Dünya o cevabı arıyor. Aşı ne zaman bulunacak? Salgın ne zaman bitecek?
Bilim istişarelerinde korona mesaisi sürerken Amerika'dan heyecanlandıran bir seçim hamlesi gelebilir. Trump’ın yapabileceği Ekim sürprizi aşı bulduk demesi olur. Bu da rakibi Biden’i zorl ayabilir ki Biden ve ekibi aşının hemen çıkmasını istemiyor ama Trump, biz bulduk ve bunun hemen dağıtımını yapacağız şeklinde pandemi sürecinde yaptığı gibi aşıyı da politize edecektir.
Trump seçimi kazanmak için tamamen virüsün anlatıldığı gibi tehlikeli olmadığını, devletin kendilerine "Maske takın, evde kalın" deme yetkisinin olmadığını, bunun ‘bireysel özgürlüklere’ ters olduğunu ayrıca ekonomin bir an önce canlanmasının virüsle savaştan daha önemli olduğuna inanan kemik seçmenine oynuyor. Eğer bunu sürdürürse 2016 seçiminde olan sürprizin tekrar olacağını, kendisinin yeniden seçileceğine inanıyor. Trump, insanların maskesiz ve sosyal mesafeye hiç dikkat etmeden katıldığı mitinglerinde de otoriter söylemlerle bu kitleye hitap etmeyi sürdürüyor. Aşı hamlesini seçim hilesi olarak lehine kullanacaktır.
Doğu Akdeniz Isınıyor
ABD'nin Güney Kıbrıs Rum Kesimine silah ambargosunu kaldırması, Avrupa'nın Ada’da yaptığı hataların ABD tarafından tekrar edilmesidir. Bölgede çatışma riskini artıracak bu tür yaklaşımlardan uzak durulmalı. Hem Yunanistan hem de GKRK uluslararası hukuk açısından tartışmalı eylemlerini meşrulaştırıp aynı zamanda Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de kısıtlı bir alana mecbur kılmak için AB'yi bölgeye dahil etmeye çalışıyor.
Doğu Akdeniz’de doğal kaynak kapasitenin ne olduğunu bilmiyoruz ama mutlaka burada bir şeyler var. Onun için bölgeye sahip çıkmamız lazım. Bu kaynaklara hükmetmek zorundayız. Türkiye'nin cari açığında enerjinin payı yüzde 90'nın üzerinde ve en büyük yük. Çıkaracağımız doğalgaz ve petrolle bunu ciddi oranda azaltabiliriz. Bu hem Türkiye’nin milli gelir pastasına hem de ülke içi üretim maliyetlerine ve Türk iş insanlarının uluslararası pazarlardaki rekabetçiliğine önemli katkılar sağlayacaktır. Türkiye mavi vatan kavramını daha iyi anlamış gibi duruyor ve deniz yetki alanlarında kendi haklarından ödün vermeyeceğini uluslararası platformlarda ve her fırsatta dile getiriyor. “Fazladan izahat lisana kabahat” deyip, Türkiye’nin uzun vadeli hedefi mutlak surette enerji ihracatçısı bir ülke olmak değil, bulduğu enerji kaynaklarını etkin şekilde sanayisinde kullanmak, düşük enerji maliyeti avantajını kullanarak sanayi ve teknolojide atağa geçmek olmalıdır.