İnsanın adeta kendinden bir haber yaşıyor olması ve bu durumu alışkanlık haline getirmesi elbette ki topluma bakınca edindiği bir davranıştır. Gözünü kör eden, aynada ki görüntüsüne aldırış etmeden ve kendini sorgulamadan yaşıyor oluşu da bir kader haline bürünmüş, davranış bütünlüğüdür. Bu sebeple her vakit kendine geç kalan insan, adeta süsleme ve makyaj yarışı içine girer. Var olmayan bir karakter edinir.
İnsanın kendini anlatışının yaklaşık yüzde yetmiş oranı, süsleyerek ve abartarak, henüz var olmamış bir karakterdir. Toplumun genel geçer beğeni kurallarına göre kendi karakterini yaratır insan. “Ben böyleyimdir” yorumu, kendi karakterine sözsel iğnelemeler yapmaktan kaçınarak en ideal ve en mükemmel karakteri konumlandırma peşine düşmüştür. Karakter bozukluğunun yegane sebeplerinden biri de böylesi durumlara dayanır. Mükemmel olma çabası içine giren insan, çareyi değişimin zorluğuna bakarak vazgeçmekte bulur. Bunun üzerine de karaktersel yalanlamalar başlar. Bu yalanlamaların başlangıç yaşının tahmini 13-20 yaş guruplarında olması, bize toplumun insana dayattığı çok şeyin olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Topluma göre düzenlenen görgü kuralları örneğin “yalan söyleme” gibi; kimi zaman gerekli zaruri ihtiyaçları yine yalan ile anlatma eğilimine sokar. İnsan her ne kadar yalana ihtiyaç duyup söylese de kendini tanımlar iken “ben asla yalan söylemeyi sevmem” gibi mucip bir hale atar kendini. Böylesi durumları bir alışkanlık haline getirmiş olan insanımız, artık karakter bozukluğuna kolaylıkla ev sahipliği yapabilmektedir. Çünkü insan kendini kabullenmekte en çok zorlanan varlıktır. “İnsan en çok kendinden muzdarip, kendinden gelene hasret yaşar” diye özetliyor Onur Sivritaş.
Topluma ayak uydurmak size olası bir hayat verebilir, fakat kendini tanıyıp, kendini yaşamak size mutlu ömür bahşedebilir. Seçim sizlerin!
Kendimi tanıyıp, kendimi yaşayarak ömür boyu mutlu olmayı seçiyorum.
Aslında makalenizde dediğiniz gibi çoğu şeyi bastırmaya çalışıyoruz.Bizimle ilgili olan,aslında bizi biz yapan iyi ya da kötü her şeyden kaçma eğilimindeyiz.Karakterimize toz kondurmayız.Yalan mı söyledik orda olması gereken oydu deriz.Aslında kendi kendimizi kandırırız ve bir daha hiç hatırlamayız bile o anı.Çünkü bizden iyisi ve doğru davrananı olamaz değil mi ?
Aslında makalenizde dediğiniz gibi çoğu şeyi bastırmaya çalışıyoruz.Bizimle ilgili olan,aslında bizi biz yapan iyi ya da kötü her şeyden kaçma eğilimindeyiz.Karakterimize toz kondurmayız.Yalan mı söyledik orda olması gereken oydu deriz.Aslında kendi kendimizi kandırırız ve bir daha hiç hatırlamayız bile o anı.Çünkü bizden iyisi ve doğru davrananı olamaz değil mi ?
Aa Onur Beyin burada olduğunu bilmiyordum bu harika oldu :) Artık hep sayfanızı takip ederm . Onur hocam nerede ben oradayım :))