Son dönemde sizin de dikkatinizi çekmişe benziyor ki bana gelen mesajlardan bunu anlıyorum. Hakkari ve Van’da meskun bir çevrenin çok yoğun hareketliliğine ve toplantılarına şahit oluyorsunuz: Sılehiler’in.
Benim de mensubu olduğum Sılehi aşireti son dönemde gündeme sık sık gelen bir aşiret. Organizasyonlarının tamamında bizzat bulundum, koordinasyonda yer aldım ve aşiretimin birlik ve beraberliği için, bölgede ve ülkede barış ve huzura katkı sağladığından her zaman da üzerime düşeni yapacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Sılehiler geçmişte ekseriyetle Hakkari Durankaya’da (Sıleh) yaşayan kadim bir aşiret. Fakat günümüzde her topluluk gibi birçok yere dağılmış durumdalar. Yani Sılehilik artık Durankaya’dan ibaret değildir. Dolayısıyla yaşadıkları her yerde bir araya gelip kaynaşmaları ve kendilerine göre günün gelişmeleri karşısında duruş belirlemeleri gayet doğaldır. Kaldı ki Sılehiler okur yazar oranı yüksek, birçok bürokratı, entelektüeli olan bir aşiret. Danışma kültürünün çok gelişkin olduğu topluluklardan biri. Hal böyle olunca günümüzün modern sivil toplum kuruluşu gibi de tavır geliştirebilir pekala. Aşiret lideri olarak ön plana çıkan ve kendini kabul ettiren Mehmet Alayı ATLI bey de genç, dinamik, birikimli ve cesur. Geçmişin hafızasını günümüze taşıyabilen, aşiretin geçmiş birikimine hakim, gelecek için perspektif sunabilen vizyon sahibi bir insan.
Bütün bu özellikler hangi toplumda olsa elbette ki ön plana çıkar, gündeme gelir, her konuda söz sahibi olmak ister.
Bir toplumu belli bir yönde mobilize etmek bilindiği kadar kolay değildir. Toplumun sosyolojisine ve birey psikolojisine belli oranda hakim olmayı gerektirir bu durum.
Sılehi aşireti lideri Mehmet Alayı ATLI bey ülkenin ve memleketin yararına olacak bir yönde, toplumsal barışa katkı sunacak şekilde mobilize olmuş durumdalar. Bu, hiç kimsenin hakkına, hukukuna, varlığına, değerlerine yönelik bir tehdit değildir. Her tür şiddete karşı, toplumuyla barışık, ötekinin haklarına saygılı bir niyetin ne zararı olabilir ki?
Kişiler kendilerini nasıl tanımlıyorlarsa bırakınız öyle tanımlasınlar. Toplumlar kimi kendilerine rehber seçiyorlarsa bırakınız seçsinler.
Tarih durağan bir olgu değildir. Tarih sürekli akan ve değişen bir nehirdir. Zamanı gelmiş bir fikrin veya şahsın önünü hiç kimse tutamaz. Tarihe mal olmuş olay ve kişileri de kimse silemez.
Metal yorgunluğu yaşayan şahıslar toparlayıcılıklarını yitirdiklerinde toplum hissiyatı bunu hemen not eder. Yorgunluğa dağınıklık eşlik ettiğinde toplumun içinden yeni dinamikler çıkar ve yeni figürler rotayı belirler. Bu, sosyolojinin basit kuralıdır.
Sılehi aşiretinin son dönem hareketliliğini bu yazılanlar üzerinden okumanızı salık veririm.