Bazen yapılan iyiliklerin suistimal eden bir çok kişinin farkına varıyoruz. Yaptığımız hataları emek harcadığımız insanlardan öğreniyoruz. Bu yüzden "Memleketin Boş İnsanları" başlığında yürümek istedim.
Eğitim ve gelişim seviyesi olmayan, 3 liralık değeri olmayan, parası yok ama olmuş gibi gösteren insanları popüler yaparak topluma kazandırıyoruz. Daha sonra parayı bulduğunda kendisinin ekol olduğunu düşünüyor. Oysa ki durum hiçte öyle değil. Memleketimiz için aslında tehdit ve tehlikeli bireyleri ön planda tutuyoruz. Arka perdelerin de kadın zaaflarının ya da erkek zaaflarının olduğunu unutuyoruz. İnsanlara farklı amaçla ve menfaat olarak gördüklerini hatırlıyoruz. İşte tamda o noktada ne kadar hata yaptığımızı başkalarının uyarılarından sonra öğreniyoruz. Albert Yetkin'in bir sözü ise; "yok olarak görünenleri var olarak gösterdiğiniz sürece gerçekleri göremezsiniz."der. Bu yüzden herkesi kendi penceremiz de gördüğümüz sürece memleketin gelişimini biraz daha geride bıraktığımızı anlarız.
AYNI YAZI, FARKLI AÇIDAN
Günümüzde toplumda var olan sorunların ve tehlikelerin bir kısmı, "memleketin boş insanları" olarak adlandırılan bireylerden kaynaklanmaktadır. Bu kişiler, genellikle eğitim ve gelişim seviyesi düşük olup, topluma gerçek bir katkı sağlamaktan uzaktır. Daha da kötüsü, bazıları kendi çıkarları doğrultusunda toplumu manipüle ederek kendilerini popüler hale getirmeye çalışır.
Bu bireylerin genellikle maddi açıdan sınırlı bir durumları olmasına rağmen, varmış gibi davranarak, toplum nezdinde bir statü elde etmeye çalışmaları oldukça yaygındır. Ancak, asıl tehlike, bu kişilerin gerçek karakterlerinin arkasında gizledikleri kadın ya da erkek zaafların da yatmaktadır. Bu durum, toplumun güvenlik ve istikrarı için ciddi bir tehdit oluşturabilir.
Albert Yetkin'in belirttiği gibi, "yok olarak görünenleri var olarak gösterdiğiniz sürece gerçekleri göremezsiniz." Bu söz, toplum olarak, gözümüzü kapatıp gerçekleri görmemize engel olacak bir tür yanılsamaya işaret etmektedir. Bu nedenle, her bir bireyi kendi penceremizden değil, gerçeklikle uyumlu bir şekilde değerlendirmemiz gerekmektedir.
Toplum olarak, bu tür yanılsamaları aşarak, gerçek tehditleri ve gelişim fırsatlarını doğru bir şekilde değerlendirmeliyiz. Eğitim, bilinçlendirme ve toplumsal dayanışma gibi araçlarla, memleketimizin daha sağlam ve sağlıklı bir geleceğe doğru ilerlemesini sağlayabiliriz. Ancak bunu başarabilmemiz için, öncelikle kendi algılarımızı ve bakış açılarımızı gözden geçirmemiz gerekmektedir.
Sonuç olarak, "memleketin boş insanları" olarak adlandırılan bireylerin, aslında gerçek tehlikeleri ve fırsatları görmezden gelerek toplumun gelişimine zarar verdiği açıktır. Ancak, bu durumu değiştirmek elimizdedir ve doğru adımlarla, daha aydınlık bir gelecek inşa edebiliriz. Bu ise, her bir bireyin sorumluluk alması ve toplumsal bilinçlenme sürecine katkı sağlamasıyla mümkün olacaktır.