Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Başkanı Köksal Kuş ve beraberindeki heyeti, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde kabul etti.
Kabulde konuşan cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği'nin bu günlere gelmesinde emeği geçenlere şükranlarını sunarak, makam ve mevkilerin davaya hizmet için birer vasıtadan ibaret olduğunu söyledi.
Kimsenin unvanını araç olmaktan çıkarıp, amaç hâline getirmesine rıza gösteremeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler oturduğu koltuklardan ve sahip olduğu payelerden güç alan değil, bu payelere güç veren insanlar olmalıyız. En alttan en tepeye kadar herkes, millete ve ümmete hizmet davasının birer neferi olduğunu unutmadan çalışmalıdır. Siyasette olduğu gibi sivil toplumda da görev değişimi işin tabiatı gereği bir zorunluluktur” dedi.
“MESELESİ MİLLET VE MEMLEKET OLAN HERKESE KAPIMIZI AÇIK TUTMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendini yenilemeyen, kadrolarını güncelleyemeyen yapıların bir müddet sonra statükoya mahkûm olacağı uyarısında bulunarak, esas meselenin değişim süreçlerini bir bayrak yarışı görüp, kopmalara, ayrılıklara, küskünlüklere sebebiyet vermemek olduğunun altını çizdi.
Değişimin, yaprak dökümüne dönüşmesinin ciddi sorun olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliği'nin önümüzdeki dönemde bu hassasiyetle çalışmalarını yürüteceğine inanıyorum. Daha önce bizimle irtibatı olmuş fakat şimdi aramızda olmayan arkadaşlarımızla bağlarımızı tekrar yenilemeliyiz. Ne kadar farklı olursa olsun meselesi millet ve memleket olan herkese kapımızı açık tutmalıyız” diye konuştu.
“Davamıza husumeti artık ayyuka çıkanlar dışında, herkesi birlik çatısı altında birleştirmeye, buluşturmaya çalışmalıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti bünyesinde sürdürülen üye seferberliğinin buna çok güzel bir örnek olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çalışmayla bir taraftan mevcut üyelerle bağlarını tazelerken, diğer taraftan da 1 milyon 300 bin yeni üyeyi partiye kazandırdıklarını anlatarak, “Yine bu süreçte eksiklerimizi, güçlü ve zayıf yönlerimizi, vatandaşlarımızın bizden beklentilerini sahada bizzat görme fırsatı bulduk. Benzer bir kampanyayı birlik bünyesinde de hayata geçirebiliriz. İnsanlarımızı bölmeye, bizden koparmaya yönelik art niyetli girişimlerin arttığı bir dönemde bu çalışmalarımızla Avrupa genelinde yeni bir kardeşlik rüzgârı estirebileceğimizi düşünüyorum. Özellikle 2023'e giden süreçte bu konuda sizlerden azami çaba bekliyorum” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE SALGIN SÜRECİNİ BAŞARI İLE YÖNETMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın son bir yıldır Koronavirüs salgınıyla mücadele ettiğine işaret ederek, salgın nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, hastalara da acil şifalar diledi.
“Mevla'dan bizi ve insanlığı biran önce bu musibetten kurtarmasını niyaz ediyorum” duasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Gelişmiş ülkeler dâhil dünyanın birçok ülkesinin hazırlıksız yakalayan bu salgın sürecini, Türkiye hamdolsun başarı ile yönetmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin getirdiği avantajları da en iyi şekilde kullanarak, zaman, enerji ve kaynak israfına mahal vermedik. İnsanların ilgisizlikten öldüğü, sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı, yaşlı bakım evlerinden hepimizin yüreğini dağlayan görüntülerin yansıdığı durumların hiçbiri ülkemizde yaşanmadı. Defnedecek mezar bulamadılar. Böyle bir noktaya geldiler. Bunlar dünyanın kapital noktasında en ileri olan ülkeleri. Sadece sınırlarımız içinde yaşayan vatandaşlarımızı değil, yurtdışında bulunan insanlarımızı da sahipsiz çaresiz bırakmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Cumhuriyet tarihinin en büyük tahliye operasyonunu gerçekleştirdiklerini belirterek, 141 ülkeden 100 binden fazla vatandaşı ailesiyle buluşturduklarını kaydetti.
Türkiye’den yardım talebinde bulunan 156 ülke ve 11 uluslararası kuruluşa da “dost kara günde belli olur” anlayışıyla tıbbi malzeme desteğinde bulunduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine bu dönemde 8’er bin yataklı iki acil durum hastanesiyle 2 bin 682 yataklı Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi gibi 16 hastane ve 11 yeni hizmet binasını hizmete açtıklarını anımsattı.
“TÜRKİYE'NİN BİLEĞİNİ BÜKEMEYENLER, ASILSIZ İDDİA VE İTHAMLARLA ÇELME TAKMAYA ÇALIŞMAKTADIR”
“Salgın döneminde Türk olmanın gururunu, Türk pasaportu taşımanın güvenini bir kez daha tüm vatandaşlarımıza yaşattığımıza inanıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece salgın döneminde ortaya çıkan tablonun bile Türkiye'nin son 18 yılda nereden nereye geldiğini göstermeye kâfi olduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin tarihi, medeniyeti, birikimi ve insani değerleriyle vatandaşlarına sahip çıkmasıyla büyük bir devlet olduğunu bir kez daha gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu başarının özellikle yurt dışında yaşayan siz kardeşlerime göğsünü özellikle kabartırken, birilerini de çok ciddi manada rahatsız ettiğini biliyoruz” dedi.
Türkiye’ye yönelik son yıllardaki saldırıların hiçbirinin tesadüfi olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye'nin Libya'da, Suriye'de, Ege'de, Doğu Akdeniz'de, en son Dağlık Karabağ'da bileğini bükemeyenler, asimetrik yöntemlerle asılsız iddia ve ithamlarla çelme takmaya çalışmaktadır. Avrupa'da Koronavirüs salgınıyla beraber artık iyice ayyuka çıkan Türk ve Müslüman düşmanlığının sebeplerinden biri de işte budur. Neredeyse her gün sırf Türk ve Müslüman olduğu için saldırıya uğrayan, hakları gasp edilen bir insanımızın haberini alıyoruz. Neo-Nazi teröründen Müslümanlarla birlikte etnik kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı olan diğer kesimler de olumsuz etkileniyor. Özellikle camilere, iş yerlerine, derneklere okullara, bütün bunlara yönelik eylemler akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. İsveç'te Kur'an yakılması, Norveç'te Kur'an'ın yırtılması, basın özgürlüğü adına Hazreti Peygamber’i tahkir eden karikatürlerin teşvik edilmesi kutsallarımıza yönelik saldırılardan sadece birkaçıdır.”
“MÜSLÜMANLAR ÇİFT YÖNLÜ CENDEREYE ALINIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı ülkelerin “zehirli bir sarmaşık” gibi günden güne büyüyen bu tehdit karşısında önlem almamakta inat ettiğini belirterek, “Müslümanların mukaddes değerlerine yönelik saldırılar, fikir özgürlüğü parantezine alınarak ısrarla görmezden geliniyor. Eş zamanlı olarak Avrupa İslamı, Fransa İslamı, Avusturya İslamı gibi projelerle Müslümanlar çift yönlü bir cendereye alınıyor. Aşırılıkla mücadele, bu kılıf altında sunulan bu projelerin amacı Avrupalı Müslümanların ana vatanlarıyla ve İslam ümmetiyle bağlarını koparmaktır” tespitinde bulundu.
Müslümanlara yapılanların farklı ambalajlarla sunulan bir asimilasyon projesi olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnce bir siyasetle hayata geçirilen ve giderek yaygınlaşan bu projeye karşı hep birlikte mücadele etmemiz şarttır. Bunu da kendimizi süreçlerden yalıtarak değil, muhataplarımız nezdinde tezlerimizi güçlü bir şekilde savunarak gerçekleştirebiliriz” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklerin ve Müslümanların konumuyla ilgili herhangi bir meselede başta UID yetkilileri olmak üzere tüm kurumların aktif sorumluluk üstlenmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti: “Diğer Türk sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte kanun ve nizam çerçevesinde yeni medya araçlarından da istifade ederek bu mücadeleyi yürütmelisiniz. Bulunduğunuz ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel hayatına daha fazla katılım sağlamalısınız. Sizlerden ricamız vatandaşlarımıza yönelik ırkçı, ayrımcı, İslam düşmanı muamelelerin büyükelçilik ve başkonsolosluklarımıza derhâl bildirilmesidir. Oluşturduğumuz veri tabanıyla önümüzdeki dönemde nefret suçlarını daha yakından takip edecek, sizlerin meselesini daha fazla gündeme taşıyacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, asimilasyona karşı en büyük silahın çocuklara ana dillerini ve dinlerini en iyi şekilde öğretmek olduğunu kaydederek, Türk gençlerinin yaşadıkları ülkelerde yükseköğrenime devam etmelerini, çalışma hayatında en üst mertebelere gelmelerini önemsediklerini söyledi.
Türkiye’nin ilgili tüm kurumlarının özellikle eğitim ve din hizmetleri alanında üzerlerine düşeni yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bununla birlikte bu alanda hâlen ciddi eksiklerimiz olduğunu biliyoruz. Sizlerin de eğitim çalışmalarına dâhil olmanızda bu bakımdan büyük fayda görüyorum. Avrupa'daki Türklerin müreffeh geleceği için gereken adımları sebatla yılmadan hep birlikte atmaya devam edeceğimize yürekten inanıyorum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, UID yöneticilerine çalışmalarında başarılar dileyerek, başta Avrupa olmak üzere Türkiye dışında yaşayan tüm vatandaşlara saygı ve sevgilerini sunarak, konuşmasını tamamladı.
CUMHURBAŞKANLIĞI RESMİ SİTESİ - VAN GAZETESİ
Kabulde konuşan cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği'nin bu günlere gelmesinde emeği geçenlere şükranlarını sunarak, makam ve mevkilerin davaya hizmet için birer vasıtadan ibaret olduğunu söyledi.
Kimsenin unvanını araç olmaktan çıkarıp, amaç hâline getirmesine rıza gösteremeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizler oturduğu koltuklardan ve sahip olduğu payelerden güç alan değil, bu payelere güç veren insanlar olmalıyız. En alttan en tepeye kadar herkes, millete ve ümmete hizmet davasının birer neferi olduğunu unutmadan çalışmalıdır. Siyasette olduğu gibi sivil toplumda da görev değişimi işin tabiatı gereği bir zorunluluktur” dedi.
“MESELESİ MİLLET VE MEMLEKET OLAN HERKESE KAPIMIZI AÇIK TUTMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendini yenilemeyen, kadrolarını güncelleyemeyen yapıların bir müddet sonra statükoya mahkûm olacağı uyarısında bulunarak, esas meselenin değişim süreçlerini bir bayrak yarışı görüp, kopmalara, ayrılıklara, küskünlüklere sebebiyet vermemek olduğunun altını çizdi.
Değişimin, yaprak dökümüne dönüşmesinin ciddi sorun olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliği'nin önümüzdeki dönemde bu hassasiyetle çalışmalarını yürüteceğine inanıyorum. Daha önce bizimle irtibatı olmuş fakat şimdi aramızda olmayan arkadaşlarımızla bağlarımızı tekrar yenilemeliyiz. Ne kadar farklı olursa olsun meselesi millet ve memleket olan herkese kapımızı açık tutmalıyız” diye konuştu.
“Davamıza husumeti artık ayyuka çıkanlar dışında, herkesi birlik çatısı altında birleştirmeye, buluşturmaya çalışmalıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti bünyesinde sürdürülen üye seferberliğinin buna çok güzel bir örnek olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çalışmayla bir taraftan mevcut üyelerle bağlarını tazelerken, diğer taraftan da 1 milyon 300 bin yeni üyeyi partiye kazandırdıklarını anlatarak, “Yine bu süreçte eksiklerimizi, güçlü ve zayıf yönlerimizi, vatandaşlarımızın bizden beklentilerini sahada bizzat görme fırsatı bulduk. Benzer bir kampanyayı birlik bünyesinde de hayata geçirebiliriz. İnsanlarımızı bölmeye, bizden koparmaya yönelik art niyetli girişimlerin arttığı bir dönemde bu çalışmalarımızla Avrupa genelinde yeni bir kardeşlik rüzgârı estirebileceğimizi düşünüyorum. Özellikle 2023'e giden süreçte bu konuda sizlerden azami çaba bekliyorum” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE SALGIN SÜRECİNİ BAŞARI İLE YÖNETMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın son bir yıldır Koronavirüs salgınıyla mücadele ettiğine işaret ederek, salgın nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, hastalara da acil şifalar diledi.
“Mevla'dan bizi ve insanlığı biran önce bu musibetten kurtarmasını niyaz ediyorum” duasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Gelişmiş ülkeler dâhil dünyanın birçok ülkesinin hazırlıksız yakalayan bu salgın sürecini, Türkiye hamdolsun başarı ile yönetmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin getirdiği avantajları da en iyi şekilde kullanarak, zaman, enerji ve kaynak israfına mahal vermedik. İnsanların ilgisizlikten öldüğü, sağlık çalışanlarının maske dahi bulamadığı, yaşlı bakım evlerinden hepimizin yüreğini dağlayan görüntülerin yansıdığı durumların hiçbiri ülkemizde yaşanmadı. Defnedecek mezar bulamadılar. Böyle bir noktaya geldiler. Bunlar dünyanın kapital noktasında en ileri olan ülkeleri. Sadece sınırlarımız içinde yaşayan vatandaşlarımızı değil, yurtdışında bulunan insanlarımızı da sahipsiz çaresiz bırakmadık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Cumhuriyet tarihinin en büyük tahliye operasyonunu gerçekleştirdiklerini belirterek, 141 ülkeden 100 binden fazla vatandaşı ailesiyle buluşturduklarını kaydetti.
Türkiye’den yardım talebinde bulunan 156 ülke ve 11 uluslararası kuruluşa da “dost kara günde belli olur” anlayışıyla tıbbi malzeme desteğinde bulunduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine bu dönemde 8’er bin yataklı iki acil durum hastanesiyle 2 bin 682 yataklı Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi gibi 16 hastane ve 11 yeni hizmet binasını hizmete açtıklarını anımsattı.
“TÜRKİYE'NİN BİLEĞİNİ BÜKEMEYENLER, ASILSIZ İDDİA VE İTHAMLARLA ÇELME TAKMAYA ÇALIŞMAKTADIR”
“Salgın döneminde Türk olmanın gururunu, Türk pasaportu taşımanın güvenini bir kez daha tüm vatandaşlarımıza yaşattığımıza inanıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece salgın döneminde ortaya çıkan tablonun bile Türkiye'nin son 18 yılda nereden nereye geldiğini göstermeye kâfi olduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin tarihi, medeniyeti, birikimi ve insani değerleriyle vatandaşlarına sahip çıkmasıyla büyük bir devlet olduğunu bir kez daha gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu başarının özellikle yurt dışında yaşayan siz kardeşlerime göğsünü özellikle kabartırken, birilerini de çok ciddi manada rahatsız ettiğini biliyoruz” dedi.
Türkiye’ye yönelik son yıllardaki saldırıların hiçbirinin tesadüfi olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye'nin Libya'da, Suriye'de, Ege'de, Doğu Akdeniz'de, en son Dağlık Karabağ'da bileğini bükemeyenler, asimetrik yöntemlerle asılsız iddia ve ithamlarla çelme takmaya çalışmaktadır. Avrupa'da Koronavirüs salgınıyla beraber artık iyice ayyuka çıkan Türk ve Müslüman düşmanlığının sebeplerinden biri de işte budur. Neredeyse her gün sırf Türk ve Müslüman olduğu için saldırıya uğrayan, hakları gasp edilen bir insanımızın haberini alıyoruz. Neo-Nazi teröründen Müslümanlarla birlikte etnik kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı olan diğer kesimler de olumsuz etkileniyor. Özellikle camilere, iş yerlerine, derneklere okullara, bütün bunlara yönelik eylemler akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. İsveç'te Kur'an yakılması, Norveç'te Kur'an'ın yırtılması, basın özgürlüğü adına Hazreti Peygamber’i tahkir eden karikatürlerin teşvik edilmesi kutsallarımıza yönelik saldırılardan sadece birkaçıdır.”
“MÜSLÜMANLAR ÇİFT YÖNLÜ CENDEREYE ALINIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı ülkelerin “zehirli bir sarmaşık” gibi günden güne büyüyen bu tehdit karşısında önlem almamakta inat ettiğini belirterek, “Müslümanların mukaddes değerlerine yönelik saldırılar, fikir özgürlüğü parantezine alınarak ısrarla görmezden geliniyor. Eş zamanlı olarak Avrupa İslamı, Fransa İslamı, Avusturya İslamı gibi projelerle Müslümanlar çift yönlü bir cendereye alınıyor. Aşırılıkla mücadele, bu kılıf altında sunulan bu projelerin amacı Avrupalı Müslümanların ana vatanlarıyla ve İslam ümmetiyle bağlarını koparmaktır” tespitinde bulundu.
Müslümanlara yapılanların farklı ambalajlarla sunulan bir asimilasyon projesi olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnce bir siyasetle hayata geçirilen ve giderek yaygınlaşan bu projeye karşı hep birlikte mücadele etmemiz şarttır. Bunu da kendimizi süreçlerden yalıtarak değil, muhataplarımız nezdinde tezlerimizi güçlü bir şekilde savunarak gerçekleştirebiliriz” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklerin ve Müslümanların konumuyla ilgili herhangi bir meselede başta UID yetkilileri olmak üzere tüm kurumların aktif sorumluluk üstlenmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti: “Diğer Türk sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte kanun ve nizam çerçevesinde yeni medya araçlarından da istifade ederek bu mücadeleyi yürütmelisiniz. Bulunduğunuz ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel hayatına daha fazla katılım sağlamalısınız. Sizlerden ricamız vatandaşlarımıza yönelik ırkçı, ayrımcı, İslam düşmanı muamelelerin büyükelçilik ve başkonsolosluklarımıza derhâl bildirilmesidir. Oluşturduğumuz veri tabanıyla önümüzdeki dönemde nefret suçlarını daha yakından takip edecek, sizlerin meselesini daha fazla gündeme taşıyacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, asimilasyona karşı en büyük silahın çocuklara ana dillerini ve dinlerini en iyi şekilde öğretmek olduğunu kaydederek, Türk gençlerinin yaşadıkları ülkelerde yükseköğrenime devam etmelerini, çalışma hayatında en üst mertebelere gelmelerini önemsediklerini söyledi.
Türkiye’nin ilgili tüm kurumlarının özellikle eğitim ve din hizmetleri alanında üzerlerine düşeni yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bununla birlikte bu alanda hâlen ciddi eksiklerimiz olduğunu biliyoruz. Sizlerin de eğitim çalışmalarına dâhil olmanızda bu bakımdan büyük fayda görüyorum. Avrupa'daki Türklerin müreffeh geleceği için gereken adımları sebatla yılmadan hep birlikte atmaya devam edeceğimize yürekten inanıyorum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, UID yöneticilerine çalışmalarında başarılar dileyerek, başta Avrupa olmak üzere Türkiye dışında yaşayan tüm vatandaşlara saygı ve sevgilerini sunarak, konuşmasını tamamladı.
CUMHURBAŞKANLIĞI RESMİ SİTESİ - VAN GAZETESİ