Van Haber - Özel haber, Saadet Partisi van il başkanı Özay İlhan,"Bir ülkede her gün seçim konuşuluyorsa, demek ki iktidarın yaptıklarının topluma faydası kalmamıştır. Seçim konusunda Türkiye’nin menfaatleri düşünülemez. İktidar eğer kanaat ederse, der ki ben bu seçimi kazanabilirim. A partisi ile B partisi arasında bir ittifak kurup, kazanabilirim. Derse seçim kararı alınabilir. Şu anda iktidarın böyle bir ittim de olmadığı, iktidarın ortaklarının her birinin kan kaybettiği ortamda seçim kararı alınmaz. İktidar seçimi kazanabileceği bir atmosfer oluşturmak için gayret edecektir. Eğer bu atmosferi oluşturursa seçim kararı alınabilir. Fakat bu kararın 2022 Kasım öncesi olması mümkün değil. İktidar şartların kendince olgunlaştığını düşünürse böyle bir karar alınabilir.
İKTİDAR VATANDAŞIN DERDİNE ÇÖZÜM ÜRETMEK MECBURİYETİNDEDİR
18. madde uygulaması, bölgemizde yüzlerce insanın bir parsele ortak edilmesiyle yıllardır bir kangrene dönüşmüş durumda. Mutlak suretle iktidarın Van üzerinde 18. Maddeden vazgeçmesi gerekir. 18. Madde yerine eğer ki çevre yolu yapılacaksa veya herhangi bir imar alanında, imar uygulanacaksa mutlaka bir kamulaştırma yöntemi ile bu işin çözülmesi gerekir. Biz kanunları uygularken, insanları birbirine düşman edecek ve insanların birbirleriyle husumet oluşturacak işler yapamayız.
Fakat bu gün geldiğimiz noktada 18. Madde ile bir araziye, birbiri ile konuşmayan insanlarda dâhil olmak üzere 20 -30 kişinin ortak olduğuna şahit oluyoruz. Bu şehri bir çıkmaza itmektir. Ne olursa olsun bunun yapıcı bir şekilde çözülmesi lazım. Bizim kurumlarımız, bizim iktidarımız vatandaşın derdine çözüm üretmek mecburiyetindedir.
İKTİDARIN ŞEHRE GAREZİ VAR
Geldiğimiz noktada Van özelinde 11 yıldır çevre yok. Çevre yolu yapılmadı. Van cezaevinin altından başladı, Alabayır köyü yoluna kadar yapıldı. Ondan sonra durdu. Fakat topu topu 42 km çevre yolu. Biz Karadeniz’e gidiyoruz. 42 km. tünel yapıyoruz. Arazi müsait. Yer müsait. Devlet istese, ekipler çalışsa bir sezonda yapılacak olan yolu 11 yıldır yapıp teslim etmedik. Sebep nedir? Çok ciddi anlamda merak ediyorum. Benim kanaatim üzere, ya iktidarın şehre garezi var. 80 ile yapıyor Vana yapmıyor. Ya da iktidarın Milletvekilleri veya İl Başkanı Ankara’dan gelen Bakana, Bakan Yardımcısına veya Cumhurbaşkanına; efendim şehrimizde hiçbir problem yoktur, dediğindendir diye düşünüyorum. Ya özel bir cezalandırma ya da iktidarın buradaki vekilleri şehri sorunsuz gösteriyor. 11 yıldır yapılmayan çevre yolumuz, yapılmayan çevre yolu mağdurlarını oluşturdu.
ÇEVREDEKİ İLLERİN ÇEKİM MERKEZİYİZ
2011 yılında bir deprem yaşadık. Hali hazırda deprem görüp de dayanaksız olduğu, raporlarla ortaya çıkan binalarımızın yıkılmadığı gerçeği var. 2011 yılından beri hiçbir şekilde imarımız tam anlamıyla uygulanmadı. Şehrimiz yanlış imar politikasından dolayı, bir taraftan 3 kat, bir taraftan 5 kat, adamı olanın imarı onaylattığıdır. Son zamanlarda imar konusu neredeyse durma noktasına geldi. Çünkü ruhsat çıkmıyor. Bu anlamda da sıkıntılı bir süreçteyiz. Şehrimizin alt yapı konusunda ciddi eksiklikleri var. Van dışarı göç verdiği gibi 2 katı göç alan bir şehir. Biz Hakkâri’nin veya çevrede ki Ağrı’nın, Siirt’in ve Batman’ın çekim merkeziyiz.
BU ŞEHİRDE PARK SORUNU VAR
Türkiye’de en çok göçmen barındıran şehirlerden biriyiz. Bütün bunlara yönelik artı Van nüfus yoğunluğunun artmasında da en büyük etkenlerden biri doğum oranın en yüksek olduğu, 5 illerden biriyiz. Biz Van’ın geleceğini bir günlük, iki günlük değil 100 yıllık bir planlama ile belirlememiz gerekir. Bunu yaparken imar konusundan ulaşıma kadar. Trafiğimiz şu an çıkmaza girmiş durumda.
Bu şehrin nüfusu 2035 yılında 5 milyon, en kötü ihtimal 4 milyon olur. Eğer biz bu şehri ileriye dönük planlayamazsak yarın çok büyük sıkıntılar yaşarız. Bu yüzden ciddi bir alt yapının yapılması lazım. Şehirleşmenin Erek’ten başlayıp göle doğru olması lazım. Bunu yaparken de depreme dayanıklı olması lazım. Yeşil alanlar oluşturmamız lazım. Park sorunu var bu şehirde. İnsanların nefes aldığı iskele vardı. Biz iskeleyi yıktık. Biz Van halkı olarak kendimizi lüks görüyoruz. Bu yönetenlerin, yöneticilerin bir ayıbıdır. Bununda altını çizeyim. Nasıl kent meydanı adı altında tarihi müzemizi yıktılarsa, iskeleyi de yıktılar ve bırakıp gittiler.
YARIN DİYE BİR KAYGILARI OLMAYAN İNSANLARIN YÖNETİLDİĞİ ŞEHİRDEYİZ
Biz şu anda seçilmişlerin değil, birkaç yıl bu şehirde kalacak atanmışların keyfi uygulamasına maruz kalıyoruz. Denetim yok. Eleştiri yok. Ve hiçbir şekilde kaygıları yok. Çünkü bu insanlar görev süresi dolduğu gün gidecekler. İçişleri Bakanlığı bu gün bir kararname yayınlasa, işte valimizi, kaymakamlarımızı aynı anda değiştirebiliyor. Yarın diye bir kaygıları olmayan insanların yönetildiği bir şehirdeyiz. Biz sorunlarla boğuşurken ne yazık ki iktidarın temsil ettiği şahısların şehirden haberi yok.
Üç tane vekilimiz var. Bu üç vekilimizin kentimiz ile ilgili bir derdi yok. Diyor ki kendi çevresinden Ali oraya müdür olsun. Veli buraya müdür olsun. Ne yazık ki memleketimizin hali bu olmuş. Şehir ile dertlenmeyen insanlar ülke ile zaten dertlenmezler. Van Türkiye nüfusun 18. Büyük ilidir. 19 Değil. Maraş ile aynı durumdayız ama bizim göçmen kayda girmeyen nüfusu dâhil ettiğimizde 18. Büyük şehriyiz.
BU ÜLKEYE İHANETTİR
Bunun yanında dar bir alana sıkışmışız. Türkiye’nin en pahalı uçak biletini alıyoruz. En doğudayız. En çok ihtiyacımız olan uçak ile seyahat ama bundan mahrum bırakılıyoruz. 800 TL’ ye uçak bileti alıyoruz. Hangi vicdana sığar. Eğer biz bu ülkede uçak kaldırmayacak havaalanlarına trilyonlar harcayarak havaalanı yapıyorsak, Kütahya’ya, Balıkesir’e havaalanı yapıyorsak burada bazı şeylerin sorgulanması gerekiyor. Size samimiyetimle söylüyorum bu ülkeye ihanettir.
DEVLETİN PARASI İLE BELEŞE GİDİYORSUNUZ
Van; Hakkâri , Ağrı, Bitlis ilinin hatta Iğdır’ın insanlarının bir kısmının da havaalanını kullanabileceği yerdir. Bizim bu havaalanımızın mutlak suretle iyi alt yapıyla ciddi bir hava limanına dönüşmesi lazım. Her ne kadar havalimanı dense de biz havalimanı konumunda değiliz. Mutlaka hava limanı olmamız lazım.
Mutlak suretle sadece Ankara, İstanbul, İzmir veya Antalya değil, farklı bölgelerde destinasyon açılması gerekiyor. Bunun yanında da Irak ve İran başta olmak üzere diğer ülkelerde mutlak suretle seferlerin bırakılması gereken bir şehir. Bu anlamda da bizim iktidarımızın vekillerinin hiçbir şekilde gayret ve çabası yoktur. Çünkü böyle bir dertleri yok.
Sorsak ya biz uçağa binip gidiyoruz. Doğrudur siz vekil olduğunuz için telefon açıyorsunuz ve devletin parası ile beleşe gidiyorsunuz. Bu vatandaşın bir hastası olsa, acil bir durum olsa buradan Ankara’ya götürmek için bilet bulamıyoruz. Üstüne üstlük gidiyoruz otobüste 20 – 25 saat yolculuk yapıyoruz. Bütün bunlar insan hayatını kolaylaştıracak şeylerdir. İktidar 20 yıldır diyor ki: biz insanların yaşamını kolaylaştıracak işler yapıyoruz. Yol yapıyoruz dedi, Van’ı yoldan mahrum bıraktı. Hava uçuşlarını artırdık dedi, Van’ı bu alanda mahrum bıraktı.
ESNAF BATTI BATIYOR
39 tane sınır kapısı olan Türkiye’de 3 tane ilimize hitap eden; Esendere, Kapıköy ve Gürbulak sınır kapılarını kapalı tutarak Van’ımızı cezalandırdı. Van’ımızda ki hizmet sektöründe, turizm sektöründe otel açan, pansiyon açan, apart otel açan İran’dan gelecek olan turistlere beklenti ile kafeterya açan veya giyim mağazası açan birçok esnafımız battı, batıyor. Sorunumuz, temsilcilerimizin meselelerimizi doğru şekilde aktarmaması.
Biz saadet partisi olarak her defasında bu kentin enerjisinin yüksek olduğunu, çekim merkezi olduğunu, genç nüfusunun olduğunu ve işsizliğin bölgede hadsafada olduğunu ve bu işsizliği azaltmak içinde mutlak suretle turizm ve tarıma bağlı sanayiyi geliştirerek bu şehrin kalkınacağına dair açıklamalarımızı yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Bizim Van şehrini kalkındırmamız için temel şeyler, ya turizm, ya tarım, ya hayvancılık ya da tarım ve hayvancılığa bağlı endüstriyi kurmamız lazım.
GÜNEY KOREYE AYAKABI GÖNDERİYORDUK
1970’ler de Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Erbakan hocamız, Van’a geldiğinde et-balık kurumunu kurdu. O günün en modern tesisi bu gün ne yazık ki yıkıldı. Yerine Tuşba Belediyesi kuruldu. Bu belediye yapılarken bir sürü ağacımız, asırlık ağacımız katledildi. Et-süt kurumu sözde yapıldı ama hali hazırda faaliyete geçmedi. Yine o dönemde kundura fabrikası kuruldu. Kundura fabrikası lav edildi. Yerine İŞKEM geldi ve hala istenilen seviyeye getirilmedi. Yetmedi Erbakan hocamız Van eti ve Van sütünü kurdu İskele yolunda. Bugün harabe olarak duruyor. Erciş’te şeker fabrikasını kurdu.
Bu gün şeker fabrikasını satmak için gayret gösteriliyor. Bütün bunları yaparken bir akılla hareket etti. Dedi ki, şeker pancarı ekecek vatandaş bunun tarımından kazanacak. Verdiği şeker pancarı ile şeker üretilecek, orada işçi bunun sanayisinden kazanacak. Bir yandan süt fabrikası kuruldu. İneğin, koyunun sütü değerlendirilecek. Bir yandan da kundura fabrikası kuruldu. Deriden ayakkabı üretilecek. Bundan 15 yıl öncesine kadar biz Güney Kore’ye ayakkabı gönderiyorduk Van’dan. 5 fabrikamız lav oldu. Geldiğimiz noktada Van ne üretti? Van birçok bina üretti. Yanlış imar politikaları neticesiyle bu üretilen binaların, 30 bine yakın konudumuz depremde heba oldu. Çünkü denetim yok. Sorgulama yok.
Suzan Öner - Van Gazetesi - Özel Haber
Bu şehir ciddi bir potansiyele sahip fakat hep kötü ellerin elinde, niyetlerini kimsenin sorgulamıyorum. İyi niyetle de yapsalar istişare edilmeden, şehrin sorunlarını ciddi şekilde masaya yatırmadan yarının planlaması yapılmaz. Bu şehrin esnafı perişan. Gençleri İstanbul’da Ankara’da İnşaatta çalışan ve yıllık ortalama iş kazalarından 50 tane cenazenin geldiği şehir oldu. Madde bağımlığının her geçen gün gençler arasında arttığı bir şehir oldu. Ekonomik sıkıntılardan kaynaklı birçok ailenin sosyal yardıma muhtaç haline geldiği bir şehir oldu.
Marifet insanlara bir koli götürüp veya ayda 300-500 lira maaş yatırıp işte biz sizi devlet olarak sahipleniyoruz demek değildir. Marifet bir ailede çalışabilecek bir kişi varsa, ona iş imkânı sağlayıp o ailenin geçimini o şekilde temin etmektir. Marifet sosyal yardım almayacak bir şehir bir ülke inşa etmektir. Biz yardım edilmiş yoksullukların karşısındayız. Yoksulluğu kökten bitirmek mecburiyetindeyiz.
BİZİM İTİRAZIMIZ, BOZUK DÜZENEDİR
Bu dünyada 12 milyar insana yetecek kadar rızık üretiliyor ama biz 8 buçuk milyarlık dünyada 3 buçuk milyar insana sağlıklı gıdaların ulaşmadığı bir dünyadayız. Bizim itirazımız bu bozuk düzenedir. Bu bozuk sistemedir. Mücadelemizde herkesin evinde eşi ile çocuğu ile rahat yaşadığı bir dünya inşa etmektir. Bunu yaparken de kimsenin kimseye haksızlık etmediği, dağda ki çobanın sarayda ki Cumhurbaşkanı ile aynı şartlarda olduğu bir Türkiye inşa etmektir.
İKTİDAR YILLARDIR KORKUTMA SİYASETİ İLE SİYASET YAPIYOR
İktidarın Türkiye’de uyguladığı politika bölgede de aynı şekilde uygulanıyor. İktidar yıllardır korkutma siyaseti ile siyaset yapıyor. Kutuplaşma siyaseti ile siyaset yapıyor.
Bunun temelini batıda AKP-CHP doğuda AKP-HDP üzerinden oluşturuyor. Bunu yaparken de insanlara ya bendensin ya da karşı taraftasın şeklinde sürekli bir algı pompalıyor. Bendensen oğlun işe girer, kızın işe girer. Okulu bitirdiğinde öğretmense atanır. Benden değilsen en başarılı da olsa atanmaz gerçeği ile karşı karşıyayız.
Bu düşmanlaştırma siyasetinin bedelini bölge olarak da ödüyoruz, ülke olarak da ödüyoruz ve şehir olarak da ödüyoruz. AKP’ ye oy veren HDP gelmesin diye, HDP’ ye oy veren AKP gelmesin diye oy veriyor. Şehrin sıkıntısı bu. Ama ben sizler aracılığıyla şu mesajı vereyim. Saadet Partisi 50 kusur yıldır ne devletten 5 kuruş alıp ne de başkalarının sırtından geçinen değil kendi imkânlarıyla, kendi üyelerinin katkıları ile ayakta duran, ülkenin meselelerine hâkim olan, kadına, çocuğa, yaşlıya, ağaca, doğaya ve bütün yaratılmış olan tabiata ve insana odaklı projeleri olan bir siyasi partidir. Yeryüzünde ki zulmün bitmesi için mücadele eder. Bu şehrin hayrına olan her projeyi kimlerin yaptıklarına bakmaksızın destekleriz. Bu memleketin zararına olan her işin karşısında da dururuz.
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN
“Saadet Partisinin projesi insanı yaşat ki devlet yaşasın. Her bireyin evinde mutlu olduğu, huzurlu olduğu, kimsenin adalet önünde farklı bir muameleye maruz kalmadığı, eğitim alanında şişlide ki çocukla Başkale'de ki çocuğun aynı eğitimi götürebildiğimiz bir sistemi inşa etmek derdinde olan bir partidir. En büyük projemiz insanı yaşatmaktır. İnsanı iyi yaşatmaktır. Muhtaç halde değil.”dedi.
Suzan Öner - Van Gazetesi - Özel Haber
İKTİDAR VATANDAŞIN DERDİNE ÇÖZÜM ÜRETMEK MECBURİYETİNDEDİR
18. madde uygulaması, bölgemizde yüzlerce insanın bir parsele ortak edilmesiyle yıllardır bir kangrene dönüşmüş durumda. Mutlak suretle iktidarın Van üzerinde 18. Maddeden vazgeçmesi gerekir. 18. Madde yerine eğer ki çevre yolu yapılacaksa veya herhangi bir imar alanında, imar uygulanacaksa mutlaka bir kamulaştırma yöntemi ile bu işin çözülmesi gerekir. Biz kanunları uygularken, insanları birbirine düşman edecek ve insanların birbirleriyle husumet oluşturacak işler yapamayız.
Fakat bu gün geldiğimiz noktada 18. Madde ile bir araziye, birbiri ile konuşmayan insanlarda dâhil olmak üzere 20 -30 kişinin ortak olduğuna şahit oluyoruz. Bu şehri bir çıkmaza itmektir. Ne olursa olsun bunun yapıcı bir şekilde çözülmesi lazım. Bizim kurumlarımız, bizim iktidarımız vatandaşın derdine çözüm üretmek mecburiyetindedir.
İKTİDARIN ŞEHRE GAREZİ VAR
Geldiğimiz noktada Van özelinde 11 yıldır çevre yok. Çevre yolu yapılmadı. Van cezaevinin altından başladı, Alabayır köyü yoluna kadar yapıldı. Ondan sonra durdu. Fakat topu topu 42 km çevre yolu. Biz Karadeniz’e gidiyoruz. 42 km. tünel yapıyoruz. Arazi müsait. Yer müsait. Devlet istese, ekipler çalışsa bir sezonda yapılacak olan yolu 11 yıldır yapıp teslim etmedik. Sebep nedir? Çok ciddi anlamda merak ediyorum. Benim kanaatim üzere, ya iktidarın şehre garezi var. 80 ile yapıyor Vana yapmıyor. Ya da iktidarın Milletvekilleri veya İl Başkanı Ankara’dan gelen Bakana, Bakan Yardımcısına veya Cumhurbaşkanına; efendim şehrimizde hiçbir problem yoktur, dediğindendir diye düşünüyorum. Ya özel bir cezalandırma ya da iktidarın buradaki vekilleri şehri sorunsuz gösteriyor. 11 yıldır yapılmayan çevre yolumuz, yapılmayan çevre yolu mağdurlarını oluşturdu.
ÇEVREDEKİ İLLERİN ÇEKİM MERKEZİYİZ
2011 yılında bir deprem yaşadık. Hali hazırda deprem görüp de dayanaksız olduğu, raporlarla ortaya çıkan binalarımızın yıkılmadığı gerçeği var. 2011 yılından beri hiçbir şekilde imarımız tam anlamıyla uygulanmadı. Şehrimiz yanlış imar politikasından dolayı, bir taraftan 3 kat, bir taraftan 5 kat, adamı olanın imarı onaylattığıdır. Son zamanlarda imar konusu neredeyse durma noktasına geldi. Çünkü ruhsat çıkmıyor. Bu anlamda da sıkıntılı bir süreçteyiz. Şehrimizin alt yapı konusunda ciddi eksiklikleri var. Van dışarı göç verdiği gibi 2 katı göç alan bir şehir. Biz Hakkâri’nin veya çevrede ki Ağrı’nın, Siirt’in ve Batman’ın çekim merkeziyiz.
BU ŞEHİRDE PARK SORUNU VAR
Türkiye’de en çok göçmen barındıran şehirlerden biriyiz. Bütün bunlara yönelik artı Van nüfus yoğunluğunun artmasında da en büyük etkenlerden biri doğum oranın en yüksek olduğu, 5 illerden biriyiz. Biz Van’ın geleceğini bir günlük, iki günlük değil 100 yıllık bir planlama ile belirlememiz gerekir. Bunu yaparken imar konusundan ulaşıma kadar. Trafiğimiz şu an çıkmaza girmiş durumda.
Bu şehrin nüfusu 2035 yılında 5 milyon, en kötü ihtimal 4 milyon olur. Eğer biz bu şehri ileriye dönük planlayamazsak yarın çok büyük sıkıntılar yaşarız. Bu yüzden ciddi bir alt yapının yapılması lazım. Şehirleşmenin Erek’ten başlayıp göle doğru olması lazım. Bunu yaparken de depreme dayanıklı olması lazım. Yeşil alanlar oluşturmamız lazım. Park sorunu var bu şehirde. İnsanların nefes aldığı iskele vardı. Biz iskeleyi yıktık. Biz Van halkı olarak kendimizi lüks görüyoruz. Bu yönetenlerin, yöneticilerin bir ayıbıdır. Bununda altını çizeyim. Nasıl kent meydanı adı altında tarihi müzemizi yıktılarsa, iskeleyi de yıktılar ve bırakıp gittiler.
YARIN DİYE BİR KAYGILARI OLMAYAN İNSANLARIN YÖNETİLDİĞİ ŞEHİRDEYİZ
Biz şu anda seçilmişlerin değil, birkaç yıl bu şehirde kalacak atanmışların keyfi uygulamasına maruz kalıyoruz. Denetim yok. Eleştiri yok. Ve hiçbir şekilde kaygıları yok. Çünkü bu insanlar görev süresi dolduğu gün gidecekler. İçişleri Bakanlığı bu gün bir kararname yayınlasa, işte valimizi, kaymakamlarımızı aynı anda değiştirebiliyor. Yarın diye bir kaygıları olmayan insanların yönetildiği bir şehirdeyiz. Biz sorunlarla boğuşurken ne yazık ki iktidarın temsil ettiği şahısların şehirden haberi yok.
Üç tane vekilimiz var. Bu üç vekilimizin kentimiz ile ilgili bir derdi yok. Diyor ki kendi çevresinden Ali oraya müdür olsun. Veli buraya müdür olsun. Ne yazık ki memleketimizin hali bu olmuş. Şehir ile dertlenmeyen insanlar ülke ile zaten dertlenmezler. Van Türkiye nüfusun 18. Büyük ilidir. 19 Değil. Maraş ile aynı durumdayız ama bizim göçmen kayda girmeyen nüfusu dâhil ettiğimizde 18. Büyük şehriyiz.
BU ÜLKEYE İHANETTİR
Bunun yanında dar bir alana sıkışmışız. Türkiye’nin en pahalı uçak biletini alıyoruz. En doğudayız. En çok ihtiyacımız olan uçak ile seyahat ama bundan mahrum bırakılıyoruz. 800 TL’ ye uçak bileti alıyoruz. Hangi vicdana sığar. Eğer biz bu ülkede uçak kaldırmayacak havaalanlarına trilyonlar harcayarak havaalanı yapıyorsak, Kütahya’ya, Balıkesir’e havaalanı yapıyorsak burada bazı şeylerin sorgulanması gerekiyor. Size samimiyetimle söylüyorum bu ülkeye ihanettir.
DEVLETİN PARASI İLE BELEŞE GİDİYORSUNUZ
Van; Hakkâri , Ağrı, Bitlis ilinin hatta Iğdır’ın insanlarının bir kısmının da havaalanını kullanabileceği yerdir. Bizim bu havaalanımızın mutlak suretle iyi alt yapıyla ciddi bir hava limanına dönüşmesi lazım. Her ne kadar havalimanı dense de biz havalimanı konumunda değiliz. Mutlaka hava limanı olmamız lazım.
Mutlak suretle sadece Ankara, İstanbul, İzmir veya Antalya değil, farklı bölgelerde destinasyon açılması gerekiyor. Bunun yanında da Irak ve İran başta olmak üzere diğer ülkelerde mutlak suretle seferlerin bırakılması gereken bir şehir. Bu anlamda da bizim iktidarımızın vekillerinin hiçbir şekilde gayret ve çabası yoktur. Çünkü böyle bir dertleri yok.
Sorsak ya biz uçağa binip gidiyoruz. Doğrudur siz vekil olduğunuz için telefon açıyorsunuz ve devletin parası ile beleşe gidiyorsunuz. Bu vatandaşın bir hastası olsa, acil bir durum olsa buradan Ankara’ya götürmek için bilet bulamıyoruz. Üstüne üstlük gidiyoruz otobüste 20 – 25 saat yolculuk yapıyoruz. Bütün bunlar insan hayatını kolaylaştıracak şeylerdir. İktidar 20 yıldır diyor ki: biz insanların yaşamını kolaylaştıracak işler yapıyoruz. Yol yapıyoruz dedi, Van’ı yoldan mahrum bıraktı. Hava uçuşlarını artırdık dedi, Van’ı bu alanda mahrum bıraktı.
ESNAF BATTI BATIYOR
39 tane sınır kapısı olan Türkiye’de 3 tane ilimize hitap eden; Esendere, Kapıköy ve Gürbulak sınır kapılarını kapalı tutarak Van’ımızı cezalandırdı. Van’ımızda ki hizmet sektöründe, turizm sektöründe otel açan, pansiyon açan, apart otel açan İran’dan gelecek olan turistlere beklenti ile kafeterya açan veya giyim mağazası açan birçok esnafımız battı, batıyor. Sorunumuz, temsilcilerimizin meselelerimizi doğru şekilde aktarmaması.
Biz saadet partisi olarak her defasında bu kentin enerjisinin yüksek olduğunu, çekim merkezi olduğunu, genç nüfusunun olduğunu ve işsizliğin bölgede hadsafada olduğunu ve bu işsizliği azaltmak içinde mutlak suretle turizm ve tarıma bağlı sanayiyi geliştirerek bu şehrin kalkınacağına dair açıklamalarımızı yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Bizim Van şehrini kalkındırmamız için temel şeyler, ya turizm, ya tarım, ya hayvancılık ya da tarım ve hayvancılığa bağlı endüstriyi kurmamız lazım.
GÜNEY KOREYE AYAKABI GÖNDERİYORDUK
1970’ler de Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Erbakan hocamız, Van’a geldiğinde et-balık kurumunu kurdu. O günün en modern tesisi bu gün ne yazık ki yıkıldı. Yerine Tuşba Belediyesi kuruldu. Bu belediye yapılarken bir sürü ağacımız, asırlık ağacımız katledildi. Et-süt kurumu sözde yapıldı ama hali hazırda faaliyete geçmedi. Yine o dönemde kundura fabrikası kuruldu. Kundura fabrikası lav edildi. Yerine İŞKEM geldi ve hala istenilen seviyeye getirilmedi. Yetmedi Erbakan hocamız Van eti ve Van sütünü kurdu İskele yolunda. Bugün harabe olarak duruyor. Erciş’te şeker fabrikasını kurdu.
Bu gün şeker fabrikasını satmak için gayret gösteriliyor. Bütün bunları yaparken bir akılla hareket etti. Dedi ki, şeker pancarı ekecek vatandaş bunun tarımından kazanacak. Verdiği şeker pancarı ile şeker üretilecek, orada işçi bunun sanayisinden kazanacak. Bir yandan süt fabrikası kuruldu. İneğin, koyunun sütü değerlendirilecek. Bir yandan da kundura fabrikası kuruldu. Deriden ayakkabı üretilecek. Bundan 15 yıl öncesine kadar biz Güney Kore’ye ayakkabı gönderiyorduk Van’dan. 5 fabrikamız lav oldu. Geldiğimiz noktada Van ne üretti? Van birçok bina üretti. Yanlış imar politikaları neticesiyle bu üretilen binaların, 30 bine yakın konudumuz depremde heba oldu. Çünkü denetim yok. Sorgulama yok.
Suzan Öner - Van Gazetesi - Özel Haber
Bu şehir ciddi bir potansiyele sahip fakat hep kötü ellerin elinde, niyetlerini kimsenin sorgulamıyorum. İyi niyetle de yapsalar istişare edilmeden, şehrin sorunlarını ciddi şekilde masaya yatırmadan yarının planlaması yapılmaz. Bu şehrin esnafı perişan. Gençleri İstanbul’da Ankara’da İnşaatta çalışan ve yıllık ortalama iş kazalarından 50 tane cenazenin geldiği şehir oldu. Madde bağımlığının her geçen gün gençler arasında arttığı bir şehir oldu. Ekonomik sıkıntılardan kaynaklı birçok ailenin sosyal yardıma muhtaç haline geldiği bir şehir oldu.
Marifet insanlara bir koli götürüp veya ayda 300-500 lira maaş yatırıp işte biz sizi devlet olarak sahipleniyoruz demek değildir. Marifet bir ailede çalışabilecek bir kişi varsa, ona iş imkânı sağlayıp o ailenin geçimini o şekilde temin etmektir. Marifet sosyal yardım almayacak bir şehir bir ülke inşa etmektir. Biz yardım edilmiş yoksullukların karşısındayız. Yoksulluğu kökten bitirmek mecburiyetindeyiz.
BİZİM İTİRAZIMIZ, BOZUK DÜZENEDİR
Bu dünyada 12 milyar insana yetecek kadar rızık üretiliyor ama biz 8 buçuk milyarlık dünyada 3 buçuk milyar insana sağlıklı gıdaların ulaşmadığı bir dünyadayız. Bizim itirazımız bu bozuk düzenedir. Bu bozuk sistemedir. Mücadelemizde herkesin evinde eşi ile çocuğu ile rahat yaşadığı bir dünya inşa etmektir. Bunu yaparken de kimsenin kimseye haksızlık etmediği, dağda ki çobanın sarayda ki Cumhurbaşkanı ile aynı şartlarda olduğu bir Türkiye inşa etmektir.
İKTİDAR YILLARDIR KORKUTMA SİYASETİ İLE SİYASET YAPIYOR
İktidarın Türkiye’de uyguladığı politika bölgede de aynı şekilde uygulanıyor. İktidar yıllardır korkutma siyaseti ile siyaset yapıyor. Kutuplaşma siyaseti ile siyaset yapıyor.
Bunun temelini batıda AKP-CHP doğuda AKP-HDP üzerinden oluşturuyor. Bunu yaparken de insanlara ya bendensin ya da karşı taraftasın şeklinde sürekli bir algı pompalıyor. Bendensen oğlun işe girer, kızın işe girer. Okulu bitirdiğinde öğretmense atanır. Benden değilsen en başarılı da olsa atanmaz gerçeği ile karşı karşıyayız.
Bu düşmanlaştırma siyasetinin bedelini bölge olarak da ödüyoruz, ülke olarak da ödüyoruz ve şehir olarak da ödüyoruz. AKP’ ye oy veren HDP gelmesin diye, HDP’ ye oy veren AKP gelmesin diye oy veriyor. Şehrin sıkıntısı bu. Ama ben sizler aracılığıyla şu mesajı vereyim. Saadet Partisi 50 kusur yıldır ne devletten 5 kuruş alıp ne de başkalarının sırtından geçinen değil kendi imkânlarıyla, kendi üyelerinin katkıları ile ayakta duran, ülkenin meselelerine hâkim olan, kadına, çocuğa, yaşlıya, ağaca, doğaya ve bütün yaratılmış olan tabiata ve insana odaklı projeleri olan bir siyasi partidir. Yeryüzünde ki zulmün bitmesi için mücadele eder. Bu şehrin hayrına olan her projeyi kimlerin yaptıklarına bakmaksızın destekleriz. Bu memleketin zararına olan her işin karşısında da dururuz.
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN
“Saadet Partisinin projesi insanı yaşat ki devlet yaşasın. Her bireyin evinde mutlu olduğu, huzurlu olduğu, kimsenin adalet önünde farklı bir muameleye maruz kalmadığı, eğitim alanında şişlide ki çocukla Başkale'de ki çocuğun aynı eğitimi götürebildiğimiz bir sistemi inşa etmek derdinde olan bir partidir. En büyük projemiz insanı yaşatmaktır. İnsanı iyi yaşatmaktır. Muhtaç halde değil.”dedi.
Suzan Öner - Van Gazetesi - Özel Haber