Her gün yeni bir çığlığa uyanmanın acısını taşıyorum içimde. Her kadın gibi. Bu günde ölmediğimiz için şükrederek, acılarımı mühürleyerek yüreğime, benliğimi azala azala gömüyorum yastığa hayallerimi, yitirdiğim kız kardeşlerimle birlikte..
Ölsek iyi ölemiyoruz hayatın gereğince. Kurban gidiyoruz sevgisiz sevgilere. Hangi devirde kaldı, kalbine sıkıntı düşmesin diye gazetede şiir adında mektuplar yazan sevgili? Sevgilinin gülüşleri göğsüne mutluluk olarak konduran adamlar, nerde? Sevgilinin adını sır edip bir çiçek adıyla anan adamlar. Ruhu incinmesin diye gecelerce
gözyaşlarını yakan erkekler. Nerdeler, söyleyin nereye gömdünüz adamlığı en çokta vicdanınızı? Bir mektup yazmaya kıyamayanların torunları nasılda kadınlara kendi kanıyla yardım çağrısı yazdırabilir?
Yüzünü bulutlanmasında korkanların çocukları nasıl olurda incitebilirler o güzel yüzleri? Kirpikleri ıslandıkça yüreği kanlanan adamlar nasıl oldu da kanlar akıtıyorsuz?
Özgürlüğün inatçılığını aklımızdan silmeye kalktığımızda sevginizle özgürleştiren erkekler, nasıl soykırım yapabiliyorsunuz kadınlar üzerinden? Siz sadece siz, sevgiye bu kadar açken neden sevgisizliğinizle sevgimizi yok ediyorsunuz? Şimdi hangisi ölümsüz olmadı hangisi anılmayacak? Peki ya siz nasıl anılacaksınız, hiç düşündünüz mü? Onlar umutla anılırken siz nefretle anılacaksınız şüphesiz..
Aynı yağmurun altında ıslanmak istemeyen vicdanların, hala elleri kaleme giden ellere yüz çeviriyorum. Bugün yastığa başımı korkarak koymamam için elleri 6284 yazacak, İstanbul Sözleşmesi diyecek yürekler! Omuz vercekler şiir yazan adamlar. Yaşamamız için, korkmadan yürüyecekler arkamızdan...
Sevgi dolu şiir yazan adamlara..