Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu dâvet bizim…
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşcesine,
Bu hasret bizim…
Nazım Hikmet RAN
A)BİÇİMSEL ÖZELLİKLERİ
Nazım Birimi: Yapıca ve anlamca kaynaşmış dizelerden meydana gelmiştir.
Birim Sayısı: Dört dizeden oluşmuştur.
Nazım Şekli: Serbest
Uyak Düzeni: Serbest şiirde uyak aranmaz.
Ahenk Unsurları: Dizelerin uzunluk kısalıkları, uyak, redif, uyak düzeni, nazım birimi gibi nazmın bağlayıcı unsurları önemsenmemiştir. Şiirde ahenk ses benzerlikleri ile sağlanmıştır.
Şiirdeki Kafiye ve Redifleri:
Asya’dan/ uzanan: “an” tam kafiye
Çıplak/ toprak: “ak” tam kafiye
Bu cennet bizim/ bu davet bizim/ bu hasret bizim: “bizim” redif
Bu cennet / bu davet / bu hasret: “et” tam kafiye
Şiirdeki Söz Sanatları:
Teşbih (benzetme):
• Bir kısrak başı gibi uzanan memleket
• İpek halıya benzeyen toprak
• Bir ağaç gibi tek ve hür
• Bir orman gibi kardeşçe
İstiare: “Bu cennet, bu cehennem” ifadeleri ile vatanımız kastedildiği için istiare vardır.
Ulama: “Uzak Asya’dan”, “kan içinde”, “Kapansın el”, “Yok edin insanın insana”, “ bir orman” ifadeleri ile ulama yapılmıştır.
Tekrir : Şiirde “bizim” sözcüğü tekrar ederek tekrir sanatı yapılmıştır.
Şiirdeki İmgeler:
• Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket
• İpek halıya benzeyen toprak
• İnsanın insana kulluğu
• Bir ağaç gibi tek ve hür yaşamak
• Bir orman gibi kardeşçesine yaşamak
Şiirdeki Ses Olayları:
Benzeyen: Bu kelimenin kökü ‘beniz’ sözcüğünden gelir. Kelime türetilirken ‘i’ sesi düşmüştür bundan dolayı ünlü düşmesi vardır.
Kulluğunu: Bu sözcükte “k” sesi “ğ” sesine dönüştüğü için ünsüz yumuşaması vardır.
“İçinde, benzeyen, halıya, kulluğunu” sözcüklerinden kaynaştırma sesi( y, ş, s, n) vardır.
• İçinde: “ n”
• Benzeyen: “y”
• Halıya: “y”
• Kulluğunu: “n”
Aliterasyon: “ b, z, m, n, k, l, t”
Asonans: “a, e, i, u”
B) DAVET ŞİİRİ İÇERİK ÖZELLİKLERİ
Tema: Kardeşçe, birlik içinde özgürce yaşama arzusu ve daveti.
Şiir ve Gelenek: Nazım Hikmet, serbest nazmın ve toplumcu şiirin öncüsüdür.
Metin ve Zihniyet: Sosyalizm, Nazım Hikmet'in yaşamının ve şiirinin temalarından biridir. Birçok şiirinde sosyalizmin adını anarak sosyalist yaşam biçiminin günümüzde getirdiği ve gelecekte getireceği mutluluk ve sevinci paylaşmak ister. İnsanların ‘Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine’ yaşayacakları dünya özlemi, onun anlayışının en güzel ve en veciz anlatımlarından biridir. Davet şiiri toplumcu gerçekçi olan Nazım Hikmet’in şiir anlayışla birebir uyumlu bir eserdir.
Üslup ve Biçem Özellikleri: Serbest ölçüde oluşturmuş davet şiiri, söylev türünde yazılmış bir eserdir. Yazar söylev (nutuk) türü ile insanlarda coşkuyu ve heyecanı artırmak istemektedir. Dil alıcıyı harekete geçirme görevi ile karşımıza çıkar şiirde. Divan ve halk şiirini sentezleyen yazar, son derece canlı bir dil kullanmıştır bu şiirde de. Son derece yalın ve yabancı etkilerden uzak bir biçemle yazılmıştır.
Şiir ve Şair: Toplumcu gerçekçi şiirinin öncüsü olan şair, bu şiirini bu anlayış ile meydana getirmiştir. Memleket bütünlüğü, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularını empoze etmek için kaleme almıştır.
Davet Şiiri Anlam Açıklaması:
Nazım Hikmet bu şiirinde, Türklerin uygarlık yolculuğunu ele alarak şiire giriş yapmıştır. Şair, yaşamış olduğumuz toprakların bize ait olduğunu ve bizler her ne yaşarsak yaşayalım bu vatanın bizim olduğunu belirtir. Bu vatan ki bir ipek halı misalidir. Her bir toprağı eşsizdir. Bu toprak üzerinde hayat bize cennet de olabilir cehennem de her ne olursa olsun her şeyiyle bizimdir. Kimsenin kimseye kul olmadığı ve herkesin eşit olduğu bir hayatın arzusu vardır şiirde. Şair, şiirde sosyal eşitliğe ve kardeşliğe dikkat çeker. Nazım Hikmet: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” sözleri ile bu duruma kavuşma hasretinde olduğunu ve çektiği hasretin de bize ait olduğunu söyler. “Bizim” sözcüğünü şiirde sıkça kullanan şair, kolektif bir şuur oluşturma ve bizleri bu ortak paydada buluşturma amacı gütmektedir. Çekilen hasretinde bu kardeşlik davetinin de yalnız ona ait değil hepimize ait olduğunu vurgular. Kardeşliğin, birliğin, eşitliğin, adaletin olduğu bir ülke hayali ile yazılmış, bireysellikten toplumsallığa ulaşmış bir eserdir.Çünkü şiirde hissedilen her duygu da bizim, Nazım Hikmette bizim, yazdığı her bir satırda bizimdir.
Şiir ve Yorum: Bir millet yaşadığı topraklar içinde ne kadar bir olursa nitekim o kadar güçlü olur. Bir ülkeyi ortadan kaldırmanın en kolay yolu içten bölüp, içten eksiltmektir. Bir ormanın içindeki ağaçlar bir bir kesilirse orası artık orman olur mu? Elbette ki olmaz. Orman, birçok ağacın bir araya gelmesi sonucu oluşur. Ağaçlar kesilirse orman bir süre sonra bu özelliğini kaybedecektir. Nitekim ülkelerde böyledir. Bizler her daim birlik içinde, kardeşçesine yaşam sürmeliyiz. Olumsuz her ne yaşarsak yaşayalım birlik içinde olduktan sonra hiçbir şey etki etmeyecektir. Ülkemizin devamlılığı buna bağlıdır. Birliktelikten kopan, ayrışan insanlar ülkelerine üzgünüm ki kötülük etmiş olacaktır. Bizler, bu ülkenin evlatları olarak bilmeliyiz ki biz bir olduğumuz için varız. Ve bir oldukça da var olacağız. Kopmadan, hor görmeden, adaletle, eşitlikle, sevgiyle var olacağız hep. Her geçen gün sevgimizin, kardeşliğimizin daha sıkı bir bağ ile güçlenmesi temennisiyle.
C) HAYATI, EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ HAKKINDA BİLGİLER
Nazım Hikmet, 15 Ocak 1902 tarihinde Selanik’te dünyaya geldi. Babası Hikmet Bey, Selanik’teki Hariciye Nezareti’nde görev yapmıştır. Nazım Hikmet’in dedesi Nazım Paşa ise Osmanlı Devleti’ne bağlı çeşitli yerlerde valilik yapmıştır.
1912 yılında Mekteb-i Sultani‘ye kaydoldu. Denizciler için yazdığı bir şiiri, Bahriye Nazırı Cemal Paşa dinleyince çok etkilendi ve Bahriye Mektebi’ne gitmesini istedi. 1915 yılında Bahriye Mektebi‘ne başladı ve buradan 1918 yılında mezun oldu. Bahriye Mektebi’ni tamamladıktan sonra Hamidiye Gemisi’nde görev yapmaya başladı. Kısa bir süre sonra ise ordudan ayrıldı.
Milli Mücadele döneminde Anadolu’ya geçen Nazım Hikmet, bir süre Bolu’da öğretmenlik yaptı. Daha sonra ise Rusya’ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde sosyoloji ve ekonomi üzerine eğitim aldı.
Türkiye’ye döndükten sonra “Aydınlık” dergisinde yazmaya başladı. Buradaki yazılarından dolayı hakkında 15 yıl hapis istendi. Bunun üzerine tekrardan Rusya’ya gitmek zorunda kaldı. 1928 yılında çıkan Af Kanunu’ndan yararlanarak Türkiye’ye döndü. Fakat 1938 yılında yine yazılarından ötürü mahkemelik oldu ve 28 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 12 sene hapis yattıktan sonra çıkan aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuştu.
1950 yılında Sovyetler Birliği’ne gitti. Ertesi yıl Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Türk vatandaşlığından çıkarılması üzerine Polonya vatandaşlığına geçti ve Borzecki soyadını aldı. Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963 tarihinde hayatını kaybetti. 2009 yılında yeniden Türk vatandaşlığına alındı.
Nazım Hikmet şiirlerinde ağırlıklı olarak toplumsal konulara değinmiştir. Şiirlerini başlarda hece vezniyle yazarken daha sonra serbest nazımla yazmaya başlamıştır. Bu yönleriyle ardından gelen pek çok şairi de etkilemiştir.
Nazım Hikmet’in eserleri
Şiirleri: 835 Satır (1929), Jokond ile Sİ-YA-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930), Sesini Kaybeden Şehir (1931), BenerciKendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Portreler (1935), Taranta-Babu’ya Mektuplar (1935), SimavneKadısı Oğlu şeyh Bedreddin Destanı (1936)
Tiyatro: Kafatası (1932), Bir Ölü Evi (1932), Unutulan Adam (1935)
Diğer:
• Şeyh Bedreddin Destanına Zeyl, Millî Gurur (1936)
• İt Ürür Kervan Yürür (Orhan Selim adıyla fıkralar, 1936)
• Alman Faşizmi ve Irkçılığı (inceleme, 1936)
• Sovyet Demokrasisi (inceleme, 1936)
Kaynakça:
Gürsel, N. (2008). Dünya şairi Nâzım Hikmet. İstanbul: Doğan Kitap.
Boğaziçi Üniversitesi, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi. (2013). “Nâzım Hikmet Bibliyografyası”. M. İdiler, F. Ekingen, F. Mamondi ve Z. Günday (Yay. Haz.)