Dört metre kare bir oda. Odada bulunan bir adam. Elinde bir tüfek. Çenesine dayamış ve hayatının son saniyelerinde ömrünü geçmişe doğru şöyle bir düşünüyor. Neler yaşadığını, kendisini en mutlu eden anı, kendisini en çok üzen zamanı düşünüyor. Sığar mı koca bir ömür iki saniyeye. Sığdırıyor adam. Mutlu olmadığı bir yaşama son vermenin eşliğinde eli tetiğe doğru uzanıyor.
*
Yaptığının ne kadar yanlış olduğunu bilse de geçmişe dönüp baktığında mutluluğu bulamıyor. Etrafına sürekli imrenerek bakmaktan bezmiş bir vaziyette hayat geçirmenin ne kadar zor olduğunu düşünüyor.
*
Eli titremiyor adamın. Verdiği kararın son derece arkasında. Hayatının başlangıç noktası ile bitiş noktasını aynı gün olarak belirliyor adam. Başladığı zaman ve bittiği günü birleştiriyor.
*
Komidinin üzerinde bir zarf. Ağzı yarı açık vaziyette ve belli olacak şekilde duruyor. Son sözlerini yazıyor kağıtlara. İnsanlara anlatamadığını kağıtlara döküyor. Nasıl ki insanın en iyi sırdaşı kağıtlar ve kelimeler böyle veda etmek istiyor adam.
*
Saatler 02.14’ü gösterdiğinde evde, o dört metre karelik odanın içinden diğer odalara bir ses gidiyor. Sesin geldiği noktada patlama olan o ses gittiği yerlerde feryada dönüşüyor.
*
Herkes tedirginlik içinde sesin kaynağına geldiğinde yüzü gülümseyen fakat cansız bir beden buluyorlar. Baba başını elleri arasına almış sessiz sessiz ağlıyor. Anne feryat figan üstünü başını parçalıyor. Kardeşler olayın şokunda kenarda ağlıyor. Gecenin geç saatinde gelen o ses ailede bomba etkisi yaratıyor ve kimse ne yapacağını bilemiyor.
*
Kardeşlerden biri ertesi gün bütün renklerin değiştiği o odaya gidiyor ve mektubu fark ediyor. Ağabeyinin son sözlerini onun ses tonuyla kulağında hissediyor
*
“32 yıllık yaşamıma birçok dost, arkadaş, sevgili, üzüntü, hayal kırıklığı, heyecan sığdırdım. Bütün duyguların çoğunu yaşadım fakat tam olarak bir tek duyguyu yaşamadım: mutluluk. Her yolu denedim fakat bir türlü nasıl mutlu olabileceğimi bulamadım. Bu çıkmaza girdikten sonra yapacak başka çarem kalmamıştı. Ben bu cezayı kendime verdiğimi düşünüyorum fakat sizleri de üzeceğini tahmin ettim diyorum. Fakat ben bunu hak ettiğimi düşünmüyorum. Ben gerekeni, mutlu olmayı, başaramadım. Benim yokluğumda mutlu olmaya devam edin. Hoşçakalın.”