Prof. Dr. Zeki TAŞTAN, "Asırlık Çınarın Dalları"

TAKİP ET

İran, bu coğrafyanın kadim devletlerinden. Asırlardır birbirine komşu olup da varlığını devam ettiren ve hâlen güzellikleri paylaştığımız nadir ülkelerden. Alışverişimiz o kadar uzun yıllar devam etmiş ki büyük bir çınara dönüşmüş! Bu çınarda yıllarca Türk'ün, Azeri'nin, Kürt'ün, Fars'ın çiçekleri açmış! Bu çınarda aşk var; kültür var; edebiyat var; şiir var… Mevlana'dan Sadi'ye; Hafız'dan Ömer Hayyam'a; Firdevsi'den Feridüttin Attar'a; Fuzuli'den Nizami Gencevi'ye kadar birçok şair, Türk ve Fars edebiyatının en güzel eserlerini ortak bir duyuş ve düşünüşle kurgulamış. Bu meşale geçmişten günümüze kadar bizi aydınlatan sönmez bir ilham kaynağı olmuş. Mesnevi, Gülistan, Hafız Divanı gibi eserlerin yıllarca Osmanlı medreselerinde okutulmasında da bu müşterek birlikteliğin devamını sağlamış.

İran ve Türkiye bu anlamda komşulukları en uzun süre devam eden devletler. Kardeşler arasında zaman zaman doğal bir şekilde ortaya çıkan anlaşmazlık, çekişme ve kavgalara rağmen geçen yüzlerce senede hâlâ birbirimize selam verip kucaklaşabiliyorsak bunda geçmişin ve ortak kültür değerlerinin önemli bir rolü vardır. Bu ortak değerler bizi geleceğe taşıyacak en etkili güç de olacaktır. O yüzden komşuluk ilişkilerine çok değer vermeli; geçmişten günümüze gelen bu güzellikleri yeniden yaşamalı ve yaşatmalıyız. Türkiye’de, özellikle de Van’da gördüğümüz her İranlıyı geçmişin bir hazinesi görüp ailemiz gibi saklamasını bilmeliyiz. Bu hazineyi ne kadar itinayla saklayabilirsek geleceğe ve çocuklarımıza da tarihsel bir miras bırakmış oluruz.

Bugünü düşünen bugünde yaşar fakat geleceği düşünen asırlarca yaşar. Biz kardeşlerimizle asırlarca yaşadık, İnşaallah gelecekte de bu çınarın müşterek sahipleri olarak yeşermeye devam edeceğiz.