Ruhumuz ne kadar mutlu? Bu, belki de kendimize sormaya çekindiğimiz sorulardan biri. Günlük hayatın koşturmacasında, mutluluğu anlık hazlarla ölçeriz çoğu zaman. Bir kahve molasında, sevdiğimiz bir şarkıda ya da kısa bir tatilde… Ama ruhumuzun derinlerinde yankılanan gerçek mutluluk, bu yüzeysel anlardan öte bir şeydir.
Ruhun mutluluğu, huzurla tanımlıdır. O, dışarıdan gelen geçici sevinçlere değil, içeride filizlenen bir dinginliğe bağlıdır. Kendimizle barışık olduğumuzda, içimizdeki fırtınaları dindirdiğimizde, ruhumuzun mutlu olduğunu fark ederiz. O, beklentilerin altında ezilmez, başkalarının onayına ihtiyaç duymaz. Kendi varlığını tanıdığı, hissettiği her anda mutludur.
Ama ne kadar mutluyuz? Bu sorunun cevabı, ruhumuza ne kadar kulak verdiğimizle ilgili. Onu duymak, dinlemek zor. Yine de küçük anlarda, içimizdeki o derin dinginlikte bir parıltı hissedebiliyorsak, belki de ruhumuz düşündüğümüzden daha mutludur.