Hayatımızın her alanında farklı bireylerle tanışırız.İnsanların karakterini ve düşüncelerini tanıma fırsatına sahip oluruz. Belli bir yaşa gelmiş bireyler hayatlarında her zaman kendi düşüncelerini değiştirmeye meyillidirler. Çünkü düşünce bir insanın belli bir yaştan itibaren yaptığı bir süreci içinde kapsar. Eski zamanda yaşayan insanların da düşünerek kendi topluluğunu geliştirmesine ve buluşlar yapmasını da sağlayan düşünceleridir. İnsanlar için yeni fikirlerde, kurallarda, hayatlarımızda nasıl bir yaşam süreceğimizde etkili olan bir unsurdur. Peki, düşüncelerin sadece olumlu bir yönü mü vardır?
Bazen düşünceler zıtlıkları oluşturur. Bir kutuplaşma gibi karşı karşıya oluşan durumları çağrıştırır. Bireyler için çoğu zaman anlaşamama gibi sorunları beraberinde getirir ve bireyler arasında karmaşık bir durumu yaratır. Çünkü insanların düşünceleri her bireyle aynı değildir. Bireyler arası oluşan farklı düşünme yapısı ise onlar arasında anlaşmazlığa sebebiyet verirken aralarında uzaklaşmaya ve güven duygusunun azalmasını da sağlar. Bu durumda birey güvenme duygusunu da kendisinin kaybetmesine izin veren bir yapı halini almasını sağlar. Aynı zamanda bu çoğu bireyler arasında dostluk ilişkilerini azaltan bir neden haline de gelebilir. Peki, bir bireye düşüncesi yüzünden güvenmemek doğru bir fikir midir?
Düşünce, bireyin insanlarla olan iletişiminde önemli bir rol oynar. Çünkü insanı insan yapan bir duygu ise düşünme tarzıdır. Bireyin karakterini ve düşüncesini anlamak için o bireyin düşüncelerini yavaş yavaş anlamaya başladıktan sonra bütün mesele başlar. Çünkü bir düşünce iyinin ya da kötünün içinde barınan bir yapıttır. Siz bireyler bir yapbozun parçasını tamamlarken birer birer görüntüsünü anlarsınız. Bu durum karmaşık gibi görünen ama sade olan bir yöntemdi. Ve şöyle bir durum vardır: İnsanın zihni karmaşık bir süreçi içinde barındırır. Sizler ona yaklaşmaya çalıştığınızda kendini hemen gizler ve saklar. Siz bazı şeyleri hiç fark etmeseniz bile normal bir konuşma içindeymiş gibi hissedersiniz. Biriyle tanışmadan nasıl o bireye güvenmeyip hemen onu tanımaya çalışmanız ve zaman geçtikçe o kişiyi hiç tanımadığınızı fark etmeniz gibidir. Hemen bir zihni anlamaya çalışmak yerine zamanı doğru kullanmak gerekir. Siz bireyler zamanla o kişiyi tanır ve düşüncesini anlamaya çalışırsanız daha verimli bir iletişim kurarsınız. Unutmayın tanıdığınızı sandığınız bir insan zamanla hiç tanımadığınız birine dönüşebilir. Bu durumda siz bireyler hiç bir kişinin zihnindeki düşüncesini anlamaya çalıştınız mı?
Birinin düşüncesini anlamanın en içten bir yolu da o bireye güvenmeyi de beraberinde getirir. Bir bireyin düşüncesini anlamaya başladığınızda onunla iletişim halinde olacaksınız ve adım adım ona bir güven de besleyeceksiniz. Çünkü her iki bireyi bir araya getiren düşünce onların dostluk ya da arkadaşlığını geliştiren bir yapı olacaktır. Unutmayın her bireyin düşüncesi bir diğer bireyle olan bağını etkiler. Her düşünce ise bireyin güven duygusunu da beraberinde getirir. Güvenmek ise bireyde birinin düşüncesini keşfettikten sonra ona hissettiğiniz bir duygudur. Konumuz düşünmenin ya da güvenmenin önemi değildi. Bizlerin konusu bireyin nasıl bir yol izleyeceğinin bir sonucudur. Unutmayın birey kendi kararlarını verecek bir iradeye sahiptir ve düşüncesi ile güvenmeyi de doğru bir şekilde kullanmayı bilmelidir.