sebepten dolayı veya sebepsiz bir şekilde bir hiçe sayıp, yaptığınız onca fedakarlığı ve onun için verdiğiniz mücadeleyi görmezden gelip ardına bile bakmadan çekip gitmişse, O’na söylenecek çok fazla bir şey kalmıyor doğrusu.
Her şey O’ndan sonra başlıyor.
O gidince hiç bir şey size tat vermiyor, her şey anlamsız geliyor. Bütün düzeniniz bozuluyor, perişan oluyorsunuz.
Yakından takip ettiğim, kitaplarını ve şiirlerini beğenerek okuduğum ünlü şair/yazar Ezgin Kılıç, bir kitabında bu konu hakkında şöyle söylüyor;
“O gidince hangi şarkıyı dinleseniz size hep O’nu hatırlatır, çok sigara içersiniz mesela... Hani sigara efkâr dağıtır derler ya; yemin ederim yalan! Dumanı içinize her çekişinizde biraz daha ‘O’ düğümlenir boğazınıza ve biraz daha dolar özlemi ciğerlerinize... Dağılan efkâr değil, yürek olur sadece...
O’ndan sonra...! Aslında O’ndan sonrası hiç olmaz...
Kimse dolduramaz boşluğunu, Bir türlü kendinizle bütünleşemezsiniz. Param parça, kırık dökük ve hep yarım kalırsınız. Hiç kimse tamamlayamaz. Kimseye O’na sarıldığınız gibi sarılamazsınız. Kime sığınırsanız size O’nu daha çok hatırlatır. Her defasında yeni bir başlangıç diye diye gömülüp kalırsınız maziye. O’nu zihninizden bir türlü atamazsınız.
Farklı biriyle farklı şeyler yaşamayı da denersiniz ama buda olmaz. Çünkü siz en çok O’nun saçlarını okşamayı seversiniz, en çok O’nun kokusunu, en çok O’nun gözlerine bakmayı ve en çok O’nunla olmayı seversiniz. Öyle ya sizi en çok kıran da yine O olmuştur. İşte bu yüzden Şimdilik acı çekiyorsanız ve çok özlüyorsanız yokluğuna çabuk alışamayacak kadar çok sevdiğinizdendir.
Ama er yada geç vazgeçeceksiniz bu sevdadan...
Bir gece O’nu sevmekten vazgeçeceksiniz, çünkü O’nu özlemeye artık tahammülünüz kalmayacak. Üstelik bir gün her şeyin düzelebileceğine dair olan inancınızı da yitireceksiniz. Ne küçücük bir ihtimal kalacak, nede azıcıkta olsa hayal. Siz yalnızca O’nu değil umudunuzu da kaybetmiş olacaksınız.
İstersiniz ki O’nu bu kadar çok anmışken kulakları çınlasın ve sizi hatırlasın. Arasın O’nu tam içinizde öldürmek üzereyken suçüstü yapsın. Yalandan da olsa halinizi hatırınızı sorsun. Yada sussun hiç konuşmasın ama oralarda bir yerlerde olduğunu, aklına geldiğinizi belli etsin.”
Üstadın bu sözleri aslında ayrılığı çok güzel tarif ediyor.
Rahmetli Müslüm Gürses’in de dediği gibi maalesef ki ayrılık çok acı bir şey…
Hayatın acımasız kurallarından biri olan ayrılık, gerçekten ve yürekten sevenler için o kadar da kolay değilmiş. Bunu yalnızca yaşayanlar anlayabilir.
Bir ağızdan ‘Bitti’ kelimesi çıktıktan sonra, ne yaparsanız yapın onu geri çevirebilmek pekte kolay sayılmaz. Belki de geleceğinizdeki hayat arkadaşınız, eşiniz olarak gördüğünüz biri için sarf ettiğiniz onca çaba fayda etmeyecek ve artık bir gün pes edeceksiniz. Yaşanan onca şeyden ders çıkarıp bundan sonraki hayatınıza daha iyi bir başlangıç yapmak üzere yepyeni bir sayfa açmak isteyeceksiniz.
Eğer birini gerçekten içinizdeki en saf duygularla sevmişseniz, O’na güvenmiş ve sahiplenmişseniz O’ndan ayrıldıktan sonra ki hissettiklerinizi, bunu daha önce yaşamış biri dışında hiç kimse anlayamaz.
Bende ayrılık duygusunu tatmış biri olarak size sadece bir tavsiyede bulunabilirim. Bunun dışında sizin için yapabileceğim hiç bir şey yok. Ne doktorlar derdinize çare olabilir, nede bir başkası. Unut der herkes. Dile kolay... Derdinizin dermanı sizde.
Bir gece başınızı yastığa koyup biraz zamanı geriye aldığınızda, ilk tanıştığınız güne kadar gidersiniz. Yaşadığınız en güzel anları düşünürsünüz. Bu sizi ona daha bağlı tutar ve kendinizi avutacak bir bahaneniz olur. Ona karşı hala bir umut beslersiniz içinizde.
Sizi anlıyorum...
O’nu unutmak istemiyorsunuz.
Peki geri dönmesini isterseniz sizce döner mi?
Peki diyelim size geri döndü. Onca şeyden sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek misiniz?
Her şey eskisi gibi mi olur, yoksa arada azda olsa soğukluk mu olur?
Birde bunları düşünün.
Aynı acıları çekmeyi kaldırabileceğinize eğer inanıyorsanız sorun yok. Hala O’na karşı bir umut besleyin hatta biraz daha ileri gidin. Mesela O’nu tekrar kazanmak için çabalayın.
Fakat bana sorarsanız kendinize sadece eziyet edersiniz.
Belki bilirsiniz, ikinci şans soğuk çaya benzer, tat vermez. Hep bir umuttur bizleri ayakta tutan. Umudunuzu hiç bir zaman kaybetmeyin ama her şeyi bu umuda da bağlamayın.
Size verebileceğim tek tavsiyem, zamanı akışına bırakın ve hayattan keyif almaya bakın. Kendiniz için yaşayın.
Biliyorum O’nu hemen unutmak mümkün değil. Günün birinde gönlünüzü başka birine kaptırırsanız dahi O’nu aklınızdan silebilirsiniz ama yüreğinizden asla silemezsiniz.
Velhasıl... Size ne O’nu tamamen unutmanızı söyleyebilirim, nede O’nun için umutlanmanızı. Her şeyi akışına bırakmanız sizin için faydalı olacak. Yeni bir sayfa açmaya niyetlenin ve gerisini zamana bırakın... Hayattan keyif alın. Eminim sizin için en hayırlısı budur...!
Unutmayın ki her bitiş, yeni bir başlangıç demektir.
Yazımın sonuna gelirken büyük bir sabırla okuduğunuz için teşekkür ediyor, duymaktan hiç haz etmediğim kelimeyi üzülerek bu defa ben kullanıyorum.
Bitti...
Tüm güzelliklerin sizinle olması dileğiyle, sevgiyle kalın...