Sorarım size sevgili dostlar, aranızda kendini seçen var mı? Mesela tenini ya da göz rengini... Hangi soya hangi aileye geleceğini seçeniniz var mı? Böyle sorulara eminim ki evet diyecek bir kişi bile yoktur. O zaman bana söyler misiniz “ırkçılık” da nedir? İnsanı ırkçılığa iten sebep ne olabilir? Her şeyden önce gelin hep birlikte bu kavramın ne anlama geldiğine bir bakalım. Irkçılık, farklı bir ırk veya etnik kökene sahip oldukları için diğer insanlara yönelik önyargı, ayrımcılık veya düşmanlıktır. Irkçılık davranışını gösteren kişiye ise ırkçı adı verilmektedir.
Gerçek anlamda ırkçılığın temel nedeni iman eksikliğidir. Allah’a iman eden insan, Allah’ın yarattığı her varlığı koşulsuz sever ve kabul eder. Hz. Allah’ı sevmeye giden yol nitekim onun yarattıklarını sevmekten geçer. Ne demiş Yunus Emre “Yaratılanı severim, Yaratan’dan ötürü."bu sözü hemen hemen yediden yetmişe herkes bilir. Dillere pelesenkolmuşta kalplere inememiş bir söz... Derinlik olarak bizlere öyle şeyler anlatır ki aslında yeter ki yüreğimiz ile okumayı bilelim.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz bizlere “İnsanlar Adem’in çocuklarıdır. Ve Allah Adem’i topraktan yaratmıştır...” (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 49; D 5116 Ebü Davud, Edeb, 110-111) ayeti ile aslında çok açık bir şekilde herkesin aynı yere ait bir silsile olduğunu belirtir. Dinimiz ırkçılığa bakışını net bir şekilde ortaya koymuştur. İman yoksunluğu ve ırkçılık kavramı arasında nitekim ters bir orantı vardır. İnsanın imanı arttıkça ırkçılık azalır. İman azalırsa ırkçılık da bir o kadar artar. Irkçılık artıkça şeytana bağlılık ve itaat de artar. Çünkü biliniz ki ırkçılık şeytandandır. Ve ırkçılık yapan da ilk şeytandır. İhsan Süreyya Sıtma’nın, Müslümanlık Tarihi kitabının birinci cildinde, şöyle bir ifade geçer: “Şeytan, Allah'a karşı kullandığı ifâdeler itibâriyle tarihte ilk "ırkçı" olma sıfatına sahip olmuştur; yâni kendisini başkalarından -insanlardan- üstün görmüştür. Bu manada denilebilir ki ırkçılığın, faşizmin, milliyetçiliğin müessisi Şeytan'dır.”
Hz Muhammed (sav) ırkçılık için bir hadisi şerifinde şöyle buyurur: “Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112.) Yüce Allah’ın ve Hz. Peygamber’in bu konudaki görüşleri ortadadır. İman eksikliği olan insan bu kâinatta en aşağı mertebede olmaya mahkûmdur. Irkçılık aşikâr bir şekilde şeytani oyunun bir parçasıdır. Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.
Üstünlük, hor görme, kibir ,ötekileştirme vb. nice kötü özelliğin annesidir ırkçılık. Sadece ten, kabile ya da millet ayrımı değildir. Ötekileştirmenin olduğu her yerde, “ben”kavramının olduğu her olayda ırkçılık vardır. Kibir, gurur ego da şeytandan değil mi? İnsanlar ırkını üstün gördüğü, diğer ırkları hor görüp ötekileştirdiği için ortaya çıkmaz mı ırkçılık? O zaman bir Müslüman ben ırkçı değilim diyebilir fakat dikkat etmelidir, ben algısına kapılıp kibir deryasında boğulmamalıdır. Bilmelisiniz ki ırkçılık kibrin öz vatanıdır. Ve biliniz ki bunların öncüsü Hz. Allah’a karşı gelen şeytandır.
Hz Allah eşsiz bir evrende, birbirinden eşsiz varlık olan insanı yaratmıştır. Ve insanlar türeyerek aileleri, aileler bir araya gelerek toplumları oluşturmuştur. İnsanlar gün geçtikçe çoğalmış ve uçsuz bucaksız dünya kâinatının farklı yerlerinde yaşamlar kurmuşlardır. Nasıl ki evren ve insan eşsizse evrenin içindeki bölümler de bir o kadar farklı ve eşsizdir. İnsanlar göç ettikçe gittikleri yerin coğrafi yapısının farklı sonuçlarına maruz kalmışlardır. Göç edinilen yerin iklim koşulları hem fiziksel görüntüye hem de ruhsal duruma etki etmiştir. İnsanlar çoğaldıkça belli sınırlar içinde kalanlar bir düzen içindevletleri oluşturmuştur. İnsanların dağılımı, fiziksel başkalaşımı, evrenin insan üzerindeki etkisi, tüm insanlığın tek bir anne ve babadan çoğaldığı nitekim ortadadır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah biz insanlara şöyle buyurur: "Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Hem de sizi şubeler ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Şüphesiz ki, Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride olanınızdır." (Hucurât Sûresi, 13)
Irkçılık hem dinsel hem ulusal hem de evrensel temelli bir hastalıktır. Irkçılığın ilacı İslamiyet’te ve iman güçlülüğü ile Allah’a olan bağın kuvvetliliğindedir. Yaratıcıyı tanıyan,Yaratıcıyı seven bir kalp asla böyle bir boşluk peşinde olmayacaktır. İnsan şunu unutmamalıdır, tüm insanlar Yüce Allah’ın ilahi parçalarıdır ve insan en değerli varlıktır. Hepimiz aynı nameyi çalmak için yeryüzüne geldik ve bizler aynı orkestranın farklı enstrümanlarını çalan kişileriz. Enstrüman farklı ama çalınan name aynı. Çaldığımız eseri güzel yapan enstrümanların farklılığıdır. İnsandaki farklılıkta nitekim bundan mütevellittir. Kâinat farklılıklarımız ile güzeldir. İnsanı insan yapan; iman ile donatılmış bir ruh ve Hz. Allah’ı tanıyan bir kalptir. Yoksa insan bir et yığınından ve ahmakça düşüncelerden öte bir varlık değildir. İnsan ne demek önce bunu bilip Allah’a bağlı bir kalp ile bu dünyada yerimizi almalıyız. Farklılıklar her anlamda Yüce Allah’ın eşsizliğinin göstergesidir.
Seyit Kutb ne de güzel söylemiş: “ Çünkü insanlar Allah’ın himayesinde kardeşçe yaşamak için yaratılmıştır.”
Umut ediyorum bir gün tüm her şey bu ortak paydada toplanacak. Yeryüzünde dostça, kardeşçe tüm şeytani duygulardan arınık bir şekilde bir olacak tüm insanlık. İman edenler için her zaman bir umut vardır. Ve inananların umutları bir gün kuraklaşmış kalpleri yeşertecektir.Umudumuzun ve Allah’a olan bağımızın hep diri kalması duası ile. İmanla ve kardeşçe kalın.