Ekonomik dar boğazdan ve politik sıkışmışlıktan ancak kadınların aklı ve emeğiyle kurtulabiliriz’
Siyasi kavgaların kaybedeninin kadınlar olduğunu vurgulayan Babacan, siyasetin kadınların uzlaşmacı yaklaşımına ihtiyacı olduğunu söyledi. Babacan şu ifadeleri kullandı:
“DEVA Partisi’ni kız kardeşleriyle el ele veren kadınlar büyütecek”
“Ülkemizin tüm demokrat kadınlarını özgürlük, eşitlik, adalet ve zengin bir Türkiye için DEVA Partisi’ne davet ediyorum. Ekonomik dar boğazdan ve politik sıkışmışlıktan ancak kadınların aklı, fikri ve emeğiyle kurtulabiliriz. DEVA Partisi’ni kız kardeşleriyle el ele veren kadınlar büyütecek.
“Tarihimizde kadın hareketi çok güçlüdür”
“Ağırlıklı olarak erkeklerin egemen olduğu bir siyaset sahnesi var. Oysa tarihimizde kadın hareketi çok güçlü. Daha cumhuriyet ilan edilmemişken, tüm itirazlara rağmen Nezihe Muhiddin ve on üç kadın arkadaşı ilk kadın şûrasını toplamıştı. Her gün cinsiyetçi hakaretlere maruz kalmalarına rağmen şehir şehir çalıştılar. Kadınların mücadelesi, başka ülkelere göre çok daha erken bir tarihte, 1934 yılında, seçme ve seçilme hakkını kazanmalarıyla taçlandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvikleriyle ülkemiz, dünya kadın hakları mücadelesine altın bir sayfa yazdı.
“Siyasi kavgaların ezileni hep kadınlar oldu”
“Ülke politikasının en şiddetli tartışmaları, keskin ideolojik kutuplaşmalar ve rejim kavgaları kadınlar üzerinden yürüdü. Çağdaşlık tartışmaları kadının konumu üzerinden yapıldı. Laiklik kadının kıyafeti üzerinden tartışıldı. Dindarlık kadının başörtüsüyle anıldı. 28 Şubat döneminde başörtüsü bahanesiyle kadınlar eğitim ve çalışma hayatından uzaklaştırıldı. Siyasi kavgalarda koçbaşı olarak kullanıldılar, bu kavgaların ezileni oldular.
“Siyasetin kadınların empati kurma yeteneğine ihtiyacı var”
“Karar mekanizmalarındaki çeşitlilik başarıyı artırıyor. Yeni bir siyasi kültürü, farklı bakış açıları kazanmış kesimler beraber inşa edebilir. Kadınların siyasete katkısı, yeni siyasi kültürün mihenk taşıdır. Siyasetin, kadınların nezaket diline ihtiyacı var. Müzakereci ve uzlaşmacı yaklaşımına ihtiyacı var. Kadınların ötekileştirilenlerle empati kurma yeteneğine ihtiyacı var.
“Kadınlar mucizeler yaratsa da ikinci sınıf partili muamelesi görüyor”
“Kadına biçilen siyasi misyon, aile içi rollerin siyasetteki uzantısı oldu. Bugün de partili kadın, partinin ‘destek gücü’ olarak konumlandırılıyor. Kermes yamak, bağış toplamak, yoksullara yardım etmek, kurslar açmak gibi faaliyetlerle ‘destek gücü’ olarak görülüyor. Kadınlar üzerlerine düşen görevi fedakârca yerine getiriyorlar. Mucizeler yaratıyorlar ama ikinci sınıf partili muamelesi görmekten kurtulamıyorlar. Kadın kimliği sadece aileyle özdeşleştirilmeye çalışılıyor.
“Kadınlarla her kademede yan yana çalışıyoruz”
“Biz kadınları ana kademelerin ‘yardımcı güçleri’ ya da seçimden seçime sahaya sürülecek ‘yedek kuvvetler’ olarak görmüyoruz. Yeni bir siyasi kültür için kadınlarla her kademede yan yana çalışıyoruz. Bu yüzden ‘kadınlar kolu’ kurmadık. Bütün parti organlarında yüksek cinsiyet kotaları koyduk. Pariteyi sağlamayı hedefliyoruz.”
Siyasi kavgaların kaybedeninin kadınlar olduğunu vurgulayan Babacan, siyasetin kadınların uzlaşmacı yaklaşımına ihtiyacı olduğunu söyledi. Babacan şu ifadeleri kullandı:
“DEVA Partisi’ni kız kardeşleriyle el ele veren kadınlar büyütecek”
“Ülkemizin tüm demokrat kadınlarını özgürlük, eşitlik, adalet ve zengin bir Türkiye için DEVA Partisi’ne davet ediyorum. Ekonomik dar boğazdan ve politik sıkışmışlıktan ancak kadınların aklı, fikri ve emeğiyle kurtulabiliriz. DEVA Partisi’ni kız kardeşleriyle el ele veren kadınlar büyütecek.
“Tarihimizde kadın hareketi çok güçlüdür”
“Ağırlıklı olarak erkeklerin egemen olduğu bir siyaset sahnesi var. Oysa tarihimizde kadın hareketi çok güçlü. Daha cumhuriyet ilan edilmemişken, tüm itirazlara rağmen Nezihe Muhiddin ve on üç kadın arkadaşı ilk kadın şûrasını toplamıştı. Her gün cinsiyetçi hakaretlere maruz kalmalarına rağmen şehir şehir çalıştılar. Kadınların mücadelesi, başka ülkelere göre çok daha erken bir tarihte, 1934 yılında, seçme ve seçilme hakkını kazanmalarıyla taçlandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvikleriyle ülkemiz, dünya kadın hakları mücadelesine altın bir sayfa yazdı.
“Siyasi kavgaların ezileni hep kadınlar oldu”
“Ülke politikasının en şiddetli tartışmaları, keskin ideolojik kutuplaşmalar ve rejim kavgaları kadınlar üzerinden yürüdü. Çağdaşlık tartışmaları kadının konumu üzerinden yapıldı. Laiklik kadının kıyafeti üzerinden tartışıldı. Dindarlık kadının başörtüsüyle anıldı. 28 Şubat döneminde başörtüsü bahanesiyle kadınlar eğitim ve çalışma hayatından uzaklaştırıldı. Siyasi kavgalarda koçbaşı olarak kullanıldılar, bu kavgaların ezileni oldular.
“Siyasetin kadınların empati kurma yeteneğine ihtiyacı var”
“Karar mekanizmalarındaki çeşitlilik başarıyı artırıyor. Yeni bir siyasi kültürü, farklı bakış açıları kazanmış kesimler beraber inşa edebilir. Kadınların siyasete katkısı, yeni siyasi kültürün mihenk taşıdır. Siyasetin, kadınların nezaket diline ihtiyacı var. Müzakereci ve uzlaşmacı yaklaşımına ihtiyacı var. Kadınların ötekileştirilenlerle empati kurma yeteneğine ihtiyacı var.
“Kadınlar mucizeler yaratsa da ikinci sınıf partili muamelesi görüyor”
“Kadına biçilen siyasi misyon, aile içi rollerin siyasetteki uzantısı oldu. Bugün de partili kadın, partinin ‘destek gücü’ olarak konumlandırılıyor. Kermes yamak, bağış toplamak, yoksullara yardım etmek, kurslar açmak gibi faaliyetlerle ‘destek gücü’ olarak görülüyor. Kadınlar üzerlerine düşen görevi fedakârca yerine getiriyorlar. Mucizeler yaratıyorlar ama ikinci sınıf partili muamelesi görmekten kurtulamıyorlar. Kadın kimliği sadece aileyle özdeşleştirilmeye çalışılıyor.
“Kadınlarla her kademede yan yana çalışıyoruz”
“Biz kadınları ana kademelerin ‘yardımcı güçleri’ ya da seçimden seçime sahaya sürülecek ‘yedek kuvvetler’ olarak görmüyoruz. Yeni bir siyasi kültür için kadınlarla her kademede yan yana çalışıyoruz. Bu yüzden ‘kadınlar kolu’ kurmadık. Bütün parti organlarında yüksek cinsiyet kotaları koyduk. Pariteyi sağlamayı hedefliyoruz.”