Van’ın en önemli merkezlerinden biri olan Beşyol Meydanı… - Hastane Caddesi - Milli Egemenlik Caddesi ve yakın çevresine ait kentsel tasarım projelerinin elde edilmesi için Van Belediye Başkanlığı tarafından projesi hazırlanan daha sonra projenin iptal olması ardından kısa süre sonra Van halkı, Beşyol meydanının ünlü Dünya yazarı olan Vanlı Yaşar Kemal’in olmalarını istendi.
Neden Olmasın!
Vanlı bazı iş adamları ve sosyal medya fenomenlerinin yazılarında genel anlatmak istedikleri; “Diyarbakır’da Cahit Sıtkı Tarancı meydanı ve birçok ilde yazarların meydanları yer alıyorsa… Van’da da bu tarz yerlerinin olması gayet güzel olur. Yetkili kamu kurumunun Van halkını kırmamasını ve van beşyol Meydan’ın adı Van Beşyol yaşar kemal Meydanı olmasını istiyoruz. #vanbesyolyasarkemalmeydanı ”denildi.
ŞÖYLE DER YAŞAR KEMAL: "DÜNYADA HIÇBIR GÖL, HIÇBIR DENIZ, HIÇBIR SU VAN GÖLÜ'NÜN MAVILIĞINDE OLAMAZ"
Unlü yazarımız Yaşar Kemal, "Bu Diyar Baştan Başa" isimli yapıtında şöyle der: "Van Gölü, Van Gölü değil, Van Denizi. Ö y le s in e geniş ki, d en izd en başkası yakışmaz. Zaten Vanlılar da deniz diyorlar; gümüş tasta bir sudur. Kenarlan oya oya işlenmiş bir gümüş tas."
Yaşar Kemal, Van Gölü'nün maviliği ile ilgili duygularını ise şöyle ifade eder: "Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su Van Gölü'nün maviliğinde olamaz. Masmavi... deli eden bir mavilik. Ne gökyüzündevardır öyle bir mavi, ne de başka bir yerde.Bir tek mavi uyar bu maviye: Diyarbakır ovasındaki çiçeklerin mavisi. Bir de bir camı kırıp kesitine bakın, işte o mavi."
Ortalama 2000-2400 metre yüksekliğindeki dağlarla kaplı olan Van bölgesinde, Doğu Anadolu Bölgesi'nin hemen her tarafında olduğu gibi, karasal iklim hakimdir. Ancak deniz yü zeyinden 1646 metre yü k s ek lik tek i Van Gölü, bu sert iklimi önem li ö lçü d e yumuşatmış ve çevresine daha olumlu iklimsel ö z e llik le r sağlamış.
Ö te yandan Van G ö lü 'n e boşalan Z e y lan , D e liça y , Bendimahi, Karasu, Hoşap, v e Hacıdili akarsulannın getirdiğialüvyal topraklarınbirikimi ile oldu kça v e r im li küçük kıyı ovaları oluşmuş. Tarih öncesi çağlardan beri yerleşim merkezleri, bu kıyı ovalarında kurularak gelişmiş. Van, Gürpınar, Yeşilsu, Muradiye, Erciş, Adilcevaz ve Ahlat bu bereketli toprakların üzerinde kurulmuş.
Ne yazık ki, bu kentlerin bereketli topraklarında bugün plansız bir kentleşme doludizgin yol alıyor ve verimli tarlalar, bahçeler hızla yok oluyor.
Van, nice uygarlığa beşiklik yapmış. Değişik dinlerden, değişik ulusların "kavimler kapısı" olan Van, her geçenden, her kalandan birşeyler alarak oldukçazengin bir kültürel birikime ulaşmış. Milattan önce 9- yüzyılda yörede yaşayan topluluklar Urartu devletini oluşturmuşlar. Urartular, mimarlık, madenişleme, su yolları alanlarında özgün ürünler vermişler.Urartulardan sonra yörede İran kültürleri egemenolmuş. Hıristiyanlık, daha çok doğu etkisinde kalarak yörenin kültürel birikimine katkıda bulunmuş. Yedinci yuzyıl ortalarında Van Golu cevresi Musluman Araplarla islamiyeti tanımış. Dokuzuncu yuzyıl ortalarında başlayan Turk akınlarıyla Van, Turk-tslam kulturunun etki alanı icine girmiş, bir sure sonra da bu kultur başatlık kazanmış.
Van'ın buyuk bolumu tarihsel yapılar ile bezeli. Van Kalesi bunların başında geliyor. Millattan once 9-yuzyılda I. Sarduri'nin yaptırdığı kale, gunumuze kadar butun ihtişamıyla gelmiş. Kalenin kuzeybatı ucundaki Sardurburcu'nun uzerindeki Asur civi yazısı ile yazılmış yazıt, bilinen en eski Urartu yaztidir. Kalenin en önemli yapılarından biri de I. Argişti'ye ait olan kaya mezandır.
İran sınırına yakın olan Hoşap Kalesi, bir diğer önemli yapı. Kale, Urartular döneminde İran'a g id en askeri y o lu d en e tlem ek için yapılmış. Bugünkü kale ise Sarı Süleyman Bey tarafından l643'te Hoşap nehrinin kıyısına yayılmış. Kalenin gü n e y in d ek i köprü, Van B ö lg e s i'n in en eski
Osmanlı köprüsü olarak biliniyor. Van denince Akdamar Adası'nı görmemek olmaz. Adadaki kilise, 900'lü yılların başında Kral Gogik tarafından yaptırılmış ve Ermeni taş işçiliğinin en seçkin örnekleri arasında yer alıyor. Üç girişli ve dört kollu haç biçimindek i kilisenin mimarı Keşiş Manuel'dir. Kilise, birçok ayrıntılı kabartmayla bezenmiş. Kabartmalann içeriğini, Incil ve Tevrat'tan alınan çeşitli temalar oluşturur.
Akdamar adasına ilişkin bir söylence şöyledir: Bir zamanlar yemyeşil badem ağaçları ile kaplı olan bu adaya bir gelen, bir daha ayrılmak istemez. Bununla birlikte ada keşişlerin olduğu için yabancı birisinin adaya ayak basması çok güçtür. Dediği dedik biradam olan başkeşişin dünya gü z e li bir k ız I vardır. Adı Tamara olan bu kızın güzelliğini kıskanan diğer keşişlerin kızları içten içe ona diş bilerler. Bir de delikanlı var, Ada'nın karşısında. Gevaş yakınlarında yaşayan bu delikanlının yüzücülükte üstüne yok. Günün birinde, delikanlı gene yüzerken kıyıya iyice yaklaşır ve merakını yenemeyerek Ada'ya çıkar. Saklanmış durumda çevreyi incelerken Tamara'yı görür ve içi erir. Delikanlıyı farkeden Tamara, kaçmaya yeltenir, ama delikanlının yakışıklılığı onu daetkilemiştir. Delikanlı ile Tamara akşama kadar birlikte olurlar. Kızın babasından korktukları için, geceleri buluşurlar. Etrafta kimse kalmayınca Tamara kayalıklarda bir kandil yakar ve delikanlı bu ışığı gözleyerek yüze yüze adaya gelir. Bir süre sonra bu durum bir başka keşişin kızı tarafından farkedilir. Hemen başkeşişe haber verilir. Başkeşiş çok kızmasına rağmen kızına bir şeysöylemez. Ertesi gün göl fırtınalı olduğu için kız kayalıklara gitmez. Başkeşiş ise bunu fırsat bilerek elinde bir kandille kayalıklara gider. Delikanlıışığı görünce fırtınaya ragmen adaya yü zm e y e çalışır. Fakat başkeşişin kandilinyerini sürekli değiştirmesi,d e likanlıyı şaşırtır ve fırtınalı gö lde g id erek gücününtükenmesine nedenolur. D e likanlısonunda "Ah Tamara!" d iy ehaykırarak azgın dalgalara kendini bırakır v e ölür. Sesi duyan Tamara kayalıklarakoşar v e orada babasını görünce bütün olanları anlar. Bunun üzerineo da kendini azgın sulara atar. Ada'ya bu olaylar üzerine "Ah Tamara" adı verilir. Bu ad, giderek Akdamar'a dönüşür.
YAŞAR KEMAL'İN ÇOCUKLUĞU
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Osmaniye'ye bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı.
Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."
İLK HİKAYESİ: PİS HİKAYE
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
SİYASİ HAYATI
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.
ESERLERİ:
ÖYKÜ
Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952
Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975.
ROMAN
İnce Memed, I. Cilt, İst., 1955
Teneke, İst.: Varlık, 1955
Orta Direk, İst.: Remzi, 1960
Yer Demir Gök Bakır, İst.: Güven, 1963
Ölmez Otu, İst.: Ant, 1968
İnce Memed, II. Cilt, İst., 1969
Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, İst.: Cem, 1974
Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, İst.: Cem, 1975
Yılanı Öldürseler, İst.: Cem, 1976
Al Gözüm Seyreyle Salih, İst.: Cem, 1976
Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) İst.: Milliyet, 1978
Deniz Küstü, İst.: Milliyet, 1978
Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, İst.: Toros, 1980
Hüyükteki Nar Ağacı, İst.: Toros, 1982
İnce Memed, III. Cilt, İst., 1984
Kale Kapısı / Kimsecik II, İst.: Toros, 1985
İnce Memed, IV. Cilt, 1987
Kanın Sesi / Kimsecik III, İst.: Toros, 1991
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I, İst.: Adam, 1997
Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II, İst.: Adam, 2002
Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III, İst.: Adam, 2002
Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV, İst.: YKY, 2012
Tek Kanatlı Bir Kuş, İst.: YKY, 2013.
ÇOCUK ROMANI
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, İst.: Cem, 1977.
ÇEVİRİ
Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), İst.: Adam, 1977.
RÖPORTAJ
Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 1955
Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955
Peribacaları, İst.: Varlık, 1957
Bu Diyar Baştan Başa, İst.: Cem, 1971
Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974
Allahın Askerleri, İst.: Milliyet, 1978
Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, İst.: YKY, 2011
Çocuklar İnsandır, İst.: YKY, 2013.
DENEME-DERLEME
Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943
Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961
Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974
Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980
Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985
Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) İst.: YKY, 1997
Ustadır Arı, İst.: Can, 1995
Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995
Binbir Çiçekli Bahçe, İst.: YKY, 2009.
DESTANSI ROMAN
Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967
Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970
Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971
Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972.
ŞİİR
Bugünlere Bahar İndi, İst.: YKY, 2010.
ALDIĞI ÖDÜLLER
1955 Gazeteciler Cemiyeti Başarı Armağanı (“Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün” adlı röportaj dizisi ile)
1956 Varlık Roman Armağanı (İnce Memed ile)
1966 İlhan İskender Armağanı (Teneke’den aynı adla uyarlanan oyunu ile)
1966 Uluslararası Nancy Tiyatro Festivali Birincilik Ödülü ("Yer Demir Gök Bakır" romanından Nihat Asyalı'nın sahneye uyarladığı, Yılmaz Onay'ın sahneye koyduğu “Uzun Dere” oyunu ile. Türkiye ödülü, Brezilya ile paylaştı.)[13]
1974 Madaralı Roman Armağanı (Demirciler Çarşısı Cinayeti ile)
1977 Fransa Eleştirmenler Sendikası En İyi Yabancı Roman Ödülü (Yer Demir Gök Bakır ile)
1978 Fransa'da En İyi Yabancı Kitap Ödülü (Ölmez Otu ile)
1979 Fransa “Büyük Jüri” En İyi Kitap Ödülü (Binboğalar Efsanesi ile)
1982 Uluslararası Cino Del Duca Ödülü
1984 Fransız Legion d’Honneur Ödülü Commandeur payesi
1984 TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü
1985 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü
1986 Orhan Kemal Roman Ödülü (Kale Kapısı ile)
1988 TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü
1988 Fransa Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı
1991 Fransa Strasbourg Üniversitesi Onur Doktorası
1992 11. TÜYAP Kitap Fuarı Onur Yazarı
1992 Antalya Akdeniz Üniversitesi Onur Doktorası
1993 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü
1994 Mülkiyeliler Birliği Rüştü Koray Armağanı
1995 Morgenavissen Jylaand-Pösten Ödülü (Danimarka)
1996 Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü[14]
1996 Kanın Sesi ile Akdeniz Yabancı Kitap Ödülü (Perpignan, Fransa)
1996 VIII Katalunya Uluslararası Ödülü (Barcelona, İspanya)
1996 Lillian Hellman/Dashiell Hammett Baskıya Karşı Cesaret Ödülü, İnsan Hakları İhlallerini İzleme Örgütü,(New York)
1997 Toplu eserleri için Premio Internazionale Nonino Ödülü, İtalya
1997 Kenne Vakfı Düşünce ve Söz Özgürlüğü Ödülü (Uppsala, İsveç)
1997 Norveç Yazarlar Birliği ödülü, Wole Soyinka ile ortak
1997 Frankfurt Kitap Fuarı Alman Yayıncalar Birliği Ödülü
1998 Frei Üniversitesi Berlin Fahri Doktora
1998 Bordeaux Yayıncılar Birliği Yabancı Edebiyat Ödülü
2002 Bilkent Üniversitesi Fahri Doktora
2003 Z. Homerus Şiir Ödülü
2003 Savanos Ödülü (Selanik)
2003 Türkiye Yayıncılar Birliği Yayıncılık Emek Ödülü.
2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük ödülü
2009 Çukurova Üniversitesi, Fahri Doktora
2011 Légion d'honneur
2013 Krikor Naregatsi Nişanı
Neden Olmasın!
Vanlı bazı iş adamları ve sosyal medya fenomenlerinin yazılarında genel anlatmak istedikleri; “Diyarbakır’da Cahit Sıtkı Tarancı meydanı ve birçok ilde yazarların meydanları yer alıyorsa… Van’da da bu tarz yerlerinin olması gayet güzel olur. Yetkili kamu kurumunun Van halkını kırmamasını ve van beşyol Meydan’ın adı Van Beşyol yaşar kemal Meydanı olmasını istiyoruz. #vanbesyolyasarkemalmeydanı ”denildi.
ŞÖYLE DER YAŞAR KEMAL: "DÜNYADA HIÇBIR GÖL, HIÇBIR DENIZ, HIÇBIR SU VAN GÖLÜ'NÜN MAVILIĞINDE OLAMAZ"
Unlü yazarımız Yaşar Kemal, "Bu Diyar Baştan Başa" isimli yapıtında şöyle der: "Van Gölü, Van Gölü değil, Van Denizi. Ö y le s in e geniş ki, d en izd en başkası yakışmaz. Zaten Vanlılar da deniz diyorlar; gümüş tasta bir sudur. Kenarlan oya oya işlenmiş bir gümüş tas."
Yaşar Kemal, Van Gölü'nün maviliği ile ilgili duygularını ise şöyle ifade eder: "Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su Van Gölü'nün maviliğinde olamaz. Masmavi... deli eden bir mavilik. Ne gökyüzündevardır öyle bir mavi, ne de başka bir yerde.Bir tek mavi uyar bu maviye: Diyarbakır ovasındaki çiçeklerin mavisi. Bir de bir camı kırıp kesitine bakın, işte o mavi."
Ortalama 2000-2400 metre yüksekliğindeki dağlarla kaplı olan Van bölgesinde, Doğu Anadolu Bölgesi'nin hemen her tarafında olduğu gibi, karasal iklim hakimdir. Ancak deniz yü zeyinden 1646 metre yü k s ek lik tek i Van Gölü, bu sert iklimi önem li ö lçü d e yumuşatmış ve çevresine daha olumlu iklimsel ö z e llik le r sağlamış.
Ö te yandan Van G ö lü 'n e boşalan Z e y lan , D e liça y , Bendimahi, Karasu, Hoşap, v e Hacıdili akarsulannın getirdiğialüvyal topraklarınbirikimi ile oldu kça v e r im li küçük kıyı ovaları oluşmuş. Tarih öncesi çağlardan beri yerleşim merkezleri, bu kıyı ovalarında kurularak gelişmiş. Van, Gürpınar, Yeşilsu, Muradiye, Erciş, Adilcevaz ve Ahlat bu bereketli toprakların üzerinde kurulmuş.
Ne yazık ki, bu kentlerin bereketli topraklarında bugün plansız bir kentleşme doludizgin yol alıyor ve verimli tarlalar, bahçeler hızla yok oluyor.
Van, nice uygarlığa beşiklik yapmış. Değişik dinlerden, değişik ulusların "kavimler kapısı" olan Van, her geçenden, her kalandan birşeyler alarak oldukçazengin bir kültürel birikime ulaşmış. Milattan önce 9- yüzyılda yörede yaşayan topluluklar Urartu devletini oluşturmuşlar. Urartular, mimarlık, madenişleme, su yolları alanlarında özgün ürünler vermişler.Urartulardan sonra yörede İran kültürleri egemenolmuş. Hıristiyanlık, daha çok doğu etkisinde kalarak yörenin kültürel birikimine katkıda bulunmuş. Yedinci yuzyıl ortalarında Van Golu cevresi Musluman Araplarla islamiyeti tanımış. Dokuzuncu yuzyıl ortalarında başlayan Turk akınlarıyla Van, Turk-tslam kulturunun etki alanı icine girmiş, bir sure sonra da bu kultur başatlık kazanmış.
Van'ın buyuk bolumu tarihsel yapılar ile bezeli. Van Kalesi bunların başında geliyor. Millattan once 9-yuzyılda I. Sarduri'nin yaptırdığı kale, gunumuze kadar butun ihtişamıyla gelmiş. Kalenin kuzeybatı ucundaki Sardurburcu'nun uzerindeki Asur civi yazısı ile yazılmış yazıt, bilinen en eski Urartu yaztidir. Kalenin en önemli yapılarından biri de I. Argişti'ye ait olan kaya mezandır.
İran sınırına yakın olan Hoşap Kalesi, bir diğer önemli yapı. Kale, Urartular döneminde İran'a g id en askeri y o lu d en e tlem ek için yapılmış. Bugünkü kale ise Sarı Süleyman Bey tarafından l643'te Hoşap nehrinin kıyısına yayılmış. Kalenin gü n e y in d ek i köprü, Van B ö lg e s i'n in en eski
Osmanlı köprüsü olarak biliniyor. Van denince Akdamar Adası'nı görmemek olmaz. Adadaki kilise, 900'lü yılların başında Kral Gogik tarafından yaptırılmış ve Ermeni taş işçiliğinin en seçkin örnekleri arasında yer alıyor. Üç girişli ve dört kollu haç biçimindek i kilisenin mimarı Keşiş Manuel'dir. Kilise, birçok ayrıntılı kabartmayla bezenmiş. Kabartmalann içeriğini, Incil ve Tevrat'tan alınan çeşitli temalar oluşturur.
Akdamar adasına ilişkin bir söylence şöyledir: Bir zamanlar yemyeşil badem ağaçları ile kaplı olan bu adaya bir gelen, bir daha ayrılmak istemez. Bununla birlikte ada keşişlerin olduğu için yabancı birisinin adaya ayak basması çok güçtür. Dediği dedik biradam olan başkeşişin dünya gü z e li bir k ız I vardır. Adı Tamara olan bu kızın güzelliğini kıskanan diğer keşişlerin kızları içten içe ona diş bilerler. Bir de delikanlı var, Ada'nın karşısında. Gevaş yakınlarında yaşayan bu delikanlının yüzücülükte üstüne yok. Günün birinde, delikanlı gene yüzerken kıyıya iyice yaklaşır ve merakını yenemeyerek Ada'ya çıkar. Saklanmış durumda çevreyi incelerken Tamara'yı görür ve içi erir. Delikanlıyı farkeden Tamara, kaçmaya yeltenir, ama delikanlının yakışıklılığı onu daetkilemiştir. Delikanlı ile Tamara akşama kadar birlikte olurlar. Kızın babasından korktukları için, geceleri buluşurlar. Etrafta kimse kalmayınca Tamara kayalıklarda bir kandil yakar ve delikanlı bu ışığı gözleyerek yüze yüze adaya gelir. Bir süre sonra bu durum bir başka keşişin kızı tarafından farkedilir. Hemen başkeşişe haber verilir. Başkeşiş çok kızmasına rağmen kızına bir şeysöylemez. Ertesi gün göl fırtınalı olduğu için kız kayalıklara gitmez. Başkeşiş ise bunu fırsat bilerek elinde bir kandille kayalıklara gider. Delikanlıışığı görünce fırtınaya ragmen adaya yü zm e y e çalışır. Fakat başkeşişin kandilinyerini sürekli değiştirmesi,d e likanlıyı şaşırtır ve fırtınalı gö lde g id erek gücününtükenmesine nedenolur. D e likanlısonunda "Ah Tamara!" d iy ehaykırarak azgın dalgalara kendini bırakır v e ölür. Sesi duyan Tamara kayalıklarakoşar v e orada babasını görünce bütün olanları anlar. Bunun üzerineo da kendini azgın sulara atar. Ada'ya bu olaylar üzerine "Ah Tamara" adı verilir. Bu ad, giderek Akdamar'a dönüşür.
YAŞAR KEMAL'İN ÇOCUKLUĞU
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Osmaniye'ye bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı.
Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."
İLK HİKAYESİ: PİS HİKAYE
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
SİYASİ HAYATI
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.
ESERLERİ:
ÖYKÜ
Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952
Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975.
ROMAN
İnce Memed, I. Cilt, İst., 1955
Teneke, İst.: Varlık, 1955
Orta Direk, İst.: Remzi, 1960
Yer Demir Gök Bakır, İst.: Güven, 1963
Ölmez Otu, İst.: Ant, 1968
İnce Memed, II. Cilt, İst., 1969
Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, İst.: Cem, 1974
Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, İst.: Cem, 1975
Yılanı Öldürseler, İst.: Cem, 1976
Al Gözüm Seyreyle Salih, İst.: Cem, 1976
Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) İst.: Milliyet, 1978
Deniz Küstü, İst.: Milliyet, 1978
Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, İst.: Toros, 1980
Hüyükteki Nar Ağacı, İst.: Toros, 1982
İnce Memed, III. Cilt, İst., 1984
Kale Kapısı / Kimsecik II, İst.: Toros, 1985
İnce Memed, IV. Cilt, 1987
Kanın Sesi / Kimsecik III, İst.: Toros, 1991
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I, İst.: Adam, 1997
Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II, İst.: Adam, 2002
Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III, İst.: Adam, 2002
Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV, İst.: YKY, 2012
Tek Kanatlı Bir Kuş, İst.: YKY, 2013.
ÇOCUK ROMANI
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, İst.: Cem, 1977.
ÇEVİRİ
Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), İst.: Adam, 1977.
RÖPORTAJ
Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 1955
Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955
Peribacaları, İst.: Varlık, 1957
Bu Diyar Baştan Başa, İst.: Cem, 1971
Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974
Allahın Askerleri, İst.: Milliyet, 1978
Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, İst.: YKY, 2011
Çocuklar İnsandır, İst.: YKY, 2013.
DENEME-DERLEME
Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943
Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961
Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974
Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980
Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985
Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) İst.: YKY, 1997
Ustadır Arı, İst.: Can, 1995
Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995
Binbir Çiçekli Bahçe, İst.: YKY, 2009.
DESTANSI ROMAN
Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967
Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970
Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971
Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972.
ŞİİR
Bugünlere Bahar İndi, İst.: YKY, 2010.
ALDIĞI ÖDÜLLER
1955 Gazeteciler Cemiyeti Başarı Armağanı (“Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün” adlı röportaj dizisi ile)
1956 Varlık Roman Armağanı (İnce Memed ile)
1966 İlhan İskender Armağanı (Teneke’den aynı adla uyarlanan oyunu ile)
1966 Uluslararası Nancy Tiyatro Festivali Birincilik Ödülü ("Yer Demir Gök Bakır" romanından Nihat Asyalı'nın sahneye uyarladığı, Yılmaz Onay'ın sahneye koyduğu “Uzun Dere” oyunu ile. Türkiye ödülü, Brezilya ile paylaştı.)[13]
1974 Madaralı Roman Armağanı (Demirciler Çarşısı Cinayeti ile)
1977 Fransa Eleştirmenler Sendikası En İyi Yabancı Roman Ödülü (Yer Demir Gök Bakır ile)
1978 Fransa'da En İyi Yabancı Kitap Ödülü (Ölmez Otu ile)
1979 Fransa “Büyük Jüri” En İyi Kitap Ödülü (Binboğalar Efsanesi ile)
1982 Uluslararası Cino Del Duca Ödülü
1984 Fransız Legion d’Honneur Ödülü Commandeur payesi
1984 TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü
1985 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü
1986 Orhan Kemal Roman Ödülü (Kale Kapısı ile)
1988 TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü
1988 Fransa Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı
1991 Fransa Strasbourg Üniversitesi Onur Doktorası
1992 11. TÜYAP Kitap Fuarı Onur Yazarı
1992 Antalya Akdeniz Üniversitesi Onur Doktorası
1993 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü
1994 Mülkiyeliler Birliği Rüştü Koray Armağanı
1995 Morgenavissen Jylaand-Pösten Ödülü (Danimarka)
1996 Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü[14]
1996 Kanın Sesi ile Akdeniz Yabancı Kitap Ödülü (Perpignan, Fransa)
1996 VIII Katalunya Uluslararası Ödülü (Barcelona, İspanya)
1996 Lillian Hellman/Dashiell Hammett Baskıya Karşı Cesaret Ödülü, İnsan Hakları İhlallerini İzleme Örgütü,(New York)
1997 Toplu eserleri için Premio Internazionale Nonino Ödülü, İtalya
1997 Kenne Vakfı Düşünce ve Söz Özgürlüğü Ödülü (Uppsala, İsveç)
1997 Norveç Yazarlar Birliği ödülü, Wole Soyinka ile ortak
1997 Frankfurt Kitap Fuarı Alman Yayıncalar Birliği Ödülü
1998 Frei Üniversitesi Berlin Fahri Doktora
1998 Bordeaux Yayıncılar Birliği Yabancı Edebiyat Ödülü
2002 Bilkent Üniversitesi Fahri Doktora
2003 Z. Homerus Şiir Ödülü
2003 Savanos Ödülü (Selanik)
2003 Türkiye Yayıncılar Birliği Yayıncılık Emek Ödülü.
2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük ödülü
2009 Çukurova Üniversitesi, Fahri Doktora
2011 Légion d'honneur
2013 Krikor Naregatsi Nişanı