We Are Social ve Hootsuite'in 'Digital 2020' raporuna göre, dünyada 3,8 milyar kişi aktif olarak sosyal medya platformlarını kullanıyor.
Raporda, "Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60'ı online ve son trendler bu yılın ortalarında dünya nüfusunun yarısından fazlasının sosyal medya kullanacağını gösteriyor" deniliyor.
Sosyal medya kullanıcılarının sayısı küresel çapta bir önceki yıla göre 321 milyon arttı. Bu yüzde 9,2'lik bir artış demek.
Raporda, küresel ortalamalara göre bir kişi günde ortalama 2 saat 24 dakikasını sosyal medyada harcıyor. Bu, internette geçirilen toplam sürenin 3'te 1'inden fazla.
Ocak ayı verilerine göre, Türkiye'de ise 54 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Bu, toplam nüfusun yaklaşık yüzde 64'ünün sosyal medya kullandığı anlamına geliyor. Tam da bu noktada, böyle devasa ve milyonlarca kişinin vakit harcadığı bir platform için kanuni bir düzenleme yapılması elzemdir. Bu kanun neden çıkıyor? Sadece Türkiye'de mi gündemde yoksa bu sosyal ağ düzenleme kanunu diğer ülkelerde de konuşuluyor mu? Bu kanun özgürlüklere karşı mı? Siteler kapatılacak mı, X dizisinin yeni sezonunu izleyebilecek misiniz? Bla bla bla...
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın sözü dillere pelesenk olmuştur fakat mesele aslında sadece insanı yaşatmakla da bitmiyor. Herkesin hiçbir ayrım gözetmeksizin; onurlu, eşit ve özgür bir yaşama sahip olmasını sağlamaktır devletin vazifesi. Tüm bu parametreleri güvence altına almak için bu kanunlar çıkartılmalı. Sadece Türkiye'de değil, birçok ülke parlamentolarında bunun konuşulduğunu biliyoruz. Çünkü sosyal medya kimsenin alışkın olmadığı ve belirsizliği fazla olan bir platform. Bu yeni düzende ülkeler kanuni bir arayış içindeler.
Tüm Dünyada Var Bizde Neden Olmasın?
ABD başkanı Trump, acil durum yetkilerini kullanarak TikTok’un yasaklayacağını açıkladı.
İNGİLTERE’de sosyal medya platformlarında iletişim yasasının ihlali durumunda, 6 aya kadar hapis cezası veya 5 bin Sterlin’e kadar para cezası veriliyor.
ALMANYA’da Facebook ve Twitter, kullanıcıların rapor edilmesinin üzerinden 24 saat geçmeden içerikleri kaldırmakla yükümlü. Aksi halde şirketler 50 milyon Euro’ya kadar cezalandırılıyor.
FRANSA ‘da küfür, nefret, dine hakaret, dil, cinsiyet hedefli hakaret, şiddete teşvik içerikleri 24 saat içinde siliniyor. Terör propagandası yapan kullanıcılara bir yıl hapis ve 15 bin Euro para cezası veriliyor.
AB BİRLİĞİ sınırları içerisinde aşırıcı veya terörizm içeren yorumları kaldırılması zorunlu. Aksi takdirde para cezası uygulanıyor.
Bir eylem eğer yüz yüze olunduğunda suç sayılıyorsa, bunun sosyal medyada da suç olduğunu idrak etmemiz gerekir. Aslında tam da özgürlükleri güvence altına alan bir kanun öngörüyorum. Bir vatandaşın hak ihlali yapmasıyla tüm sitenin kapatılması gibi bir boşluk mevcuttu. Bu kanun ile tek bir hak ihlalinden ötürü kimsenin sosyal medyaya erişim özgürlüğü kısıtlanamayacak. Özel hayatın gizliliğine daha da önem verilecek. En önemlisi de nelerin özgürlüğü kısıtlanacak, mesela bir kadın cinayeti ya da çocuk tacizine yönelik: “İyi olmuş” yazamama özgürlüğü olacak mı, ya da olmalı mı? Bunları tartışıp hemhal olmalıyız.
Bir şeyin nasıl yapılamayacağını büyük bir iştahla anlatmak yerine, bizler gelecek nesillere neyin nasıl yapılacağını sabırla, sebatla, kararlılıkla anlatmaya devam etmeliyiz. Sosyal medyaya erişim özgürlüğü, kişisel hakları koruma özgürlüğü, özel hayatın gizliliğini koruma ve siber zorbalığı önleyecek bir kanunu herkes istemeli. Kişiyi, toplumu ve en önemlisi çocukları, kadınları sapıklardan ve küfürbazlardan koruyan, onlara daha güvenli ve özgür bir gelecek sağlama adına, bir kanun üzerinde hemfikir olmamız gerekir.