Kürdistan'dan İstanbul'a gelen konuklar.
Yıl 1978 Ağustos ortaları. Geçmiş yıllarda üniversiteden arkadaşımız Siverekli Necmettin Büyükkaya, Av.Medet Serhat'ın İstanbul Sultanahmet Divan yolundaki bürosuna 4 kişi ile beraber geldi.Önceden tanımadığımız ve bilmediğimiz bu adamlar Celal Talabaninin YNK Partisinden yönetici kişilerdi. Dr. Kemal Xoşnav, Dr.Fuat Masum,Albay Ömer Debbabe, gazeteci Ömer Şêxmus'tan ibaret bu heyet, İstanbul Laleli'de Dali otelinde bir buçuk ay kaldılar.( Dr Fuat Masum daha sonra Celal Talabani den sonra Irak Cumhurbaşkanı oldu)
YNK ( Kürdistan Yurtseverler Birliği) ile Mustafa Barzani'nin başında olduğu Kürdistan Demokrat Partisi ( KDP) arasında süre gelen görüş ayrılıkları, ihtilafa ve silahlı çatışmaya dönüşmüştü. KDP peşmergeleri, YNK'nin önde gelen 12 yöneticisini esir alıp,Türkiye sınırları içindeki Hakkari yöresine götürmüşlerdi.İçlerinde Dr Ali Askeri, ezidi kökenli Şêx Hüseyin gibi bir çok değer verilen kişiler de vardı.
YNK'nin KDP'ye esir düşen bu yöneticilerinin kurtarılması veya hiç değilse yerlerinin tespit edilmesi için Necmettin Büyükkaya aracılığı ile bize gelmişlerdi. Bu işin çok zor olduğunu, bizim yapabileceğimiz bir iş olmadığını söyledik.
Bir buçuk ay İstanbul'da kalıp istişarelerde bulundular.Necmettin Büyükkaya, konuklarını bütün arkadaşları ile tanıştırmıştı.Sonuç alamayınca tekrar bize geldiler."Sonunda anladık ki sizin yardımınızla belki bir sonuç alabiliriz. Bir adam bulun, parasını biz verelim, gitsin araştırsın,bize bir bilgi getirsin dediler." Bunun üzerine Medet Serhat,Neco Hoca lakabı ile bilinen bir tanıdığını önerdi.O Kişi benim de hemşehrimdi.Ama ben ondan hep mesafeli duruyordum, bu öneriye karşı çıktım.Neco Hoca alkoliktir ,geveze ve laubalidir.Davranış ve ilişkilerinde gayri ciddi ve gayri samimidir. Sorumsuz, tutarsız davranış ve beyanları oluyor. Bir takım başka zaaflarının yanı sıra istihbarat çevreleri ile, kuşku verici ilişkiler içinde olduğu seziliyor. Daha önce kendisinin sunuculuğunu yaptığı bir Doğu gecesinde, kendi yazdığım Garana Xemo şiirini okumam nedeniyle beni savcılığa ihbar etmişti.Emniyete çağrıldık.Benim ona dikte ettirdiğim bir ifade ve Av. Medet Serhat'ın hukuki yardımı ve tanık ifadeleriyle ancak cezadan kurtuldum. Böyle bir Neco Hoca ile hiçbir şey yapılmaz, üstelik başımıza belalar da açar dedim. Fakat Medet Bey, önerisinde direndi."Neco Hoca tam da bu işin adamıdır,oralarda çevresi,tanıdıkları var,ağzı laf yapıyor.Bu işi ancak Neco Hoca yapar dedi." Neco'ya 10.000 lira para verildi ,10 günlük süre içinde dönmesi istendi.Neco Hoca 10.000 lira alıp cebine koydu. Bir daha da hayatı boyunca Medet Serhat'ın bürosuna ve semtine uğramadı.Adamlar bana hak verdiler. Ama iş işten geçmişti . Yıllar sonra Behçet Cantürk'ün davasında avukatı sıfatıyla gittiği Mamak askeri ceza evinde tutuklandı, tahliye olup çıkınca kapıda bekleyen polis aracına bindirilip MİT'e götürülen Medet Serhat,MİT'ten serbest bırakılınca Ankara'daki ofisime geldi. Kendisine hem cezaevinde hem MİT'de işkence yapıldığını, küfür ve hakaretler edildiğini söyledi. Hatta oğlunun Rumet olan isminden dolayı da işkence gördüğünü belirtti.Daha önce Kürdistan'dan gelen Necmettin Büyükkaya ve 4 arkadaşını da, Neco Hocanın kendilerine ihbar ettiğini, söylediklerini de bana anlattı. Medet Bey, Neco Hoca ile ilgili takındığım tutumdan dolayı bana hak verdi ,ama gene iş işten geçmişti.
Necmettin Büyükkaya yiğit bir Kürd insanıydı .1984 yılında Diyarbakır cezaevinde işkence tezgahında can verdi .O dönemde işkence görüp de ölmeyenlerin bir kısmı da sakat kaldı. Onlardan tanıdığım Bitlisli Nazif Kaleli ve Siirtli Mehmet Can vardı .
Neco Hoca Erzurum Üniversitesinde öğrenciyken MİT'te görev aldığını ,ama MİT in de ,devletin de kendisine güvenmediğini bir ara bana söylemişti.Bir keresinde İstanbul'dan, Van'da muhasebecilik yapan bir akrabama telefon açtım, konuşurken Neco Hocanın da yanında olduğunu ve benimle görüşmek istediğini söyleyince, kabul ettim.Neco Hocaya sordum:"Sen İstanbul'da ikamet ediyorsun, Van'da ne işin var? deyince ,Neco Hoca şu cevabı verdi:Ben İstanbul'da bir ceza aldım, cezamı Van cezaevinde çekmek için Van'a geldim, herkes KİP'den elbise giyiyor,bense ceza giyiyorum dedi.Evet dedim KİP bir elbise markasıdır.KİP aynı zamanda Kürdistan İşçi Partisi demektir dedi."
Bir defa da İstanbul'daki Van Kültür Derneği'nde karşılaşmıştık.Şimdi ne iş yapıyorsun dedim,dedi ki:" Bu binanın bodrum katında yazıhanem var şiir ve hatıralarımı yazıyorum .Peki yazıhanenin kapısında bir levha veya ismin yazılı mı? Evet dedi yazıhanemin kapısındaki levhada "Bebleşin Düşünce Denizi" yazıyor.
Diyarbakır Ziya Gökalp lisesinde edebiyat öğretmeni iken tutarsız tavır ve davranışları, içki içip gece sokaklarda nara atmaları nedeniyle okulla ilişkisi kesilmiş,memuriyetten ihraç edilmiştir.
1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı'nda ben İstanbul Taksim'de sendikacı arkadaşlarımla kutlamaları izlerken ,birden bire kalabalığın içinden Neco Hoca çıktı ve yanıma geldi. DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) Genel Başkanı Kemal Türkler kürsüye çıkıp 500-600.000 kişilik kalabalığa hitap ederken The Marmara Oteli yönünden silah sesleri yükseldi.Toplulukta bir panik, kaçışma başladı. Kemal Türkler bir şey yok, dağılmayın dediyse de dinleyen olmadı. Dalga dalga dağılan kalabalıkta ezilmeler,yaralanmalar oldu. Daha ilk silahın sesi ile Neco Hoca kaçarak kayboldu. Bakalım durum ne olur diye biraz beklerken o kalabalık dalga beni de önüne kattı. Gezi Parkı tarafındaki kaldırıma ayağım takıldı, yere düştüm. Sol dizim kanlar içinde kaldı. Tam o sırada yerde yatan ve üstüne basa basa geçilen kadının elinden tutarak ayağa kaldırdım ve hızla koşarak oradan uzaklaştım.
Tarihe kanlı 1 Mayıs olarak geçen bu mitingde 37 insan can verdi.
YNK'den gelen Dr. Fuat Masum'un halasının kızı Kerime Hanım, ünlü yazar Çetin Altan'la evli ,İstanbul'da oturuyorlar. Ahmet ,Mehmet ve Zeynep'in anneleri oluyor. Dr Fuat Masum ve Dr Kemal Xoşnav,Florya Basın sitesindeki adreslerini ve telefonlarını önceden biliyorlardı .
Rica edip beni de yanlarına alarak Kerime Hanım ve Çetin Altan'ın evlerine gittik. Gittiğimizde Kerime Hanımı evde yalnız bulduk .Onlar Soran lehçesiyle Kürtçe konuşarak birbirlerine sarıldılar. Kerime Hanım bize çay, kahve ikram etti. Kendisi esmer ,orta boylu, yazın Kürdistan dağlarındaki Zozanlar'da güneşten kavrulan, kararan ,koyun sağan Kürt köylü kadınlarına benzettim. Epeyce bir sohbet ve özlem giderdikten sonra vedalaştık. Çetin Altan'a da selam bıraktılar. Bir sohbetimizde bu durumu Yaşar Kaya'ya anlattım. O da Ahmet Altan'ın annesinin Kürt olduğunu Özgür Gündem Gazetesine yazınca, bu durum açıklığa kavuştu ve yaygınlaştı. Necmettin Büyükkaya çok yiğit ve mert bir Kürt genciydi .Kürdistan'ın Süleymaniye ilinde bir parka adı verildi ve oraya heykeli dikildi.
Neco Hocayı son kez Van'da bir kilimci dükkanında gördüm. Daha sonra İstanbul'da sefalet içinde öldüğünü duydum .
Neco Hoca ve benzerleri Kürtlere çok büyük ihanetlerde bulundular .Yaptıkları yanlarında kâr kalmamalıdır.
Necmettin Büyükkaya
Avukat Medet Serhat