Soğuktayız, ruhumuz üşüyor... Çığlıkların donduğu, hayallerin enkazlara gömüldüğü, feryatların sirenlere karıştığı acıları yaşıyoruz. Hepimiz şoktayız. Ama bir yandan da insanlık zincirinin mükemmelliğini izliyoruz günlerdir. Depremin üzerinden 10 gün geçti. Arama ve kurtarma çalışmaları aynı hızla devam ediyor. Tek bir canı yeniden gün ışığı ile buluşturmak, ailesine kavuşturmak için… Hepsi bir olup tek bir can için savaşıyorlar. Bir insan kurtardıkları zaman sarılıyor, ağlıyorlar, birbirlerini kutluyorlar.
Yaşama uzanan elin sevinci onlar. Saat gecenin 2’si sabahın 5’i ya da akşamın son saatleri… Onlar için ne fark ederdi ki. Kurtarma ekiplerinin kalplerinde tek bir istek vardı: Yeter ki bir can daha kurtulsun. Yorgunluk, uykusuzluk nasıl olsa geçer.
Ve dillerindeki o cümle kalplerin tek dileğiydi: Sesimi duyan var mı?
Sürünerek girdikleri küçücük bir delikte yeni bir seslenişin beklentisi vardı. Yaşam koridorundan çıkan o sevinç çığlıkları: Yaşıyooor yaşıyooor.
Yorgun savaşçıların saatler süren çabasının finalinde sımsıkı bir sarılma vardı. Ve o sarılma her şeye değerdi. Bir de kalpten gelen samimi bir teşekkür veya bir dua.
Allah razı olsun sizlerden! - Sağol evladım!
Bir canı hayata bağlamanın teşekkürü, hayır duası ancak böyle içten olabilirdi… AFAD, UMKE, Kızılay, PAK, JAK, İHH, Akut, İtfaiyeler, STK’ler ve daha nicesi… İkinci kez hayata merhaba diyenlerin kurtarıcısı onlar. Depremin isimsiz kahramanları.
Ya madenciler peki?
Onlar için her enkaz bir maden… Önce ‘domuzdamı’ dedikleri tahkimatı kuruyorlar. Enkaza taşıdıkları kütüklerle tavanı güçlendiriyorlar. Sonra madeni kazar gibi enkazı kazıp ilerlemeye devam ediyorlar. Düşen blokları kaldırıp tıpkı madendeki damarları kırar gibi kendilerine yol açıyorlar. Hatay’da yıkılan 8 katlı binanın en alt katındaki genç kıza ulaşmaları tam 13 saat sürmüş. Adıyaman’da da benzer yönteme başvuran madenciler, yine 8 metre derinlikte 17 yaşındaki Gülsüm’ü kurtardılar. O ekipteki madenci Sinan Durdu, enkazdaki çalışmalarını şöyle anlatıyor:
"Afet bölgesine gelirken madende kullandığımız malzeme ve ekipmanlarımızı da buraya getirdik. Çalışmaya başlayacağımız enkazda ilk olarak yanımızda getirdiğimiz kütüklerle madenlerde kullandığımız bir yöntem olan domuzdamını yaptık. Aşağıyı resmen ocak havasına soktuk. Aşağısı bize madeni aratmadı. Madenci gibi girdik, blokları kıra kıra Gülsüm kızımıza ulaştık.”
Bir can daha kurtarmak için gece gündüz mücadele eden arama kurtarma ekipleri, çoğunlukla çalıştıkları bölgenin enkazında sabahlıyorlar. Birileri de sıcak ev ve ofislerinde tweet atarak, klavye kahramanlığı yaparak bu kardeşlerimizin emeklerini arka plana çekme gayretinde… Yer de gök de bu haksızlığı kabul etmez.
Bu soğuk havada, enkaz altında kalan insanları kurtarmak için canla başla çalışan arama-kurtarma ekiplerinin hakkı asla ödenmez. İnsan üstü bir çaba sarf ediliyor. Bu millet sizin emeklerinizi, insanlığınızı, mücadelenizi asla unutmamalı. Minnettarız.
Böyle kahramanların hakkı para ile ödenmez ama naçizane fikrim; devletin bu kahramanlar için kurumsal bir hesap açarak arama-kurtarma ekiplerinin mobilizasyonu ve acil ihtiyaçları için bir fon oluşturması gerektiği kanaatindeyim.