Bazı insanlar hayatı doğup büyümek ve evlenip çoluk çocuğa karışmaktan ve tabi hayat koşturmacasında kaybolmaktan ibaret sanır. Dönüp bir kez olsun yaşam döngüsünde mücadele eden diğer hayatlara bakma gereği duymadan, her güne bir iyilik sığdırmadan, bariz bir ‘görmezden gelme’ oyunu içinde, ‘biz kendi hayatımızı zor idame ettiriyoruz’ bahanesi ile vicdanını rahatlatma şeklinde… Bir iyilik yapmanın huzurunu bilmeden… Başka hayatlara dokunmanın sevincini hissetmeden… Bir ‘can’ için uğraşmanın yaşamın özüne erişmede bir tecrübe basamağı arz ettiğini idrak edemeden. Özünde ‘Meyve veren ağaç taşlanır’ sözünü en iyi anlayabilenler, toplumda iyi bir şey yapmak İçin didinirken ‘DELİ’ ya da ‘Psikolojisi bozuk ‘ yaftası yiyenlerdir…
Bilirsiniz bu sözü de: ‘Atın iyisine doru, insanın iyisine deli derler…’
Nedendir bilinmez iyi bir şeyler yapmak isteyen insanlar sevilmez… İçten içe dışlanır, ayıplanır, kendince ‘makul’ sebepler eşliğinde aşağılanır. Bu davranışı gerçekleştiren bireylerin psikolojik sebepleri de mevcuttur muhakkak. Kendi fikrimi paylaşacak olursam bunun sebebi bireylerin meyve vermeye takatinin olmaması, karşısındakini hunharca eleştirmekten başka uğraşı olmaması ve erişemediğine mundar demesinden... Bilmem daha açık nasıl konuşulabilir… Bazı kimseler bu dünyaya yalnızca kendimiz ve ailemiz için geldiğimizi düşünmekte, bazıları kendi iç dünyasındaki karmaşaları çözümlemek için başka hayatlara saldırmakta, bazıları ise yaşamın anlamına erişmektense doğum yaşam ölüm üçgeninde kendi rahatı için diğer yaşamları görmezden gelmektedir. Konuşmak bedava tabi … Kendi iç dünyanı irdelemek zor olanı bu hayatta. Kendi doğrularımız dışında, diğer insanların benimsemiş olduğu doğrulara ‘dil uzatmak’, kendinden olmayanı ‘yanlış’ bulmak, yaşanmakta olan bir şeylere ‘Muhalefet olmak’ bizleri ( şayet varsa) hayat amaçlarımızdan uzaklaştırır.
Bir ricam olacak okuyucularımdan,
Bir amaç uğruna farklı bir yol çizmiş, ‘iyi olan’ bir şey yapabilmek için tüm zamanını harcayan ve yalnızca ‘iyi bir insan’ olabilmeyi hedeflemiş insanları takdir edelim, onları ‘farklı, garip’ olarak görmek yerine kendi hayatlarımızı sorgulayalım. ‘İYİ’ bir şey yapan herkesi kucaklayalım…
Cins, ırk, can ayırmadan… İyi olan her şeyi bizden sayalım. Bu dünya başka ve farklı düşüncelere saldırmak ve tartışma çıkarmak için çok kısa. Eğer bir ucundan tutabilirsek, bir ‘can’ dan başlayabilirsek hayatı değiştirmeye, başaramayacağımız şey yok. Sadece kendimiz için yaşamadan, başka hayatları görerek, hissederek yaratılan diğer kalpleri…