Güç, sırtınızı sıvazlayan bir el ya da arkanızı yasladığınız hiçbir kuvvet değildir. Devrilen tahtınızın ayaklarını onarırken; elinize batan kıymığın kanatmadan acıttığını hissederken, iz bırakmadan acıtan yaralarınızı anımsadığınızda, yaralarınızın görünmese bile ne kadar acıttığını anlayacak ve gerçek yara izlerinizi ruhunuzda bulacaksınız. Bilincinizin, zihninizde tahtınızı bile tahtadan kurduğunu farkettiğinizde ise düşünme gücünün hızını ve kontrolün sizde olmadığını farkedeceksiniz.
Yeşil elma dediğimde, elmayı yeşil olarak betimleyecektir o an bilincinizin gözleri. Kırmızıyı çok seviyor olsanız bile, ben kırmızı demeden, canlanmaz kırmızının hiçbir tonu gözünüzde. Çünkü eğer yalnızca gözlerinizle okumuyorsanız bu yazıyı, zihninizde bana eşlik edecektir. Gerçek güç sizi tahta oturtanlar olmasa bile, o tahtı kurup yeniden oturabilmektir. Ve elinize kıymıklar batıran kırık bir tahtınız olsa bile, onu varak yaldızlarla süsleyecek olmanızdır. En büyük güç ise salisede bile olsa size bunca rengi betimleten cümlelerdir.
Eğer girdabına girmişseniz kelimelerin; hiçbir rengi görmeden, ismiyle anılan her şeyi hayale dalarak, yaldızlı tahtınıza oturup, kırmızı elmanızı yiyebilirsiniz :)