Paranın icadının üzerinden çok zaman geçti. Her şey değişir para değişmez diye düşünürken 2008 yılında para yeniden bulundu sanki. Bu yeni parayı madencilik, diğer bir söylemle kazı yaparak bilgisayarlardan çıkarma işi kafa karıştırıcı. Bir belgeyle bunu Satoshi Nakamoto’dan duyduk ve bunu kim ya da kimler kurdu henüz bilmiyoruz. Aslında bilinmemesi belki de bunu daha da güvenilir ve cazip hale getiriyor. Düşünsenize A şirketinin CEO'su bulmuş olsun ve bu şahıs da en basitinden ‘eşiyle tartıştı’ diye lanse edilsin. Bir panik havası oluşmaz mı?
Teknolojinin sınırlarını zorlayan bu parayla ilk olarak pizza alındı ama ortada elle tutulur bir para yoktu. Kripto paraların yıldız ismi Bitcoin merkezsiz dijital değer olarak artık hayatımızda…
Bitcoin paranın geleceği mi? Daha önceden mi girseydik? Kısa yoldan nasıl zengin olabiliriz? gibi sorular işi daha da karmaşık hale getirdi.
Bir günde 150 milyon TL değerinde işlem yapılınca bu duruma balinaların neden olduğunun söylendiği bir para sistemi var elimizde. Bu paraların ne zaman düşüp ne zaman yükseleceği belli değil. Açıklama yapan bir başkanı ya da CEO'su yok.
Peki Bitcoin'in parasal anlamda değerini belirleyen şey nedir? Kripto paralar geleceğin para sistemini mi oluşturacak? Dijital paralara nasıl güvenebiliriz ve helal mi? Kim bu balinalar? Bunun gibi sayısız ve cevapsız bir sürü soru sayabilirim. Belki kafanızdaki bu sorulara tatmin edici cevaplar veremeyebilirim ama şunu söyleyebilirim; tarih boyunca bir şeyde istikrarsızlık gördüğümüzde hemen alternatif bir emtiaya ya da paraya yöneliriz. Bu parayı aslında dijital dünyada yaşayan Z kuşağına anlatmaya gerek yok. Zaten biliyorlar oyunlarda, çeşitli uygulamalarda vs. Bunu anlamayan birileri varsa onlar da; Kapalı Çarşıda kilo kilo altın, gümüş alan nesildir.
Altın, döviz ve değerli taşlar devletlerin kontrolü altında. Bir merkezi var yani. Misal 2008 krizinde 1,5 trilyon TL para basılıp onunla bankalar kurtarıldı. Ondan sonra da o paralar ABD vergi mükelleflerine ödetildi. Arkadan da dünyaya doları sürerek bize enflasyon-kriz olarak döndü. Bu denli hakkaniyetsiz ve sadece belli dar çerçevede işleyen algoritmaya belki de tepki olarak ortaya çıkan bu sistemi, dijital teknolojiyle birlikte sınırlar ötesi bir şekilde birleştirilerek hiçbir hackleme olmadan, kurallara uymayanların alınmadığı, on iki senelik süreç içerisinde büyük bir gelişim kateden devletler üstü bir sistem olarak tanımlayabilirim.