Bu kalp sana ülkedir sevgilim.
Sen ne kadar kalbimden değil bu ülkeden gidiyor olsan da, sana ülke olan bu kalpten gitmiyorsun.
Doğduğun yer değil doyduğun yerdir derler ya memleket için, ben seninle doğdum, aşka seninle doydum, seni memleket, kalbimi sana yurt bildim.
Şimdi gidiyorsun. Benden, bizden, en önemlisi de hayallerimizden. Benim için her şeydin ve hâlâ da öylesin ama ben artık her şeyi yaşayamayacağım. Yaşayacağım tek şey sessizlik ve sensizlik. Bir kalp ölünce durur ama sen gidişinle durdurdun. Gidişin bana ölüm müdür, ne dersin?
Gitme kal desem, yeniden biz desem, yenilen biz dersin. Birbirimize yenilen de, kaybeden de biz olduk. Hiçbir kalbin sana ülke olmayacağı gibi, hiçbir ülke sana ben gibi olmayacak.
Belki bir anne şefkatinde hissederken seni, bir kuş cıvıltısında düşleyeceksin beni. Belki de tam alışmışken yokluğuma o an çıkacağım karşına.
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı gibi sevgiler de karşılıksız kalabiliyormuş. Olmayacaklar listesine bizi de ekliyorum. Baktıkça oluruna bıraktığım şeylerin, olmayacağını bir kez daha anlamak için.
Hani şarkıda diyor ya;
Gidiyorsun, bilmediğim uzaklara.
Bakarken ardından gitme kal diyemedim.
Şimdi her şey anlamsız yarım kaldı aşkımız.
Akarken gözyaşlarım deli gibi zamansız...
Bazen şarkıları seni anlattığı için dinlersin veya anlatmasını istediğin şey için. Her şarkının bir anlamı varken benim anlamım sensin. Şimdi anlamsız kaldım, şarkılar daha çok anlam kazanırken. Keşke şarkı olsaydım, hep sana anlam katan, gitsen bile sana hitap eden olsam. Ne her şey eskisi gibi ne de ben anlam sahibiyim. Ben anlamımı yitirdim, şarkılar seninle gelsin. Benden hatıra olan şarkılar anlamlarıyla sana eşlik etsin.
Evet gökyüzüm artık yağmur olup yağmayacaksın ülkene, dokunmayacaksın kalbime. Ne bu ülke sensiz ayakta duruyor, ne de bu kalp sensiz atıyor. Paramparça olan bu ülke artık kuraklığı yaşıyor. Yağmur yağmıyor, kalp yeşermiyor.
"Gökyüzüm derdim sana hak ettiğin için, şimdi ise ağlıyorum gökyüzü gibi, gittiğin için..."