Kendini üstün görenin içi boştur; dolu olan ise başını eğer. Gerçek bilgi, insanı yükseltmek yerine alçakgönüllü kılar.
Hayatta bazı gözlemler vardır ki, insanı bir kitap kadar düşündürür. Bir tarlada boy gösteren başaklar gibi mesela… Dikkatlice bakıldığında, içi boş olan başaklar dimdik durur; dolu olanlarsa başlarını hafifçe eğmiştir. Bu sade manzara, aslında insana dair derin bir hakikatin aynası gibidir.
Toplum içinde sıkça karşılaştığımız bir durum var: Kendini her konuda üstün gören, konuşmaktan çok bağırmayı tercih eden, bilgiden ziyade kibirle hareket eden insanlar... Oysa gerçekten bilen, gerçek anlamda dolu olan insanlar sessizdir; gösterişten uzak, derin bir saygı ve alçakgönüllülük içindedirler. Çünkü bilgi, sahibine sadece içerik değil, aynı zamanda sorumluluk ve nezaket kazandırır.
Tevazu, bilginin sessiz kardeşidir. Bilgiyle donanan kişi, başkalarını küçük görmek yerine onları anlamaya çalışır. Sadece konuşmaz, dinler. Sadece öğretmez, öğrenmeye de açıktır. Çünkü bilir ki, hakiki öğrenme yolculuğu asla bitmez.
Kibir ise çoğu zaman cehaletin sesidir. İçerikten yoksun ama gösterişli duran sözler, içi boş başaklar gibi sadece dıştan güçlü görünür. Ancak içi boş olanın ağırlığı da yoktur; ilk rüzgârda savrulur, ilk sorguda düşer.
Bugün hangi alanda olursa olsun, bilgiye ulaşmak artık çok kolay. Ama bilgiyle birlikte tevazuyu taşımak, hâlâ en zor kazanımlardan biri. Belki de bu yüzden, bilge kişiler hep sessizdir; derin sularda yüzen balıklar gibi...
Unutmayalım: İçi dolu olan eğilir. Bu eğilme bir küçülme değil; bir bilgelik, bir zarafet göstergesidir. Ve toplumlar, eğilen ama özü sağlam insanlarla yükselir.
Van - Van Haber - Van Haberleri - vanhaber - Van Gazetesi - van haber