"BUNLAR ÖLÜM MAKİNASI"

TAKİP ET

'Gün, bir ve beraber olma, birlikte geleceğin Türkiye'sini inşa etme zamanıdır'

Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM Grup Toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasının başında Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda dünya şampiyonu olma başarısı gösteren Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı ile Avrupa Güreş Şampiyonası'nda altın madalya kazanan milli sporcuları tebrik eden Yıldırım, elim bir trafik kazası sonucu şehit düşen Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper ve aynı kazada hayatını kaybeden şoförü Muzaffer Akşehirli'ye Allah'tan rahmet diledi.

İki gün önce Anneler Günü olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Anne her şeydir. Annemiz, annelerimiz olmasa bizler olmazdık." ifadesini kullandı.

Başbakan Yıldırım, annenin kadrini iyi bilen biri olduğunu, genç yaşta annesini kaybettiğini belirterek, "Onun için gönlümüz isterdi ki Anneler Günü'nü çok daha mutlu, çok daha güzel analım ancak Muğla'da yaşanan trafik kazasında maalesef 14 anneyi kaybettik. İzmir'in Buca ve Konak semtinden Anneler Günü etkinliğini geçirmek üzere güneye giden ve elim trafik kazasında hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum." dedi.

Ülkeyi derinden üzen bu hadisenin her yönüyle araştırıldığını ve soruşturulduğunu, kazanın sebebinin bütün yönleriyle ortaya çıkarılacağını vurgulayan Yıldırım, "Gidenler geri gelmiyor ama önemli olan bu ve buna benzer kazaların yaşanmaması için bundan sonra alınacak tedbirleri, bu araştırmayla ortaya çıkarmak. Yakın zamanda acılı ailelerimizle ve kamuoyuyla bu olaylar hakkında ayrıntılı bilgi sunulacaktır." açıklamasında bulundu.

Yıldırım, bugün Trabzon Maçka'da terörle mücadele sırasında hayatını kaybeden askere ve bütün şehitlere Allah'tan rahmet diledi.

Yaşanan bu olaylar karşısında ülkenin, milletin birliğine ve beraberliğine gölge düşürmek isteyen mihraklar olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bu davranış içinde bulunanları kınıyorum. Şehit düşen savcının arkasından ailesinin ve sevenlerinin, kamuoyunun acısı bu denli tazeyken yakışıksız ifade kullananlarla ilgili yargı mercileri mutlaka gereğini yapacak. Bir yandan yazılı, sözlü medya içinde körüklenmeye çalışılan manasız tartışmalara, öte yandan şahsı Türk milletine mal olmuş kahramanlarımıza, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları üzerinden bir toplumsal kaos oluşturma çalışmaları görmekteyiz. Cuma günü 19 Mayıs 1919, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Bu, şüphesiz önemli bir gündür. İstiklal mücadelesinin başladığı Anadolu topraklarında bağımsızlık ateşinin başladığı önemli bir gündür. Bu kutlu yolculuğun sonu bağımsız Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Cumhuriyetin kurucularına öyle veya böyle dil uzatmak kimsenin haddi değildir. Türkiye'nin bu kısır, toplumun kardeşlik hukukuna kasteden bu yersiz tartışmalarla kaybedecek bir dakika bile vakti yoktur."

Türkiye'nin önünde önemli meseleler olduğunu, demokratik atılımlar, büyüme atılımları, gelişme hedeflerinin bunlar arasında yer aldığını belirten Yıldırım, "Bu ülkeyi seven herkes, yazarından çizerinden siyasetçisine, yargı mensubuna, işçisinden memuruna, esnafına, bütün toplumun paydaşları milletimin her bir bireyinin gelecek Türkiye vizyonuna katkı sağlaması gerekiyor." ifadesini kullandı.

MOLDOVA ZİYARETİ

Yıldırım, son iki haftada gerçekleştirdiği yurt dışı ziyaretlerini hatırlatarak, bu kapsamda ilk olarak Moldova'da temaslarda bulunduğunu bildirdi.

Moldovalı mevkidaşının resmi daveti üzerine gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Türkiye-Moldova ilişkilerinin kapsamlı şekilde ele alındığını anlatan Yıldırım, 300 milyon dolarlık ticaret hacminin daha da geliştirilmesi ve orta vadede 1 milyar dolara çıkarılması yönünde kararlılığın ortaya konduğunu belirtti.

Başbakan Yıldırım, Moldova ile ilişkilerin, bu yıl içinde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği seviyesine dönüştürme kararı aldıklarını, bunun yanında alınan, alanda yapılabilecek yeni iş birlikleri ve ortaklıklar üzerinde de kapsamlı değerlendirmelerde bulunduklarını aktardı.

Moldova ziyareti kapsamında Gökoğuz Yeri Özerk Bölgesi'ni ziyaret ettiğini, Gökoğuz soydaşlarla hasret giderdiğine değinen Yıldırım, "Burada soydaşlarımızın bizi ne kadar büyük bir sevgi, ne kadar büyük bir muhabbetle karşıladıklarını doğrusu görünce bir kez daha bu ulusun ferdi olmaktan büyük gurur duydum." dedi.

Yıldırım, ziyaret kapsamında 4. Dünya Gagavuz Kongresi'ne katıldığını, 20 değişik ülkeden gelen Gökoğuz Türkleriyle hasret giderdiğini hatırlattı.

Yıldırım, Uluslararası Somali Konferansı'na katılmak üzere gittiği İngiltere'deki temasları, ikili görüşmeleri hakkında bilgi verdi.

Somali'nin doğu Afrika boynuzunda bir ülke olduğunu, uzun yıllar İtalya ve İngiltere'nin esaretinde kaldığını, son yıllarda bağımsızlığını kazandığını anımsatan Yıldırım,  Somali'nin bağımsızlığını kazanmasıyla sorunlarının arttığını belirtti.

Yıldırım, 2011'de uluslararası camianın, "Somali diye bir devlet kalmadı, fiilen iflas etti" dediğine işaret ederek, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yanında sivil toplum örgütleri temsilcileri ve iş adamlarıyla Somali'ye çıkartma yaptığını anımsattı. Yıldırım,  kapalı havaalanının, hızlı bir müdahaleyle açıldığını, Türkiye Cumhuriyeti bayrağını taşıyan uçağın Somali'ye indiğini dile getirerek, "Buradan insanlığa Cumhurbaşkanımız bir şey söyledi: 'İnsanlık öldüyse biz buradayız, Somali'deyiz, insanlığın Somali'ye dikkatini çekiyoruz.' O günden sonra Somali'de yaşayan yoksulluktan, kuraklıktan, yoksunluk ve terörden adeta tükenme noktasına gelen o ülkede umutlar tekrar yeşerdi." diye konuştu.

“ULUSLARARASI CAMİADAN DUYMAK ONURDUR"

Uluslararası Somali Konferansı'nda, büyük laflar eden, Somali için büyük vaatler, umutlar ortaya koyanları gördüklerini vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama orada bir konuşmacının dediği gibi; bunlar arasında bir ülke var ki o Somali'de hiçbir hesap yapmadan, hiçbir plan içinde olmadan sadece oradaki insanların hayata tutunması, terörden korunması için fedakârlık yapıyor, oraya hastaneler, klinikler, okullar yapıyor, su kuyuları açıyor, ıslah projeleri yapıyor, tarım projeleri gerçekleştiriyor, güvenliği sağlamak için polislerini, askerlerini eğitiyor. Havalimanını açıyor seferler başlatıyor, deniz limanını açıyor, ticareti başlatıyor. Böylece orada, Hint Okyanusu'nda, Aden Körfezi'nden deniz korsanlığını sona erdiriyor. İşte o ülkenin adı Türkiye'dir.

Bütün katılımcıların ittifakla söylediği şey şudur: Milyarlarca dolar yardım sözü verildi, belki birçoğu da verildi, aktarıldı ama o yardımlardan geriye hiçbir iz kalmadı. Tek iz bırakan, tek görünür olan Türkiye'nin yaptığı destek ve yardımlardır. Bunu uluslararası camiadan duymak, bizim için bir onur, şereftir."

"BUNLAR ÖLÜM MAKİNASI"

Başbakan Yıldırım, ikili temaslarında, İngiltere'nin AB'den çıkış süreci sonrasında Türkiye ile ilişkilerinden herhangi bir geriye gidiş olmaması için yapılması gerekenleri, bölgesel ve uluslararası konuları, Türkiye- AB ilişkilerini kapsamlı şekilde değerlendirdiklerini anlattı.

ABD Savunma Bakanı James Mattis ile Suriye ve Irak'ta bir çıbanbaşı haline gelen terör örgütü YPG ve DEAŞ hakkında kapsamlı görüşmeler yaptıklarına işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:

"Adı ne olursa olsun ister PKK, ister YPG, ister PYD, ister DEAŞ olsun, bunların hepsi terör örgütüdür, bunlar birer ölüm makinasıdır. Sınırlarımızın öte yanında her türlü terör yapılanması hakkındaki hassasiyetimizi bir kez daha Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyareti öncesi doğrudan anlatma fırsatı bulduk. Savunma Bakanı'nın bu konuda, bunun bir mecburiyet olduğunu, seçim olmadığını ifade etmesi önemlidir. Ancak neden ne olursa olsun, dostumuz ve NATO'daki müttefikimiz ABD'nin, bir terör örgütüyle bir başka terör örgütünü yok etmek için iş birliği yapması kabul edilebilir bir şey değildir. Bunu açık ve net şekilde kendisine ifade ettim. Eğer hala burada Türkiye'nin hassasiyetleri, Türkiye'nin güvenliğini ilgilendiren konularda gerekli teminatlar verilmezse yapacağımız şey çok açık ve nettir. Terör nereden gelirse gelsin, ister hudutlarımızın dışında ister hudutlarımızın içerisinde bu terörün kökünü kazımaya kararlıyız, gereğini yaparız."

Başbakan Yıldırım, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'le gerçekleştirdiği ikili görüşmeye de değinerek, BM'nin yeni Genel Sekreteri'nin seçildikten sonra ilk resmi ziyaretini Türkiye'ye yaptığını anımsattı.

Yıldırım, Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin 16 Nisan halk oylaması öncesinde yaşanan olaylar nedeniyle gerildiğini, tansiyonun düşürülmesi için her iki taraftan referandum sonrası yapıcı, olumlu mesajların verildiğini belirtti.

Ancak Almanya'nın geçtiğimiz hafta 15 Temmuz darbe girişiminde dahli bulunan ve yurt dışına kaçan ya da yurt dışında olan askerlere sığınma izni vermesinin, iltica hakkı vermesinin bu noktada ilişkilerin tekrar gerilmesi için önemli bir gelişme olduğuna işaret eden Yıldırım, "Almanya artık bir şeye karar vermek durumundadır, eğer Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek istiyorsa, Türkiye ile tarihten gelen dostluk bağlarını daha da kuvvetlendirmek istiyorsa o zaman yönünü bölücülere, FETÖ'cülere değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne dönmek zorundadır." diye konuştu. 

"TÜRKİYE, DÜNYANIN İLGİ ODAĞI OLMAYA DEVAM EDİYOR"

Başbakan Yıldırım, İngiltere'de uluslararası medya temsilcileriyle bir araya geldiklerini anımsatarak, Türkiye'nin küresel vizyonu çerçevesinde bölgesel ve uluslararası konulara bakış açısını, hassasiyetleri tüm ayrıntılarıyla anlatma fırsatı bulduklarını belirtti.

 Yıldırım, "Ekonomik anlamda da ülkemizin potansiyelinin hala diri ve birçok ülkenin ilerisinde olduğunu muhataplarımızla paylaştık." dedi.

İngiltere'deki Türk toplumu ve yükseköğrenim gören gençlerle de toplantı yaptıklarını anlatan Yıldırım, Türkiye-İngiltere ile Türkiye-Batı arasındaki konuları ele aldıklarını, vatandaşların ve öğrencilerin sorunlarını, önerilerini dinleme fırsatı bulduklarını bildirdi.

Türkiye'nin hem bölgesel hem de küresel ölçekte önemli olduğunu bir kez daha gördüklerini vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım, şöyle devam etti:

"Kalkınan, büyüyen ekonomisiyle, genç insan kaynağıyla, yatırım potansiyeli ve günden güne çıtası yükselen ekonomisiyle Türkiye, dünyanın ilgi odağı olmaya devam ediyor. Özellikle 16 Nisan'da gerçekleştirilen referandum sonrasında devletin milletiyle el ele devam ettiği bu kutlu yürüyüş şu an tüm ülkelerce merakla izleniyor. Geçtiğimiz hafta İstanbul'da açılışını yaptığımız 13. Uluslararası Savunma Fuarı adeta bu söylediklerimizin bir ispatı niteliğindeydi. 15 yıl önce savunma alanında dışa bağımlılığı yüzde 80'ler seviyesindeyken, bugün bu oran yüzde 40'ın altına inmiştir. Savunma sektörümüzün cirosu her yıl artarak, 10 yıl içerisinde 1 milyar liradan 20 milyarın üzerine çıkmıştır. 2002'de savunma ürünleri ihracatı sadece 250 milyon dolarken bugün 2 milyar dolara erişmiş bulunuyor. Ar-Ge harcamalarına ayırdığımız pay da yıldan yıla artmaya devam ediyor. 15 yıl öncesi 1,8 milyar olan araştırma geliştirme bütçemiz şimdi 20 milyara ulaşmış durumdadır. Ar-Ge faaliyetinde doğrudan çalışan kişi sayısı 29 binden 123 bin seviyesine çıkmıştır. Bu yıl tam 460 proje üzerinde çalışıyoruz. Bunların toplam bütçe değeri ise 123 milyar liradır. Savunma sanayinde yerlileşme ve millileşme en önemli önceliğimizdir."

"BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ GÜNDEN GÜNE ERİYOR"

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin hem savunma hem de caydırıcılık alanında günden güne kendine yeterli ülke haline geldiğini, hayal ettikleri Türkiye'nin bu olduğunu ifade etti.

Katma değerli yüksek ürünler ve teknoloji üreten güçlü bir Türkiye için çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi:

"Milli savunma sanayinden aldığımız güçle terör belasının da üstüne büyük bir kararlılıkla gidiyoruz. Kış aylarında darbe üstüne darbe vurduğumuz bölücü terör örgütleri, İHA ve SİHA'larla çok büyük zayiatlar görüyor. Eş zamanlı olarak şehir yapılanmalarını da başarılı operasyonlarla çökertiyoruz. Bunun yanı sıra bölge insanıyla geliştirdiğimiz kardeşlik köprülerine her gün bir yenisini daha ekliyoruz. Bölücü terör örgütü günden güne eriyor ve hatta insan kaynağı bulmakta büyük güçlük çekiyor. Telsiz konuşmalarından bölücü terör örgütüne katılma oranlarının neredeyse sıfıra indiğini öğreniyoruz."

"Öte yandan FETÖ ile müdahaleye de taviz vermeden, rehavete düşmeden devam ediyoruz." diyen Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Devletin ve milletin içerisine habis bir ur gibi yerleşen bu terör örgütünü hukuk içerisinde temizliyor, bu konudaki tüm uygulamaları titizlikle yürütüyor, gereken düzeltmeleri de yapıyoruz. Bugüne kadar itirazları değerlendirilip iade edilenlerin sayısı 20 binin üzerindedir. 685 sayılı kararname ile kurulan Olağanüstü Hal İşleri İnceleme Komisyonu'nun üyeleri de belirlenmiş olup göreve başlayacaktır. Böylece itirazlar artık tek bir kuruma değil, adeta bir mahkeme gibi çalışacak bu merkeze yapılacak, burada karara bağlanacak. Bu düzenlemeyle müracaatları haklı görünenlerin hakları iade edilecek. Haklı görülmeyenler için ise yargı yolu açılmış olacaktır."

Türkiye'nin terörden arındırılmış bir şekilde, 16 Nisan'da 80 milyonun tamamına müjde veren zaferin ardından yeni bir ufka yelken açmaya hazır olduğunu aktaran Yıldırım, ülkenin artık seçim havasından çıkarak ekonomisi daha güçlü şekilde yoluna devam edeceğini belirtti. İşsizliğin azalma eğilimine girdiğini ifade eden Yıldırım, kapasite kullanımı, üretim ve işgücüne katılımın arttığını belirtti.

Üretim, yatırım ve istihdam alanlarında teşvikleri artırarak yollarına devam edeceklerini bildiren Yıldırım, kriz simsarları ve felaket korusu tellallarının, korku senaryolarının boşa çıktığını, ekonomide de kurda da istikrarın tesis edildiğini kaydetti.

Ekonominin istikrar içerisinde güçlü ve dimdik şekilde yoluna devam ettiğini anlatan Yıldırım, bu mücadeleye destek veren, millet, iş dünyası, sendikacı, girişimci ve ticaret erbabının övgülerin en büyüğünü hak ettiğini söyledi.

Yıldırım, yaşanan müspet havanın kalıcı hale gelmesi için sayılı günlerin kaldığını kaydetti.

15 Temmuz'da darbecilere pabuç bırakmayan aziz milletin, 16 Nisan'da da bir kez daha kahramanlığını taçlandırdığını dile getiren Yıldırım, Türkiye'nin yeni ufuklara yelken açması için işaret fişeğinin yakıldığının altını çizdi.

Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliği yapılarak, 979 gündür süren hasretin vuslata erdiğine dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tekrar AK Parti'ye katıldığını anımsatan Yıldırım, buluşmanın sadece AK Parti'nin bir iç meselesi olmadığını, cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesiyle oluşan mevcut durumun, Anayasa güvencesi altına alınması olduğunu söyledi.

Milletin onayladığı cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 3 maddesinin hemen yürürlüğe gireceğini anımsatan Yıldırım, cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisinin kurulduğunu hatırlattı.

Yargıda birliğin sağlanması, darbe ve sıkıyönetim dönemlerinden kalan askeri yüksek mahkemelerin kapatılmasıyla, yargıda artık sınıf ayrımının ortadan kaldırıldığına işaret eden Yıldırım, bağımsız, tarafsız yargı birliğinin tesis edildiğini vurguladı.

Milleti "denize dökmek"le tehdit edenlerin, seçim kampanyası boyunca vatandaşı hakir görenlerin bir kez daha kaybettiğinin altını çizen Yıldırım, "80 milyonun tamamını kucaklayacak uygulamaları reddedip, çukur siyaseti yapanlara Kürt vatandaşlarımız pirim vermedi, geçit vermedi. 16 Nisan'da millet Türkiye'nin geleceği için yeni bir sayfa açtı. Bu sayfaya Türkiye'nin geleceği, doğrudan milletin istediği şekilde yazılacak. Vesayet odakları, kıyıda köşede milletin biçmediği rolleri kapma peşinde olanlar kendilerine asla alan bulamayacak." ifadelerini kullandı.

Sistem değişikliğinin, "tamamen millete dayalı bir yönetim anlayışı" ile özetlenebileceğini bildiren Yıldırım, beyhude beklentiler içinde olanların artık emekliliklerini rahatça yaşayabileceklerini ve milletin talebi karşısında direnenlerin bugünkü halinin ayan beyan orta olduğunu dile getirdi.

Ana muhalefetin dün de bugün de Türkiye'ye verecek bir şeyi olmadığını belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AK Parti'nin ilk kurulduğu gün de söyleyecek yeni şeyleri vardı, bugün de günümüzün ve milletimizin beklentilerine gelecek vizyonuna cevap verecek söylemleri var, hedefleri var. Milletle birlikte yeni hedeflere sloganıyla özetleyeceğimiz bu yeni dönem, 21 Mayıs'ta Ankara Arena Spor Salonu'ndaki olağanüstü kongremizde, bir manifestoyla bu hedeflerimizi bütün milletimizle paylaşacağız. Ayrıca bu kongremizde kurucu genel başkanımızı, liderimiz Recep Tayip Erdoğan'ı tek genel başkan adayımız olarak teklif edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çıktığımız kutlu yürüyüşün bundan sonraki bölümü 2023-2035-2053 için yeni hedef ve vizyon dönemi olacak."

AK Parti olarak bu atılım döneminde, demokrasi standartlarını daha da yükselteceklerini, ekonomiyi daha fazla güçlendireceklerini, toplumsal barış ve kardeşliği geliştireceklerini aktaran Yıldırım, halkın refahının artması ve adil paylaşımı sağlayacak tedbirleri alacaklarını ve yargı ile bürokraside başlatılan reformların önümüzdeki süreçte güçlenerek kalıcı hale geleceğini ifade etti.

"’YAPAMAZSINIZ' CÜMLESİ ARTIK GERİDE KALDI"

16 Nisan'da milletin "değişim" dediğini ve noktayı koyduğunu vurgulayan Yıldırım, "Bu nedenle Türkiye'de bir şeyler değiştirmek isteyen insanların kulağına fısıldayan 'yapamazsınız' cümlesi artık geride kaldı. Bu değişim, 80 milyon vatandaşımızın tamamını olumlu şekilde etkileyecek." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin demokratik ilerleyişi, uluslararası ve bölgesel ilişkileri, ekonomisi, birbiri ile bütünleşen sosyolojik yapısı üniversiteleri, iş dünyası, sivil toplum kuruluşlarıyla tamamen değişimin adresi haline geleceğini kaydeden Yıldırım, "Darbeler, vesayet girişimleri, alçak kalkışmalar artık Türkiye'nin gündemini işgal etmeyecek." diye konuştu.

Yıldırım, 21 Mayıs'ta yapılacak AK Parti 3. Olağanüstü Kongresi'ni diğerlerinden ayıran en büyük özelliğini, "daha müreffeh, daha demokratik, millet odaklı, tam bağımsız bir müjdecisi olması" diye açıkladı. Yıldırım, 21 Mayıs'ta Türkiye'nin 81 ilinden teşkilat mensuplarının Ankara'ya geleceğini ve Türkiye'nin bir demokrasi şölenine tekrar şahit olacağını söyledi.

Kongrenin, daha güçlü Türkiye tasavvuru yolunda adım atmaya kararlı bir yürüyüşün müjdecisi olacağını vurgulayan Yıldırım, tarihi ana tanıklık etmek isteyenleri bu büyük buluşmaya davet etti.

AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana milletin çizdiği yönde önemli işler yaptığını anlatan Yıldırım, Türkiye'nin birçok alanda çağ atladığını, dünyanın en büyük havalimanının yapıldığını, savunma sanayinde yerli üretim kapasitesinin geliştirdiğini, dev eserlerin inşa edildiğini söyledi.

Başbakan Yıldırım, "Şimdi 3. Olağanüstü Kongremizle, Türkiye'nin 2023 hedefleri, 2035 hedefi ve 2053, 2071 vizyonları yönünde en büyük atılımı yapmış olacağız. Türkiye gerçek manada partili cumhurbaşkanıyla bu dönemde, tanışmış olacak." şeklinde konuştu.

Başbakan Yıldırım, yeni atılım döneminin demokrasi, değişim ve gelişim üçgeninin kurulduğu yılların habercisi olduğunu belirtti.

Bu üçgenin her kenarında millet, her açısında milli irade olacağını ifade eden Yıldırım, "Referandum kampanyası boyunca bahsettiğimiz aydınlık Türkiye hedefi, 21 Mayıs'ta Ankara'da bir soluk olup, 81 ilimize yayılacaktır. Bu soluk, 80 milyona yeni umutlar, yeni hedefler olarak yansıyacak ve bu işin mimarı da yeniden Recep Tayyip Erdoğan olacaktır." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, konuşmasında, Meclisin bundan sonraki gündemi hakkında bilgi verdi.

TBMM'nin bugün Genel Kurul'da, 16 Nisan halk oylamasında kararlaştırılan, değiştirilmesine karar verilen Hakimler ve Savcılar Kuruluna (HSK) 7 üye seçeceğini anlatan Yıldırım, geçen hafta Karma Komisyon'da 7 adayın üç katı olan 21 ismin tespit edildiğini, 21 kişiden 7'sinin bugün Meclis'te yapılacak seçimde belirleneceğini kaydetti.

"MECLİS'İ NE KADAR GÜÇLENDİRDİĞİNİN..."

Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bile tek başına, yapılan bu referandumun Meclis'i ne kadar güçlendirdiğinin en büyük ispatıdır. Milli irade her şeyin üzerindedir; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, onun tecelli ettiği yer de TBMM'dir. Artık bütün erklerin üzerinde millet iradesi vardır. TBMM, HSK üyelerini tarihinde ilk defa seçiyor. Böylece bürokrasinin kendi arasında seçim dönemi bitiyor, milli iradesi yargıya da yasamaya da denetlemeye de tam anlamıyla hakim oluyor. Çünkü millet iradesinden başka güç demokrasilerde olmaz."

Başbakan Yıldırım, ayrıca bu hafta içerisinde Meclis'te, esnafa, vergi dairelerine ve sosyal güvenlik kurumlarına olan, vadesi geçmiş borçlarını ödeyebilmeleri için imkan tanıyan teklifin görüşüleceğini bildirdi.

Yaklaşık 7 milyon vatandaşın bu düzenlemeyle, 36 aya varan taksitlerle vadesi geçmiş borçlarını ödeyebileceğini belirten Yıldırım, başvuruların haziran ayında yapılacağını ve böylece vatandaşla devlet arasındaki hukuku geliştirmiş olacaklarını kaydetti.

Başbakan Yıldırım, vatandaşların bu yapılandırma sayesinde vergi cezalarını ödemeyeceğini, borcunu da peşin öderse indirime sahip olacağını veya yeniden yapılandırıp taksitlendirebileceğini, ayrıca gecikme zammı yerine daha düşük oranda bir ödeme ile borçlarından kurtulmuş olacağını anlattı.

 Yıldırım, düzenlemede emeği geçenlere teşekkür etti.

ÜRETİM REFORMU KANUN TASARISI

Meclis'in gündemine gelecek diğer bir konunun da Üretim Reformu Kanun Tasarısı olduğunu vurgulayan Yıldırım, bu tasarının ekonomide çok önemli reform anlamına geldiğini belirtti.

 Binali Yıldırım, istikrarlı bir şekilde büyümenin, büyümenin üretim kaynaklı olması ile mümkün olduğuna işaret ederek, "Bu nedenle yatırım ve üretiminin önündeki engelleri kaldıracak, iş ve yatırım ortamını iyileştirecek, ülkemize daha fazla ve daha nitelikli yatırımlar yapılmasını sağlayacak, çok önemli bir kanun tasarısı görüşülecek." dedi.

Tasarı hakkında bilgi veren Başbakan Yıldırım, bu paketin 23 farklı kanunda değişiklik yaptığını kaydetti.

Yatırımcının ve sanayinin karşılaştığı birçok bürokratik işleme bu kanunla birlikte son verilmiş olacağını aktaran Yıldırım,  şunları söyledi:

"Üretim yapanların ve istihdam oluşturanların üzerindeki mali yükler tamamen azaltılacak. Yatırıma elverişli, lojistik imkanı tamam, altyapısı güçlü sanayi bölgeleri oluşturmak için birçok yeni aracı devreye sokuyoruz. Organize sanayi bölgeleri, sanayi siteleri, endüstri bölgeleri gibi, üretim alanlarında sanayicilere verilen hizmetin kalitesi artırılacak. TBMM'den daha da zenginleştirilerek çıkacağına ve yasalaşacağına inandığımız bu reform paketinin, sanayicilerimiz, orta ve küçük ölçekli kobilerimiz için şimdiden hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum."

MİLLİ TARIM POLİTİKALARINA YÖNELİK DÜZENLEME

Binali Yıldırım, diğer önemli bir düzenlemenin de milli tarım politikaları ve sektörü ile ilgili olduğunu belirterek, bu düzenlemeyle, tarım sektöründe kapsamlı bir reforma imza attıklarına işaret etti.

Yıldırım, "Üretim planlaması yapabilen, desteklerin etki analizini değerlendirebilen, sürdürülebilir tarımsal üretimi sağlayan, gıda arz güvenliğini garanti altına alan, üretim yapılırken doğal kaynakları da koruyan, üreticinin refahı, tüketicinin memnuniyetini sağlayan sağlıklı nesiller için sağlıklı besinler üreten, küresel rekabette ülkemizin gücünü artıran, gelecek kuşaklara ambarları dolu bir ülke bırakan, havza bazlı yeni sistemle lisanslı depoculuk uygulamasıyla çiftçilerimize daha fazla malını değerlendirme imkanı sunan düzenleme Meclise gönderilmiş bulunmaktadır." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, "Artık 16 Nisan geride kalmıştır. Şimdi gün bir olma, beraber olma, birlikte geleceğin Türkiye'sini inşa etme zamanıdır. 16 Nisan öncesi tartışmalar artık çok geride kalmıştır. Hayır diyen de evet diyen de bütün vatandaşlarımızın tamamı bizim başımızın tacıdır. Sadece evet diyenlerin değil, hayır diyenlerin de neden hayır dediklerini anlamak, onların da gönlünü kazanmak bundan sonraki en önemli öncelikli hedeflerimizden biri olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım'a konuşmasının ardından, portresi hediye edildi.

Başbakan Yıldırım, salona girdiğinde partililerin yoğun ilgisi ile karşılaştı. Salona girdikten sonra ön sırada bulunanlarla tokalaşan Yıldırım, yerine geçmeden önce foto muhabirlerine el salladı.

AK Partililer, "Vefakar Başbakan" sloganının da yer aldığı çeşitli tezahüratlarla Binali Yıldırım'a sevgi gösterisinde bulundu. Bir partili kadın da "Engelli bakan istiyoruz." diye bağırdı.