Kürt Yazar ve yurtsever Musa Anter 1920'de tarihinde Mardin Nusaybin'in Zıvıng köyünde dünyaya gelmiştir.
İlkokulu kendi köyünde okumuştur. Ortaokulu okumak için yatılı bölge ortaokulunun sınavını kazanması gerekiyordu. Mardin merkezde bir akrabasının yardımıyla yatılı bölge okulunun sınavına girer, akabinde köyüne döner. Bir süre sonra kazanıp kazanmadığını öğrenmek için tekrar Mardin'deki akrabasının yanına gider. Annesinin gazeteye sardığı yiyeceğin konulduğu torbayı sırtlar ve yola koyulur. Mardin'e varıncaya kadar acıkır gazeteye sarılı yiyeceği çıkarır o gazetede Adana yatılı bölge ortaokulunu kazan anların isimleri yer alıyor. Musa Anter isminin de bu listede yer aldığını görüyor büyük bir sevinçle köyüne dönüyor. Bu sefer Adana'ya gitmek için tren yolculuğu başlıyor .Adana'ya varınca da yorgun arğın küçük Musa okuyacağı okulun yolunu tutuyor. Sora sora buluyor. Okul müdürüne gidip durumunu anlatıyor, okula kayıt yaptırıyor. Sınıfa girmeden önce teneffüsteki diğer öğrenciler Musa'nın iyi Türkçe konuşamaması ve Kürt olması nedeniyle onunla alay ediyorlar. Üstüne gülüyorlar, hakarete varan laflarla onu rencide ediyorlar. Tekme tokat eşliğinde Musa diğer öğrencilerle birlikte sınıfa giriyor.
Gurbet elde sürekli horlanan Musa Anter ortaokul ve liseyi bitirdikten sonra bir ara İstanbul hukuk fakültesinde okur ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle fakülteyi bırakmak zorunda kalır. Musa Anter Kürtçe, Türkçe sözlük ,Kımıl ve Birîna Reş isimli kitapların yazarıdır .Barış Dünyası adlı dergiye de Kürt dili ve edebiyatı ile ilgili yazılar yazardı. .... adlı bir de şiir yazmıştır. 1962 basım tarihli Kımıl kitabının ön kapağında yer alan bu şiirin aklımda kalan iki mısrası şöyledir:
Musa anter'in eşi Hale Hanım Başkale'li Abdurrahim Zapsu'nun kızıdır. Abdurrahim Zapsu Başkale'nin Batkan köyündendir.Oğlu Pertev ve torunu Cüneyt Zapsudur.
Çok samimi olduğum Musa abiye sonraki nesil Apê Musa diyor.
Dini bayramlarda Suadiye'deki evinde arkadaşlarla ziyaret ederdik. Anter, Dicle ve Rahşan adında 3 çocuk babasıdır. Musa Anteri yeni bir kitap hazırlığında olduğunu duyduk ancak parası olmadığı için basamadığını öğrendik. İstanbul'daki Kürt öğrenci gençleri olarak Beyoğlu'nda Tarlabaşı Gazinosu'nda bir Doğu gecesi düzenledik. O arada benim kaleme aldığım 33 sayfalık "Türkiye'de Doğu'nun sorunları "adlı kitapçığını da satışa sunduk. Bir sini içinde toplanan parayı sinisi ile beraber Musa Anterin masasına koydum. "Musa abi işte çıkaracağınız kitabın basım parası "dedim .Çok memnun olduğunu ifade ederek teşekkür etti.
Yıl 1969 30 Nisan- 1 Mayıs'a bağlayan gecenin sabahı. Saat 4.00'te polisler içeri girip bizi ikaz ettiler .O zamanlar 1 Mayıs İşçi Bayramı olarak kutlanmıyordu .Onu önlemek için o gün sokağa çıkma yasağı konulmuştu. Polislerin ikazına uyarak eğlence ve gösteriye son verip dağıldık. Gazino'dan çıkarken Musa abiyle eşi Hale hanımı kapının dışında bekler durumda gördük. "Hayır ola Musa abi araba mı bulamadınız?" dedim.
" Yok canım ne arabası sen İstiklal Destanını okudun seni öpmeden, kutlamadan buradan nasıl giderim "dedi ve bana sarıldı. Eşi Hale hanım da" bu gece babamın ruhu şad olmuştur "dedi .
Ulusal değerlerle bezenmiş okunması yarım saat süren "........." kendi yazdığım ve ezbere okuduğum şiirimden dolayı bana ilgi ve iltifatlar yapılıyordu. Başkale'nin Bebleşin köyünden edebiyat öğretmeni Neco Hoca adıyla tanınan Necmettin Hamit Yazıcı da gecenin sonuculuğunu uyguluyordu.
Halkın Emek Partisi üyeleri ve yöneticileri Musa Anter'i alıp il ve ilçeleri götürüyorlardı. Nüktedan bir kişi olan Anter'i şaka ve fıkra dolu sohbetleri dinlemek için onları evlerine bile davet ediyorlardı. Halkın Emek Partisi (HEP) Beyoğlu ilçe Başkanı olmam nedeniyle Parti ile ilgili görüş ve temennileri bana söylerlerdi . Partinin adındaki emek kelimesi işçi sınıfını temsil ettiğini bunun yerine Kürt ulusal değerlerini uygun bir isim bulunmasını istiyordu . Kitap yerine kullanılan pirtük kelimesinin paçavra anlamına geldiğini bunun yerine de daha uygun bir kelime bulunması gerektiğini söylerdi. Musa Anter'le ikimiz Özgür Gündem gazetesine yazılar yazıyorduk. O tarihlerde Kürd üniversite gençleri olarak kurduğumuz Devrimci Doğu Kültür Ocakları ( DDKO) derneğinin de müdavimlerindendi.
Musa Anter, Türkiye'de Kürd - Türk eşitliğini ve kardeşliğini esas alan federal demokratik bir sistemin kurulmasından yanaydı.
Musa Anter'le son görüşmem,kurucu Başkanı olduğum Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM)'nin Şişli Rumeli caddesi Huzur apartmanındaki merkezinde oldu. Aramızda,anne tarafı Başkaleli,baba tarafı Bingöl'lü olan Konya Kürdlerinden, Kürd tarihi ve uygarlığı kitabının yazarı Mehdi Halıcı ( Cemşid Bendar) İzmir'den Kürd yazar Müştak, Kürdçe gramer yazarı Tatvanlı Feqī Hüseyīn Sağnıç'ta vardı.
Pek çok etkinlikte birlikte görev aldığımız çok sayıda arkadaşımızı o günden bugüne kaybettik. Hepsini rahmetle,sevgi ve saygı ile anıyorum.
Düzenlediğimiz Doğu gecesinin hayatta kalan canlı tanıkları Burhan Kartal,Remzi Kartal, Burhanettin Mûkûs,Tahir Özkel ve Ahmet Melik'tir.
Musa Anter 20 Eylül 1992 tarihinde faili nameçhul bir komplo ile hayattan koparılmıştır. Onu da sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun. Musa Anter'in şiiriyle yazımıza son verelim.
Not: Yazarın yazdıklarından gazete sorumlu değildir. Tüm yasal sorumluluğu yazara aittir.