Mutluluk hayatın arka yüzünde saklı. İnsanlara sunduğumuz ise vitrin hesabı... Bu hesap ile yaşamaya çalışıyoruz. Kendimizi kanıtlamak ve dimdik ayakta olduğumuzu ispat etmek ile uğraşıyoruz. Kendimizi kandırıyoruz. İhanet ediyoruz, varlığımıza. Yokluğumuzu ortaya çıkarıyoruz. Olduğumuz gibi görünmeyi, kendimize yakıştırmıyoruz. Görünmek istediğimiz gibi olmaya çalışıyoruz. Biz her şey olamayız gerçeğini unutuyoruz. Uçan bir kuş, hızlı koşan bir çıta, heybetli bir dağ, coşkun bir ırmak misali özentilerle yaşıyoruz.
Arka yüzünü yaşamak istemediğin mutlulukların var. Neden mi? Çünkü orada sen varsın. Eksiklerinle yüzleşmek, yanlışlarını hatırlamak, kırdığın kalpleri anmaktan korkuyorsun. Bunların üstünü bir perde ile örtmeyi tercih ediyorsun. Acı çekmekten korkuyorsun. İradene yenik düşüyorsun. Kolay olanı seçiyorsun. Bir senaryoda olmayı, yaşamak zannediyorsun. Mutluluğu taklitlerde, sahte gülücükler saçılan fotoğraflarda ve onlara gelecek beğenilerin niceliğinde arıyorsun. Yapılacak yorumları dört gözle bekliyorsun. Mutluluğu arıyorsun... Kendine yetemediğin gerçeğini saklıyorsun, başkalarından onay bekliyorsun. Yalan da olsa güzel sözlerin muhatabı, abartılmış iltifatların sahibi olmak istiyorsun. Çünkü mutlu olmak istiyorsun.
Mutluluğu görünmeyende, gizli olanda ara. Herkesin yaşantısı kendine özgüdür. Mutlu aile, mutlu aşk, mutlu arkadaşlık senaryoları seni yanıltmasın. Sana sundukları sadece bir an ve çoğu zaman beğenilme arzusu ile sunulan sahte bir neşe. Bu neşeye aldanma, başkasının sevincine kanma... Ulaşamadığın hiçbir şey senin değil. Sahip olduğun her şey ise senin ve mutluluk kaynağın.