van gazetesi/van haber
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Şeyh Şamil Mahallesi’nde yaşayan 65 yaşındaki Layıka Kılıç, kızı Remziye Kılıç (33) ve torunu Barış (4) ile birlikte tek gözlü bir evde yaşam mücadelesi veriyor. 3 kişilik Kılıç ailesi, tek odası kullanılabilen avlulu bir evde yaşıyor.
Avluda bulunan tuvalet aynı zamanda banyo olarak kullanılıyor. Evin mutfağı ise yok. Elektrik faturası fazla gelmesin diye akşamları mum ışığında oturan aile, ısınmak için odun sobası kullanıyor. Ancak bir kışa yetecek 1 ton odunun fiyatı 900 TL olunca, evde ısınmak için odun yerine, battaniye ve karton kutuları kullanılıyor.
GÖÇ İLE BİRLİKTE DERİNLEŞEN YOKSULLUK
Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Taş Köprü (Gorderne) köyünde oturan Kılıç ailesi, köylerinin 25 yıl önce yakılmasıyla kente göç eder. Her geçen yıl ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte açlık sınırının altında yaşamaya başlayan aile, komşularının yardımları ile geçiniyor. Akciğer hastası ve tek böbrekle yaşayan anne Layıka Kılıç, ailede çalışan olmadığı için tedavi olamıyor. İyi beslenemeyen Kılıç, komşuların hayır amaçlı dağıttığı erzak ve akşamları getirdikleri yemeklerle karnını doyuruyor.
‘YEMEK OLMAYINCA UTANÇ DUYGUSU DA KALMIYOR’
“Eskiden yoksulluğumdan utanç duyardım, insanın yiyecek yemeği olmayınca utanma duygusu da kalmıyor” diyerek yaşadığı yoksulluğu anlatan Layıka Kılıç, yemek olmadığında un ve yağ kavurup yediklerini ifade etti.
YOKSULLUĞUN AVANTAJI'
Sağlık sigortası olmayan ve bir çok hastalıkla boğuşan Kılıç, nadiren gittiği hastanede doktorların yazdığı ilaçları da alamıyor. Uzun süre sağlıklı beslenemedikleri için mide küçülmesi yaşayan Layıka Kılıç ve kızı Remziye Kılıç, bu durumu açlığın getirmiş olduğu “avantaj” olarak değerlendiriyor. 4 yaşındaki torunu Barış’ın çocukların tükettiği bir çok yiyecekten habersiz olduğunu dile getiren Kılıç, kızı ve torununun iyi beslenememesinden kaynaklı sürekli hasta olduklarını ifade etti. Eşini 30 yıl önce kaybeden Kılıç, kızının da sağlık problemlerinden kaynaklı çalışamadığını belirterek, “Mahallede Pazar kuruluyor. Pazara gidiyor, bir şey almadan çaresizce yoksulluğuma üzülerek geri dönüyorum. Bir gece sıcak yiyorsak, bir gece yiyemiyoruz. Soframı çektiniz. Un kavurmuştum kahvaltıda. Keşke ölseydim de bu halimi kimse görmeseydi diye geçirdim içimden” dedi.
‘EKMEK YOKTU 8 GÜN makarna YEDİK’
Uzun yıllar yaşadıklarını komşularından gizleyen Kılıç, birkaç gece aç uyuduklarını ve o günden sonra hayatında bir çok şeyin değiştiğini dile getirerek, “Her şeye zam geldi. Küçük un torbası 55 TL olmuş. Büyük torba 110 TL. Un alacak param yoktu. 8 gün boyunca, evde ekmeksiz oturduk. Her gün makarna yaptım. Kızım artık makarna yemekten karnı ağırmaya başladı. Dayanamadım. Bir gün bir binanın üstüne çıkmak ve atmak istedim kendimi. Kızımı yalnız bırakamam diye vazgeçtim. Mahallenin fırıncısının dikkatini çekti. Un olmadığı için hamur yapamadığımı söyleyince, bana her gün iki sıcak ekmek ücretsiz vermeye başladı. Kriz onları da etkiledi. Yardım etmek isteyenler ancak kendi başlarının çaresine bakar oldu” diye ifade etti. BİR GÜN TOK, BİR GÜN AÇ
“Aç kalmak değil de kira ödeyemeyince ya da fırına bakkala olan borcumu ödeyemeyince daha kötü oluyor” sözleriyle kaygılarını dile getiren Kılıç, “Bazen komşular para yardımı yapıyor. Kira ve elektrik borçları için saklıyorum. Kaçak elektrik kullanmış olmamız ihtimali üzerine 3 bin TL ceza geldi. Şimdi gidip nerede ve kimden dileneyim? Kaymakamın kapısına gidip konuşacağım. Siz devletsiniz, neden bize yardım etmiyorsunuz diye? Zam zam zam. Her şeye zam geldi çünkü. Biri hayrına bir şey getirse o gün tokuz, yoksa ben kimseden bir şey isteyemiyorum” dedi.
BATTANİYE YAKIP ISINIYORLAR Ayın 30 günü nohut, fasulye, makarna, bulgur gibi yemekleri pişirdiklerini, komşular sayesinde bazen farklı yemekler de yiyebildiklerini belirten Kılıç, son bir yıl içinde sadece Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Şeyh Şamil Mahallesi’nde yaşayan 65 yaşındaki Layıka Kılıç, kızı Remziye Kılıç (33) ve torunu Barış (4) ile birlikte tek gözlü bir evde yaşam mücadelesi veriyor. 3 kişilik Kılıç ailesi, tek odası kullanılabilen avlulu bir evde yaşıyor.
Avluda bulunan tuvalet aynı zamanda banyo olarak kullanılıyor. Evin mutfağı ise yok. Elektrik faturası fazla gelmesin diye akşamları mum ışığında oturan aile, ısınmak için odun sobası kullanıyor. Ancak bir kışa yetecek 1 ton odunun fiyatı 900 TL olunca, evde ısınmak için odun yerine, battaniye ve karton kutuları kullanılıyor.GÖÇ İLE BİRLİKTE DERİNLEŞEN YOKSULLUK
Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Taş Köprü (Gorderne) köyünde oturan Kılıç ailesi, köylerinin 25 yıl önce yakılmasıyla kente göç eder. Her geçen yıl ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte açlık sınırının altında yaşamaya başlayan aile, komşularının yardımları ile geçiniyor. Akciğer hastası ve tek böbrkle yaşayan anne Layıka Kılıç, ailede çalışan olmadığı için tedavi olamıyor. İyi beslenemeyen Kılıç, komşuların hayır amaçlı dağıttığı erzak ve akşamları getirdikleri yemeklerle karnını doyuruyor.
‘YEMEK OLMAYINCA UTANÇ DUYGUSU DA KALMIYOR’“Eskiden yoksulluğumdan utanç duyardım, insanın yiyecek yemeği olmayınca utanma duygusu da kalmıyor” diyerek yaşadığı yoksulluğu anlatan Layıka Kılıç, yemek olmadığında un ve yağ kavurup yediklerini ifade etti.
YOKSULLUĞUN AVANTAJI'
Sağlık sigortası olmayan ve bir çok hastalıkla boğuşan Kılıç, nadiren gittiği hastanede doktorların yazdığı ilaçları da alamıyor. Uzun süre sağlıklı beslenemedikleri için mide küçülmesi yaşayan Layıka Kılıç ve kızı Remziye Kılıç, bu durumu açlığın getirmiş olduğu “avantaj” olarak değerlendiriyor. 4 yaşındaki torunu Barış’ın çocukların tükettiği bir çok yiyecekten habersiz olduğunu dile getiren Kılıç, kızı ve torununun iyi beslenememesinden kaynaklı sürekli hasta olduklarını ifade etti. Eşini 30 yıl önce kaybeden Kılıç, kızının da sağlık problemlerinden kaynaklı çalışamadığını belirterek, “Mahallede Pazar kuruluyor. Pazara gidiyor, bir şey almadan çaresizce yoksulluğuma üzülerek geri dönüyorum. Bir gece sıcak yiyorsak, bir gece yiyemiyoruz. Soframı çektiniz. Un kavurmuştum kahvaltıda. Keşke ölseydim de bu halimi kimse görmeseydi diye geçirdim içimden” dedi.
‘EKMEK YOKTU 8 GÜN MAKARNA YEDİK’
Uzun yıllar yaşadıklarını komşularından gizleyen Kılıç, birkaç gece aç uyuduklarını ve o günden sonra hayatında bir çok şeyin değiştiğini dile getirerek, “Her şeye zam geldi. Küçük un torbası 55 TL olmuş. Büyük torba 110 TL. Un alacak param yoktu. 8 gün boyunca, evde ekmeksiz oturduk. Her gün makarna yaptım. Kızım artık makarna yemekten karnı ağırmaya başladı. Dayanamadım. Bir gün bir binanın üstüne çıkmak ve atmak istedim kendimi. Kızımı yalnız bırakamam diye vazgeçtim. Mahallenin fırıncısının dikkatini çekti. Un olmadığı için hamur yapamadığımı söyleyince, bana her gün iki sıcak ekmek ücretsiz vermeye başladı. Kriz onları da etkiledi. Yardım etmek isteyenler ancak kendi başlarının çaresine bakar oldu” diye ifade etti.
BİR GÜN TOK, BİR GÜN AÇ
“Aç kalmak değil de kira ödeyemeyince ya da fırına bakkala olan borcumu ödeyemeyince daha kötü oluyor” sözleriyle kaygılarını dile getiren Kılıç, “Bazen komşular para yardımı yapıyor. Kira ve elektrik borçları için saklıyorum. Kaçak elektrik kullanmış olmamız ihtimali üzerine 3 bin TL ceza geldi. Şimdi gidip nerede ve kimden dileneyim? Kaymakamın kapısına gidip konuşacağım. Siz devletsiniz, neden bize yardım etmiyorsunuz diye? Zam zam zam. Her şeye zam geldi çünkü. Biri hayrına bir şey getirse o gün tokuz, yoksa ben kimseden bir şey isteyemiyorum” dedi.
BATTANİYE YAKIP ISINIYORLAR
Ayın 30 günü nohut, fasulye, makarna, bulgur gibi yemekleri pişirdiklerini, komşular sayesinde bazen farklı yemekler de yiyebildiklerini belirten Kılıç, son bir yıl içinde sadece Kurban Bayramı’nda kırmızı et yediklerini, “tavuk etini ise aylardır alamadım” dediği esnada, Suriyeli komşusu, bir poşet içinde tavuk eti ve bir ekmek getirerek aileye verdi. Kılıç komşusunun yaptığı yardım poşetini göstererek, “Savaştan kaçıp gelmişler, benim halime acıyorlar” diyerek içinde bulunduğu ekonomik sorunlara dikkat çekti. Evde ısınma sorunu yaşayan anne Kılıç, yakacak tahtanın torbasının 17 TL, kömürün 10, odunun ise 1 tonunun 900 TL olduğunu, o nedenle evde biriktirdiği battaniyeleri yaktığını söyleyerek, şunları kaydetti: “battaniye ve kıyafet yakıyorum. Battaniye olmadığında da karton yakıyorum. Her gün düzenli Toptancılar Sitesi’ne gidip karton topluyor, eve kadar yürüyorum.
Evde ısınma sorunu yaşayan anne Kılıç, yakacak tahtanın torbasının 17 TL, kömürün 10, odunun ise 1 tonunun 900 TL olduğunu, o nedenle evde biriktirdiği battaniyeleri yaktığını söyleyerek, şunları kaydetti: “Battaniye ve kıyafet yakıyorum. Battaniye olmadığında da karton yakıyorum. Her gün düzenli Toptancılar Sitesi’ne gidip karton topluyor, eve kadar yürüyorum.
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Şeyh Şamil Mahallesi’nde yaşayan 65 yaşındaki Layıka Kılıç, kızı Remziye Kılıç (33) ve torunu Barış (4) ile birlikte tek gözlü bir evde yaşam mücadelesi veriyor. 3 kişilik Kılıç ailesi, tek odası kullanılabilen avlulu bir evde yaşıyor.
Avluda bulunan tuvalet aynı zamanda banyo olarak kullanılıyor. Evin mutfağı ise yok. Elektrik faturası fazla gelmesin diye akşamları mum ışığında oturan aile, ısınmak için odun sobası kullanıyor. Ancak bir kışa yetecek 1 ton odunun fiyatı 900 TL olunca, evde ısınmak için odun yerine, battaniye ve karton kutuları kullanılıyor.
GÖÇ İLE BİRLİKTE DERİNLEŞEN YOKSULLUK
Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Taş Köprü (Gorderne) köyünde oturan Kılıç ailesi, köylerinin 25 yıl önce yakılmasıyla kente göç eder. Her geçen yıl ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte açlık sınırının altında yaşamaya başlayan aile, komşularının yardımları ile geçiniyor. Akciğer hastası ve tek böbrekle yaşayan anne Layıka Kılıç, ailede çalışan olmadığı için tedavi olamıyor. İyi beslenemeyen Kılıç, komşuların hayır amaçlı dağıttığı erzak ve akşamları getirdikleri yemeklerle karnını doyuruyor.
‘YEMEK OLMAYINCA UTANÇ DUYGUSU DA KALMIYOR’
“Eskiden yoksulluğumdan utanç duyardım, insanın yiyecek yemeği olmayınca utanma duygusu da kalmıyor” diyerek yaşadığı yoksulluğu anlatan Layıka Kılıç, yemek olmadığında un ve yağ kavurup yediklerini ifade etti.
YOKSULLUĞUN AVANTAJI'
Sağlık sigortası olmayan ve bir çok hastalıkla boğuşan Kılıç, nadiren gittiği hastanede doktorların yazdığı ilaçları da alamıyor. Uzun süre sağlıklı beslenemedikleri için mide küçülmesi yaşayan Layıka Kılıç ve kızı Remziye Kılıç, bu durumu açlığın getirmiş olduğu “avantaj” olarak değerlendiriyor. 4 yaşındaki torunu Barış’ın çocukların tükettiği bir çok yiyecekten habersiz olduğunu dile getiren Kılıç, kızı ve torununun iyi beslenememesinden kaynaklı sürekli hasta olduklarını ifade etti. Eşini 30 yıl önce kaybeden Kılıç, kızının da sağlık problemlerinden kaynaklı çalışamadığını belirterek, “Mahallede Pazar kuruluyor. Pazara gidiyor, bir şey almadan çaresizce yoksulluğuma üzülerek geri dönüyorum. Bir gece sıcak yiyorsak, bir gece yiyemiyoruz. Soframı çektiniz. Un kavurmuştum kahvaltıda. Keşke ölseydim de bu halimi kimse görmeseydi diye geçirdim içimden” dedi.
‘EKMEK YOKTU 8 GÜN makarna YEDİK’
Uzun yıllar yaşadıklarını komşularından gizleyen Kılıç, birkaç gece aç uyuduklarını ve o günden sonra hayatında bir çok şeyin değiştiğini dile getirerek, “Her şeye zam geldi. Küçük un torbası 55 TL olmuş. Büyük torba 110 TL. Un alacak param yoktu. 8 gün boyunca, evde ekmeksiz oturduk. Her gün makarna yaptım. Kızım artık makarna yemekten karnı ağırmaya başladı. Dayanamadım. Bir gün bir binanın üstüne çıkmak ve atmak istedim kendimi. Kızımı yalnız bırakamam diye vazgeçtim. Mahallenin fırıncısının dikkatini çekti. Un olmadığı için hamur yapamadığımı söyleyince, bana her gün iki sıcak ekmek ücretsiz vermeye başladı. Kriz onları da etkiledi. Yardım etmek isteyenler ancak kendi başlarının çaresine bakar oldu” diye ifade etti. BİR GÜN TOK, BİR GÜN AÇ
“Aç kalmak değil de kira ödeyemeyince ya da fırına bakkala olan borcumu ödeyemeyince daha kötü oluyor” sözleriyle kaygılarını dile getiren Kılıç, “Bazen komşular para yardımı yapıyor. Kira ve elektrik borçları için saklıyorum. Kaçak elektrik kullanmış olmamız ihtimali üzerine 3 bin TL ceza geldi. Şimdi gidip nerede ve kimden dileneyim? Kaymakamın kapısına gidip konuşacağım. Siz devletsiniz, neden bize yardım etmiyorsunuz diye? Zam zam zam. Her şeye zam geldi çünkü. Biri hayrına bir şey getirse o gün tokuz, yoksa ben kimseden bir şey isteyemiyorum” dedi.
BATTANİYE YAKIP ISINIYORLAR Ayın 30 günü nohut, fasulye, makarna, bulgur gibi yemekleri pişirdiklerini, komşular sayesinde bazen farklı yemekler de yiyebildiklerini belirten Kılıç, son bir yıl içinde sadece Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Şeyh Şamil Mahallesi’nde yaşayan 65 yaşındaki Layıka Kılıç, kızı Remziye Kılıç (33) ve torunu Barış (4) ile birlikte tek gözlü bir evde yaşam mücadelesi veriyor. 3 kişilik Kılıç ailesi, tek odası kullanılabilen avlulu bir evde yaşıyor.
Avluda bulunan tuvalet aynı zamanda banyo olarak kullanılıyor. Evin mutfağı ise yok. Elektrik faturası fazla gelmesin diye akşamları mum ışığında oturan aile, ısınmak için odun sobası kullanıyor. Ancak bir kışa yetecek 1 ton odunun fiyatı 900 TL olunca, evde ısınmak için odun yerine, battaniye ve karton kutuları kullanılıyor.GÖÇ İLE BİRLİKTE DERİNLEŞEN YOKSULLUK
Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Taş Köprü (Gorderne) köyünde oturan Kılıç ailesi, köylerinin 25 yıl önce yakılmasıyla kente göç eder. Her geçen yıl ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte açlık sınırının altında yaşamaya başlayan aile, komşularının yardımları ile geçiniyor. Akciğer hastası ve tek böbrkle yaşayan anne Layıka Kılıç, ailede çalışan olmadığı için tedavi olamıyor. İyi beslenemeyen Kılıç, komşuların hayır amaçlı dağıttığı erzak ve akşamları getirdikleri yemeklerle karnını doyuruyor.
‘YEMEK OLMAYINCA UTANÇ DUYGUSU DA KALMIYOR’“Eskiden yoksulluğumdan utanç duyardım, insanın yiyecek yemeği olmayınca utanma duygusu da kalmıyor” diyerek yaşadığı yoksulluğu anlatan Layıka Kılıç, yemek olmadığında un ve yağ kavurup yediklerini ifade etti.
YOKSULLUĞUN AVANTAJI'
Sağlık sigortası olmayan ve bir çok hastalıkla boğuşan Kılıç, nadiren gittiği hastanede doktorların yazdığı ilaçları da alamıyor. Uzun süre sağlıklı beslenemedikleri için mide küçülmesi yaşayan Layıka Kılıç ve kızı Remziye Kılıç, bu durumu açlığın getirmiş olduğu “avantaj” olarak değerlendiriyor. 4 yaşındaki torunu Barış’ın çocukların tükettiği bir çok yiyecekten habersiz olduğunu dile getiren Kılıç, kızı ve torununun iyi beslenememesinden kaynaklı sürekli hasta olduklarını ifade etti. Eşini 30 yıl önce kaybeden Kılıç, kızının da sağlık problemlerinden kaynaklı çalışamadığını belirterek, “Mahallede Pazar kuruluyor. Pazara gidiyor, bir şey almadan çaresizce yoksulluğuma üzülerek geri dönüyorum. Bir gece sıcak yiyorsak, bir gece yiyemiyoruz. Soframı çektiniz. Un kavurmuştum kahvaltıda. Keşke ölseydim de bu halimi kimse görmeseydi diye geçirdim içimden” dedi.
‘EKMEK YOKTU 8 GÜN MAKARNA YEDİK’
Uzun yıllar yaşadıklarını komşularından gizleyen Kılıç, birkaç gece aç uyuduklarını ve o günden sonra hayatında bir çok şeyin değiştiğini dile getirerek, “Her şeye zam geldi. Küçük un torbası 55 TL olmuş. Büyük torba 110 TL. Un alacak param yoktu. 8 gün boyunca, evde ekmeksiz oturduk. Her gün makarna yaptım. Kızım artık makarna yemekten karnı ağırmaya başladı. Dayanamadım. Bir gün bir binanın üstüne çıkmak ve atmak istedim kendimi. Kızımı yalnız bırakamam diye vazgeçtim. Mahallenin fırıncısının dikkatini çekti. Un olmadığı için hamur yapamadığımı söyleyince, bana her gün iki sıcak ekmek ücretsiz vermeye başladı. Kriz onları da etkiledi. Yardım etmek isteyenler ancak kendi başlarının çaresine bakar oldu” diye ifade etti.
BİR GÜN TOK, BİR GÜN AÇ
“Aç kalmak değil de kira ödeyemeyince ya da fırına bakkala olan borcumu ödeyemeyince daha kötü oluyor” sözleriyle kaygılarını dile getiren Kılıç, “Bazen komşular para yardımı yapıyor. Kira ve elektrik borçları için saklıyorum. Kaçak elektrik kullanmış olmamız ihtimali üzerine 3 bin TL ceza geldi. Şimdi gidip nerede ve kimden dileneyim? Kaymakamın kapısına gidip konuşacağım. Siz devletsiniz, neden bize yardım etmiyorsunuz diye? Zam zam zam. Her şeye zam geldi çünkü. Biri hayrına bir şey getirse o gün tokuz, yoksa ben kimseden bir şey isteyemiyorum” dedi.
BATTANİYE YAKIP ISINIYORLAR
Ayın 30 günü nohut, fasulye, makarna, bulgur gibi yemekleri pişirdiklerini, komşular sayesinde bazen farklı yemekler de yiyebildiklerini belirten Kılıç, son bir yıl içinde sadece Kurban Bayramı’nda kırmızı et yediklerini, “tavuk etini ise aylardır alamadım” dediği esnada, Suriyeli komşusu, bir poşet içinde tavuk eti ve bir ekmek getirerek aileye verdi. Kılıç komşusunun yaptığı yardım poşetini göstererek, “Savaştan kaçıp gelmişler, benim halime acıyorlar” diyerek içinde bulunduğu ekonomik sorunlara dikkat çekti. Evde ısınma sorunu yaşayan anne Kılıç, yakacak tahtanın torbasının 17 TL, kömürün 10, odunun ise 1 tonunun 900 TL olduğunu, o nedenle evde biriktirdiği battaniyeleri yaktığını söyleyerek, şunları kaydetti: “battaniye ve kıyafet yakıyorum. Battaniye olmadığında da karton yakıyorum. Her gün düzenli Toptancılar Sitesi’ne gidip karton topluyor, eve kadar yürüyorum.
Evde ısınma sorunu yaşayan anne Kılıç, yakacak tahtanın torbasının 17 TL, kömürün 10, odunun ise 1 tonunun 900 TL olduğunu, o nedenle evde biriktirdiği battaniyeleri yaktığını söyleyerek, şunları kaydetti: “Battaniye ve kıyafet yakıyorum. Battaniye olmadığında da karton yakıyorum. Her gün düzenli Toptancılar Sitesi’ne gidip karton topluyor, eve kadar yürüyorum.