1968 yılının yaz aylarıydı; Van'lı hemşehrim Burhan Kartal ile birlikte Yaşar Kemal'i İstanbul Sirkeci'deki ANT Dergisi bürosunda ziyaret ettik.Amacımız,Van'lı hemşehrimiz olan Yaşar Kemal'le hem tanışmak, hem de benim kaleme aldığım 18 Doğu ve Güneydoğu dernek başkanının imzasını taşıyan Doğulu Parlamenterlere Açık Mektup'un ANT dergisinde haber olarak yer alıp yayınlanmasını sağlamaktı.
Açık mektubumuz hem ANT Dergisinde ve hem de ulaşabildiğimiz irili ufaklı gazete ve dergelerin çoğunda yayınlandı.Akşam Gazetesi mektubumuzu 1. sayfadan haber olarak verdi.Basında olduğu gibi TBMM'de de çok ilgiyle karşılandı .TBMM'de tartışmalara yol açtı. Bu tartışmalar basına yansıdı ,hükümete intikal etti. Türkiye'de bir ilk olan Parlamenterlere açık mektup yöntemimiz çok ses getirdi;Doğulu gençliğin birliğini sağlamada önemli bir rol oynadı. Bölgenin sorunlarını, sıkıntılarını dile getiren bu açık mektup ,daha sonraki gelişmelere de ışık tuttu.
ANT dergisine vardığımızda Yaşar Kemal'le birlikte orada görevli Doğan Özgüden ve eşi İnci Özgüden vardı.Hoşbeşten sonra Van Ernis(Arnas) köyündeki akrabalarının isimlerini verdi, tanıyıp tanımadığımızı sordu. Tanımadığımızı söyledik .
1915 yılında Rusların ve Ermenilerin Van'ı işgal etmesi üzerine ailesi Van'dan ayrılmak zorunda kalmış.Önce Diyarbakır'a,sonra Urfa ve Antep'e, daha sonra da Adana'ya gidip yerleşmiş. Van'dan zaman zaman Adana'ya evlerine misafir olarak gelip giden akrabalarından Kürd destan ,efsane ve hikayelerini dinleyerek büyüdüğünü ve bunların çok etkisinde kaldığını, bu hikayeleri yazma merakı sardığını ve yazarlığının bu sayede başladığını belirtti. Bu hikayeleri,halen yazmakta olduğu eserlerine aktarmaya devam etmekte olduğunu söyledi .
Romancı, öykücü ,senarist ve aktivist olan Yaşar Kemal 16 Ekim 1923 Adana Kilikya'nın bir köyünde dünyaya geldiği zaman annesi Nigar Hanım 17, babası Sadık Efendi 50 yaşlarındaydı.
Babası,yaralı olarak yanına alıp beslediği, büyüttüğü Yusuf, 4 yaşındaki Yaşar Kemal'in gözleri önünde camide namaz kılmakta olan babasını kalbinden hançerle vurup öldürür. Bu dehşet verici olay üzerine Yaşar Kemal'in dili tutulur. 12 yaşına kadar kekemeli konuşur .
Babanın ölümünden sonra aile yoksul düşer .Yaşar Kemal Ortaokul son sınıftan ayrılarak çalışmak zorunda kalır. Ailesini geçindirmeye çalışır. Toroslar'da ve Çukurova'da ırgatlık ,pamuk toplayıcılığı, vekil öğretmenlik, bekçilik gibi birçok işte çalışır, bir yandan da yazılar yazar, röportajlar yapar .
Halasının oğlu kestiği koyunun derisini yüzerken bıçak kayar ,Yaşar Kemal'in gözünün üstüne saplanır ve sağ gözü böylece göremez hale gelir.
1951-1963 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesinde fıkra ve röportaj yazarı olarak çalışdı.
Raşit Gökçeli adında bir çocuk babası olan Yaşar Kemal iki evlilik yapmıştır .İlk eşi Yahudi asıllı Tilda Hanım Yaşar Kemal ile evlenince Müslüman olur. Yaşar Kemal'in bütün eserlerini İngilizceye çeviren kişidir. İkinci eşi Babanzadeler ailesinden Ayşe Semiha Hanımdır. İki eşi de son derece eğitimli,aydın ve entellektüel insanlardı. Yaşar Kemal'in yazılarında ve tanıtımında çok önemli katkıları olmuştur.
Yaşar Kemal bir seyahatinde Urfa'ya yolu düşer. Şehri dolaştıktan sonra ayakkabılarını boyatmak için ayakkabı boyacısına gider ve ona şu soruyu sorar: "Ben eskiden beri Urfa'ya çok gelip gittim. Çok iyi insanları ve çok güzel atları vardı. Şimdi bakıyorum, o iyi insanları, güzel atları ortada yok.Ne oldu onlara?" Boyacı şu cevabı verir:"Efendim senin gördüğün o iyi insanlar, o güzel atlara bindiler ve buradan gittiler."
Yaşar Kemal genellikle Doğu illerinde yaptığı röportajlarda,yazdığı yazılarda yoksulların yaşam koşullarını, uğradıkları haksızlıkları dile getirerek mücadele vermiştir."Bu diyar baştanbaşa" ve "Dünyada Van" adlı röportajı ile de adından çok söz ettirmiştir. Van ve Van Gölü ile ilgili çok önemli tespitleri olmuştur. Insan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer alır.
"Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz ,hiçbir su, Van Gölü'nün maviliğinde olamaz.Masmavi deli eden bir mavilik.Ne gökyüzünde vardır öyle bir mavi ,ne de başka yerde.Bir tek mavi uyar bu maviye: Diyarbakır ovasındaki çiçeklerin mavisi. Bir de bir cam kırıp kesitine bakın,işte o mavi."
"Van Gölü Van Gölü değil,Van Denizi. Öylesine geniş ki, denizden başkası yakışmaz.Zaten Vanlılar da Deniz diyorlar.Gümüş tasta bir sudur kenarları oya oya işlenmiş bir gümüş tas".
Tatvan'dan Van'a doğru vapurla yolculuk yaparken, elinde Cumhuriyet Gazetesi okuyan resmi üniformalı bir yüzbaşı görür. Yanına yaklaşır, kendini tanıtır gazete röportajlarının çıkıp çıkmadığını kontrol eder.Yayınlandığını görünce büyük bir sevinç ve mutluluk yaşar.Böylece Yüzbaşı ile samimiyet kuran Yaşar Kemal'e Yüzbaşı bir ricada bulunur.Valinin emriyle Van Gölü'ndeki Aktamar Adasında bulunan tarihi kilisenin yıkımına başlandığını, kendisinin, yıkımı yapan işçilerle görüşerek birkaç gün yıkıma ara verilmesini, bu süre içinde valinin kararını iptal ettireceğini belirtmiş ve bu iş için Yaşar Kemal'den bir gazeteci olarak yardım istemiş.
Van'a varınca Yaşar Kemal Yüzbaşı'yı alıp Vansesi Gazetesinin sahibi İlyas Kitapçı'ya götürür.Kendisine durum anlatılır yardımcı olması istenir. Cumhuriyet Gazetesi sahibi Nadir Nadi'ye durumu bildirmek için telefon açar. O zamanki koşullarda ertesi gün ancak Nadir Nadi'ye ulaşılabildi.Nadir Nadi'ye durumun ciddiyeti ve önemi anlatılır. O da tanıdığı bakanlarla görüşerek valiye emir göndertir. Bu emir üzerine kilisenin yıkımına son verilir.
Van ve ülkemiz için tarihsel,sosyal,turistik ve ortak kültürel bir değer ifade eden Aktamar Adası ve Kilisesi böylelikle ırkçı, asimilasyoncu valinin taassubundan ve tasallutundan kurtarılır. Yaşar Kemal'in bu kurtarma işinde de rolü ve katkısı büyüktür.
Yaşar Kemal'i tanıdığım yıllarda Türkiye İşçi Partisi (TİP) yayın organı ANT dergisinde siyasi yazılar yazıyor ve TİP'te siyasi faaliyetlerde bulunuyordu.Bir roman ve destan yazarının, asıl işi dışında siyasetle, Parti ile uğraşması, aydın çevrelerde hoş karşılanmıyordu.Karşı koyanların başında da Şadi Alkılıç geliyordu.
Nazım Hikmet'in okul, hapishane ve askerlik arkadaşı olan Şadi Alkılıç, aynı zamanda Nazım Hikmet'le birebir Dersim İsyanı sırasında silah arkadaşı olarak da bulun muştur.
Şadi Alkılıç'la 1968'de Van'da tanıştık.Memur olan doktor kızı ve damadının Van'da çalışıyor olması nedeniyle Van'a gelmiş olan Şadi Alkılıç'la birkaç kez görüşmemiz oldu.Bir gün birlikte İran'ın Kermanşah ve Erivan radyolarının Kürtçe müzik programlarını dinlemekteyken dedi ki :"Ne kadar güzel bir müzik! Elin herifleri bizim değerlerimizi alıp kendi çıkarları için kullanıyorlar. Bizim geri zekalılar ise Kürt diline ve müziğine yasaklamalar ve cezalar yağdırıyorlar."
Herkesin Şadi Baba dediği Şadi Alkılıç'a bir keresinde şu soruyu sordum:" 1937-1939 yıllarında cereyan eden Dersim ayaklanmasında "pirimiz" dediğiniz Nazım Hikmet ile siz de devletin emir kulu askerleri olarak orada bulundunuz. Çok Kürt öldürdünüz mü? "Şadi Alkılıç'ın bu soruma cevabı şu oldu: "Hayır hiç öyle şey mi olur! biz Nazım Hikmet ile havaya ateş ederdik. Aslında Kürtler bizi öldürsün diye bizi Dersim Savaşına gönderdiler ama Kürtler bizi öldürmedi.Biz de Kürt öldürmedik.Dersim İsyanı falan deniliyor ama aslında bu Kürt ve Alevilere karşı bir soykırım operasyonuydu."
Şadi Alkılıç Yaşar Kemal'e "Herkes siyaset yapabilir ama roman ,edebi eser yazamaz. Senin Roman işini hafife alıp politikaya ağırlık vermen yanlıştır.Bütün zamanını yetenekli ve başarılı olduğun roman konusuna ayırman gerekir dedim ve onu ikna ettim"dedi .
Yaşar Kemal 1995'ten itibaren ölünceye kadar Kürt sorununun çözümü konusunda çalışmalar yaptı, yazılar yazdı.Türkiye'de Kürtlere ırkçı ayrım ve uygulamalar yapıldığını, Kürtlerin sömürüldüğünü, ezildiğini ve mağdur edildiğini çeşitli vesilelerle,değişik ortamlarda açıkladı,yazılar yazdı.Yazı ve açıklamalarından dolayı çeşitli cezalar aldı.
Öte yandan yazdığı roman ve yazılarından çok sayıda ödül aldı.Türkiye'de ilk defa Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterildi. 100 kişilik bir jüri huzurunda gelmiş geçmiş en iyi 100 Roman listesinde Yaşar Kemal'in yazdığı "İnce Mehmet" romanı 1. seçildi.
İstanbul Vaniköyde oturan, aslen Van'lı Kürt olan Yaşar Kemal organ yetmezliğinden 28 Şubat 2015 tarihinde İstanbul'da hayata veda etti ve Zincirli Kuyu Mezarlığına defnedildi.
Edebiyatın çınarı Yaşar Kemal 26 roman, 11 deneme,9 röportaj ,2 öykü ve bir şiir kitabı yazmıştır. Yaşar Kemal'in bazı eserleri şöyledir:
1.İnce Mehmet 2 cilt
2.Ağrı Dağı Efsanesi
3. Üç Anadolu Efsanesi
4.Ağıtlar
5.Teneke
6.Orta direk
7.Yer Demir gök bakır
8.Ölmez Otu
9.Akçesazın ağaları/Demirciler çarşısı cinayeti
10.Akçesazın ağaları/Yusufcuk Yusuf
11.Pis hikaye
12. Bebek
13. Dükkancı
14. Sarı Sıcak
15. Kuşlar da gitti
Şems POLAT
Dadparêz-Stenbol