DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Ekonomi sınavında başarılı mı, başarısız mı olduklarını ele alalım. Şu verdikleri cevap kâğıdına bakalım. Bir defa, sorunu doğru tespit edemiyorlar. Sayın Erdoğan’a göre korona dönemini başarıyla atlatmışız, bunu da taraflı cumhurbaşkanlığı sistemine borçluymuşuz. Başarı nerede? Neresinden tutsanız dökülüyor. Siz salgın yokken de ekonomi yönetiminde başarısızdınız. Daha salgın yokken Türkiye ekonomisi yüzde 1 bile büyüyemedi. Salgın döneminde de başarısızsınız. Halkımızı fakirliğe götürüyorsunuz. Bunun nedeni de o çok övündüğünüz taraflı cumhurbaşkanlığınız.”
Babacan’dan 12 ekonomi sorusu
“Kâğıdı da tam doldurmamışlar. En önemli soruları boş bırakmışlar.” diyen Babacan, hükûmete şu 12 soruyu yöneltti:
“1) Yaklaşık 190 kez değişiklik yapılan kamu ihale kanununu çıkış amacına uygun hale getirecek misiniz? Tüm ihaleleri açık, şeffaf ve fırsat eşitliğine dayalı yapacak mısınız? Yoksa yine sadece 3-5 kişiyi zenginleştirmeyi ülkeyi kalkındırmak sanmaya devam mı edeceksiniz?
2) Tüm kurumları Sayıştay denetimine açacak mısınız? Doğru, hesaptan kaçar mı?
3) Harcamalarda önceliklendirme yapacak mısınız? İsraftan vazgeçecek misiniz? Maliye politikanızda kurallarınız olacak mı? Vaktiyle bizim hazırladığımız, sizi reddettiğiniz mali kuralı getirecek misiniz? Keyfiliği terk edecek misiniz?
4) Varlık Fonu’nu kapatacak mısınız?
5) Kamu Özel İşbirliği projeleriyle ilgili ne yapacaksınız? Bu ülkenin kaynakları oluk oluk bu projelere akmaya devam edecek mi?
6) Kanal İstanbul gibi rant projelerinden vazgeçecek misiniz?
7) Merkez Bankası’nı bağımsız çalıştıracak mısınız? Yoksa canınız sıkıldıkça başkanı görevden almaya devam mı edeceksiniz?
8) Merkez Bankası bilançosundaki ihtiyat akçesini pervasızca harcamaktan vazgeçecek misiniz?
9) Döviz ve altın cinsinden iç borçlanmayı durduracak mısınız? Bir ülkenin devleti, kendi vatandaşından başka bir ülkenin parası cinsinden borçlanır mı?
10) Kamu bankalarını siyasi mülahazalarla kredi vermeye zorlamaktan vazgeçecek misiniz?
11) TÜİK kanununu değiştirecek misiniz? TÜİK’i tam bağımsız bir kurum haline getirecek misiniz?
12) Eş-dost ve partili kayırmacılığına son verecek misiniz? Kamuda işe alımlarda mülakatı kaldıracak mısınız?”
“Hem ‘enflasyonu düşüreceğiz’ hem de ‘fiyat istikrarını bir kenara koyduk’ diyorlar”
“Bu soruların cevaplarını boş bırakmışlar, yanıt yok. Bu kâğıda hangi not verilir? Sıfır. Merkez Bankası’nın rezervleri konusunda açıklama yazmışlar mı? ‘130 milyar dolar ne oldu?’ diyoruz, bu çok basit bir şey ya. Bunun da yanıtı yok. Sıfır. Hem ‘enflasyonu düşüreceğiz’ hem de ‘fiyat istikrarını bir kenara koyduk’ diyorlar. İfadeye bakın, anlayan varsa anlatsın. Ekonomi literatüründe fiyat istikrarı, düşük enflasyon demektir. Verdikleri yanıtta, kuracakları ‘Fiyat İstikrarı Komitesi’nin Merkez Bankası’na müdahale amaçlı kullanılmaması için bir güvence de yok. Buna da sıfır.”
“Puan aldıkları sorular da var ama sınıfta kaldılar”
“Gelelim puan aldıkları sorulara. Kâğıda, bazı tasarruf tedbirleri yazmışlar. Ama verimsiz yatırımlar, transfer harcama kalemleri, bütçenin gelir tarafıyla ilgili bir şey var yok. Eksik bırakmışlar. Buna sıfır vermeyelim; gidiş yolundan bir, iki puan verelim. Cari açıkla ilgili, teşvike dayalı bir-iki tedbir akıllarına gelmiş, onları da yazmışlar. Ama cari açık konusunda bir politika çerçevesi çizmişler mi? Yok. Buna da bir-iki puan verelim. Hepsi bu. Verdiğimiz bunca kopyaya rağmen yine sınıfta kaldılar.”
“Düşüreceğim dediğiniz faiz ve enflasyon çift hanelere demir attı”
“Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; ‘Faizi ve enflasyonu düşüreceğim’ dediniz, ikisini de yükselttiniz. İkisi de çift hanelere demir attı. ‘Bari rezervleri satayım da kuru düşüreyim’ dediniz, onu da beceremediniz. ‘Faizi artırayım da bari kur düşsün’ dediniz, onu da yapamadınız. Bir ara da ‘Biz zaten yüksek kur istiyoruz’ diye yalpaladınız. Olan bu millete oldu, bu millet yoksulluğa mahkum edildi. Hazinenin borç yükünü patlattınız. Faiz oranında Avrupa birincisiyiz.”
“Başımıza düşen taş ekonominin başını kırdı”
“Bu ülkenin ekonomisini 11 yıl yönetmiş, milli geliri 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara çıkışına şahitlik etmiş, Merkez Bankası’nın kasasını dolu teslim etmiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Sayın Erdoğan çıkıp Merkez Bankası’nın düştüğü durumu izah edemez. Bu nasıl bir bilgisizliktir, bu nasıl bir bilgisizliktir, akıl alır gibi değil. Geçenlerde ‘Damat kadar taş düşsün başınıza’ dedi. Zaten bu memleketin başına gelmedik taş kalmadı. Sizin yüzünüzden esnafın, çiftçinin, gençlerin, işsizlerin başına koca koca taşlar düştü. Bu taşlar ekonominin başını kırdı.”
“Ekonomideki zararın sorumlusu Erdoğan’dır”
“Ben ‘damat’ ifadesini kullanmıyorum, ‘akraba’ diyorum. Çünkü yanlışlık, iki yakın akrabanın aynı sistemde beraber çalışmasıdır. Sayın Erdoğan Sayın Erdoğan ‘Bu kardeşinize yetkiyi verin, faiz de enflasyon da nasıl düşer görün’ dedi. Halkımız da ‘madem çok istiyorsun, al bakalım görelim’ dedi. Hem enflasyon hem faiz hem de kur arttı. Sorumluluk, günahıyla sevabıyla Sayın Erdoğan‘ın üzerindedir. İlgiyi paratoner gibi ‘damadın’ üzerine çekerek bu sorumluluktan kaçamaz.”
Babacan’dan 12 ekonomi sorusu
“Kâğıdı da tam doldurmamışlar. En önemli soruları boş bırakmışlar.” diyen Babacan, hükûmete şu 12 soruyu yöneltti:
“1) Yaklaşık 190 kez değişiklik yapılan kamu ihale kanununu çıkış amacına uygun hale getirecek misiniz? Tüm ihaleleri açık, şeffaf ve fırsat eşitliğine dayalı yapacak mısınız? Yoksa yine sadece 3-5 kişiyi zenginleştirmeyi ülkeyi kalkındırmak sanmaya devam mı edeceksiniz?
2) Tüm kurumları Sayıştay denetimine açacak mısınız? Doğru, hesaptan kaçar mı?
3) Harcamalarda önceliklendirme yapacak mısınız? İsraftan vazgeçecek misiniz? Maliye politikanızda kurallarınız olacak mı? Vaktiyle bizim hazırladığımız, sizi reddettiğiniz mali kuralı getirecek misiniz? Keyfiliği terk edecek misiniz?
4) Varlık Fonu’nu kapatacak mısınız?
5) Kamu Özel İşbirliği projeleriyle ilgili ne yapacaksınız? Bu ülkenin kaynakları oluk oluk bu projelere akmaya devam edecek mi?
6) Kanal İstanbul gibi rant projelerinden vazgeçecek misiniz?
7) Merkez Bankası’nı bağımsız çalıştıracak mısınız? Yoksa canınız sıkıldıkça başkanı görevden almaya devam mı edeceksiniz?
8) Merkez Bankası bilançosundaki ihtiyat akçesini pervasızca harcamaktan vazgeçecek misiniz?
9) Döviz ve altın cinsinden iç borçlanmayı durduracak mısınız? Bir ülkenin devleti, kendi vatandaşından başka bir ülkenin parası cinsinden borçlanır mı?
10) Kamu bankalarını siyasi mülahazalarla kredi vermeye zorlamaktan vazgeçecek misiniz?
11) TÜİK kanununu değiştirecek misiniz? TÜİK’i tam bağımsız bir kurum haline getirecek misiniz?
12) Eş-dost ve partili kayırmacılığına son verecek misiniz? Kamuda işe alımlarda mülakatı kaldıracak mısınız?”
“Hem ‘enflasyonu düşüreceğiz’ hem de ‘fiyat istikrarını bir kenara koyduk’ diyorlar”
“Bu soruların cevaplarını boş bırakmışlar, yanıt yok. Bu kâğıda hangi not verilir? Sıfır. Merkez Bankası’nın rezervleri konusunda açıklama yazmışlar mı? ‘130 milyar dolar ne oldu?’ diyoruz, bu çok basit bir şey ya. Bunun da yanıtı yok. Sıfır. Hem ‘enflasyonu düşüreceğiz’ hem de ‘fiyat istikrarını bir kenara koyduk’ diyorlar. İfadeye bakın, anlayan varsa anlatsın. Ekonomi literatüründe fiyat istikrarı, düşük enflasyon demektir. Verdikleri yanıtta, kuracakları ‘Fiyat İstikrarı Komitesi’nin Merkez Bankası’na müdahale amaçlı kullanılmaması için bir güvence de yok. Buna da sıfır.”
“Puan aldıkları sorular da var ama sınıfta kaldılar”
“Gelelim puan aldıkları sorulara. Kâğıda, bazı tasarruf tedbirleri yazmışlar. Ama verimsiz yatırımlar, transfer harcama kalemleri, bütçenin gelir tarafıyla ilgili bir şey var yok. Eksik bırakmışlar. Buna sıfır vermeyelim; gidiş yolundan bir, iki puan verelim. Cari açıkla ilgili, teşvike dayalı bir-iki tedbir akıllarına gelmiş, onları da yazmışlar. Ama cari açık konusunda bir politika çerçevesi çizmişler mi? Yok. Buna da bir-iki puan verelim. Hepsi bu. Verdiğimiz bunca kopyaya rağmen yine sınıfta kaldılar.”
“Düşüreceğim dediğiniz faiz ve enflasyon çift hanelere demir attı”
“Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; ‘Faizi ve enflasyonu düşüreceğim’ dediniz, ikisini de yükselttiniz. İkisi de çift hanelere demir attı. ‘Bari rezervleri satayım da kuru düşüreyim’ dediniz, onu da beceremediniz. ‘Faizi artırayım da bari kur düşsün’ dediniz, onu da yapamadınız. Bir ara da ‘Biz zaten yüksek kur istiyoruz’ diye yalpaladınız. Olan bu millete oldu, bu millet yoksulluğa mahkum edildi. Hazinenin borç yükünü patlattınız. Faiz oranında Avrupa birincisiyiz.”
“Başımıza düşen taş ekonominin başını kırdı”
“Bu ülkenin ekonomisini 11 yıl yönetmiş, milli geliri 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara çıkışına şahitlik etmiş, Merkez Bankası’nın kasasını dolu teslim etmiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Sayın Erdoğan çıkıp Merkez Bankası’nın düştüğü durumu izah edemez. Bu nasıl bir bilgisizliktir, bu nasıl bir bilgisizliktir, akıl alır gibi değil. Geçenlerde ‘Damat kadar taş düşsün başınıza’ dedi. Zaten bu memleketin başına gelmedik taş kalmadı. Sizin yüzünüzden esnafın, çiftçinin, gençlerin, işsizlerin başına koca koca taşlar düştü. Bu taşlar ekonominin başını kırdı.”
“Ekonomideki zararın sorumlusu Erdoğan’dır”
“Ben ‘damat’ ifadesini kullanmıyorum, ‘akraba’ diyorum. Çünkü yanlışlık, iki yakın akrabanın aynı sistemde beraber çalışmasıdır. Sayın Erdoğan Sayın Erdoğan ‘Bu kardeşinize yetkiyi verin, faiz de enflasyon da nasıl düşer görün’ dedi. Halkımız da ‘madem çok istiyorsun, al bakalım görelim’ dedi. Hem enflasyon hem faiz hem de kur arttı. Sorumluluk, günahıyla sevabıyla Sayın Erdoğan‘ın üzerindedir. İlgiyi paratoner gibi ‘damadın’ üzerine çekerek bu sorumluluktan kaçamaz.”