Ummadığınız dalgaların duvarlarınızı yıktığına şahit olduğunuzda, kendi gerçekliğiniz karşısında, ellerinizin nasılda bağlı kaldığını anlayacaksınız. Büründüğünüz zırhların pası her şeyi çürütecek. Mücadelesini verdiğiniz her savaş; ister tozlu bir meydanda kan ter içinde bir yabancıyla, ister sessizlik içinde yemek yediğiniz bir tanıdıkla, ister ellerinize gözyaşlarınızın ıslaklığını bırakan kendinizle olsun, ne olursa olsun, mutlaka bir yara bırakacak. Bazen bilekte, bazen yürekte... Çünkü zafer bayrağına acı bulaşmadan zirveye çıkılmaz. Kalp, kafesi parçalamadan suya ihtiyaç duyulmaz. Ne diyordu Tolstoy Savaş ve Barış da : "Zafer kazanmak, barut kokusu almayanlara herhalde çok kolay geliyordur."