Değerli Okur,
‘Okumaya Başlamadan Konuşmaya Başlamak’ başlıklı ilk yazımdan itibaren sizlerle konuşmaya çabalamış, değerli gördüğüm her konuda kalemim döndüğünce içimde birikenleri ifade etmeye çalışmıştım.
Bu süreçte çeşitli sorulara muhatap oldum. Bu soruları 3 temel başlıkta ele alıp yanıtlamak istiyorum.
***
1. Neden ‘Van Gazetesi’nde Yazıyorum?
Öncelikle bu gazetenin bir köşesini işgal etmeme vesile olan değerli dostum, aynı zamanda Van Gazetesi yazarı Umut Akmermer’e şükranlarımı sunuyorum. Değerli okurlarıma keyifle okuduğum Umut Bey’in yazılarını tavsiye ediyorum. Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Hikmetullah Yetkin Bey'e de kabulü ve katkılarından ötürü bu satırlardan teşekkürü bir borç bildiğimi ifade etmek istiyorum.
Aslında bir yazı ile başladı bütün süreç. Dostuma 23 Nisan’da Cumhuriyet temalı bir yazı kaleme almak istediğimi iletmiştim. Cumhuriyeti çok farklı bir açı ile irdeleyen değerli bir yazı kaleme alacaktım. Kader ise 23 Nisan'ı alıp 365 gün verdi bana. 23 Nisan 365 kat daha değerlendi benim için.
Rizeli bir kardeşiniz olarak Van’da yazmayı benim için anlamlı kılan başka hususlar da yok değil.
Eğitim ve çalışma hayatım boyunca Van Gölü’nü çevreleyen illerden çok değerli arkadaşlıklarım oldu. Hatta çoğu kez memleketlim olan dostlarımdan daha sıcaktı sohbetlerimiz. Fatih Tekin, Metin Anar, Mehmet Salih Olcay bunlardan bazıları. Selamlar olsun her birine…
Bir gözü Karadeniz, bir gözü Ayder Yaylası; Van Kedisi var bir de. Mavi ve Yeşil nerede yan yana gelir bu kadar güzel, benim memleketimden başka. Hem ‘Van’ başlangıç için bir şey söyler, Bir yerden başlamayı, ‘bir’ den başlamayı fısıldar belkide. Çok ta uzatıp sıkmış olmayayım birinci sorudan...
***
2. Nasıl yazıyorum?
Her insan, emek ve değer verdiği varlıklara sahiptir! Eşyalardan bahsediyorum. Benim de değerli bir defterim var. Kapağında ‘Bilmediğim Değerli Şeyler’ yazar.
Düzenli takip ettiğim köşe yazarları, akademisyenler ve konuşmacılar var. Mühendislik, ekonomi, hukuk, bilim, tarih, felsefe ve sosyoloji alanlarında 20 kadar değerli insan.
Defterim bu insanlarla ve bu takiplerden kalan notlarla dolu. Bu notları kendi hayatımla entegre etmeye çalışıyorum. Bazen izlediğim bir film, bazen karşılaştığım bir olay, bazen yaşadığım bir his ilham kaynağım oluyor ve başlıyorum yazmaya.
Bu süreçte en büyük desteği, fikirlerindeki incelik ve derinlikle sığlığımı gideren değerli dostum Muhammet Uluşahin veriyor bana.
Yazılarımla ilgili yorumlarını ve fikirlerini sunan değerli okurlarıma da minnetlerimi sunmak istiyorum. Sizin varlığınız en büyük motivasyon kaynağım.
***
3. Neden Yazıyorum?
Yazıyorum çünkü yazarken kendimi özgür ve mutlu hissediyorum. Eşim bazen, yazmakta iken yüzümde hâkim olan tebessümün nedenini soruyor. Cümlelerimin okuyucuya hissettirebileceklerini düşünürken çoğunlukla yaşıyorum bu hissi. Okumaya çalışıyorum bende; zihinlerde hissettirebileceklerimi…
‘İdealleri olmalı insanın’ diye düşünüyorum. Bu ideallere, doğru fikirler temellendirerek ulaşmaya gayret etmeli. Gazetemizin değerli yazarı Emre An’ın ifade ettiği gibi; doğum, aşk ve ölüm hakikat üçgenini unutmamalı hiçbir insan. Bazen bir insana, bazen bir fikre, bazen bir hayale ve bazen de hakikate âşık olmayı bilmeli, aşık olduğu hakikati araya araya bulmalı insan!
Bir mühendis olarak yazmanın belli sorumlulukları olduğunun bilincindeyim. Yazı yazarken, bir binadan daha değerli olduğunu düşündüğüm bir fikri inşa ettiğimi hissediyorum bazen. Sağlam bir temel üzerine oturmalı her fikir. Taşıyıcı sistem ise statik olarak ayakta kalmayı başarabilmeli; savunulan tezlerin, fikri ayakta taşımayı bildiği gibi!
Katlar gibi olmalı paragraflar. Basamak basamak çıkılmalı bir üst kata. Binada örülen tuğlalar gibi teker teker örülmeli kelimeler. Mimarisi ve görünüşüyle celp etmeli; anlatım bozukluğu ve yazım hataları olmamalı gazetemizin değerli yazarı Onur Sivritaş’ın şiddetle tavsiye ettiği gibi.
***
Değerli Okur,
Hayatımda hep, bir şeyleri değiştirmeyi hayal ettim. Hep dışarda aradım değişimi. Hep başkalarının değişmesi gerektiğini düşündüm. Değişimi yanlış yerde aradığımı çok geç fark ettim!
İşte, Van Gazetesi işe kendimden başladığım yerdir! Daha çok aktarırken daha çok öğreneceğimin inancıyla yazıyorum.
Belki korona virüsle belki başka bir sebeple, hayat bana ayırdığı vakti sonlandırabilir. Belki de oğlum Ömer’e bu vesileyle bir emanet, birkaç mektup bırakmayı hayal ediyorum.
Daha vaktin var derse hayat, 2030 da fikirlerimin ne denli değişmiş olacağını merak edersem analiz edeceğim yer bu satırlar olacak elbette.
Bu günün samimiyetine binaen yıllar önce kaleme aldığım bir mısra olsun, bu günün son sözü.
***
O zaman söyleyelim son sözü;
Eğer aşk sensen, katlanırım yolundaki dikene senin yolun madem,
Eğer diken sensen, dikeni sen olan aşkı aramaz mı bu garip âdem!
Teşekkürlerimi sunuyorum Metin bey..
Ülkede kendinizi ne olrak tanımlarsınız diye araştırma yapılsa eminim bir sürü farklı cevap alırız. Sosyalist, mühafezekar, cumhuriyetçi, Türk, kürt, Laz, Çerkez......Gibi farklı kimliklere sokarız kendimizi, benim bakış açım göre dünyada iki türlü insan iyiler ve kötüler. Geri kalan tamamen gereksiz detaylar, insanda ırkçılığı, egoistliği, kendini üstün görmeyi aşılar. İyi insanla oturup sohbet ettiğinizde poz***if bir ruh haliniz olur ırkın inancın,siyasi görüşün, ne olduğunun önemi yok ve bu farklılığı asla hisset mezsiniz. İyi diye tanımlanan örneklerden bir tanasi kesinlikle Adem kardeşimdir. Onunla sohbet ettiğinizde kesinlikle bana hak vereceksiniz. Her zaman gerçekleri yazacağına olan inancıma tüm kalbimle başarılar dileyorum kardaşuma