Sıkışıp kaldığımız içine gürültü patırtı değil aksine sessizlikti.
En naif tınıyı tattıran ise şiddeti çokça rahatsız edici olandı.
Bazen anlamak yaşamaktan geçerdi.
Sevgiyi nefrette, yalnızlığı kalabalıkta, yokluğu varlıkta bulurduk.
Bu insanoğlunun yaptığı en nadide keşifti. Bihaber.... Hayatı değerli kılan yalnızca güzellikler değildi.
Kapıyı biraz araladığın zaman daha da net duyabiliyor, önyargı denen şeye set çektiğin zaman da çoğu şeyi görebiliyordun.
Asıl görmeden ve duymadan idrak ettiklerin en kıymetli lütuftu.
Varoluşuna duyduğu minneti saklayamayacak kadar da içtendi.
Ruhumun sis bulutunu öylesine büyük bir şefkatle büyütmüştüm ki.
Ele avuca sığmayacak kadar çok varolmuştu.
Varlığına şükür ettiğim de şikayetçi olduğum da söylenemezdi.
Sahiplenme duygusu beni çoktan etkisi altına almıştı bile.
Teslimiyetim küçük bir kız çocuğu kadar savunmasız en az onun kadar da saftı.
Art niyetin, kötülüğün bulaşamadığı tek yer saflığın topraklarıydı.
Öyle ki verim almak için nadasa bırakmaya bile gerek yoktu.
Çaba mı? İstemez olur muydu.
Had safhada ben buradayım diye bas bas bağırmalıydı ki karşılığını layığıyla alabilsin.
Her bir düşünce kendi malikhanesinin anahtarını teslim alırdı.
Sokakların da sorumlulukları vardı.
En güzel misafirperverliği onlar yapardı.
Kulak verdiğin zaman duyuyordun hatta biraz zorlasan baktığın zaman görüyordun en çok onların ağlayanı vardı kimsenin gözyaşını silmediği ve en çok onların bağırışları, feryatları vardı kimsenin kulak asmadığı.
Sesler bizim kulak verdiğimiz kadar yüce belki görmek istediklerimiz kadar da netti.
Onları hayatımızdaki hangi rafa yerleştireceğimiz konusu ise tartışılırdı.
Bu en haksız kapışmaydı.
Kimine göre tam yerinde kimine göre ise haksızlığın hükmüydü.
İnsan ise aklın medcezirine köle olmuş bir varlıktı.
Esir tutulmuşluğun kuraklığı ise her dakika öksürmesine neden oluyordu.
Şikayetçi değildi insan. Kabullenişin tacını gururla taşıyordu.
Tevazu mu? Yokmuş gibi davranmaktan pek bi memnundu.
Alkışlar bu sefer de yenilgiden yanaydı. Islık seslerinin geldiği yere doğru bakmak yeterliydi. Şüphesiz...