Zihinsel engelli 3 kardeşe cinsel istismarda bulunan korucu Tekin Gülaçtı’nın yargılandığı davanın 4’üncü duruşmasını bir gazeteci olarak takip ettim. 17 Ocak’ta görülen duruşmasına gitmeden önce resim öğretmeni bir arkadaşımla atölyesinde uzun uzun sohbet etmiştik; “İstismarcı bir erkeğin resmini nasıl çizebiliriz? Bu istismarcıları tarif eden örnek bir resim olmalı, insanlar ilk bakışta tanımalı onları” demiştik.
Aklıma koymuştum, duruşmaya katılır katılmaz, 3 kardeşe bunu yaşatan o erkeğin fotoğrafını çekmeliydim. Öyle bir bakış yakalamalıyım ki, arkadaşım onun yüzüne bakarak bu ifadeyi resmetmeliydi.
İYİLİK KILIFINA BÜRÜNDÜRÜLEN İSTİSMAR!
Duruşma kapısı önünde saatlerce bekledikten sonra nihayet başlamıştı. Ve en arkadaki sıralardan birine başka bir gazeteci arkadaşımla otururken müşteki avukatının yanında duran ve etrafına çekinerek bakan 50’lili yaşlardaki adam dikkatimi çekti. Sonra karşıdan bir kapı açıldı ve içeriye jilet gibi bir takım elbise giymiş, elini kolunu sallaya sallaya içeri giren bir erkeğe hep birlikte dönüp baktık. "Sanık bu olabilir mi?" diye üzerine kafa yorarken, hakimin, “Söyleyecek bir şeyin var mı?” sorusundan kendisini tanımış olduk. Kafasını sık sık mağdur çocukların avukatı yanında duran ürkek bakışlı kişiye çeviren sanık korucu Tekin Gülaçtı, savcılık ifadesinde, “Ben onlara para yiyecek götürüyordum, iyilik yapıyordum” ifadesini mahkemede, “iyilik” kılıfına büründürerek “Allah şahidimdir” dedi.
SANIĞIN ÇELİŞKİLİ İFADELERİ
Daha önce savcılık ifadesinde 3 kardeşe yaptığı istismarı uzun uzun anlatan sanık Gülaçtı, duruşma salonunda bunun aksini iddia ederek “Allah şahidimdir” sözleriyle bitirdi. Çocukların ifadelerini okuyan ve istismarın ağırlığına denk bir duruşma bekleyen biz gazeteciler, sanık ve müvekkilinin istismarı meşrulaştıran savunmalarına şahitlik ettik. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı avukatın “Rapordaki çelişkiler giderilmeli” talebinden sonra duruşma Mart’a ertelendi.
BABANIN FERYADI: NİYE BU ADAM CEZA ALMIYOR?
Mahkeme kararını açıklar açıklamaz, gözüm avukatın yanında duran ve birkaç dakika içerisinde salonda olup biteni anlamaya çalışan adamı aradı. Duruşma çıkışı hemen yakalamıştım onu. Gazeteci olduğumu söyledikten sonra “Çocukların babası siz misiniz?” diye sordum. Sanki bir dokunsan bir ah işitirsin dercesine baba A.Y., “Benim evet, ama ben olsam ne olacak? Kim beni duyacak, ne değişecek? Kimse bize yardım edemez, sen de edemezsin. Niye bu adam hala ceza almıyor? Kendimi mi öldüreyim?” sözleriyle öfkesini dile getirdi. Bu kadar açık yaşanan bir olayın neden hala cezalandırılmadığından yakınan baba A.Y., “Daha başımıza ne gelebilir ki? Yaptığı pisliğin üstüne her türlü yalanı da söylüyor. Buna adalet mi diyorsunuz?” diye sordu.
YAŞADIKLARI TRAVMA BAKIŞLARINDA
Gözleri dolu dolu konuşan baba A.Y.’ye bir süre verecek cevap bulamayarak sadece dinledim. Bir hafta sonra uzun uğraşlar sonucu yanlarına gitmeye ikna ettiğim ailenin evinin yolunu kapatılan Van Kadın Derneği (VAKAD) aktivisti Songül Özinver ile tuttum.
Çocuklarının başına gelen bu olay duyulduktan sonra, aile Gürpınar’ın o köyünden merkezden uzak bir mahalleye taşınmış. Evlerinin bahçe kapısını açar açmaz bütün aile bizi kapıda karşıladı. İki katlı müstakil içi oldukça eskimiş sobalı evde 6 çocuk ile anne ve baba birlikte yaşıyor. Evin arka odalarının birinde soba etrafında bütün aileyle birlikte oturduk. Oturmaya başlar başlamaz bütün çocuklar meraklı bakışlarla etrafımızda toplandı. İkimizin de gözleri 3 kız kardeşi ararken büyük olan kardeş hemen mutfağa gitti. Ama yaşları 13 ile 14 olan ve istismar olayı duyulduktan sonra koruma altına alınan 2 kardeş bir an olsun yanımızdan ayrılmadı. Yaşadıkları travmanın; her davranışlarına ve bakışlarına yansıdığını gördüm. 6 çocuk sahibi anne ve babanın evli olan kızları hariç geriye kalan 5 çocukları zihinsel engelliydi.
'KİME GİDECEĞİMİZİ BİLMİYORUZ’
Aktivist olan ve yıllarca köylerde kapı kapı dolaşarak kadınlarla çocuklarla çalışan Songül Özinver de, anne ve babaya yapmaları gerekenler hakkında bilgi verdi. Özinver, çocukların psikolojisini, okul başarılarını ve sonrasında yaşadıkları zorlukları tek tek sordu. Bu konuşmadan sonra baba A.Y., “Ben bir babayım, çaresizim, mahkeme niye yapılıyor bilmiyorum. Sadece o adamın söylediği yalanları dinliyoruz. Benim ailem paramparça oldu. Kime gideceğimizi bilmiyoruz” ifadelerini kullandı. Baba bir süre sonra damadını yanına alarak dışarı çıkarak kadınları başbaşa bıraktı.
'KÖYDE İMAMLIK YAPARDI’
Önce Anne N.Y., anlatmaya başladı: “Bilmiyordum yoksa bırakmazdım evime gelsin. Kızlarım bana anlatmadı. Küçük kız, öğretmenine anlatmış her şeyi. Olayın tam patlak verdiği dönemde ben ailemi ziyarete gitmiştim. 10 gün yoktum evde, ne olduysa o aralar olmuş. Yıllar önce kendi memleketimizden göç ettik ve o köyde bir tarla alıp yerleştik. Köyün en uzak yerine bütün evlerden uzak bir yerde tarla aldık. Küçük bir ev yaptık, eşim tam 10 yıl boyunca çobanlık yaptı. Kimseye bir zararımız kötülüğümüz olmadı. Köydeki herkes akrabaydı, yabancı olan tek aile bizdik. Eşim çobanlık yaptığı için benle çocuklarım evde kalırdık. Bu adam da sık sık bize gelirdi. Hatta kendi akrabalarında kalmaz, gelir bizim evimiz de kalırdı. Nereden bilebilirdik ki insan kendi misafirinden şüphelenmez. Zaten bu adam köyde sayılan sevilen biriydi. İmam olmadığı zaman gider camide namazı kıldırırdı. İmam sayılırdı. İnsan namazında niyazında bir adamdan şüphe etmiyor.
‘DURUŞMADA BENİ KONUŞTURMUYORLAR’
Ben yoktum, babaları çoban ve 3 kızımla 18 yaşındaki erkek kardeşleri evde tek kalmıştı. Zaten erkek çocuğum da engellidir. Çocuğun eline para vermiş, git bakkala kendine ve kardeşlerine bir şeyler al demiş. Sonra kızlarımı zorlamış, büyük kızım kurtarmaya çalışmış; ama olmamış oda korkmuş. Zaten büyük kızımı sürekli rahatsız ediyormuş. Dili döndüğü kadarıyla doktora yaşadıklarını anlattı. ‘Seninle evleneceğim, araba, ev alacağım’ sözleriyle kandırmaya çalışmış. Sürekli kızım kaçmış ama ‘seni de kardeşlerini de öldürürüm’ sözleriyle tehdit etmiş. Çocuklar hala bize doğru düzgün anlatmazlar Ama çocuklarım o günleri unutsun, derslerine çalışsınlar istiyorum. Zaten büyük kızım tek yanımızda, diğerleri yurda gidiyor. O aile köydeyken gelip bize para teklif ediyordu, ‘bu işten vazgeçin’ diyorlardı. Verdikleri parayı kabul etmedik, o köyden çıktık geldik. Olaydan sonra hepimiz köyden nefret etmeye başlamıştık. İş yok, güç yok, kirada yaşamaya çalışıyoruz. Ne olacak bilmiyorum; ama onlar zengin bir aile. Muhakkak bir şekilde işin içinden çıkarırlar. Duruşmada beni konuşturmuyorlar bile, her geçen gün umudumuz azalıyor. Belki de ceza almadan çıkacak, biz bu acıyı yaşadığımızla kalacağız.”
'BİZİ RAHAT BIRAKMADI’
Kardeşlerini istismardan kurtarmaya çalışan ve kendisi de korucu Gülaçtı’nın cinsel saldırısına maruz kalan 22 yaşındaki M.Y. de şunları söyledi: “Bana para vermeye çalışıyordu. Oysa onun bir eşi çocukları vardı, benden ne istiyorsun diyordum. Ama rahat bırakmadı peşimde geziyordu. Kardeşlerime de aynı şeyleri yaptı, ben onları kurtarmaya çalıştım. Verdiği parayı çöpe attım. ‘Seni öldürürüm’ diyordu. Hastaneye gidince de peşimden geliyordu o kadar bağırdım; ama rahat bırakmadı.”
Kaynak: http://www.haberercis.com