Vanda, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan bir ilimizdir ve zengin bir kültürel mirasa sahiptir.Vanda yöresel kıyafetleri, bu kültürel mirasın önemli bir parçasıdır ve genellikle özel günlerde, düğünlerde ve geleneksel etkinliklerde giyilir. İşte Vanda yöresel kıyafetleri hakkında genel bilgiler:Kadın Kıyafetleri:Entari: Vandalı kadınların geleneksel giyimi entari olarak adlandırılır. Genellikle renkli ve işlemeli kumaşlardan yapılır. Üst kısmı dar ve bele oturan bir eteğe sahiptir.
Yelek: Entarinin üzerine giyilen yelekler, genellikle el işi ile süslenir ve renkli olabilir.
Eşarp: Başörtüsü olarak kullanılan eşarplar, genellikle başın etrafında bağlanır ve işlemeli olabilir.VAN GAZETESİ - EYŞAN YETKİN
Erkek Kıyafetleri:Şalvar: Vanda erkekler geleneksel olarak bol paçalı şalvarlar giyerler. Genellikle beyaz veya doğal tonlardadır.Cübbe: Üst giyim olarak cübbe tercih edilir. Cübbeler genellikle düz renklidir ve işlemeli olabilir.Kavuk: Başlık olarak kavuklar kullanılır. Genellikle siyah veya kahverengi renkte olabilir.
Aksesuarlar:Hem erkekler hem de kadınlar, geleneksel takılar kullanırlar. Bu takılar genellikle altından veya gümüşten yapılır ve el işçiliği ile süslenir.
Kadınlar genellikle bilezikler, küpeler ve yüzükler kullanırken, erkekler daha sade takılar tercih edebilirler.
Ayakkabılar:Ayakkabılar genellikle deri veya benzeri doğal malzemelerden yapılır ve basit bir tasarıma sahiptir.Bu bilgileri kullanarak, Vanda yöresel kıyafetleri hakkında daha detaylı bir röportaj yazabilirsiniz. Ayrıca, yerel halkla iletişime geçip kişisel deneyimlerini ve kıyafetlerin sembolizmi hakkındaki görüşlerini alarak daha zengin bir içerik oluşturabilirsiniz.
Van'ın Renkli Kültürel Mirası: Yöresel Kıyafetleri Vanda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sıcak toprakları üzerinde yükselen kültürel bir cevherdir. Bu coğrafyanın tarihinden ve geleneklerinden izler taşıyan Vanda yöresel kıyafetleri, her dikişi ve deseniyle bu zengin mirası yansıtır. İşte Vanda'nın kadim giyim geleneğine dair daha fazla bilgi.Entari: Van'ın kadınları, günlük hayKadın Kıyafetleri:atta ve özel günlerde entari adı verilen geleneksel giysileri tercih ederler. Bu giysi, ince işlemeli kumaşlardan yapılmıştır ve genellikle canlı renklere sahiptir. Entarinin üst kısmı dar kesimli ve beli saran bir etekle tamamlanır. Etek ucu ve yaka kısmı genellikle özenle işlenir.Yelek: Entari giyen kadınlar genellikle üstlerine yelek giyerler. Yelekler de el işçiliği ile süslenir ve renkli kumaşlarla dikkat çeker. Yelekler, kadınların giyimlerini zenginleştiren önemli bir aksesuardır.Eşarp: Başörtüsü olarak kullanılan eşarplar, genellikle başın etrafında bağlanır. Bu eşarplar da genellikle işlemeli ve renkli olur, geleneksel motiflerle süslenebilirler. Erkek Kıyafetleri:Şalvar: Vanda'nın erkekleri geleneksel olarak bol paçalı şalvarları tercih ederler. Şalvarlar genellikle beyaz veya doğal tonlardadır ve rahat bir kullanım sunar.Cübbe: Üst giyim olarak cübbe yaygın olarak kullanılır. Cübbeler genellikle düz renklidir ve işlemeli olabilir. Bu giysi, özellikle özel günlerde ve dini törenlerde tercih edilir.Kavuk: Başlık olarak kavuklar kullanılır. Bu başlıklar genellikle siyah veya kahverengi renktedir ve genellikle deri veya benzeri malzemelerden yapılır.Aksesuarlar:*Vanda kadınlar ve erkekler, geleneksel takıları gururla taşırlar. Altın veya gümüşten yapılan bu takılar, el işçiliği ile süslenir ve çeşitli semboller içerebilir. Kadınlar genellikle bilezikler, küpeler, yüzükler ve gerdanlıklar kullanırken, erkekler daha sade takılar tercih edebilirler.Ayakkabılar:*Ayakkabılar genellikle dayanıklı ve doğal malzemelerden yapılır. Basit bir tasarıma sahiptirler ve geleneksel giyimle uyumlu olacak şekilde üretilirler.Bu detaylı açıklamaları kullanarak, Vanda yöresel kıyafetleri hakkında daha kapsamlı bir röportaj yazısı oluşturabilir ve yerel halkın deneyimlerini ve kıyafetlerin sembolizmini daha fazla detayla inceleyebilirsiniz.Van gazetesi - Van haber - vanhaber Van (Ermenice: Վան, Kürtçe: Wan,[3] Osmanlıca: فان Fân), Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık on dokuzuncu şehri. Doğu Anadolu Bölgesi, Yukarı Murat-Van Bölümü'nde yer alır. Van ili nüfus bakımından bu bölgenin en büyük ilidir. 2021 sonu itibarıyla nüfusu 1.141.015 kişidir.[1] Kuzeyden Ağrı, batıdan Bitlis, güneybatıdan Siirt, güneyden Hakkâri illeriyle, doğudan da İran'la sınırlıdır. Anadolu'nun en büyük kapalı havzası olan Van Gölü kıyısında toprakları verimli, akarsuları bol, iklim koşulları oldukça elverişli bir yerleşim merkezidir. Dünya'nın hâlâ yaşanılan en eski kentlerinden biridir.Etimoloji
Van isminin nereden geldiğine dair belli bir kaynak yoktur ancak kabul edilen iki ayrı görüş bulunmaktadır. Bunlardan birincisi şehir kurulduktan sonra Van adında bir valinin gelip şehri bayındır hale getirmesinden dolayı isminin verildiğidir. İkinci görüş ise Urartular'ın şehir için kullandıkları "Viane" ve "Biane" kelimelerinden türemiş olduğudur. Bölgenin hakim dillerinde yapılan bütün karşılaştırmalarda her iki kelime yakın anlamda görünmektedir. Her iki kelime de şehir ve yerleşime ilişkindir. Dolayısıyla Van yerleşim yeri, şehir, memleket yöre benzeri anlamdadır. Bunlardan en yüksek ihtimal ise şehir görünmektedir.Tarihçe
Van'da insan yerleşiminin tarihi MÖ 7000 yıllarına kadar uzanır. Van Kalesi'nin 6 km güneyinde bulunan Tilkitepe ve Van Gölü'nün kuzeyindeki Ernis Mezarlıklarında yapılan kazılarda Kalkolitik, Tunç, Demir çağlarına ait yerleşimler bulunmuştur. Van'da 20. yüzyıla kadar Ermeni, Türk, Kürt, Arap, Zaza nüfus yaşamıştır. Gelenekleri Osmanlı ve İran etkisinde gelişmiştir. Van farklı kültürlerin ve toplulukların bir arada yaşayabildiği güzide bir coğrafyadır.Erken tarih
Hurriler, MÖ 2000'lerden itibaren Van Gölü'nden başlayarak Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan bir bölgeye hâkim olmuştur. MÖ 13. yüzyılda Hurri-Mitanni siyasi teşekkülün merkezi otoritesi zayıflamış ve beyliklere bölünmüştür. Asur Kralları bu küçük beyliklerini hakimiyetleri altına almaya çalışmış ve bu sırada Van Gölü çevresinde Batı İran'a kadar olan bölgede Urartular ile Asurlular arasında mücadeleler başlamıştır. Urartu-Asur mücadelesi MÖ.VI. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, Urartular bu dağlık ve zor arazi şartlarına sahip bölgeyi egemenlik altında tutmuşturŞehri ilk kuran Asur Kraliçesi Semiramis'tir. Urartular zamanında şehir bir imparatorluk merkezi haline gelmiş ve Urartuların başkenti o zaman Van'a verdikleri isim ile Tuşpa olmuştur. Urartular'dan kalma Van Kalesi, 3000 yıldır hâlâ ayaktadır. Van Kalesi'nde Urartular'dan kalan kaya ve oda mezarları, tapınaklar, yazıtlar ve bazı yapılar bulunur. Urartu kralı I. Sarduri'nin kurduğu ve başkent yaptığı Tuşpa, Urartu krallarının mezralarını, uzun yazıtları içinde barındırır. Horhor Yazıtı, kaledeki en uzun yazıttır ve kral Argişti'ye ait mezar odasının girişinde bulunur. Analı kız kutsal alanında büyük bloklara yazılmış yazılar vardır ve burası bir sunak alanıdır. İç Kale'de Urartulara ait bir tapınağın temelleri bulunur. Kalenin batısında Madır Burcu isimli görkemli yapının ne amaçla yapıldığı tam olarak bilinmemektedir, fakat bir liman olduğu tahmin edilmektedir.Kalenin kuzeyinde yer alan Van Kalesi Höyüğü'nde kazılar da yapılmıştır.
Van Kalesi'nden bakınca Eski Van Şehri'nin kalıntılarıVan gölü şenlikleri 2011
Van'ın medeni tarihi Urartular ile başlar. Van, bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi ve Ermenistan ile civarındaki toprakları kapsayan Urartu Devleti'nin merkeziydi. İskit istilasının ardından zayıflayan Urartular, İran'dan gelen Medler tarafından yıkıldı. Daha sonra bölgeye Ahamenişlerler, Büyük İskender, Selevkoslar, Ermeniler[4], Partlar, Romalılar, Sasaniler ve Doğu Romalılar (Rumlar) hâkim olmuştur. 644 yılında Müslüman Araplar bu bölgeyi fethetmiş, daha sonra bölge yine Rumlara geçmiştir. Yöre, uzun süre Abbasilere veya Rumlara bağlı yerel Ermeni beyleriyle yönetilmiştir.Selçuklu ve Osmanlı Dönemi
11. yüzyıldan itibaren Türkmenlerin yerleşmeye başladığı Van Gölü havzası, önce Selçuklulara, sonra da İlhanlılara, Celayirîlere, Karakoyunlulara ve Akkoyunlulara yurt olmuştur.1500 yılından itibaren şehir büyük ölçüde Osmanlı-Safevi kapışmasına sahne olmuştur. İlk başta 1534-35 Irak Seferi ile Osmanlı boyunduruğuna girmiştir. Sonrasında Osmanlılar'ın Batıya yönelmesi sonucu tekrar Safevi hükmü yaşamıştır. 1548'de Van bir daha el değişmemek üzere Osmanlı egemenliğine girmiştir. Osmanlı egemenliğinden sonra "eyalet" haline gelmiş ve Van Gölü havzasının merkezi olmuştur.1500'lü yıllardan itibaren Türkler ve Ermeniler'in sükûnet içinde yaşadığı bir yer olmuştur. Ancak 1850'den sonra şehir içinden tehlike çanları çalar. Van'da barış ortamı bozulmaya başlar ve şehir uzun süreli bir kabus içine girer. Gayrimüslim ahali tarafından İlk isyan 2 Haziran 1896'da başlar. Yaz boyu süren isyan yüzünden iki tarafta yüzlerce kayıp verir. Yaz mevsiminin bitmesiyle isyan bastırılır fakat bu kalıcı çözüm sağlayamaz. Van'a vali olarak atanan Ali Paşa kısa sürede şehirde sükuneti sağlar ve isyana katılmayan kesimin beğenisini kazanır. Ancak Paşa'nın görevden alınması işleri tekrar sarpa sarar. Müslüman ve gayrimüslim ahali arası yaşanan çatışmalar I.Dünya Savaşı ile birlikte şehri bir yıkıma götürür. 2 Nisan 1918'de Ali İhsan Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu, Rusların harabeye çevirdiği Van'ı tekrar alır. Bu dönemden sonra Van şehri Erek Dağı'nın eteğinde yeniden kurulur. Eski Van ise 1-2 cami hariç kullanılamaz hale gelmiştir ve günümüze gelinceye kadar ayakta kalan yapılar dayanamayarak yıkılmıştır.Cumhuriyet dönemi
Cumhuriyet ilanı ile birlikte Van, Türkiye'nin bir ili olmuştur. Yenişehir Toprakkale eteklerinde yeniden kurulmuştur. Bu dönemden itibaren şehir düşük bir hızda gelişmeye devam etmiştir. 1943 yılında havalimanına kavuşmuştur. 1976 yılında ise Muradiye-Çaldıran'da yaşanan bir depremle sarsılmıştır. 1980 yılından sonra bölgede yaşanan güvenlik olaylarından dolayı bölge halkının ilk adreslerinden biri olmuştur. Bu dönemden itibaren şehir nüfusu ani hızla büyümeye başlamıştır. 2008 yılında nüfusu 1 milyonu geçmiştir. Van'ın merkezinde Ekim ve Kasım 2011'de iki yıkıcı deprem meydana gelmiştir. Bu depremler Van için bir dönüm noktası olmuştur ve şehir büyük ölçüde değişime uğramıştır. Deprem öncesi 353.000 olan merkez nüfus deprem sonrası 500.000'i geçmiştir. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile Van'da sınırları il mülki sınırları olan büyükşehir belediyesi kurulmuş ve 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesi çalışmalarına başlamıştır.Coğrafya
Van, yüzölçümü açısından Türkiye'nin en büyük beşinci ilidir. Büyük bölümü yüksek, engebeli ve dağlık alanlardan oluşan Van'da yerleşmeye elverişli alanlar sınırlıdır. Van ilini etkisi altında tutan sert iklim, başlıca ekonomik uğraş olan tarımsal üretimin çeşitlenip gelişmesine olanak tanımaz. İl sınırlarının %53'ünü dağlar, %33'ünü yaylalar ve platolar, geri kalan kısmı ise ovalar oluşturur.1727 metrelik-kimi kaynaklarda 1661-rakımıyla Türkiye'nin en yüksek beşinci ilidir.Dağlar
Dağlar, Van ilinin %53'lük kısmını oluşturur.Kuzey kesimde Aladağ (3.255 metre) ve Tendürek (3.542 metre) Dağları Ağrı ile sınır oluşturur. Şehrin doğusunu Tendürek Dağı'ndan başlayıp Yüksekova'ya kadar devam eden İran sınırına paralel dağlar oluşturur. Bu dağların yükseltisi 2600-2700 metre civarındadır. Şehrin doğusunda ise Erek Dağı (3.204 metre) bulunur. Hoşap yakınlarında ise İspiriz Dağı (3,688 metre) bulunur ki bu dağ Van'ın en yüksek noktasıdır. Dağların en çok yoğunlaştığı alan Gevaş,Çatak, Bahçesaray ilçeleri arası olan kısımdır. Bu dağların yüksekliği yer yer 3.000 metreyi geçmektedir. İhtiyarşahap Dağları ve Artos Dağı (3.500 metre) bu bölgenin kuzeyinde bulunur. Tuşba ve Muradiye ilçeleri arası da yüksekliği fazla olmayan birçok dağa ev sahipliği yapar.Ana madde: Arnos Dağı
Yaylalar ve Platolar
Yaylalar ve platolar şehrin %33'lük kısmını oluşturur. Doğuda bulunan Norduz yaylaları hayvancılık için önemli bir bölgedir. Manda Dağı'nın etekleri verimli yaylalar barındıran bir diğer bölgedir. Ahda Dağı'ndan Erçek Gölü'ne kadar olan kısım yine birçok yaylaya ev sahipliği yapar. Yoğunlukla Özalp, Saray ve Başkale ilçeleri platolara ev sahipliği yapan konumlardır. Van-Hakkari ve Van-İran kara yolu üzerinde bu platolara rastlamak mümkündür.Ovalar ve Vadiler
Ovalar Van'da çok az yer tutar.Bilinen ovalar Çaldıran ilçesinin bulunduğu yer olan Van'ın en büyük düzlüğü Çaldıran Ovası, şehir merkezinin kurulduğu yer olan 1.700 metre rakıma sahip Van Ovası ve Erciş ilçesinin kurulu olduğu Erciş Ovasıdır. Van ovası üç ayrı akarsuya ev sahipliği yapmaktadır. Eskiden çok verimli ve yeşil bir ova konumundaydı. Erciş ovası kendi yanında Ağrı sınırına kadar uzanan düzlük alanlar barındırır. Bu iki ovanın dışında Tuşba ilçesinde Van Gölü kıyıları ve Van-Erciş kara yolu arasındaki bölge bir ovalık alana ev sahipliği yapar. Aynı zamanda Hoşap yakınlarında Hoşap Vadisi'ne, Özalp yakınlarında ise Memedik Vadi'sine ev sahipliği yapar.Hidrografya
Van, su kaynakları konusunda göl kısmında iyi iken akarsu bakımından fakirdir. Ülkenin en büyük gölü olan Van Gölü'ne ev sahipliği yapmaktadır. Göl canlı çeşitliliği konusunda zayıftır. Bu göl içinde İncikefali, fitoplankton ve zooplankton barındırır. Ayrıca sert kışlara rağmen donmaz.4 tane ada barındırır. İlin bir diğer gölü Erçek Gölü'dür. Bu göl ise yılın belli zamanlarında flamingolara ev sahipliği yapar. Şehrin önemli akarsuları ise Bend-i Mahi, Ilıca, Deliçay, Engil, Karasu ve Kotur gibi akarsulardır. Birçoğu Van Gölü'ne dökülen bu akarsularda Mayıs ayında İnci kefali göçüne rastlamak mümkündür. Bu balıklar bu akarsularda üreme faaliyetleri için akıntıya ters olarak yüzerler.Bitki Örtüsü
Şehrin ana bitki örtüsü bozkırdır.%70'lik kısım çayır meralardan,%23'lük kısım ekili ve dikili alanlardan, %2'lik kısım ise ormanlardan ve fundalık alanlardan oluşur.[6] Türkiye'nin en çok orman fakiri illerinden biridir.[7] Sarıçam ve meşe en çok yetişen ağaçlardır Nadir olsa da farklı ağaç türlerine rastlanabilir. Şehrin kuzey ve doğusu antropojen bozkır barındırır.İklim
Van iklimi karasal iklim olup bitki örtüsü bozkırdır. Van'da kış ayları sert geçer. Kar etkisini yoğun göstermektedir. İlkbahar ayları Van'a en çok yağışın düştüğü aylardır. Van'da yaz ayları genelde kurak ve sıcak olup, Van Gölü'nün etkisiyle biraz serin yaşanmaktadır. Bu aylarda fazla yağış olmaz ama rüzgârlar geniş yer tutar. Bitki örtüsünün bozkır olması küçükbaş hayvancılığı geliştirmiştir. Yıllık sıcaklık ortalaması 9 °C'dir. Yılın en soğuk ayı sıcaklık ortalaması -3.5 °C, en sıcak ayı sıcaklık ortalaması 22 °C'dir. Yağışların %39'u ilkbaharda, %27'si sonbaharda, %26'sı kışta, %7'si ise yaz mevsiminde düşer.Donlu gün sayısı 120'yi bulmaktadır. Yılın yaklaşık 90 günü kar örtüsü yerde kalabilmektedir.[8] Yılın yaklaşık 90 günü yağış düşmektedir.En yüksek kar 5 Aralık 1994 tarihinde 120 cm, 24 saatlik en fazla yağış 27 Şubat 2014 tarihinde 122 mm, en hızlı rüzgâr 12 Mart 2010 tarihinde 165 km/sa olarak ölçülmüştür. Ülkenin en çok güneş gören yerlerinden biridir. Yıllık yaklaşık 400 mm yağış ile Doğu Anadolu'nun en az yağış alan yerlerinden biridir.Giyim, vücudun bir kısmını veya tamamını kapsayan her türlü kıyafet ve aksesuar. Giyim kuşamın en önemli ve muhtemelen en eski işlevi, vücudu doğa şartlarından korumasıdır. Hava koşullarından korumasının yanı sıra, spor ve yemek yapmak gibi tehlikeli faaliyetler sırasında deri ile çevre arasında bariyer görevi görerek güvenliği artırır. Ayrıca vücuda hijyenik bir bariyer sağlayarak vücuda toksinlerin ve mikropların girişini sınırlandırır. Giyim kuşamın en önemli işlevlerinden biri de kişinin stilini, zevklerini ve modayı yansıtmasıdır. Her halka ve ülkeye ait ulusal giyimler mevcuttur.Giyim, sosyal ve kültürel hayatta önemli bir rol oynar. Örneğin bir üniforma, polis veya asker tarafından giyildiğinde devletin otoritesini temsil eder, üniforma aynı zamanda bir grubu, takımı veya politik kişiyi de temsil edebilir. Birçok toplumda giysiler, bir insanın; alçak gönüllülük, din, cinsiyet ve sosyal statü gibi özelliklerini belirtir.Tarihçe
tarih boyunca, pek çok farklı malzeme kıyafet ve aksesuar yapımında kullanılmıştır. Bu malzemeler, deriden kürke, ketenden ipeğe kadar geniş bir yelpazeye yayılır. Son araştırmalar insanların 650.000 senedir giyimden faydalanmakta olduğunu göstermektedir.Aksesuar
Giyilmek yerine taşınan (cüzdan vs.), vücudun sadece bir kısmına takılıp kolayca çıkarılabilen (atkı, fular vs.), sadece süs amaçlı takılan (mücevherat vs.) veya sağlık amaçlı kullanılan (gözlük vs.) nesneler kıyafet olarak değil, aksesuar olarak tanımlanır.[kaynak belirtilmeli]İşlevleri
Giyimin en önemli özelliklerinden biri de onu giyen kişiyi rahat tutmaktır. Sıcak iklimlerde giyim, güneş yanığı veya rüzgardan korurken, soğuk iklimlerde hipotermiyi önlemesi sebebiyle giyimin önemi çok daha fazladır. Barınaklar genellikle bir insanın giyim ihtiyacını düşürür. Örneğin kış aylarında sıcak bir eve girilirken (özellikle eve giren kişi orada kalıyorsa) palto, bere, eldivenler, ayakkabılar, çoraplar ve öteki yapay katmanlar çıkarılır. Benzer olarak giyim, mevsimlere ve iklimlere göre değişir. Bu yüzden sıcak iklim ve mevsimlerde soğuk olanlarınkine nazaran daha ince ve daha az giysi katmanı kullanılır.Giyim, doğal ortamda oluşabilecek sıyrıklardan ve kesiklerden insanı korur. Giysiler; yağmur, kar, rüzgâr ve diğer hava koşulları, bunların yanı sıra güneş gibi doğa şartlarından korunmayı sağlar. Giysiler aynı zamanda iş veya spor gibi faaliyetler boyunca risk seviyesini düşürür. Bazı giysiler; böcekler, zararlı kimyasallar, silahlar ve yıpratıcı maddeler gibi belirli tehlikelerden korunma amaçlı giyilir. Diğer taraftan giysiler, bir ortamı onu giyen insandan koruma görevi de görebilir. Örneğin: Hastalarını ve kendisini enfeksiyon riskinden korumak için ameliyat önlüğü giyen doktorlar.İnsanlar, çevresel tehlikelerden korunmak amacıyla giyim dalında büyük bir yaratıcılık örneği göstermişlerdir. Örneğin: uzay giysileri, havalandırmalı giysiler, zırhlar, dalış kıyafetleri, mayolar, arıcı giysileri, motosiklet giysileri, fosforlu giysiler ve diğer koruyucu giysiler. Koruma amaçlı giysiler modadan uzak olmak zorunda değildir. Emniyet odaklı giysiler aynı zamanda modaya uygun tasarlanabilir.Kültürel yönleri
Cinsiyet farkıBatılı toplumlarda, etekler, tuvaletler ve topuklu ayakkabılar genellikle kadın giyiminde görünürken, kravatlar ise genellikle erkek giyiminde görünür. Eski zamanlarda pantolon, erkeklere özel bir giyim eşyasıyken, günümüz batı dünyasında her iki cinse de uygundur. Erkek giysileri genellikle daha pratiktir (böylece çeşitli şartlar altında işlevlerini koruyabilecektir) ama kadın giysileri giyim tarzı bakımından daha geniş bir yelpazeye sahiptir. Erkeklerin halka açık yerlerde genellikle göğsü açık dolaşmasına genellikle izin verilir. Bir kadının erkek giysileri giymesi genellikle uygundur ancak tam tersi olağandışı görülür.Bazı kültürlerde, erkeklerin ve kadınların ne giyeceğini dini kurallar belirler. İslam dininde kadınların tesettürlü ve gösterişsiz giyinmesi gerekir. "Gösterişsiz" giysilerin niteliği Müslüman toplumlar arasında değişir; ancak bu toplumların hepsinde kadın vücudunun, erkeklerinkinden daha fazla örtünmesi gerektiği kabul edilir. Müslüman kadınların kapalılık seviyesi başörtüsünden burkaya kadar değişkenlik gösterir.Kur'an'da; Nûr suresinin 31. ayetinde kadınların nasıl giyinmesi gerektiği açıklanmaktadır.Erkekler, özellikle tören gibi durumlarda, toga ve kilt gibi erkek eteği giyebilirler. Bu tür giysiler daha eski zamanlarda erkekler tarafından günlük hayatta da giyilirdi. Kadın giysileri, erkek giysilerine göre, daha cazibeli görünür. Bununla ilgili olarak modern toplumlardaki kadınlar; makyaj, mücevherat ve renkli giysiler gibi cezbeden öğeleri kullanma eğilimindedirler.[3] Ancak daha tutucu ve gelenekçi toplumlardaki kadınlar, erkeklerin bakışlarından korunmak için kapalı ve gösterişsiz giysiler giyerler.Sosyal statüAlim Han'ın zenginliğini, mevkisini ve gücünü, bulunduğu topluma gösteren gösterişli cübbesi
Giyim bazı toplumlarda, sosyal statüyü veya kademeyi gösterir. Örneğin, Antik Roma'da sadece senatörlerin mor şeritli giysi giymesine izin verilirdi. Yerli havaili kabilelerde sadece yüksek rütbeli kabile şeflerinin tüyden pelerin ve palaoa veya oyulmuş balina dişi takmasına izin verilirdi. Eski Hindistan'daki, Travankor Krallığı yönetimi altındaki Kerala'da; kast sistemine göre alt seviyede olan kadınlar, vücutlarının belüstü kısımlarını örtebilmek için vergi ödemek zorundaydılar. Çin'de, cumhuriyet öncesi zamanlarda sadece Çin imparatoru sarı renkte giysi giyebilirdi. Tarihte, insanların neler giyebileceğini belirleyen yazısız ahlak kurallarının birçok örneği vardır. Bu tür yazısız kuralları olmayan modern toplumlarda; sadece zenginlerin veya mevki sahiplerinin alabileceği nadir veya lüks eşyalar sosyal statüyü belirler. Ayrıca, çevre baskısı da giysi tercihini etkiler.DinBir Budist Japon rahibin meditasyon sırasında giydiği giysi ve taktığı aksesuarlar
Dini giyim, mesleki giyimin daha özel bir modeli olarak kabul edilebilir. Bazen sadece dini bir ritüel sırasında giyilir, bazen de özel dini bir mevkiyi sembolize etmek amacıyla her gün giyilir. Örneğin Jainistler, dini ritüelleri sırasında dikişsiz kumaş parçaları giyerler. Kumaş parçaları, Jainistlerin görevlerine olan sadakâtlerini temsil eder.Hinduizm, Sihizm, Budizm ve Jainizm gibi doğu dinlerinde dini bir giysinin temiz olması büyük önem taşır, çünkü bu giysilerin saflığı ve berraklığı temsil ettiğine inanılır. Giyim, İncil'deki pek çok bölümde göze çarpar. İncil'de giyimle ilgili en çok göze çarpan noktalar: Adem ve Havva'nın hikâyesi (Cinsel organlarını kapatan yapraklar. Ayrıca bu Kur'an'ın Ta-ha 121 ile A'raf 22 ayetlerinde de geçmektedir), Yusuf'un pelerini, Yahuda ve Tamar, Mordeçay ve Ester. Ayrıca sinagogda görev yapan rahiplerin, o rahiplere özel giysileri bulunur. Musevilikte ağıt yapmak için bu giysilerin üst kısımları parçalanır. Bu parçalama ritüeli, Yakup'un oğlu Yusuf'un öldüğünü duyup yas tutmasına dayanır.Kur'an'da giysi ile ilgili ayetler
Ey Âdem oğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar. Yine Allah, yarattığı şeylerden sizin için gölgelikler yaptı, dağlarda size sığınaklar yarattı; size sıcağa karşı kendinizi koruyacak elbiseler, mâruz kalabileceğiniz düşman gücünden sizi koruyacak zırhlar yapma imkânı bahşetti. İşte Allah, teslimiyet gösteresiniz diye size nimetini böyle eksiksiz vermektedir. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!Kaynak: vikipedi
Yelek: Entarinin üzerine giyilen yelekler, genellikle el işi ile süslenir ve renkli olabilir.
Eşarp: Başörtüsü olarak kullanılan eşarplar, genellikle başın etrafında bağlanır ve işlemeli olabilir.VAN GAZETESİ - EYŞAN YETKİN
Erkek Kıyafetleri:Şalvar: Vanda erkekler geleneksel olarak bol paçalı şalvarlar giyerler. Genellikle beyaz veya doğal tonlardadır.Cübbe: Üst giyim olarak cübbe tercih edilir. Cübbeler genellikle düz renklidir ve işlemeli olabilir.Kavuk: Başlık olarak kavuklar kullanılır. Genellikle siyah veya kahverengi renkte olabilir.
Aksesuarlar:Hem erkekler hem de kadınlar, geleneksel takılar kullanırlar. Bu takılar genellikle altından veya gümüşten yapılır ve el işçiliği ile süslenir.
Kadınlar genellikle bilezikler, küpeler ve yüzükler kullanırken, erkekler daha sade takılar tercih edebilirler.
Ayakkabılar:Ayakkabılar genellikle deri veya benzeri doğal malzemelerden yapılır ve basit bir tasarıma sahiptir.Bu bilgileri kullanarak, Vanda yöresel kıyafetleri hakkında daha detaylı bir röportaj yazabilirsiniz. Ayrıca, yerel halkla iletişime geçip kişisel deneyimlerini ve kıyafetlerin sembolizmi hakkındaki görüşlerini alarak daha zengin bir içerik oluşturabilirsiniz.
Van'ın Renkli Kültürel Mirası: Yöresel Kıyafetleri Vanda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sıcak toprakları üzerinde yükselen kültürel bir cevherdir. Bu coğrafyanın tarihinden ve geleneklerinden izler taşıyan Vanda yöresel kıyafetleri, her dikişi ve deseniyle bu zengin mirası yansıtır. İşte Vanda'nın kadim giyim geleneğine dair daha fazla bilgi.Entari: Van'ın kadınları, günlük hayKadın Kıyafetleri:atta ve özel günlerde entari adı verilen geleneksel giysileri tercih ederler. Bu giysi, ince işlemeli kumaşlardan yapılmıştır ve genellikle canlı renklere sahiptir. Entarinin üst kısmı dar kesimli ve beli saran bir etekle tamamlanır. Etek ucu ve yaka kısmı genellikle özenle işlenir.Yelek: Entari giyen kadınlar genellikle üstlerine yelek giyerler. Yelekler de el işçiliği ile süslenir ve renkli kumaşlarla dikkat çeker. Yelekler, kadınların giyimlerini zenginleştiren önemli bir aksesuardır.Eşarp: Başörtüsü olarak kullanılan eşarplar, genellikle başın etrafında bağlanır. Bu eşarplar da genellikle işlemeli ve renkli olur, geleneksel motiflerle süslenebilirler. Erkek Kıyafetleri:Şalvar: Vanda'nın erkekleri geleneksel olarak bol paçalı şalvarları tercih ederler. Şalvarlar genellikle beyaz veya doğal tonlardadır ve rahat bir kullanım sunar.Cübbe: Üst giyim olarak cübbe yaygın olarak kullanılır. Cübbeler genellikle düz renklidir ve işlemeli olabilir. Bu giysi, özellikle özel günlerde ve dini törenlerde tercih edilir.Kavuk: Başlık olarak kavuklar kullanılır. Bu başlıklar genellikle siyah veya kahverengi renktedir ve genellikle deri veya benzeri malzemelerden yapılır.Aksesuarlar:*Vanda kadınlar ve erkekler, geleneksel takıları gururla taşırlar. Altın veya gümüşten yapılan bu takılar, el işçiliği ile süslenir ve çeşitli semboller içerebilir. Kadınlar genellikle bilezikler, küpeler, yüzükler ve gerdanlıklar kullanırken, erkekler daha sade takılar tercih edebilirler.Ayakkabılar:*Ayakkabılar genellikle dayanıklı ve doğal malzemelerden yapılır. Basit bir tasarıma sahiptirler ve geleneksel giyimle uyumlu olacak şekilde üretilirler.Bu detaylı açıklamaları kullanarak, Vanda yöresel kıyafetleri hakkında daha kapsamlı bir röportaj yazısı oluşturabilir ve yerel halkın deneyimlerini ve kıyafetlerin sembolizmini daha fazla detayla inceleyebilirsiniz.Van gazetesi - Van haber - vanhaber Van (Ermenice: Վան, Kürtçe: Wan,[3] Osmanlıca: فان Fân), Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık on dokuzuncu şehri. Doğu Anadolu Bölgesi, Yukarı Murat-Van Bölümü'nde yer alır. Van ili nüfus bakımından bu bölgenin en büyük ilidir. 2021 sonu itibarıyla nüfusu 1.141.015 kişidir.[1] Kuzeyden Ağrı, batıdan Bitlis, güneybatıdan Siirt, güneyden Hakkâri illeriyle, doğudan da İran'la sınırlıdır. Anadolu'nun en büyük kapalı havzası olan Van Gölü kıyısında toprakları verimli, akarsuları bol, iklim koşulları oldukça elverişli bir yerleşim merkezidir. Dünya'nın hâlâ yaşanılan en eski kentlerinden biridir.Etimoloji
Van isminin nereden geldiğine dair belli bir kaynak yoktur ancak kabul edilen iki ayrı görüş bulunmaktadır. Bunlardan birincisi şehir kurulduktan sonra Van adında bir valinin gelip şehri bayındır hale getirmesinden dolayı isminin verildiğidir. İkinci görüş ise Urartular'ın şehir için kullandıkları "Viane" ve "Biane" kelimelerinden türemiş olduğudur. Bölgenin hakim dillerinde yapılan bütün karşılaştırmalarda her iki kelime yakın anlamda görünmektedir. Her iki kelime de şehir ve yerleşime ilişkindir. Dolayısıyla Van yerleşim yeri, şehir, memleket yöre benzeri anlamdadır. Bunlardan en yüksek ihtimal ise şehir görünmektedir.Tarihçe
Van'da insan yerleşiminin tarihi MÖ 7000 yıllarına kadar uzanır. Van Kalesi'nin 6 km güneyinde bulunan Tilkitepe ve Van Gölü'nün kuzeyindeki Ernis Mezarlıklarında yapılan kazılarda Kalkolitik, Tunç, Demir çağlarına ait yerleşimler bulunmuştur. Van'da 20. yüzyıla kadar Ermeni, Türk, Kürt, Arap, Zaza nüfus yaşamıştır. Gelenekleri Osmanlı ve İran etkisinde gelişmiştir. Van farklı kültürlerin ve toplulukların bir arada yaşayabildiği güzide bir coğrafyadır.Erken tarih
Hurriler, MÖ 2000'lerden itibaren Van Gölü'nden başlayarak Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü yerlere kadar uzanan bir bölgeye hâkim olmuştur. MÖ 13. yüzyılda Hurri-Mitanni siyasi teşekkülün merkezi otoritesi zayıflamış ve beyliklere bölünmüştür. Asur Kralları bu küçük beyliklerini hakimiyetleri altına almaya çalışmış ve bu sırada Van Gölü çevresinde Batı İran'a kadar olan bölgede Urartular ile Asurlular arasında mücadeleler başlamıştır. Urartu-Asur mücadelesi MÖ.VI. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, Urartular bu dağlık ve zor arazi şartlarına sahip bölgeyi egemenlik altında tutmuşturŞehri ilk kuran Asur Kraliçesi Semiramis'tir. Urartular zamanında şehir bir imparatorluk merkezi haline gelmiş ve Urartuların başkenti o zaman Van'a verdikleri isim ile Tuşpa olmuştur. Urartular'dan kalma Van Kalesi, 3000 yıldır hâlâ ayaktadır. Van Kalesi'nde Urartular'dan kalan kaya ve oda mezarları, tapınaklar, yazıtlar ve bazı yapılar bulunur. Urartu kralı I. Sarduri'nin kurduğu ve başkent yaptığı Tuşpa, Urartu krallarının mezralarını, uzun yazıtları içinde barındırır. Horhor Yazıtı, kaledeki en uzun yazıttır ve kral Argişti'ye ait mezar odasının girişinde bulunur. Analı kız kutsal alanında büyük bloklara yazılmış yazılar vardır ve burası bir sunak alanıdır. İç Kale'de Urartulara ait bir tapınağın temelleri bulunur. Kalenin batısında Madır Burcu isimli görkemli yapının ne amaçla yapıldığı tam olarak bilinmemektedir, fakat bir liman olduğu tahmin edilmektedir.Kalenin kuzeyinde yer alan Van Kalesi Höyüğü'nde kazılar da yapılmıştır.
Van Kalesi'nden bakınca Eski Van Şehri'nin kalıntılarıVan gölü şenlikleri 2011
Van'ın medeni tarihi Urartular ile başlar. Van, bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi ve Ermenistan ile civarındaki toprakları kapsayan Urartu Devleti'nin merkeziydi. İskit istilasının ardından zayıflayan Urartular, İran'dan gelen Medler tarafından yıkıldı. Daha sonra bölgeye Ahamenişlerler, Büyük İskender, Selevkoslar, Ermeniler[4], Partlar, Romalılar, Sasaniler ve Doğu Romalılar (Rumlar) hâkim olmuştur. 644 yılında Müslüman Araplar bu bölgeyi fethetmiş, daha sonra bölge yine Rumlara geçmiştir. Yöre, uzun süre Abbasilere veya Rumlara bağlı yerel Ermeni beyleriyle yönetilmiştir.Selçuklu ve Osmanlı Dönemi
11. yüzyıldan itibaren Türkmenlerin yerleşmeye başladığı Van Gölü havzası, önce Selçuklulara, sonra da İlhanlılara, Celayirîlere, Karakoyunlulara ve Akkoyunlulara yurt olmuştur.1500 yılından itibaren şehir büyük ölçüde Osmanlı-Safevi kapışmasına sahne olmuştur. İlk başta 1534-35 Irak Seferi ile Osmanlı boyunduruğuna girmiştir. Sonrasında Osmanlılar'ın Batıya yönelmesi sonucu tekrar Safevi hükmü yaşamıştır. 1548'de Van bir daha el değişmemek üzere Osmanlı egemenliğine girmiştir. Osmanlı egemenliğinden sonra "eyalet" haline gelmiş ve Van Gölü havzasının merkezi olmuştur.1500'lü yıllardan itibaren Türkler ve Ermeniler'in sükûnet içinde yaşadığı bir yer olmuştur. Ancak 1850'den sonra şehir içinden tehlike çanları çalar. Van'da barış ortamı bozulmaya başlar ve şehir uzun süreli bir kabus içine girer. Gayrimüslim ahali tarafından İlk isyan 2 Haziran 1896'da başlar. Yaz boyu süren isyan yüzünden iki tarafta yüzlerce kayıp verir. Yaz mevsiminin bitmesiyle isyan bastırılır fakat bu kalıcı çözüm sağlayamaz. Van'a vali olarak atanan Ali Paşa kısa sürede şehirde sükuneti sağlar ve isyana katılmayan kesimin beğenisini kazanır. Ancak Paşa'nın görevden alınması işleri tekrar sarpa sarar. Müslüman ve gayrimüslim ahali arası yaşanan çatışmalar I.Dünya Savaşı ile birlikte şehri bir yıkıma götürür. 2 Nisan 1918'de Ali İhsan Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu, Rusların harabeye çevirdiği Van'ı tekrar alır. Bu dönemden sonra Van şehri Erek Dağı'nın eteğinde yeniden kurulur. Eski Van ise 1-2 cami hariç kullanılamaz hale gelmiştir ve günümüze gelinceye kadar ayakta kalan yapılar dayanamayarak yıkılmıştır.Cumhuriyet dönemi
Cumhuriyet ilanı ile birlikte Van, Türkiye'nin bir ili olmuştur. Yenişehir Toprakkale eteklerinde yeniden kurulmuştur. Bu dönemden itibaren şehir düşük bir hızda gelişmeye devam etmiştir. 1943 yılında havalimanına kavuşmuştur. 1976 yılında ise Muradiye-Çaldıran'da yaşanan bir depremle sarsılmıştır. 1980 yılından sonra bölgede yaşanan güvenlik olaylarından dolayı bölge halkının ilk adreslerinden biri olmuştur. Bu dönemden itibaren şehir nüfusu ani hızla büyümeye başlamıştır. 2008 yılında nüfusu 1 milyonu geçmiştir. Van'ın merkezinde Ekim ve Kasım 2011'de iki yıkıcı deprem meydana gelmiştir. Bu depremler Van için bir dönüm noktası olmuştur ve şehir büyük ölçüde değişime uğramıştır. Deprem öncesi 353.000 olan merkez nüfus deprem sonrası 500.000'i geçmiştir. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile Van'da sınırları il mülki sınırları olan büyükşehir belediyesi kurulmuş ve 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesi çalışmalarına başlamıştır.Coğrafya
Van, yüzölçümü açısından Türkiye'nin en büyük beşinci ilidir. Büyük bölümü yüksek, engebeli ve dağlık alanlardan oluşan Van'da yerleşmeye elverişli alanlar sınırlıdır. Van ilini etkisi altında tutan sert iklim, başlıca ekonomik uğraş olan tarımsal üretimin çeşitlenip gelişmesine olanak tanımaz. İl sınırlarının %53'ünü dağlar, %33'ünü yaylalar ve platolar, geri kalan kısmı ise ovalar oluşturur.1727 metrelik-kimi kaynaklarda 1661-rakımıyla Türkiye'nin en yüksek beşinci ilidir.Dağlar
Dağlar, Van ilinin %53'lük kısmını oluşturur.Kuzey kesimde Aladağ (3.255 metre) ve Tendürek (3.542 metre) Dağları Ağrı ile sınır oluşturur. Şehrin doğusunu Tendürek Dağı'ndan başlayıp Yüksekova'ya kadar devam eden İran sınırına paralel dağlar oluşturur. Bu dağların yükseltisi 2600-2700 metre civarındadır. Şehrin doğusunda ise Erek Dağı (3.204 metre) bulunur. Hoşap yakınlarında ise İspiriz Dağı (3,688 metre) bulunur ki bu dağ Van'ın en yüksek noktasıdır. Dağların en çok yoğunlaştığı alan Gevaş,Çatak, Bahçesaray ilçeleri arası olan kısımdır. Bu dağların yüksekliği yer yer 3.000 metreyi geçmektedir. İhtiyarşahap Dağları ve Artos Dağı (3.500 metre) bu bölgenin kuzeyinde bulunur. Tuşba ve Muradiye ilçeleri arası da yüksekliği fazla olmayan birçok dağa ev sahipliği yapar.Ana madde: Arnos Dağı
Yaylalar ve Platolar
Yaylalar ve platolar şehrin %33'lük kısmını oluşturur. Doğuda bulunan Norduz yaylaları hayvancılık için önemli bir bölgedir. Manda Dağı'nın etekleri verimli yaylalar barındıran bir diğer bölgedir. Ahda Dağı'ndan Erçek Gölü'ne kadar olan kısım yine birçok yaylaya ev sahipliği yapar. Yoğunlukla Özalp, Saray ve Başkale ilçeleri platolara ev sahipliği yapan konumlardır. Van-Hakkari ve Van-İran kara yolu üzerinde bu platolara rastlamak mümkündür.Ovalar ve Vadiler
Ovalar Van'da çok az yer tutar.Bilinen ovalar Çaldıran ilçesinin bulunduğu yer olan Van'ın en büyük düzlüğü Çaldıran Ovası, şehir merkezinin kurulduğu yer olan 1.700 metre rakıma sahip Van Ovası ve Erciş ilçesinin kurulu olduğu Erciş Ovasıdır. Van ovası üç ayrı akarsuya ev sahipliği yapmaktadır. Eskiden çok verimli ve yeşil bir ova konumundaydı. Erciş ovası kendi yanında Ağrı sınırına kadar uzanan düzlük alanlar barındırır. Bu iki ovanın dışında Tuşba ilçesinde Van Gölü kıyıları ve Van-Erciş kara yolu arasındaki bölge bir ovalık alana ev sahipliği yapar. Aynı zamanda Hoşap yakınlarında Hoşap Vadisi'ne, Özalp yakınlarında ise Memedik Vadi'sine ev sahipliği yapar.Hidrografya
Van, su kaynakları konusunda göl kısmında iyi iken akarsu bakımından fakirdir. Ülkenin en büyük gölü olan Van Gölü'ne ev sahipliği yapmaktadır. Göl canlı çeşitliliği konusunda zayıftır. Bu göl içinde İncikefali, fitoplankton ve zooplankton barındırır. Ayrıca sert kışlara rağmen donmaz.4 tane ada barındırır. İlin bir diğer gölü Erçek Gölü'dür. Bu göl ise yılın belli zamanlarında flamingolara ev sahipliği yapar. Şehrin önemli akarsuları ise Bend-i Mahi, Ilıca, Deliçay, Engil, Karasu ve Kotur gibi akarsulardır. Birçoğu Van Gölü'ne dökülen bu akarsularda Mayıs ayında İnci kefali göçüne rastlamak mümkündür. Bu balıklar bu akarsularda üreme faaliyetleri için akıntıya ters olarak yüzerler.Bitki Örtüsü
Şehrin ana bitki örtüsü bozkırdır.%70'lik kısım çayır meralardan,%23'lük kısım ekili ve dikili alanlardan, %2'lik kısım ise ormanlardan ve fundalık alanlardan oluşur.[6] Türkiye'nin en çok orman fakiri illerinden biridir.[7] Sarıçam ve meşe en çok yetişen ağaçlardır Nadir olsa da farklı ağaç türlerine rastlanabilir. Şehrin kuzey ve doğusu antropojen bozkır barındırır.İklim
Van iklimi karasal iklim olup bitki örtüsü bozkırdır. Van'da kış ayları sert geçer. Kar etkisini yoğun göstermektedir. İlkbahar ayları Van'a en çok yağışın düştüğü aylardır. Van'da yaz ayları genelde kurak ve sıcak olup, Van Gölü'nün etkisiyle biraz serin yaşanmaktadır. Bu aylarda fazla yağış olmaz ama rüzgârlar geniş yer tutar. Bitki örtüsünün bozkır olması küçükbaş hayvancılığı geliştirmiştir. Yıllık sıcaklık ortalaması 9 °C'dir. Yılın en soğuk ayı sıcaklık ortalaması -3.5 °C, en sıcak ayı sıcaklık ortalaması 22 °C'dir. Yağışların %39'u ilkbaharda, %27'si sonbaharda, %26'sı kışta, %7'si ise yaz mevsiminde düşer.Donlu gün sayısı 120'yi bulmaktadır. Yılın yaklaşık 90 günü kar örtüsü yerde kalabilmektedir.[8] Yılın yaklaşık 90 günü yağış düşmektedir.En yüksek kar 5 Aralık 1994 tarihinde 120 cm, 24 saatlik en fazla yağış 27 Şubat 2014 tarihinde 122 mm, en hızlı rüzgâr 12 Mart 2010 tarihinde 165 km/sa olarak ölçülmüştür. Ülkenin en çok güneş gören yerlerinden biridir. Yıllık yaklaşık 400 mm yağış ile Doğu Anadolu'nun en az yağış alan yerlerinden biridir.Giyim, vücudun bir kısmını veya tamamını kapsayan her türlü kıyafet ve aksesuar. Giyim kuşamın en önemli ve muhtemelen en eski işlevi, vücudu doğa şartlarından korumasıdır. Hava koşullarından korumasının yanı sıra, spor ve yemek yapmak gibi tehlikeli faaliyetler sırasında deri ile çevre arasında bariyer görevi görerek güvenliği artırır. Ayrıca vücuda hijyenik bir bariyer sağlayarak vücuda toksinlerin ve mikropların girişini sınırlandırır. Giyim kuşamın en önemli işlevlerinden biri de kişinin stilini, zevklerini ve modayı yansıtmasıdır. Her halka ve ülkeye ait ulusal giyimler mevcuttur.Giyim, sosyal ve kültürel hayatta önemli bir rol oynar. Örneğin bir üniforma, polis veya asker tarafından giyildiğinde devletin otoritesini temsil eder, üniforma aynı zamanda bir grubu, takımı veya politik kişiyi de temsil edebilir. Birçok toplumda giysiler, bir insanın; alçak gönüllülük, din, cinsiyet ve sosyal statü gibi özelliklerini belirtir.Tarihçe
tarih boyunca, pek çok farklı malzeme kıyafet ve aksesuar yapımında kullanılmıştır. Bu malzemeler, deriden kürke, ketenden ipeğe kadar geniş bir yelpazeye yayılır. Son araştırmalar insanların 650.000 senedir giyimden faydalanmakta olduğunu göstermektedir.Aksesuar
Giyilmek yerine taşınan (cüzdan vs.), vücudun sadece bir kısmına takılıp kolayca çıkarılabilen (atkı, fular vs.), sadece süs amaçlı takılan (mücevherat vs.) veya sağlık amaçlı kullanılan (gözlük vs.) nesneler kıyafet olarak değil, aksesuar olarak tanımlanır.[kaynak belirtilmeli]İşlevleri
Giyimin en önemli özelliklerinden biri de onu giyen kişiyi rahat tutmaktır. Sıcak iklimlerde giyim, güneş yanığı veya rüzgardan korurken, soğuk iklimlerde hipotermiyi önlemesi sebebiyle giyimin önemi çok daha fazladır. Barınaklar genellikle bir insanın giyim ihtiyacını düşürür. Örneğin kış aylarında sıcak bir eve girilirken (özellikle eve giren kişi orada kalıyorsa) palto, bere, eldivenler, ayakkabılar, çoraplar ve öteki yapay katmanlar çıkarılır. Benzer olarak giyim, mevsimlere ve iklimlere göre değişir. Bu yüzden sıcak iklim ve mevsimlerde soğuk olanlarınkine nazaran daha ince ve daha az giysi katmanı kullanılır.Giyim, doğal ortamda oluşabilecek sıyrıklardan ve kesiklerden insanı korur. Giysiler; yağmur, kar, rüzgâr ve diğer hava koşulları, bunların yanı sıra güneş gibi doğa şartlarından korunmayı sağlar. Giysiler aynı zamanda iş veya spor gibi faaliyetler boyunca risk seviyesini düşürür. Bazı giysiler; böcekler, zararlı kimyasallar, silahlar ve yıpratıcı maddeler gibi belirli tehlikelerden korunma amaçlı giyilir. Diğer taraftan giysiler, bir ortamı onu giyen insandan koruma görevi de görebilir. Örneğin: Hastalarını ve kendisini enfeksiyon riskinden korumak için ameliyat önlüğü giyen doktorlar.İnsanlar, çevresel tehlikelerden korunmak amacıyla giyim dalında büyük bir yaratıcılık örneği göstermişlerdir. Örneğin: uzay giysileri, havalandırmalı giysiler, zırhlar, dalış kıyafetleri, mayolar, arıcı giysileri, motosiklet giysileri, fosforlu giysiler ve diğer koruyucu giysiler. Koruma amaçlı giysiler modadan uzak olmak zorunda değildir. Emniyet odaklı giysiler aynı zamanda modaya uygun tasarlanabilir.Kültürel yönleri
Cinsiyet farkıBatılı toplumlarda, etekler, tuvaletler ve topuklu ayakkabılar genellikle kadın giyiminde görünürken, kravatlar ise genellikle erkek giyiminde görünür. Eski zamanlarda pantolon, erkeklere özel bir giyim eşyasıyken, günümüz batı dünyasında her iki cinse de uygundur. Erkek giysileri genellikle daha pratiktir (böylece çeşitli şartlar altında işlevlerini koruyabilecektir) ama kadın giysileri giyim tarzı bakımından daha geniş bir yelpazeye sahiptir. Erkeklerin halka açık yerlerde genellikle göğsü açık dolaşmasına genellikle izin verilir. Bir kadının erkek giysileri giymesi genellikle uygundur ancak tam tersi olağandışı görülür.Bazı kültürlerde, erkeklerin ve kadınların ne giyeceğini dini kurallar belirler. İslam dininde kadınların tesettürlü ve gösterişsiz giyinmesi gerekir. "Gösterişsiz" giysilerin niteliği Müslüman toplumlar arasında değişir; ancak bu toplumların hepsinde kadın vücudunun, erkeklerinkinden daha fazla örtünmesi gerektiği kabul edilir. Müslüman kadınların kapalılık seviyesi başörtüsünden burkaya kadar değişkenlik gösterir.Kur'an'da; Nûr suresinin 31. ayetinde kadınların nasıl giyinmesi gerektiği açıklanmaktadır.Erkekler, özellikle tören gibi durumlarda, toga ve kilt gibi erkek eteği giyebilirler. Bu tür giysiler daha eski zamanlarda erkekler tarafından günlük hayatta da giyilirdi. Kadın giysileri, erkek giysilerine göre, daha cazibeli görünür. Bununla ilgili olarak modern toplumlardaki kadınlar; makyaj, mücevherat ve renkli giysiler gibi cezbeden öğeleri kullanma eğilimindedirler.[3] Ancak daha tutucu ve gelenekçi toplumlardaki kadınlar, erkeklerin bakışlarından korunmak için kapalı ve gösterişsiz giysiler giyerler.Sosyal statüAlim Han'ın zenginliğini, mevkisini ve gücünü, bulunduğu topluma gösteren gösterişli cübbesi
Giyim bazı toplumlarda, sosyal statüyü veya kademeyi gösterir. Örneğin, Antik Roma'da sadece senatörlerin mor şeritli giysi giymesine izin verilirdi. Yerli havaili kabilelerde sadece yüksek rütbeli kabile şeflerinin tüyden pelerin ve palaoa veya oyulmuş balina dişi takmasına izin verilirdi. Eski Hindistan'daki, Travankor Krallığı yönetimi altındaki Kerala'da; kast sistemine göre alt seviyede olan kadınlar, vücutlarının belüstü kısımlarını örtebilmek için vergi ödemek zorundaydılar. Çin'de, cumhuriyet öncesi zamanlarda sadece Çin imparatoru sarı renkte giysi giyebilirdi. Tarihte, insanların neler giyebileceğini belirleyen yazısız ahlak kurallarının birçok örneği vardır. Bu tür yazısız kuralları olmayan modern toplumlarda; sadece zenginlerin veya mevki sahiplerinin alabileceği nadir veya lüks eşyalar sosyal statüyü belirler. Ayrıca, çevre baskısı da giysi tercihini etkiler.DinBir Budist Japon rahibin meditasyon sırasında giydiği giysi ve taktığı aksesuarlar
Dini giyim, mesleki giyimin daha özel bir modeli olarak kabul edilebilir. Bazen sadece dini bir ritüel sırasında giyilir, bazen de özel dini bir mevkiyi sembolize etmek amacıyla her gün giyilir. Örneğin Jainistler, dini ritüelleri sırasında dikişsiz kumaş parçaları giyerler. Kumaş parçaları, Jainistlerin görevlerine olan sadakâtlerini temsil eder.Hinduizm, Sihizm, Budizm ve Jainizm gibi doğu dinlerinde dini bir giysinin temiz olması büyük önem taşır, çünkü bu giysilerin saflığı ve berraklığı temsil ettiğine inanılır. Giyim, İncil'deki pek çok bölümde göze çarpar. İncil'de giyimle ilgili en çok göze çarpan noktalar: Adem ve Havva'nın hikâyesi (Cinsel organlarını kapatan yapraklar. Ayrıca bu Kur'an'ın Ta-ha 121 ile A'raf 22 ayetlerinde de geçmektedir), Yusuf'un pelerini, Yahuda ve Tamar, Mordeçay ve Ester. Ayrıca sinagogda görev yapan rahiplerin, o rahiplere özel giysileri bulunur. Musevilikte ağıt yapmak için bu giysilerin üst kısımları parçalanır. Bu parçalama ritüeli, Yakup'un oğlu Yusuf'un öldüğünü duyup yas tutmasına dayanır.Kur'an'da giysi ile ilgili ayetler
Ey Âdem oğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar. Yine Allah, yarattığı şeylerden sizin için gölgelikler yaptı, dağlarda size sığınaklar yarattı; size sıcağa karşı kendinizi koruyacak elbiseler, mâruz kalabileceğiniz düşman gücünden sizi koruyacak zırhlar yapma imkânı bahşetti. İşte Allah, teslimiyet gösteresiniz diye size nimetini böyle eksiksiz vermektedir. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!Kaynak: vikipedi