Son dönemlerde Türkiye’ye giriş noktasında mültecilerin en çok kullandığı güzergâh haline gelen Van aynı zamanda Türkiye’nin en büyük mülteci mezarlığı olma noktasına geldi.
Türkiye’nin ölümlü en büyük deniz kazası ile birlikte birçok trajedinin yaşandığı kent olan Van’daki mültecilerin durumu bir rapor ile ele alındı, çalışıldı ve kentteki kurum ve kuruluşlar ile paylaşıldı.
Mülteciler tarafından son yıllarda Avrupa’ya gitme hayaliyle kullanılan Van ve Van Gölü, mültecilerin ölüm durağı haline geldi. Türkiye’den Avrupa’ya gitme hayaliyle yola düşen mülteciler ordusu ya göçmen kaçakçıların eline düşüyor ya yollarda donarak ölüyor ya da tekneyle Van Gölü’nü geçmeye çalışırken boğularak yaşamları sona eriyor. Suriyelilerden sonra Türkiye’ye geçen en büyük nüfusu Afganlar oluşturuyor.
afgan nüfusunun büyük çoğunluğunun da rotasının başlangıcından Van var. İran’ı yürüyerek geçip Van üzerinden Türkiye’nin diğer kentlerine gitmeye çalışan mülteciler dağ, taş, göl aşmaya çalışırken bu umut yolculuğunda büyük kayıplar veriyor. Kiminin canından olduğu kimisinin de bu yolda çetin şartlarda hayatta kalma çabası verdiği süreç sürerken Mülteci Dayanışma Ağı adlı çalışmada Van’dan birçok kurum, kuruluş ve STK’nın da görüşünü alarak mülteci raporu hazırladı. O raporda mültecilerin içinde bulunduğu koşullar, cezai işlemlerle ilgili sorunlar, ölümler ve daha birçok problem tek tek alındı. Van Gölü’nde onlarca göçmenin hayatı kaybettiği duruşmanın görüldüğü önceki gün konu bir kez daha gündeme gelirken raporun detaylarında bu kaza da işlendi.
MÜLTECİ DAYANIŞMA AĞI VAN’IN MÜLTECİ SORUNUNU ÇALIŞTI
Mültecilerin geçiş noktalarından biri olan Van, devrilen insan yüklü kamyonlarla, yollarda yalın ayak donarak ölenlerle, taşıyamayacağı insan yüküyle gölü aşmaya çalışırken batan teknelerle çoktandır bir ölüm şehri. Çıktıkları umut yolculuğunda hayatını kaybeden 250’den fazla mülteci Van’daki Seyrantepe ve Yenimahalle mezarlıklarının kimsesizler bölümünde yatıyor. Her fırsatta konuk severliğiyle, insani değerleriyle yüceltilen Van, çoktandır Türkiye’nin en büyük mülteci mezarlığına dönmüş durumda. Bu süreç devam ederken birçok kurum ve kuruluşun dahil olduğu rapor süreci detayları ile işledi. Raporda, tespitlerin yanı sıra konuya ilişkin çeşitli çözüm önerileri de yer aldı. Söz konusu rapor, 13-15 Kasım 2020 tarihlerinde Van'a ülkenin farklı yerlerinden giden çeşitli STK'ların ve siyasi parti temsilcilerinin ve bağımsız aktivistlerin görüşleri alınarak hazırlandı. Rapor hazırlanırken Van Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Van Referans Merkezi, KESK, DİSK, Van Barosu, CHP, DEVA ve Gelecek Partilerinin de aralarında bulunduğu pek çok kurum ve partiyi ziyaret eden heyet, daha önce yaşanan kazalarda yaralanan mültecilerle de görüştü.
VAN’DAKİ MÜLTECİLERİN DURUMU İLE İLGİLİ BİLGİLER ALINDI
Öte yandan o raporda Van’daki çalışmalarla ilgili şu ifadelere yer vrildi: “Yapılan ziyaretler sırasında, 13 Kasım’da mültecilerin geçiş noktalarından biri olan Çaldıran İlçesi Yukarı Çilli köyüne giderek sınırda bulunan karakolları gözlemledik ve köylülerin tanıklıklarını dinleme fırsatı bulduk. Aynı gün de meydana gelen ve mültecileri taşıyan bir aracın Van-Erciş karayolunda kaza yapması sonucu 2 mülteci hayatını kaybetmiş ve 18 mülteci hastanelerde tedavi altına alınmıştı. 14 Kasım’da yaralı olan mültecileri Van Yüzüncü Yıl hastanesinde ziyaret ettik. Orada mülteciler, doktorlar ve jandarmalarla görüşerek bilgiler aldık. Daha sonra 15 Kasım günü dünyadaki en büyük mülteci mezarlığı olan ve Van ili sınırları içerisinde bulunan ‘Kimsesizler Defin Alanı’nı ziyaret ettik. Son olarak Van Gölü’nde boğularak hayatını kaybeden mültecileri anmak için Van Gölü’ne karanfil bırakıp basın açıklamasıyla programımızı sonlandırmak istedik. Ancak Van’da 5 yıldır süren etkinlik yasağı gerekçesiyle İHD Van Şubesine geçerek orada basın açıklamasını yaparak 3 günlük ziyaret programımızı sonlandırdık.”
VAN HALKI MÜLTECİLERİN YAŞADIĞI TRAJEDİLERE ŞAHİT OLUYOR
“Raporda son dönemlerdeki sıkıntılarla ilgili olarak ayrıca “Mülteci sorunu sadece Van halkının sorunu değil, başta Türkiye haklarının sorunudur. Bu bütün insanların ortak sorunudur. Van’da mülteci sorunu görünür durumda, Van halkı hemen hemen her gün mültecilerin yaşadıkları trajedilere şahit oluyor. Ancak bu insanlık dramına dair herhangi bir şey yapmak istediklerinde, kolluk tarafında kaçakçılık yaftalamasıyla tutuklanacaklarını düşündükleri için, çaresiz kalıyorlar. Bu durumu “İnsanlığımızla sınanıyoruz” diyerek dile getiriyorlar.” Geçtiğimiz yıllarda da tartışılan yeterli ceza işlemin yapılmaması gibi konular da öne çıktı. Konuyla ilgili olarak ayrıca, “Yapılan görüşmelerde sorunun sadece Van halkının sorunu olmadığı, Türkiye’nin batısının, yüzünü Van’a dönmesi gerektiğini özellikle vurgulandı.”
CEZASIZLIK, İNSAN KAÇAKÇILARINI CESARETLENDİYOR!
“İnsan kaçakçılarının caydırıcı cezalar almaması insan kaçakçılarını cesaretlendiriyor. İnsan kaçakçılığından tutuklanan kaçakçılar an fazla 2 ay içerisinde serbest kalıyor. Kolluk kuvvetlerine yakalandıkları taktirde kaybedecekleri somut sermaye olmaması ve cezaların caydırıcılığın bulunmaması insan kaçakçılığını daha cazip bir hale getiriyor. 26 Aralık 2019’da Bitlis’in Adilcevaz ilçesi yakınlarında mültecileri taşıyan teknenin batması sonucu 7 Afgan hayatını kaybetmiş ve 64 kişi ise yaralanmıştı. Ölümlerin faili ola şahıs 2 ay içerisinde tekrar serbest bırakılarak adeta ödüllendirilmişti. Bu ve benzeri durumların cezasızlıkla sonuçlanması insan kaçakçılarını cesaretlendiriyor.”
MÜLTECİLER BOĞULARAK YA DA DONARAK HAYATLARINI KAYBEDİYOR
Raporun detayında geçtiğimiz yıl Van Gölü’nde yaşanan büyük kazadan da yola çıkarak şu ifadelere yer verildi. “Mülteciler sıkı denetimlerin olmasından kaynaklı daha tehlikeli yolları seçmek zorunda kalıyor ya da insan kaçakçılarının insafına bırakılıyor. Geçiş yollarında mülteciler ya Van Gölü’nde boğularak ya da soğukta donarak hayatını kaybediyor. Soğukta donarak hayatlarını kaybeden mültecilerin cenazelerine ise ancak bahar aylarında karların erimesi sonucu ulaşılabiliyor. Bu süre içerisinde mültecilerin cansız bedenleri vahşi hayvanlar tarafından yeniyor ya da altında vücut bütünlükleri bozuluyor.”
SAĞLIK HİZMETLERİ YETERSİZ
“Kimliği olmayan mülteciler hiçbir sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor. Kimliği olanlar ise yeterli düzeyde hizmet alamıyor. Ziyaretlerimiz sırasında kontrol bölgelerinde 1. Basamak sağlık taramasının yapıldığını, ancak yeterli ekipmanın ve hasta mahremiyet alanlarının olmaması, sağlıksız koşullar ve yüzeysel taramalarından dolayı sağlıklı bir hasta bakımının olmadığı gözlemlendi. Doktora yönelik korucu önlemlerin alınmıyor oluşu doktorların sağlılarını da tehlikeye atıyor. Geri Gönderme Merkezi’nde yalnızca 1. Basamak sağlık taraması yapılıyor. Merkezin sistematik bir sağlık politikası yok. Özellikle hamile olan kadınların devamlı takibini yapacak doktor imkanı bulunmuyor. Mülteciler hastaneye gittikleri zamanlarda ise kendi dillerinde tercüman bulunmaması nedeniyle gerekli muayeneyi çoğu zaman yaptırmıyorlar.”
VAN GÖLÜ’NDE DENETİMLER ARTIRILMALI
“Van Gölü’nde sahil güveliğinin bulunmaması gölü denetimsiz hale getirmektedir. Göl kenarlarında bulunan teknelerin kime ait olduğunu, teknelerin ne için hangi işlerde kullanıldığı meçhul. Bunun için yetkililerin şimdiye kadar herhangi bir adım atılmadığı bildirilmiştir. Öte yandan statüleri olmadığı için mülteci çocuklar ise eğitim haklarına erişemiyor. Van’da çok fazla mülteci olmasına rağmen okullardaki mülteci çocuklar sayısının çok az olması dikkat çekiyor. Okullara kayıt yaptıran mülteci çocuklar ise pandemi dönemiyle birlikte başlayan online eğitimler sırasında gerekli internet altyapısı ve bilgisayar, teknolojik aletler olmadığı için eğitim haklarına yine erişemiyor.”
MÜLTECİ ÇOCUKLAR ÇOK UCUZA ÇALIŞTIRILIYOR
“Güvencesiz ve kayıt dışı çalıştırılan mültecilerle ilgili daha önce hiçbir çalışma yapılmamış ve hiçbir veri bulunmamakta. Ucuz işgücü olarak görülen mülteciler merdiven altı işletmelerde insani olmayan koşullarda çok ucuza çalıştırılıyor. Güvencesiz çalıştırılan mültecilerin çoğunluğunu çocuklar oluşturuyor. Sanayi sitesindeki tüm işletmelerde istinasız, en az bir tane mülteci çocuk işçi çalışıyor. Öte yandan Van sınırından giriş yapan mültecilerin çoğunluğu Afgan, İranlı, Pakistanlı ve Bangladeşli olduğunu gözlemlendi. Ancak Afrika ülkelerinden dahi iltica edenlerin giriş için Van sınırını kullanmaları uluslararası insan kaçakçılığı ağı olduğunu gösteriyor.”
MÜLTECİ DAYANIŞMA AĞI’NDAN MÜLTECİLER İÇİN ÖNERİLER
“Mültecilerin ülkeye güvenli erişimi sağlanmalı, etkin, şeffaf ve erişebilir sığınma prosedürleri uygulanmalıdır. Mültecilerin statüsüzlük durumu uluslararası insan hakları standartlarına uygun şekilde anayasal bir güvenceyle çözüme kavuşturulmalı ve uygulanmalıdır. İnsan kaçakçılığı suçu ile mücadele kapsamında yürütülen soruşturmalar hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmelidir.
İnsan kaçaklığı suçu kapsamında yargılanan insanlara caydırıcı cezalar verilmelidir. Göçmen alanında çalışan kamu çalışanları seçiminde özel prosedür uygulamalı ve kamu çalışanları haklar ve özgürlükler konusunda eğitime tabi tutulmalıdır. Siyasilerin ve medyanın mültecilere yönelik ırkçı, ayrıştırıcı, hedef gösteren dili düzeltilmekledir. Van Gölü sahil güvenlik tarafından denetlenmelidir. Ekonomik sıkıntılardan dolayı insan kaçakçılığı suçuna bulaşmış yerli halka istihdam alanları oluşturulmalıdır. Siyasi partiler mülteci krizini hak temelli bir yaklaşımla acilen gündemlerine almalıdır.”
VAN GÖLÜ’NDEKİ O KAZA YAŞANANLARI TEYİT EDER NİTELİKTE
Bilindiği gibi Van’daki göçmenlerin yaşadığı son olay Türkiye’de de kayıtlara geçen bir olay olmuştu. Van'da düzensiz göçmenleri taşıyan ‘Akbaş’ isimli tekne 27 Haziran 2020'de olumsuz hava koşulları Çarpanak Adası açıklarında batmıştı.
Van Gölü kıyısından bindikleri tekneyle Bitlis'in Tatvan ilçesine gitmek isteyen düzensiz göçmenlerden 61'i hayatını kaybetmişti. Olayla ilgili Van Cumhuriyet Başsavcılığının 145 gün süren soruşturması sonucunda 12 sanık hakkında dava açılmış, 25 şüpheli hakkında da Kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verilmişti.
Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, yapılan araştırmalar sonucu tekneye kapasitenin üzerinde yolcu alındığı ancak tam yolcu sayısının tespit edilemediği belirtilmişti. 100'ün üzerinde yolcu bulunduğunun değerlendirildiği bildirilen iddianamede, tekneyi kullanan Medeni Akbaş'ın jandarma ekiplerince yakalandığı, Servet Akbaş'ın ise şu ana kadar ölü ya da sağ olarak ele geçirilemediği bilgisi yer almıştı. Olayla ilgili 12 sanık hakkında "Nitelikli göçmen kaçakçılığı yapma" ve "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme" suçlarından 38 yıl 6'şar ay hapis istemiyle dava açılmıştı. Bu olay aynı zamanda Türkiye’deki en büyük ölümlü deniz kazası olarak kayıtlara geçmişti.
Kaynak : ŞEHRİVAN
Türkiye’nin ölümlü en büyük deniz kazası ile birlikte birçok trajedinin yaşandığı kent olan Van’daki mültecilerin durumu bir rapor ile ele alındı, çalışıldı ve kentteki kurum ve kuruluşlar ile paylaşıldı.
Mülteciler tarafından son yıllarda Avrupa’ya gitme hayaliyle kullanılan Van ve Van Gölü, mültecilerin ölüm durağı haline geldi. Türkiye’den Avrupa’ya gitme hayaliyle yola düşen mülteciler ordusu ya göçmen kaçakçıların eline düşüyor ya yollarda donarak ölüyor ya da tekneyle Van Gölü’nü geçmeye çalışırken boğularak yaşamları sona eriyor. Suriyelilerden sonra Türkiye’ye geçen en büyük nüfusu Afganlar oluşturuyor.
afgan nüfusunun büyük çoğunluğunun da rotasının başlangıcından Van var. İran’ı yürüyerek geçip Van üzerinden Türkiye’nin diğer kentlerine gitmeye çalışan mülteciler dağ, taş, göl aşmaya çalışırken bu umut yolculuğunda büyük kayıplar veriyor. Kiminin canından olduğu kimisinin de bu yolda çetin şartlarda hayatta kalma çabası verdiği süreç sürerken Mülteci Dayanışma Ağı adlı çalışmada Van’dan birçok kurum, kuruluş ve STK’nın da görüşünü alarak mülteci raporu hazırladı. O raporda mültecilerin içinde bulunduğu koşullar, cezai işlemlerle ilgili sorunlar, ölümler ve daha birçok problem tek tek alındı. Van Gölü’nde onlarca göçmenin hayatı kaybettiği duruşmanın görüldüğü önceki gün konu bir kez daha gündeme gelirken raporun detaylarında bu kaza da işlendi.
MÜLTECİ DAYANIŞMA AĞI VAN’IN MÜLTECİ SORUNUNU ÇALIŞTI
Mültecilerin geçiş noktalarından biri olan Van, devrilen insan yüklü kamyonlarla, yollarda yalın ayak donarak ölenlerle, taşıyamayacağı insan yüküyle gölü aşmaya çalışırken batan teknelerle çoktandır bir ölüm şehri. Çıktıkları umut yolculuğunda hayatını kaybeden 250’den fazla mülteci Van’daki Seyrantepe ve Yenimahalle mezarlıklarının kimsesizler bölümünde yatıyor. Her fırsatta konuk severliğiyle, insani değerleriyle yüceltilen Van, çoktandır Türkiye’nin en büyük mülteci mezarlığına dönmüş durumda. Bu süreç devam ederken birçok kurum ve kuruluşun dahil olduğu rapor süreci detayları ile işledi. Raporda, tespitlerin yanı sıra konuya ilişkin çeşitli çözüm önerileri de yer aldı. Söz konusu rapor, 13-15 Kasım 2020 tarihlerinde Van'a ülkenin farklı yerlerinden giden çeşitli STK'ların ve siyasi parti temsilcilerinin ve bağımsız aktivistlerin görüşleri alınarak hazırlandı. Rapor hazırlanırken Van Valiliği İl Göç İdaresi Müdürlüğü, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Van Referans Merkezi, KESK, DİSK, Van Barosu, CHP, DEVA ve Gelecek Partilerinin de aralarında bulunduğu pek çok kurum ve partiyi ziyaret eden heyet, daha önce yaşanan kazalarda yaralanan mültecilerle de görüştü.
VAN’DAKİ MÜLTECİLERİN DURUMU İLE İLGİLİ BİLGİLER ALINDI
Öte yandan o raporda Van’daki çalışmalarla ilgili şu ifadelere yer vrildi: “Yapılan ziyaretler sırasında, 13 Kasım’da mültecilerin geçiş noktalarından biri olan Çaldıran İlçesi Yukarı Çilli köyüne giderek sınırda bulunan karakolları gözlemledik ve köylülerin tanıklıklarını dinleme fırsatı bulduk. Aynı gün de meydana gelen ve mültecileri taşıyan bir aracın Van-Erciş karayolunda kaza yapması sonucu 2 mülteci hayatını kaybetmiş ve 18 mülteci hastanelerde tedavi altına alınmıştı. 14 Kasım’da yaralı olan mültecileri Van Yüzüncü Yıl hastanesinde ziyaret ettik. Orada mülteciler, doktorlar ve jandarmalarla görüşerek bilgiler aldık. Daha sonra 15 Kasım günü dünyadaki en büyük mülteci mezarlığı olan ve Van ili sınırları içerisinde bulunan ‘Kimsesizler Defin Alanı’nı ziyaret ettik. Son olarak Van Gölü’nde boğularak hayatını kaybeden mültecileri anmak için Van Gölü’ne karanfil bırakıp basın açıklamasıyla programımızı sonlandırmak istedik. Ancak Van’da 5 yıldır süren etkinlik yasağı gerekçesiyle İHD Van Şubesine geçerek orada basın açıklamasını yaparak 3 günlük ziyaret programımızı sonlandırdık.”
VAN HALKI MÜLTECİLERİN YAŞADIĞI TRAJEDİLERE ŞAHİT OLUYOR
“Raporda son dönemlerdeki sıkıntılarla ilgili olarak ayrıca “Mülteci sorunu sadece Van halkının sorunu değil, başta Türkiye haklarının sorunudur. Bu bütün insanların ortak sorunudur. Van’da mülteci sorunu görünür durumda, Van halkı hemen hemen her gün mültecilerin yaşadıkları trajedilere şahit oluyor. Ancak bu insanlık dramına dair herhangi bir şey yapmak istediklerinde, kolluk tarafında kaçakçılık yaftalamasıyla tutuklanacaklarını düşündükleri için, çaresiz kalıyorlar. Bu durumu “İnsanlığımızla sınanıyoruz” diyerek dile getiriyorlar.” Geçtiğimiz yıllarda da tartışılan yeterli ceza işlemin yapılmaması gibi konular da öne çıktı. Konuyla ilgili olarak ayrıca, “Yapılan görüşmelerde sorunun sadece Van halkının sorunu olmadığı, Türkiye’nin batısının, yüzünü Van’a dönmesi gerektiğini özellikle vurgulandı.”
CEZASIZLIK, İNSAN KAÇAKÇILARINI CESARETLENDİYOR!
“İnsan kaçakçılarının caydırıcı cezalar almaması insan kaçakçılarını cesaretlendiriyor. İnsan kaçakçılığından tutuklanan kaçakçılar an fazla 2 ay içerisinde serbest kalıyor. Kolluk kuvvetlerine yakalandıkları taktirde kaybedecekleri somut sermaye olmaması ve cezaların caydırıcılığın bulunmaması insan kaçakçılığını daha cazip bir hale getiriyor. 26 Aralık 2019’da Bitlis’in Adilcevaz ilçesi yakınlarında mültecileri taşıyan teknenin batması sonucu 7 Afgan hayatını kaybetmiş ve 64 kişi ise yaralanmıştı. Ölümlerin faili ola şahıs 2 ay içerisinde tekrar serbest bırakılarak adeta ödüllendirilmişti. Bu ve benzeri durumların cezasızlıkla sonuçlanması insan kaçakçılarını cesaretlendiriyor.”
MÜLTECİLER BOĞULARAK YA DA DONARAK HAYATLARINI KAYBEDİYOR
Raporun detayında geçtiğimiz yıl Van Gölü’nde yaşanan büyük kazadan da yola çıkarak şu ifadelere yer verildi. “Mülteciler sıkı denetimlerin olmasından kaynaklı daha tehlikeli yolları seçmek zorunda kalıyor ya da insan kaçakçılarının insafına bırakılıyor. Geçiş yollarında mülteciler ya Van Gölü’nde boğularak ya da soğukta donarak hayatını kaybediyor. Soğukta donarak hayatlarını kaybeden mültecilerin cenazelerine ise ancak bahar aylarında karların erimesi sonucu ulaşılabiliyor. Bu süre içerisinde mültecilerin cansız bedenleri vahşi hayvanlar tarafından yeniyor ya da altında vücut bütünlükleri bozuluyor.”
SAĞLIK HİZMETLERİ YETERSİZ
“Kimliği olmayan mülteciler hiçbir sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor. Kimliği olanlar ise yeterli düzeyde hizmet alamıyor. Ziyaretlerimiz sırasında kontrol bölgelerinde 1. Basamak sağlık taramasının yapıldığını, ancak yeterli ekipmanın ve hasta mahremiyet alanlarının olmaması, sağlıksız koşullar ve yüzeysel taramalarından dolayı sağlıklı bir hasta bakımının olmadığı gözlemlendi. Doktora yönelik korucu önlemlerin alınmıyor oluşu doktorların sağlılarını da tehlikeye atıyor. Geri Gönderme Merkezi’nde yalnızca 1. Basamak sağlık taraması yapılıyor. Merkezin sistematik bir sağlık politikası yok. Özellikle hamile olan kadınların devamlı takibini yapacak doktor imkanı bulunmuyor. Mülteciler hastaneye gittikleri zamanlarda ise kendi dillerinde tercüman bulunmaması nedeniyle gerekli muayeneyi çoğu zaman yaptırmıyorlar.”
VAN GÖLÜ’NDE DENETİMLER ARTIRILMALI
“Van Gölü’nde sahil güveliğinin bulunmaması gölü denetimsiz hale getirmektedir. Göl kenarlarında bulunan teknelerin kime ait olduğunu, teknelerin ne için hangi işlerde kullanıldığı meçhul. Bunun için yetkililerin şimdiye kadar herhangi bir adım atılmadığı bildirilmiştir. Öte yandan statüleri olmadığı için mülteci çocuklar ise eğitim haklarına erişemiyor. Van’da çok fazla mülteci olmasına rağmen okullardaki mülteci çocuklar sayısının çok az olması dikkat çekiyor. Okullara kayıt yaptıran mülteci çocuklar ise pandemi dönemiyle birlikte başlayan online eğitimler sırasında gerekli internet altyapısı ve bilgisayar, teknolojik aletler olmadığı için eğitim haklarına yine erişemiyor.”
MÜLTECİ ÇOCUKLAR ÇOK UCUZA ÇALIŞTIRILIYOR
“Güvencesiz ve kayıt dışı çalıştırılan mültecilerle ilgili daha önce hiçbir çalışma yapılmamış ve hiçbir veri bulunmamakta. Ucuz işgücü olarak görülen mülteciler merdiven altı işletmelerde insani olmayan koşullarda çok ucuza çalıştırılıyor. Güvencesiz çalıştırılan mültecilerin çoğunluğunu çocuklar oluşturuyor. Sanayi sitesindeki tüm işletmelerde istinasız, en az bir tane mülteci çocuk işçi çalışıyor. Öte yandan Van sınırından giriş yapan mültecilerin çoğunluğu Afgan, İranlı, Pakistanlı ve Bangladeşli olduğunu gözlemlendi. Ancak Afrika ülkelerinden dahi iltica edenlerin giriş için Van sınırını kullanmaları uluslararası insan kaçakçılığı ağı olduğunu gösteriyor.”
MÜLTECİ DAYANIŞMA AĞI’NDAN MÜLTECİLER İÇİN ÖNERİLER
“Mültecilerin ülkeye güvenli erişimi sağlanmalı, etkin, şeffaf ve erişebilir sığınma prosedürleri uygulanmalıdır. Mültecilerin statüsüzlük durumu uluslararası insan hakları standartlarına uygun şekilde anayasal bir güvenceyle çözüme kavuşturulmalı ve uygulanmalıdır. İnsan kaçakçılığı suçu ile mücadele kapsamında yürütülen soruşturmalar hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmelidir.
İnsan kaçaklığı suçu kapsamında yargılanan insanlara caydırıcı cezalar verilmelidir. Göçmen alanında çalışan kamu çalışanları seçiminde özel prosedür uygulamalı ve kamu çalışanları haklar ve özgürlükler konusunda eğitime tabi tutulmalıdır. Siyasilerin ve medyanın mültecilere yönelik ırkçı, ayrıştırıcı, hedef gösteren dili düzeltilmekledir. Van Gölü sahil güvenlik tarafından denetlenmelidir. Ekonomik sıkıntılardan dolayı insan kaçakçılığı suçuna bulaşmış yerli halka istihdam alanları oluşturulmalıdır. Siyasi partiler mülteci krizini hak temelli bir yaklaşımla acilen gündemlerine almalıdır.”
VAN GÖLÜ’NDEKİ O KAZA YAŞANANLARI TEYİT EDER NİTELİKTE
Bilindiği gibi Van’daki göçmenlerin yaşadığı son olay Türkiye’de de kayıtlara geçen bir olay olmuştu. Van'da düzensiz göçmenleri taşıyan ‘Akbaş’ isimli tekne 27 Haziran 2020'de olumsuz hava koşulları Çarpanak Adası açıklarında batmıştı.
Van Gölü kıyısından bindikleri tekneyle Bitlis'in Tatvan ilçesine gitmek isteyen düzensiz göçmenlerden 61'i hayatını kaybetmişti. Olayla ilgili Van Cumhuriyet Başsavcılığının 145 gün süren soruşturması sonucunda 12 sanık hakkında dava açılmış, 25 şüpheli hakkında da Kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verilmişti.
Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, yapılan araştırmalar sonucu tekneye kapasitenin üzerinde yolcu alındığı ancak tam yolcu sayısının tespit edilemediği belirtilmişti. 100'ün üzerinde yolcu bulunduğunun değerlendirildiği bildirilen iddianamede, tekneyi kullanan Medeni Akbaş'ın jandarma ekiplerince yakalandığı, Servet Akbaş'ın ise şu ana kadar ölü ya da sağ olarak ele geçirilemediği bilgisi yer almıştı. Olayla ilgili 12 sanık hakkında "Nitelikli göçmen kaçakçılığı yapma" ve "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme" suçlarından 38 yıl 6'şar ay hapis istemiyle dava açılmıştı. Bu olay aynı zamanda Türkiye’deki en büyük ölümlü deniz kazası olarak kayıtlara geçmişti.
Kaynak : ŞEHRİVAN