Vefa her zaman insana olcak bir durum değildir. Bazen insana, bazen bir eşyaya, bir objeye, bir hayvana, bir ağaca... Vefa kelimesini sadece bir duruma indirgemek haksızlık olacaktır muhakkak.
Fakat insanoğlu her zaman vefasız olmuştur. Tarihten beridir değişmeyen bu davranış alışkanlığı bundan sonra da değişeceğine yönelik bir inancı barındırmıyor içimizde. Öz eleştirimizi yaptığımızda bunu kendimize itiraf etmek zor olsa da yapamadığımız eleştiri yüzünden yargılanırız, yadırganırız çoğu zaman. Vefasızlığımız da çoğu zaman doyumsuzluğumuza dayanır.
Arabası olan başka arabaları, malı mülkü olan daha da zengin olmayı, aileye sahip olan daha iyi koşullardaki aileye sahip olmayı ister. Maddi durumu kötü olan bir ailedeki birey zengin aile ferdi olmayı ister, zengin aile bireyi de maddi durumun az ama huzurlu olduğu bir ortamın hayalini bir kez dahi olsa kurar. Bu dediklerimi okurken belki içinizden hayır diyeceksiniz ama hayatta şimdiye kadar bir kere bile bunu düşünmek yeterli bunun için.
Severken daha çok sevmeyi değil de daha çok sevilmeyi isteriz. Elimizde olanla yetinmemiz gerekirken hep daha yukarlara göz dikerek anlık duygularımızı olumsuza çevirmeyi başarabiliyoruz. Ailesini beğenmeyen insan aileye sahip olmadığı zaman anlayacaktır aile kavramının önemini. Kaldı ki iş işten geçmiş olacaktır. Çocuğundan şikayet eden biri çocuğu olmayan birinin yerine kendini koymadıkça o kıymeti pek de bilmeyecektir.
Doğamızda bu var ve hep de var olacak. Örnekleri çoğaltmak elbette mümkün. Anın tadını, mutluluğunu çıkarmayı başaramıyoruz. Bir başarıyorsak iki karamsarlığa bırakıyoruz kendimizi.
Eğer içinizde sevgi varsa bunu söylemekten çekinmeyin. Bu bir eş, sevgili, arkadaş, dost, nesne ya da obje olabilir. Sevgiyi söylemek değil söyleyememek insanın içinde yer bırakır. Sevginizi haykırın. Sağlıcakla kalın...