Hatipoğlu’nun açıklamalarını şöyle sürdürdü:
‘Sağlıkta dönüşüm politikaları kazanımlarını yitirdi’
“‘Herkes için sağlık’ diyerek başlayan sağlıkta dönüşüm politikaları kötü yönetim sebebiyle kazanımlarını birer birer yitirdi. Herkesin kullandığı en temel ilaçlara dahi vatandaşlarımız erişemiyor. Eczacılarımızın kullandığı ifade ile “yok listeleri” uzayıp gidiyor. İlaç fiyatlamasında sabit kur politikasının sonucu olarak her yıl Kasım-Şubat döneminde vatandaş ilaç bulunamama durumu ile karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye, diğer pek çok konuda olduğu gibi sağlıkta da sosyal devlet olma niteliğini hızla kaybetmektedir. İlaç fiyatlamasında sabit kur politikası ancak yerel para biriminde aşırı dalgalanmaların olmadığı bir ekonomik ortamda etkin çalışabilir. Ancak son yıllarda Türk lirasında sistematik olarak yaşanan değer kayıpları, güncel Avro kuru ile sabit Avro kuru arasındaki makası giderek açmış; 2021 yılına gelindiğinde fark yüzde 60 seviyesine ulaşmıştır. Bunun üzerine bir Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uyguladığı kamu iskontoları da eklenince sistem sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır.”
‘İleri teknoloji ilaçlar ülkemize gelemiyor’
“Bu durum, ülkemizde yıllardır kullanılan ilaçların tedarikinde dahi sorunlar yaşanmasına sebep olmaktadır. Bunun kadar vahim olan diğer bir durum ise gelişmiş sağlık sistemlerinde hastaların erişebildiği ileri teknoloji ilaçların ülkemize gelememesidir. Son beş yıllık dönemde Avrupa Birliği ülkelerinde 152 adet yeni ilaç hastaların tedavisine sunulmuşken, bunların sadece 42’si Türkiye’ye tedarik edilebilmiştir. Ülkemizde hastalar kanser, diyabet, kalp-damar rahatsızlıkları gibi önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan pek çok ileri teknoloji tedavi seçeneğine erişememektedir. Parası ve imkânı olanların Türkiye’de bulunmayan ilaçları yurtdışından veya meşru olmayan kanallardan temin edebildiği, olmayanların ise her yıl eczane eczane dolaşıp ilaç arayarak çaresizlik yaşadığı bir sistem kabul edilemez.”
‘Önceliğimiz halkımızın sağlıklı kalması’
“Sosyal devlet olmanın gereği ülkemizde her vatandaşın gelişmiş ülkelerin halkına sağladığı ileri tedavi seçeneklerine “eşit” düzeyde erişebilmesidir. DEVA Partisi olarak tedaviye erişimde bütüncül bir yaklaşımla, tedarik sisteminin tüm bileşenleri ile birlikte yeniden modellenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kamu kaynaklarının doğru şekilde dağıtılması için kamunun fiyatlama sisteminde yenilikçi yaklaşımlar geliştirmesi gerekiyor. Tamamlayıcı sağlık sigortası, sağlık teknolojileri değerlendirmesi gibi uygulamalar ile birlikte, akılcı ilaç kullanımıyla hastanın tedaviye erişimi ve etkin bütçe yönetimi yapılabilir. Sağlık sisteminin temeline “koruyucu sağlık hizmetlerini” koyarak, halkın sağlıklı kalmasını sağlayıp, tedavi giderlerini azaltacağız. Öncelikle halkımızın sağlıklı kalmasını sağlayacağız; hasta olana da en ileri tedavi seçeneklerini sağlayacağız.”
‘Sağlıkta dönüşüm politikaları kazanımlarını yitirdi’
“‘Herkes için sağlık’ diyerek başlayan sağlıkta dönüşüm politikaları kötü yönetim sebebiyle kazanımlarını birer birer yitirdi. Herkesin kullandığı en temel ilaçlara dahi vatandaşlarımız erişemiyor. Eczacılarımızın kullandığı ifade ile “yok listeleri” uzayıp gidiyor. İlaç fiyatlamasında sabit kur politikasının sonucu olarak her yıl Kasım-Şubat döneminde vatandaş ilaç bulunamama durumu ile karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye, diğer pek çok konuda olduğu gibi sağlıkta da sosyal devlet olma niteliğini hızla kaybetmektedir. İlaç fiyatlamasında sabit kur politikası ancak yerel para biriminde aşırı dalgalanmaların olmadığı bir ekonomik ortamda etkin çalışabilir. Ancak son yıllarda Türk lirasında sistematik olarak yaşanan değer kayıpları, güncel Avro kuru ile sabit Avro kuru arasındaki makası giderek açmış; 2021 yılına gelindiğinde fark yüzde 60 seviyesine ulaşmıştır. Bunun üzerine bir Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uyguladığı kamu iskontoları da eklenince sistem sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır.”
‘İleri teknoloji ilaçlar ülkemize gelemiyor’
“Bu durum, ülkemizde yıllardır kullanılan ilaçların tedarikinde dahi sorunlar yaşanmasına sebep olmaktadır. Bunun kadar vahim olan diğer bir durum ise gelişmiş sağlık sistemlerinde hastaların erişebildiği ileri teknoloji ilaçların ülkemize gelememesidir. Son beş yıllık dönemde Avrupa Birliği ülkelerinde 152 adet yeni ilaç hastaların tedavisine sunulmuşken, bunların sadece 42’si Türkiye’ye tedarik edilebilmiştir. Ülkemizde hastalar kanser, diyabet, kalp-damar rahatsızlıkları gibi önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan pek çok ileri teknoloji tedavi seçeneğine erişememektedir. Parası ve imkânı olanların Türkiye’de bulunmayan ilaçları yurtdışından veya meşru olmayan kanallardan temin edebildiği, olmayanların ise her yıl eczane eczane dolaşıp ilaç arayarak çaresizlik yaşadığı bir sistem kabul edilemez.”
‘Önceliğimiz halkımızın sağlıklı kalması’
“Sosyal devlet olmanın gereği ülkemizde her vatandaşın gelişmiş ülkelerin halkına sağladığı ileri tedavi seçeneklerine “eşit” düzeyde erişebilmesidir. DEVA Partisi olarak tedaviye erişimde bütüncül bir yaklaşımla, tedarik sisteminin tüm bileşenleri ile birlikte yeniden modellenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kamu kaynaklarının doğru şekilde dağıtılması için kamunun fiyatlama sisteminde yenilikçi yaklaşımlar geliştirmesi gerekiyor. Tamamlayıcı sağlık sigortası, sağlık teknolojileri değerlendirmesi gibi uygulamalar ile birlikte, akılcı ilaç kullanımıyla hastanın tedaviye erişimi ve etkin bütçe yönetimi yapılabilir. Sağlık sisteminin temeline “koruyucu sağlık hizmetlerini” koyarak, halkın sağlıklı kalmasını sağlayıp, tedavi giderlerini azaltacağız. Öncelikle halkımızın sağlıklı kalmasını sağlayacağız; hasta olana da en ileri tedavi seçeneklerini sağlayacağız.”